No. 2319—528 UYANIŞ sını, bilmiyorlar...» (?) diye dudak bükenler, «menem diğer nist? hastalığından baş alamı- yanlar ve gözleri kararanlar içinde kıskançlıklarını, - maât. teessüf - bu nevi nankörlüklere kadar çıkaranlar olmuş. <'Tuhafdır ehval -i-âlem...> olmaz değil | Bu tamtakır kafalı mantık fukarası sahne bilgilerine, - es- tağfirnllâh - söylenecek söz çok- tur. Fakat ben; «erbâbı kemâli çekemez nâkıs olanlar; rencide olur didei huffaş ziy&' . dan,» hikmetini bildiğim ve müeddâ- sından da «teğâfül> etmek iste- mediğim için; <Divânlerin hemdem'i, Divâne gerkdir.» sözüne - mâsadak? - olmaktan çekiniyor; verilecek (cevabı, - iyi bildiğim halde - bu satır- Jara LL istemiyorum. fakat : — «Sabit kademim; yine ore' yin üzerinde.» — (Eminönü Halkevi) başkan- liğından bir dileğim var: Gazetedeki resmi ilânlara ve halka dağıtılan <davetiye» lete, eseri yazan, oynıyan sah- neye koyan; - göz nuru döküp, kafa patlatan - çocukların isim- lerini yazmak çok görülmesin. Biçareler, cevf'e çıkar gibi sahneye çıkıyorlar. Kadirşinas halk alkışladığı adamın hüviy- yetini öğrenmek istiyor. Haklı değil mi? Belediyeye aid olan ikinci dileğim de şudur: (Belediye)nin, (Şehir tiyat- rosu, konservatuvar) hususun- daki hâlâ (elfaz nekarâtı) hâlinde dinlediğimiz tasavvurlari, kon- serve etmeden maksadı, - um- duğumuz gebi - hakikaten (sanate el nzatmak) gayesini iştihdâf edi- yorsa: «plân çizip bosma> dan <Proje> hazırlamadan, ve <ha- zırlanıyor» diyede torba dolusu <Lâf-ü güzaf> la ciimrğri evkat> etmeden evvel bu çosükları kap- lumbağa kılıklı enfiye kotusun- dan farksız sahneden Kurtarma- nın çâresine baksın. Bütün <dırıltı> lara rağmen emşalinin çok fevkinde oynıyan ve <vazife>lerini, hüsnü ifâ husu sunda : «Rüşd -i- kâmil» isbât eden bu san'at kahramanla- rına karşı alâkasızlık, ancak Yy ve velâd kabiliyeti ili 3 törler» in olduğu kadaf nin de (Galib) i olan ai ( Niyazi ) yi, » insanlığı, mâ viyet'de bulaa, geniş kültürlü, (Sâim Kerim)i, tehlikeli işler başaran( Sâdettin Melbejyi, en yü çocuğu (Şâklekiz Bey (Şükriye) yi, hizmütçi Si deki küçücük rolüntd, gnd liye» ler ve boğa giğectk :$i lerle, temeti de muvaHlik düğ (Fethiye) yi, ayrı ayrı teli ederim. «Şol vesile fe dü âii tötlerin Şeyhi Şeri Dede Efendi) yi, yitik eylerim.) - i (Celâl Tahsin saakbebi) dsp zunlarının canda sikişişğiğeime muvaffakiyetleri eri at feyzi Şöktliği gibi: : | dın, sari'at *Çelâls ine <'Tuliğiiyei ler takdimini undtmşani, “ÖP yük haksızlık olacağına Var. 4 : l , edil denindini ” ony — 130 uncu sayfanın devamı '— | Gördüğüm sefalet manzarasını daha fazla tasvire taharamülüm yok. Yalnız şu anda bir tek temennim © var: Belediye buraya da uğrasın, bu kulübeleri yık- tırıp sahiblerine her hangi bir fasıldan bütçesine yar pacağı nakille birer, ikişer odalı, içinde oturulabilir küçük evcikler, kulübecikler yaptırsın. Bu sokakları kaldırımla döşesin ve bu lâbirent manğsızlığı ortadan kaldırırken bu dereyi temizletsin ve hattâ kurutsun. Çünkü bu iptidai şehir köşesi, ilk çağlarda bile eşine raştlanmıyacak bir sefalet mahşeridir. Hastalık men- baıdır. Hâsılı önce orada çukurda yaşıyanlara, sonra yukarıdaki şehir halkına açıyalım. Şunuda unutmı- yalım ki, belediyenin ufak bir himmeti ile bu Feri- köyfdere mahallesi 82 zamanda şehir kenarında bir- yüz karası ve yürekler sızlatan bir sefalet yuvası olmaktan çıkabilir. Yeni Vali ve Belediye reisimizden ' bu himmeti bekliyoruz. Halid Fahri Oyansoy |. Ressam Orhan Üral Servetifünun silesindi * a iş | Römap Ork Yenki. > o v #y dak ng