No. 2918—333 UYANIŞ BİR “TAM İNSAN!,, t İnsanlık, her kişiye nasib olmı- yah bir Mmashariyettir. Bu, ne tahsile, -ne kibarlıkla ve ne de para ile elde edilir, Bir profesör, bir edib, bir pat- ron ilâh.. tasavvur ediniz, İçtimai hayatta mevkileri ileri safta olan bu zatların bir çoğunu yakından tanıdım; fakat «İnsanlık» 8 pek azında rastladım Naziktirler; fakat nezaketleri mahduttur. Mültefit davranırlar; fakat iltifatları ekseriya bir men- İaatin « gel beri» sidir. Kendilerin- den mağrurdurlar; küçüklerini kü- çücük görürler; ve nihayet.. yalan Böylerler, Yalan söylemek!.. Bu, doğrudan doğruya vicdana dayanan bir meseledir, Viçdan ise, tam insanda bulunur. Şimdi, insanlığın ne suretle ferd- lere aşılandığını araşdıralım : Bir düstur tanırız: «çocuk ilk terbiyeyi ebeveyninden alır, Sonra onu mekteb yetiştirir.» Derler. Hayır!. bence gun yetiş- mesinde, terbiyesinde, önce de son- ra da rol oynıyan ailesidir. Mekteb ona ilim telkin eder, fikrini ve ruhunu inkişaf ettirir; fakat görgü ve karakterinde hiç de müessir olamaz. Basit tabakayı bir tarafa birs- kalım. Bunlar için tahsil zaten bir badanadır. Fakat, bahtımızıu malzemesini teşkil eden orta ve yüksek tabaka- da da, böyle badana İle cemiyet içinde dolaşanlara her adımda rast- Ismaktayız. Bu kusur, onların iyi bir aile terbiyesi görmemelerinden vücut bulmuştur. Anasına âsi olan, babasının ar- kasından söven ve başina buyuruk yaşıyan ne eğilzadeler vardır ki, bunlar küçük yaştan iyi telkinler ve güzel nasihatlarla büyütülseler- di; bu huylarını tamamen değiştir- miş ve itaatkâr, saygılı, mahcub olarak meydana gelmiş olarlardı. 'Hakkiy le yetişmiş bir ingan, viodah sahibi demekt 5 İrer attı- arıyorum! Yazan : Kerime Nadir ğı adımın iyi veya kötü olduğunu bilir, riyadan kaşınır. Aile terbiyesi noksan kimseler ise, hayatta ne kadar yüksek mevki tatsalar, muameleleri daima aksak- tar; musgeret adabını, noksan ifa ederler ve şübhesiz çok yalan söy- lerler, Dilerim, yer yüzünü bir veba gibi kırıp geçiren gu «yalancılık? hastalığı, « vicdan » serumile imha edilsin !. Ve, büyük küçük herkes, birbirine inanmak imkânını elde etsin !. Kuleler Konuşuyor! — 219 uncu Sayıfadap Devam — san Ğa gördüğün gibi değilim. Ne mutlu sana ki, insan innamelesi görüyorsun. Et gürel « oteller #en- de. Her taraftan kopaâp gelen bü-- yük misafirleri sen karşılıyor ve konukluyorsun, En ufak eylenet yerin saat ikide kapanıyor. Senin tarafında yaşayın loş&nlar hayatin zevklerini tadabiliyörlar. (o Fakat gel gelelim bir de bönim tarafa, Saat on iki dedin mi kuş uçmaz. Bu şimdi değil. Amırlatdanberi böyle. Fakat, şimdi müsterihim, ana bir vakitler kuru vaatlerde bulunmuş olan dağların üstünü Muhiddin Üstündağın yerine Ms- nisa rüzgârlarınının getirdiği bir vali gelmiş. İstanbul halkını artık Beyoğlu halkından tefrik otimiye- cekmiş. İstanbul tarafnn Bey oğlu derecesine yükselmesine çâle- şacakmış. Hibet bu kadar işleri ya- ratacak olşn yeni vali seni de lâ- Eye ina bir şekilde güzelleş- — ee bir eserim daha diye takdim edesektir, Müteselli ol kar â ekim, i * Yaşar Sihay Amprikanın if çiğ a Küçük Simone Simi N Bizon see artist, a İD i A çeş günlerde İşleri, pk diyordu. Fakat, | beri bu #ğuş öğe yıldızın başınş