> No, 3410—3ğİ Alphaunse Daudet'den p Çeviren ;: ; Kerime Nadir küçük merkeblerin gel- bi ime , kadınlar altın sa- a eri gla. Ns misket şarabı |. şeş hâreketaiz kalıyordu. N li birgün, ba p e. Şağemılaş aşağı ahındı, ve, yerleri pan “#4 ğeyiinlik oldu. Halteki, bu herimet arasında, "Bir değirmen iyi tutunmuştu ve küşük #epeslnin üstünde, fabrika- glsra İnat cesaretle dönmeğe de. vam ediyordu. Bu, usta Cornlille'in İ, ayni zamanda, şimdi bisim İşinde gecelediğimiz değir- mendir. Usta Cornille altmış senaden- beri unlar içinde yaşıyan ve mei- leğine aımtıkı bağlı bir ihtiyar de- ğirmenni idi. dakikhanenin tesisata onu deli etmişti. Sekiz gün onun khanbaya koştuğu ve halkı etrafına * — toplayıp bütün kuvvetile bağırarak fabrlkacıların Provgnelileri zehir- İemeğe kaiktığını söylediği görüldü. — Oraya gitmeyiniz, diyordu: bg haydutlar ekmek yapmak İçin şeytamın icadı olan buherı kulla. niyorlar; halbuki ben, Alishın nefesi dlan poyraz ve şimal rüzgâzlarile çalışıyorum... Ve, Yel Değirmenlerini sena etigek için, daba bunun gibi bir sürü güzel söz buluyor, fakat kim. 86 onlari dinlemiyordu. O vakit : şiddetli ihtiyar değirmenine kapandı ve Bir vahşi hayvan gibi yapayalnız yaşadı. Hatia, onbeş yaşında bir küşük kız olan ve anaşı babası öldükten sonra kendisinden başka böyüğü kalmıyan Vivette'i bile ya- nında istemedi. Zavallı küçük, Mas'larda hagad, ipek böceği yahud zeytinlikler için çalışarak hayatını kazanmıya ve hâline ştikretmiye mecbur oldu, Ve, bununla beraber, büyük babası bu çocuğu çok sever görü nürdü, Güneşin alida dört fersah: / ksa 1. Boyraz beyhade öfkesinden, 4 lık yolu yaya gider ve onun yani- na varınca, usun saatler ağlıyarak ona bakardı. Memlekette ihtiya? değimenai- nin Vivette'i hasisliğinden gönder- diği düştünülürdü; ve o torunudun böyle, geneliğin bütün sefaletlerine- ve şunu bunüu kaba iunmeleler rine maruz bulunarak bir çiftlile ten öteki çiftliğe sürüklenmesinden arlanmıyordu. Ayni samanda, tanınmış bir şah- siyet olan ve o zamaha kadar ken- dişine hürmet edilen usta Conjlle'in,. şimdi yollarda bir çingene gibi ya- lınayak, delik takye, yamalı esvab- ia gezmesi fena karşılanıyordu. Hele Pazar günleri kiliseye gel- dığini görünce biz ihtiyarlar, onun. hesabına utanıyorduk; ve Conlile bunu pekâlâ hissediyor, ön #ıray& gelip oturmağa cesaret edemiyordu. Datma kilisenin nihayetindeki abi- danın yanında fakirlere kalıyordü. Usta Cornille'in hayatında aşi- kâr olmıyan bazı seyler vardı. Uçun saraandanberi, köyden kimsö ons. buğday götürmelliği halde, degir- meninin kanatları eskisi gibi dön- mekte devam ediyordu. Akşamlan,. yollarda, iri un çuvsiları yüklü, mekebini önüne katmış ihtiyar — girmenciye rastianıyordu. Köylüler ona: — Akşamlar hayır olaun üste Cornille; değirmencilik hâlâ devam, ediyor mu 1. diye bağırıyorlardı. İhtiyar neş'e ile: — Daima, evlâtlar, Allaha çok: şükür işsiz kalmıyoruz. Cevabığı veriyordu. © vakit gayet oba, bu kadar. işin neredeh geldiği sorulursa, parmağını dudaklerınin o üstlse koyarak ciddiyetle: «Bus! ben ih- racab için çalışmyorum...» diye ©e-- veb veriyordu, Bu hususta ondüp fazla bir kelime koparmak imkâtı. sızdı. Hele değirmenine sokulmağu. miri ük