6 Kk ; li. SERVETİFÜNUN H A F T A Konuşalım No, 2196—511 Y A Z l : l Bir mekfub ve iki makale dolayısiyle Kendi elimle diktiğim çınar ve çarılar otuz senede, deniz kenarındaki bir katlı evimizin çatısını bir kaç yükseklikte aştı; Değirmenderenin sulak ve bereketli toprağile akıllara hayret verecek derecede çabuk büyüyen, ve kalınlaşan bu ağaçla, başka yer- lerin seksen yıllık çınarlarını çoktan geçti. Sıcak havalarda gölgesine sığındığım çınarların ve çamların dalları ve yaprakları rüzgâr ve yağmur fırtınalarında dahi bizi korudu; onlara karşı sevgim daha arttı. Bu sabah erkenden denize bakan pencerenin önüne oturdum; iki gün coşkunluk eden deniz her vakitki tatlı ve sakin halini almış; çok hafif akıntı ile sular, körfezin dışına doğru süzülüp gidiyor; ben, dağlardan boşalıp gelen sellerle kıyılarda rengi biraz sararan denizin sevimli akıntısına bakıyorum; büyük ağaçlarım, evin önündeki ufak trasam onların dikil- diği ve yapıldığı zamanları hatırlatıyordu. Hele trasa sanki daha canlıydı; 1908 temmuzunun ilk haftaların- da, buracıkta, İkdamcı Ahmet Cevdetle oturuyorduk; meşrutiyet inkılâbının patlamak üzere olduğunu hissetmiştik ve 23 temmuzdan dört gün evvel Ünsayı bırakıp İstanbula inmiştik. Gene bana o, trasw söy- lüyordu : Yıl 1914 temmuz sonu, tekmil Avrupa gazeteleri ve İstanbul matbuatı Saray Bosnada katlolunan Avusturya arşidükü vak'asile ve o yüzden çıkması ihti- male giren muharebe havadislerile dolu idi. Matbuat, daha ziyade bir büyük harp olamaz diyordu. Bu eski vak'aları trasa üstünde hatırlarken şimdi- ki Çekoslovak işini ve bütün cihan matbuatının bu vak'a etrafındaki neşriyatını okuyorum. Almanyanın üç buçuk milyon Almanı kurtarmak hususundaki haklı isteklerini ve sonra İngiliz başvekilinin Avru- payı şimalden cenuba kadar tayyare ile katedip Münihe gelişini ve oradan iki saat tiren seyakhasi yaparak Alman Führeri Hitleri Bergteganden'deki hususi köşkünde ziyaretini düşünüyorum ve bündeki çok derin ve mühim manâyı tahlile uğraşılyorum ve nihayet karar veriyorum. Elime kâğıdı kalemi alayım 1914 ve 1938 yılları arasındaki benzeyiş ha- tıralarımı yazayım diyorum. İşte tam bu kararda iken postayı getirdiler. Elime aldığım bir mektup ve iki gazete makalesi, gazetecilik damarlarımı daha ziyade oynattı, Hafta konuşmasının mecrasını değiğ- trmiye karar verdim. Bilmem fenamı ettim? Bana kalsa değil. Posta ile gelen mektup banim çok eski, amma çok eski vefakâr bir dostumdan geliyordu. Onun adı Salih Saimdir. Servetifünunun kurulduğu 1891 den beş yıl önce, benim Mülkiye mektebinden diploma slip evvelâ Hariciye tercüme kalemine ve Değirmendere 19 Eylül 1938 oradan Tophane müşirliği tercümanlığına geçtiğim vakit Salih Saimi Tophane dairesi mektubi kale- minde tanımıştım. Bu 52 yıllık dostum bana sitemli bir mektup yazmış fakat çok sevindirmiştir. Makalelere gelince, biri Servetifünunun son numa- rasında çıkan çok kıymetli arkadaşım Halit Fahrinin bana olan tatlı cevabıdır. Diğeri de Cumhuriyet gazetesinin 18 eylül nüshasındaki Abidin Daver arkadaşımızın «Kalafat» adlı makalesidir. Abidin Daver Kalafatında emektar Servetifünundan bahş- ediyor. Bvvel& mektubu ele alalım; Mektupta şu fıkra var: Dün mutat üzere ikindi uykusunu çektim, köşeme kuruldum. Benim eski çakı ile Servelifünunun yap- rağını kestim. Değirmendere 7 Eylül 1938 tarihile senin imzan karşıma çıkmasın mı? Demek, sen döndün dolaştın gene Değirmenderedesin de bana bir haber vermezsin ha ?* Değirmenderenin fındıklarını kırarken olsun ben aklına gelmedimmi? Artık daya- namadım, oturdum, yazdım, yazdım, neyi biliyor- musun? Yarım asır evvelki Tophanede kurulan «Ahmet İhsan - Salih Saim» yuvasını... Görsen neler yazdım, neler$ Onu gördükten, okudaktan sonra mutlaka matbaaya bu mukaleyi basınız diye emir verirsin. Yazdıklarımı okumak istermisin? Bilirim, sen oku da dinliyeyim, sen okurken daba munis ve cazip gelir diyeceksin amme beni nerede bulacaksın ? Geçtik ey ebri bahar katrai baranından Olma tek mezrai âmâlimize saikabar! Şimdi buna vereceğim cevap şudur: Ey benim tatlı Salih Saimim, yazdıklarını hemen yoila, vakit geçirme. ” LL Sevgili Halit Fahrinin yazdıklarına karşı söyliye- ceğim şudur: seni bedbin görmekten korktumdu. Mademki bedbin değilim diyorsun, senin sözün bana kâfidir. Çünkü senden daha çok amma pek çok ruha gıda verecek yazılar, şiirler ve eserler bekliyoruz. Sevgiyle gözlerinden öperim kıymetli arkadaşım. # .. Abidin Daverin «Kalafat» ını alâka ile ve keyifle okudum. O makaleyi diğer sayıfamıza aynen alıyo- rum. Orada okursunuz. Şimdi Abidin Daverin uyan- dırdığı hatıralar etrafında ben de yazayım :