No, 2185—500 Hikâye UYANIŞ Rir Kadın Yuvarlak bir yemek masa- sının yanındaki iskemleye ili- şir gibi oturdu. Biran düşün- dükten sonra önünde yarıya kadar açık duran kalınca bir delterin üzerine eğilerek yaz- maya başladı. «,,.. Ben de sizin gibi; biri erkek, biri kadın olan iki in- satn o kişinin Oo damarlarındaki kandan indim. Kedi köpek el- hasıl bir hayvan değil, tıpkı sizin gibi bir insan : yavrusu olarak doğdum. Benim de ba- şın üstünde gülerek, sevinerek duranlar, uyuyayım 'diye diz- lerinde sallayıp tatlı, müşfik sesile ninniler söylerken benim küçücük varlığımı hayalinde büyütüp neş'e, sevinç, saadet kaynağı yapan, uyanmasın di- ye yabancı gürültülere tatlı sesini örten bir anam vardı. Benim de kulaklarım: Yav. Çocuk Rüyası Yazan: Ali Kemal Meram rum!. Kızım!. Catıml. Söz- lerile dolmuştu. Üşümiyeyim diye üşüyen, ölmiyeyim diye ölmeğe razı anamın gözlerinde ben de o büyük ve eşsiz sev- giyi tatmış ve tanımıştım. Eskiyen elbiselerimi yeni- lemek, yırtılan pabuçlarımı de- giştirmek için kendi zevkini, kendi ihtiyacını unutan, yüzü” mün çocuk çukurlarındaki ke- deri yok etmek için her mah- rumiyete katlanan bir babam vardı. İmkânları nisbetinde tıpkı sizin babalarınız gibiydi o, tıpkısizin gibiydim ben de... Daha sonralarım gene sizin ki gibi geçti. Bana da-sevgilim.. Sen olmasan yaşayamam.. Sensiz ölürüm ben.. Sen bana en bü- yük tat, beni yaşatansın!. Di- yenler; benim için ölmeğe kalkışanlar, dizletimde hıçkı- ranlar, göz kapaklarımın içinde bütün bir hayatın aklı oldu- gunu söyleyenler oldu. “Tıpkı sizin gibi bu sözler beni de mes'ut etti. Doğruluğuna inan- dırdı. Vakta ki; sözler yerini, sesler ahengini değiştirmeğe başladı, ve nihayet bende bü- tün bunların yarısından çoğu» nun yalan olduğunu sizin an- ladığınız gibi anladım. Ve, hep birer dakikalık sinir gerginliğinden başka bir şey ol- madığını sizin gibi öğrendim. Sonraları; kocam diye koy- numda bende bir adam buldum. Neş'e ve ıztırabla dolu yılları beraber paylaştık. O, beni; ben, onu kandırarak yaşıyorduk. Çün- kü, artık bende yalanı öğren- miş, tanımıştım. Ve artık biz, 109 ikimiz tıpkı siz karı kocalar gibi birbirimizi hiç düşünmeden yalan söyliyorduk. Ben, onu; o beni inanıyor sanarak., Halbuki yalan; dinliyeni de gil; söyleyeni kandırır. İşte si- zin daha şimdi bilmediğinis yalnız budur. Ben kendi yalan- larıma kandırıldım. Kocam ken- di yalanına aldandı, Ve sonra bir gün geldi ki, yollartmızda artik birbirimizin gölgesini gö- temez olduk. Yollarımız başal» mıştı. Gemsiz atlar gibi © bö yollara saldırdık. O kayboldu. Ben kayboldum. Kendimi bul- duğum zaman dik ve mecellâ bir yokuşun üzerindeydim. Ar- kamdan itenler, önümden çe- kenler var gibi kayıyor, #en- deliyor, yavaş, yavaş düşüyor dum. Bu ara her basamakta adım değişiyordu. - Mettes!.. Daha aşağılaştıkça; kokot f.. di- ye arkamdan sesler işidiyordum. Aranızdan birçokları gibi, bir- çoklarınıza dedikleri gibi... Sonra; başımı mı döndü.., ar kamdan daha fazla mı ittiler te. dir!?. Mesafeleri ölçemiyecek ke- dar hızlı ve çabuk kayıyor, dü» şüyordum artık. Gözlerim karaş- dı. Az ve cılız ışıkları gö için ben de gözlerimi büsbütüm, kapadım. Sessiz, sedasız düşüş kapaklandığım yerde kendimi tekrar bulduğum zâmen bi hastahane koğuşunda idim, tığ bıçağı saplamışlardı.. biçakleş mıştılardı beni... Etrafımdakik lerin gözlerinde; sevgi, sayfiş. merhamet değil, bambaşka ve tanımadığım tek bir megâh taş gibi, cam gibi donuk gi gini a e