12 SERVETİFÜNUN No. 2076—390 mamlıklarda sıri üstü yalarak okuduklarım dahi olmuş- tur. Bir ruh taşıdığımızı yöslerir kilaplar olduğu gibi uhu meyus edecekler de vordır. Allahın varlığımı İ vadi eden kitaplar olduğu gibi Etmiyenleri de var Hususi Mirim ari edilebilecek kitaplar ol- duğu gibi Bir çok münekkilerin silayişle bahsettikleri kitap- lar da vardır. Husust bir mahiyeti hatz, arıcılık kilapları olduğu gibi Tabiattan bahsedenler de vardır ki, bunları okuduk- lan sonra tabiatta dolaşmak beyhude bir iş olur, Ârif kimselerin nefret ettiği kitaplar olduğu gibi Genç çocukları tahrik edenler de vardır. Antoloji <Anihologie» denilen kitaplar * vardır ki, bunlara, söylenen sözlerin - her ne üzerine olursa ol- sun, en eyileri konulmuştu ize huyatı Milk elidi kitaplar da vardır. Eser- leri sonunda ms eden muharrirlerden bahseden ki- taplar dahi vardı Kin, husumet gp kitaplar olduğu gibi Ekiiklerini biçenler de vardır. Okundukları zaman vecd ve levazu ile dolu kilap- lar olduğu gibi Kardeş gibi sevdiğimiz ve bizden daha necip ve yaşamasını bizden daha eyi bilen insanlardan bahse- denler de vardır. Bir çok defalar okunup üzerlerinde düşünüldüğü halde anlaşılamıyan tuhaf kitaplar dahi vardır. Nathanağl, bütün kitaplarımızı yaktığımız zaman! Beş para etmiyen kitaplar olduğu gibi Muazzam fiatlarla satılanları da vardır. Eral ve kraliçalardan bahseden ye ss ei gibi Fakir insanlardan bahsedenler de © Sözleri, öğle zamanı yeke <p ham m gürültüden daha iailı olan kitaplar Yahya, Patmosta, bir fare gibi, böyle bir an yedi. Ben ise ağaç çileğini yemek isterdim. Bu kitabın Tel - Avlu Yarns Açılacağından evvelce bahsettiği- miz lel - Aviv sergisi, Filistinde Arap - Yahudi kargaşalıkları olma- sına rağmen, 3Ü nisanda açılmıştı. Türkiyeden bu sergiye gönderilen ve Türk paviyonunda gösterilen ör- nekler, beyenilmiş, alâka uyandır. mıştır. Oradan Türkofise gelen ma- lümata göre, Türkiye malları üzeri- ne siparişler yapılmaktadır. taamında Yakyanın midesini acılar, gözlerinin önü- nü de hayaller kaplamış. Nathanağl bütün kitaplarımızı yakdığımız zaman | Kumsalların mutedil olduğunu okumak kâfi gelmez; çıplak ayaklarımın onları hissetmesini isterdim. Hissin tekaddüm etmediği her bilgi bence boştur. Yer yü- zünde gördüğüm her nefis şeye temas etmek arzusu- nu duymuşumdur. Sathın ne de güzel ey aziz dünyal Arzularımın yuvarlandığı güzel manzaralar: Arayışları- mın dolaştığı açık dünya. Sular üzerine kapanan pa- pirüs bahçeleri; derelere eğilen kamışlar; seyrek ağaç- h yollar; dallar arasından yaylanın, sonsuz vaatlerin görünüşü. Kayalar ve ormanlar geçitlerinde dolaştım; bir çok baharlar gördüm. Hadisatın süratla teakubu. O günden sonra hayatımın her lâhzası tarif olun- maz bir tarzda yenileşmek istidadını gösterdi! Böyle, epizaman daimi bir şaşkınlık ihtirası içinde yaşadım. Gayet çabuk sermest oluyordum. Sermestinin verdi- ği baş dönmeleri içinde yürüyüşlerden zevk alıyordum. Evet, dudaklar üzerinde beliren her tebessümü öpmek, yanaklardaki kanı, gözlerdeki yaşları içmek istedim. Her lokantada yeni bir açlık, her membada yeni bir susuzluk - her susuzluğun bir hususiyeti vardı - beni bekliyordu. İsterdim ki: Açılan bir yol üzerinde, yürümek Gölgelerin davet ettiği, sükünet Derin sular kenarında, yüzmek Her yatak kenarında uyku veya aşk arzularımı ifade edebilecek başka kelimeler bulayım. Her şeye cüretle el uzattım. Her uzandığım şeyde arzularımın tatmini için haklar aradım. “Aradıklarımız temellükten ziyade aşktır, Nathanağl., Ah! Önümde duran her şey renk buluyor! Her güzellik aşkımla süslenip, aşkımla boyanıyor. — Bitmedi — Filistinde Tel- Aviv Sergisinde lokanta binasının görünüşü