No. 7217—538 YXANIŞ Üm U — 205 inci sayfadan devam — | Mektublarında bazı bazı gizli üzdivaç teklifleri (o hissediliyordu. Fakat biz evlenemezdik. Ben - <rnürsüz bir kır çiçeği gibi gür- -den güne solup gidiyordum. . Ona fazla ümid vermek isteme -dim. İhtiraalarımı, aşkımı yenerek onun gürbüz hayatını Lorumağa çalıştım. Bir gün: — Ben seni arayıncıya . kadar Bana mektub gönderme ! ' Dedim. Kırıldığım için bu tek- Hifte bulunduğumu sandı: — « Susamıyscağım, dedi; bu bir ceza mı. yokasa imtihan mıf Cezadan korktuğum kadar imtihanı -da sevmem. Seni bu harekete sevk eden sebeb nedir? Sükütuns feryatla işyan ediyorum, bana gene : «Süs, sabret, bekle !» diyorsun. Yazıların benim havam, suyum, hayatımdı. Beni onlardan mahrum etme, bü- Zulurum. Seni bir nostalji duygu- sunun bütüh hasretile anarken gün- lerce, aylarca mektubsuz yaşamak .ne dayalılmaz bir szab...>» Taş kalbli bir ipsan gibi mek- .tablarını cevabaız bıraktım. Onlara gizli gizli akıttığım gözyaşlarımdan 'haşka ne cevab verebilirdim.! idsiz Dalına sâkin, dilsiz; Lorraindeki yaşlı bir akrabası için bir mektub emanet etti ve bir mikdar Fran- sz tütünü aldı, sonra yola koyuldu. Ve. gün kararırken, din uğrun- -daki karanlık ölüme giden bu bris- tiyanlık müntegirinin siyah hays- İtmi sükünetle ağır ve steak suyun üzerinde nzaklaşırken uzun müd- det seyrettik. Bir ettesi hafta, bilmem nereye doğru azimet ettik ve o tarihten Hibaren hüâdismt faaılaaız bizi taciz etti. Fakat ondan bahsedildiğini -aala duymadık, Ve bana kalsa, katolik heyetânin' direktörü Mgr Morel birgün benden israrla bir küçük misyoner hikâyesi yazmatmı isteineseydi, zan ederim, onü âslâ #ahattür etmeyecektim. ıreket ederken hepimiz elini sıkdik. * A sk! Sebebini tahmin eizmediği in- kisarımı tekrar tekrar sordu: — 4 dizlerine kapanarak senden ai di- lişeyim İ> dedi, — Sakın bntaya geleyim deme, sonra tanımamazlıktan gelirim; .bu, senin için daha acı olur, Dedim ve gene sustum. Gittikçe zayıflıyor, taketten düşüyordum. Gelip beni o halde görünce herşeyi anlıyacak, ölümü pahasına da olsa beni bir daha kollarından birak- mıyacaktı. — «Bugüplere naal dayanaca- ğım? Yazıların en büyük teşelli- Bimdi. Sevginin kudırefi inkigarının küvvetinden sönük değilse beni bu azaba katlanmağa mecbur ef me, Ne olur, âdil ol» Diye inledi, yalvardı, simi çıkarmadım. Gönderdiği mektubları ezberle- yinciye kadar okuyotdum. Uzun süren sükütumu açamsyınca susta, Gün geçtikçe beni unuttuğunu 8& narak kendimi avuttum. Aylardan sonra tekrar yazdığı bir mektub- dan içindeki ateşin henüz kül ol- madığını, için için hâlâ yandığını anladım. Son mektubunu hpstanbr ye gelmeden bir ay önce aldım. © güne Kadar benim sözümü din- lemiş olmak için süstüğunu yâz- dıktan sonra diyçrdi ki; 1 — «Beni ve kendini susturm&- ga mahküm ettiren hatamı buldum. Geçen gün sana yağşlığım mekisib. ların müsveddeleriyi karıştırırken elime geçen son mekiybumun poüs- veddesi beni çok düşündürdü. «Bn kadar çok ve çalık heni ağüs nev: diren şey nedir $*» diye sormuştum. Bu, senin gibi hassas bir kıza soru- lamazdı. Fakat bunu sormaktan. maksadım kendimi sana çek ve çabuk bağlıyan sebeble seni bana ayni kuvvet Ve dercede bağlıyanı sebebler nelerdir, bümlar birbirigia ayni husüsiyetler midir? Birleşti- ğimiz noktaları daha iyi anlamak için kendime sorduğum bir âuali şana da soruvermiştim. Buna mı .gücendin ? Beni affef.» gene 86- Hatamı bana söyle, gelip “yerin. Lâkin Artık ona, tepellisine bü ihtiyaç hii ediyhiddi, İV. bastalık aleğile yenaykda, rum ki 0, bir bea a WU nim yanam Böyle anlarımda onü bende bir ümit hastaliğı, dı, Neden bekliyorum, bunu,b de bilmiyorum. Fakaf kapağıncay& kader o0dUA saklıyacağım. V sörmi bitmesini . Gözlerinden slağk' izi yordu, yorulbaşi, Pa eğ. ya Önler gibi Gülseren a A karak hafifçe kaşselşüi ayaklarının neuğü yâtağına gili. duğmıştr. Alpan, de baykaşen, gök yordu. haya kıeitirk pri jor, rengi ve Bir odada gi! yuluyordu. Göz gifi renksiz yanaklarmân ku yaşları vardı, Pili gelen bir ml ve daraldı. Ba vılcım kadar am (itiş Bizim işim