çe 96 SERVETİFÜNUN No. 2210—3525 UYANIŞ Tedi gönde bir SERVETİFÜNUM yerine çıkar Türk gazelesi || Talelan : 2-1013 KURULUŞU : 1894 Telgral : İstanbul Uyenış Abonesi : Türkiyede; yıllığı 1000, altı aylığı 600 kuruştur. | Yabancı ülkelerde 1250 kuruştur. ir sa) 2Ö Kuruş Gasatemise ilân verecekler, İstanbulda Kamal Salih, Holer Seranon ve Hüli İlân Şirketin; gilmelidir. Altı aydır ona mektub yazmamak için nef- sine, hissine cebredişine şimdi kendisi de şa- şıyordu. Sebebler değil altı ay, ebedi sükünete mec- bur edecek kadar çok ve büyüktü, Artık hiç bir kuvvet bu kaçışta arkasından yetişipde yo- lanu Nurana çeviremezdi. Kararı çok sağlamdı. Mektublarında okadar lirik göründüğü halde karşı karşıya gelince nerede ise tanımamazlık- tan gelecek olan bir vefasız, bir kararsız sev- giliye dönmek mi?. Bu tezad yüzünden mektublarının herhangi bir yerden kopya edilmiş beylik aşk mektubları olduğu hükmünü vermiş, nefreti kin derecesini bulmuştu. Çılgın gibi seven bir adam, sevmekle sev- memek arasında buhran devreleri geçiren bir kıza tekrar kollarını ve gönlünü açarsa bütün hayatınca belki de o kadını nedamet içinde kıv- randırmiış olmaz mı! Kapısının vurulması ile bütün zihninden ge- çenler uçup gitti. — Giriniz. Hastabakıcı bir kartvizit uzattı : — Efendim, sizi görmek istiyorlar. Kartı okudu. Bu beklenmedik ziyaretçinin kim olduğunu anlamak bir bayli güçtü. Bu adı derin mazi sisleri arasında hatırlar gibi oluyor, fakat kendisile alâkasının derecesini bu- lamıyordu: <Mühendis Cabir Güler» Koridora çıktı. Uzaktan, gelenin kim oldu- gunu tanımıştı: eski mekteb arkadaşlarından gamsız Cabir. Cabiri bir gören bir daha unutmazdı. Vücu- düöuün okadar bariz hususiyetleri vardı... Sıralardaki sevimliliğini hiç kaybetmemişti. Hayatı büyük bir mekteb olarak kabul edenler- den olduğu için mekteble hayat arasında büyük farklar bulmamıştı. Pijamasile odasının kapısı önünde duran sıra arkadrşı Macid, kolundaki pardesüsünü asmadan, koştu ve boynuna sarıldı. — Filozoftum, seni buralarda mi görecektik ? Ne oldun böyle. Bu ne teşrifat, hastahanede seni ziyaret için isbat hüviyet mi edeceğiz? Macid : — Başını dinlemeğe geldim buraya.. İşime « gelmiyenier ziyarete gelirlerse fazla hasta olurum. Bunun için hemşireler beni arıyanın huviyetini ve kartını sorarlar. Şimdi anladın mi? Macidin yanaklarından öptükten sonra çan- tasını, pardesüsünü asmağa başladı. — Hani, sende de hiç hasta hali yok Ali, mallah... — Burası mektebdeğil ki, «zorders>, <«mü- zakere korkusu» hastalığına tutulup da revire girdikten sonra iyi oluveren insanlar bulunsun. — Ben her zaman derdim, gene de derim. <Bizim filozof Eflâtundan da zekidir, Arif usta- dan da> gördün mü, benim tembelliğimi, revire kapağı atmak için uydurduğum martavalları unut- mamışsın. Şimdi yüzüme vuruyorsun. Macid, Cabiri odasına aldı; gülerek : — Şimden sonra Etflâtunu, Aristoyu daha iyi tanıyacağım, Onların yolunda yürüyeceğim. Beni tebrik de etmiyotsun... — Neo, seni öbür dünyaya davet mi ettiler?. — Şakayı bırakalım da bu görüşme saade- tine nasıl kavuştuğumu anlat. Nerelerdesin? Şimdi karşımda gördüğüm şu bizim gamsiz Cabir mi? yoksa aldanıyor miyim? Doğrusu bu ani ziya- ret beni biraz korkutuyor. Neticede ince bir he- sap işinin çıkmasından korkuyorum. Hayirola? — Teessüf ederim, ben bu kadar menfaat- perest bir adam mıydım. — Değildin ama, hayat pekâlâ seni değiş- tirebilir. Macid «nitekim ban de değiştim, bir kım sevdim> diyecek oldu, iddiasını ispat için kul- lanacagı bu delili tehlikeli bularak vazgeçti. Cabir, elini arkadaşının omuzuna koydu : — Haklısın Macid, hem ticaret, hemde 2i- yaret için geldim. — Bilmez miyim. Bir taşla iki kuş vurmak... — Âma bu ticaretin geçer akçası yok. — O ne demek? — Hiç!. Durdular. Sükütu yırtan Cabir oldu : — Azizim, emin ol seni andığım ve aradı- gım zamanlar çok oldu. Fakat izini bulamadım. Seni bilirim, bir kayboldun mu zorla ele geçer- sin. Tabirimi mazur gör, baykuş gibi insandan kaçarsın.Şimdi de nihayet buldum diye sevinirken dört beş sene tekrar kaybedeceğini galiba. Avru- paya tahsile gidiyormuşsun öyle mi? — Evet ama bunu sen nereden öğrendin ? — Devamı var — AHMED İHSAN Basemevi Ltd.