Talan ; 2-1013 mm SERVETİFÜNUN Keş Yedi günde | Â erek rez yerine çikar Re gazetesi Abonesi: Sie EM e yi aylığı 600 e Yabancı Ki Bi kuruştur. Gazetemize ilân verecekler, İstanbulda Kina $ Salih, Holer Semanın xe Huli İlân Şirketine gitmelidir. No. 3206—521 : İstanbul Uyanış Şusuna anlatır, dedikodu yapar gibi yazmıştı. Enini, sonunu bilmeden, kestirmeden ortalığı allak bullak ediyordu. Macidle Nuran onun gözünde birbirlerini tanıyan, ayrılıkla arkadaşlıkları kalmıyan iki insandı. Macid için Nurana, Nuran için Macide söylenecek her sözün büyük ve kuvvetli bir te- siri olacağını bilmiyordu. İnsan eline aldığı bir çiçeğin bir başkasi tarafından zedelenmesine, hırplanmasına Tazı olamazken bütün bir ömür boyunca kalbi ve ruhu bir bahar havası içinde yaşatacak olan aşkı, sevgiliyi lekelemdk istiyenler nasıl affedilir?. Bir hakikat dahi olsa bunu bilmesiydi. Saz- deti sarsılmıyacak, sürüp gidecekti. Bu faciayı bir müjde verir gibi yetiştiren süt kardeşinden nefret ediyor, ona Nurandan bahsettiğine üzülüyordu. Uzun zaman belki de büsbütün Aliyeye mektub yazmamağa karar verdi. Bir yandan da böyle bir şayianın gerçek olabilmesi ruhunu bulandırıyor, onu altüst edi- yordur Birbirlerine zıd hükümler, neticesiz ka- rarlar veriyordu : — Hayır, o, bunu yapamaz | — Belki! — Acaba? — Beni sevdikten sonra? — Belki! — Acaba?.. Zaman zaman kuruntuları nüksediyor. içinden: — Palyaço! Palyaço! diyordu. Kendisi hakkındaki fiki ve duygularını öğ- renmek maksadile Nurana yazdığı bir mektub- da münasibet getirip çehre ve endam züğürtlü- günden de bahsetti, Hiç özlü olmasa onun feleğin cilvesine bö- yun iğerek zaruri bir izdivaç karşısında imiş gibi hareket ettiğini, bu takdirde hislerinin lâ- kayd olduğunu, kabahatlerini unutturmak, adını taşımak için kendisine sokulduğunu anlıyacaktı. Aldığı cevabı tekrar tekrar okudu. Nuran diyordu ki : , Geçen gün Aliye bize uğramıştı. Epi- dir mektub almadığını söyledi. Yoksa ona da- rıldınız mı?.. .. Bazı satırlarınızdan kendi kendinizi itti- inizi anlıyolum. Çok rica ederim, hatırımdan, hayalimden geçirmediğim şeyleri bana yazma» yinız, niçin beğenilmiyeceğinizi sanıyorsunuz? «,,.. Ben, ruhi şekle tercih eden bir insanım. Sizde eksik olan kendinize itimat, ve hem etti- giniz şeyler sizi sevmeme mani değildir. Buna inanın |. ... Şunu bir genç kız olduğum için söy- liyebilirim ki, kadınlar kendileri kadar güzel erkeklerden hoşlanmazlar. Saadetleri mevzubahs olduğu zaman kadınlaşmış bir erkeğe hakiki bir erkeği tercih ederler. «,..,. Dün akşam sizi rüyamda gördüm. Gü- zel güzel konuşuyorduk. Gördüklerim sanki ha- kikatti. «,... Uykuyu pek sevmem. Uykuda geçen düşüncesiz saatleri hayatımdan kaybedilmiş an- lar telâkki ederim. Buna rağmen uyandığım za- man yanımda sizi göremeyince kendi kendime: — Keşki uyanmasaydım da onu biraz daha görseydim! dedim....> . Şimdiye kadar y&zmağa bir türlü cesa- ret edemediğim şeyi artık yazmaktan kendimi alamıyacağım : Bir ay oluyor. Bir gün Aliye, ben Nezahat- lerde iken bize gelmiş, ağabeyimle bir alış ve- riş meselesi görüşmüşler. Anlıyorsunuz değil mi? Süt kardeşiniz bana talib olmuş. Ama kimin için biliyor musunuz ? Dayızadesi bir genç için. Ağabeyim muvafakat etmiş. Bana açtıkları zaman sükünetle, tebessümle menfi cevabımı verdim. Aliye ren cevabımdan ziyade bu haberi lâ- kayıt karşılamış olmama alındı galiba. Ne ya- payım ? Elimde değil, En üzüntülü, en acı za- manlarımda teessürümü suni de olsa gülümse. memle geçiştirmekten kendimi alamıyorum. Ağabeyim de, Aliye de bana şaşakaldılar. bilmiyorlardı ki, ben size candan, gönülden bağlıydım. Bilmiyorlardı ki, kendisine karşı sevgi ve saygı duymadığım bir insanla hayatı. mı birleştiremezdim. Aliye gittikten sonra ağbeyim : — Sen deli mi oldun kız! Ayde yüz elli lira alan bir adam geri çevrilir mi? Kime gü- veniyordun ? — Devamı var — AHMED İHSAN Bammevi Ltd.