. 216 SERVETİFÜNUN Beynelmilel İzmir Fuarı kapandı Büyük bir alâka ve rağbet gördükten sonra, 20 Eylülde kapanan İzmir fuarından bir görünüş No. 2196—511 Kalafat »>Cümhuriyet» Eylülün onundanberi Uludağın eteğinde; Çekirge Palasta tamirdeyim; eski bir gemi gibi kendimi kalafata çektim. Hangi gemi, 80 yıl çalışır da tarnire muhtaç olmaz ki... 4 yaşında, 4 aylık ve 4 günlük iken başladığım mekteb hayatımı bir tarafa bi- rakıyorum. Gazeteciliğe başlıyalı tam 80 yıl oluyor. 23 temmuz 1008 inkılâbile beraber, birçoklarımız gibi benim de dilim çözül- müştü. İlk yazılarım «Servetifünun» un gündelik sayılarında çıktı. Ondan evvel, daha Galatasaray sultanisinde talebe iken yazdığım yazılar, <Malümat» ta, «Çocuklara Mahsus Gazete» de «Hanımlara Mahsus Gazete» de intişar etmişti. Fakat, mektebde yazılmış olan bu yazılarımı, bir tahrir vazifesi addederek, gaze- cilik hayatımın başlangıcı addetmiyorum. 1908 ağustosunda, Mektebi Hukuk talebesi, «Mehdi Hürriyet» Selâniğe bir seyahat tertib etmişti. Bu seyahatte «Servetifünun» un gündelik nüshasinın hususi - ve tabiatile fahıri - muhabirliğini yapmıştım. Allah rahmet eylesin, üstad Mahmud Sadık, yüzünü görmediği, sesini duymadığı ve kim olduğunu bilmediği Abidin Daverin yazılarını beğenir, gazetesine koyardı. Bu itibarla gaze- teçilik hayatımda Mahmud Sadığın bana büyük yardımı dokun- muştur. Seyahatten dönüşte «Saadet» gazetesine de yazı yazmağa baş- Tamıştım.f Gazetenin sahibi Fethi, benim yazılarımı baş makale yapardı. 20 yaşında başmuhatrirlik eimek - neden itiraf etmiyeyim - genclik gururumu okşardı. Meclisi Meb'usan açıldığı zaman, 8ö kuruş maaşlı memuru bulunduğum Matbuat Müdürlüğü beni zabıt kâtibi olarak Meclise göndermişti. Zabıt kâtipleri arasında yapılan müsabaka imtihanmı kazanarak zabıt kaleminin şefliğine tayin edildim. Bu sırada mer- hum Ebüzziya Tevfik, «Yeni Tasviri Efkâr» 1 çıkarmak üzere idi. Başkâtibimiz Fetidden (Şimdi Varşova büyük elçimiz Ferid Tek) eclis müzakerelerini yazacak birini istemiş. O da beni tavsiye etmiş. Böylece, o gazeteye intisab ettim ve başmuharririm Yunus Nadi ile de tanıştım. Meclis müzakerelerini şakacı bir üslübla mizahi bir şekilde yazmağa başladım. Bu tarz, çok rağbet gördü. Ebüzziya Tevfik, ilk maaşım olan sekiz çil lirayı elime saydığı zaman, gazetecilikten ilk nasibimi şlmıştım, Böylece tam otuz senedir, Matbuat âleminde, bazan yarı memur yarı gazeteci, 1924 tenberi de sadece gazeteci olarak ça- laşıyorum; fakat kafamdan evvel vücudüm yiprandı. Bir iki yıldır, kışın vücudümü ziyaret eden ağrılara karşı, kendimi tedaviye uğ- taşıyorum. Bu sabah, lütufkâr bir şefkat evi olan Askeri hastanenin Fizik tedavi şubesinde bir hayli ter döktükten sonra, otele dön. düm. İhtiyar Uludağın bulutlar ve sisler içindeki harikulâde gü- zel ve mutfıteşem manzarası karşısında, büyük ve heybetli bir ma- budun önünde diz çökmüş, küçük ve Aciz bir kul gibi, muraka- beye vardım. Gazetecilik hayatımın $0 senesini birer birer tekrar yaşadım. Dağın azameti hiçliğimi ölçmek için bir vesile oldu. 90 senelik çalışmama rağmen büyük bir muharrir olamadımsa da hiçbir zaman da kücülmedim; hokkama çamur doldurmadım; ka- lemimi kirletmedim , Yurda hizmet cephesinde, gazetecinin de bir Metımedcik olmasi lâzım geldiğine iman etmiş bir iusanım. Vazifede, o, süngüsünü kullanır, biz kalemimizi. Biz mürekkebimizi akttırız; o, mübarek kanını. Mehmedciğin yüce rütbesine yükselebilmemize imkân gö- remem; fakat, feragat ve fedakârlıkta ondan örnek almağa meç- buruz. 80 yıllık gazetecilik hayatımda tek iftiharım, «yurda hizmet» yolundan aslâ ayrılmayışımdır. Bu gün, kendimden, kendi hayatımdan bahsetiğim için aziz Ookuyucularımdan özür dilerim. Bu bir kabahatse 50 senede bir defa işlediğim için affedeceğinizi umuyorum. Abidin Dâver