No. 2073—388 yerler - burada tamamen Nietzehe ile beraberdir - «odan, ailen, mâzindir; onları terket.» Gide, aileler- den, ocaklardan, kapanan kapılardan - saadetin kın- kanç sahiplerinden nefret ediyor: peder iğten yorgun dönmüş; anne mutaassıp; eğabey, işgal ettiği mevki icabı mağrur; en küçük çocuk ise haşarı, ruhu âva- re. Hepsi başka başku âlem. Hiç kimee diğerile ko- nuşmuyor - konuşsalar bile gayet ciddi mevzular üzerinde; samimiyeti takviye edecek şekilde degil. Ruhu taşkın çocuk bu gayri samimi muhit içinde sıkılarak büyüyor. O, gençliğini bir yığın kitap ara- sında geçiriyor. Muhiti, kendisinde doğacak her cis- mani zevki imha ediyor. Bunun neticesi onun şah- siyeti ikiye ayrılyor : biri cinsi, diğeri de bilgi arzu- sile dolu şahsiyetler. Lâkin, birinci arzu, ikincinin ve- ya yetiştiği muhitin —— geriye tepiyor ve günün birinde çocuk : «Evamiri İlâhiye siz benim ruhumu aızlattınız» diye ba; İni. boğulduğu muhitten, bütün mazisinden kaçtığı zaman, alt şuurundan, buhranlar neticesi ekseriya «anormal» bir tarzda sızıyordu ki, o bu anlarda hayatı çılgınca seviyor ve onlarda «nefsin mükemmeliyet derecesini> arıyordu. Böylece Gide, Nietzche'nin «Surhomme-İnsanüstü» nü yarattığı gibi kend? hayatını yarattı ve onu, her lâhzasında yeni bir zevk bularak yaşadı. «Hayatımın her lâhzasını ayırmıya başladım. Her yeni lâhzam geçen lâhzalardan farklı idi; öyle ki en yakın hatı- ramda bile kendimi tanıyamıyordum». Vaktile yaşadığı lâhzalarda kendini tauımıyan Gide, bugün eserinde dahi - Goethe'nin Werther'de olduğu gibi, kendini tanımıyor ve onu eserinde ara- UYANIŞ 389 : mak istiyenlere kitabının mukaddemesinde «Beni, kendimden kaçış ve kurtuluş için yazdığım bu kitap- çıkta aramak adet oldu,» fakat... «... Nathanaöl, ben bile orada bir hayalden başka bir şey değilim» der ki, doğrudur; zira Gide, nekahete erişir erişmez bü- ründüğü eski şahsiyetini tamamen maziye devretmiş» tir. Dünya Nimetleri bu şahsiyetin eseridir. Gide, yalnız kendini şahsiyetinden uzaklaştırmıyor, ayni zamanda hocalığını ettiği muhayyel yol arkadaşına «Nathanağl, şimdi kitabımı at ve beni terket» diyor. Böylece Gide, gördüğü diyarları, kokladığı koku- ları, tattığı zevkleri, ateşini söndürdüğü membaları, sçlığını giderdiği meyvaları maziye devrediyor ve bugün, vaktile oralarda dolaşan Gide'i tanımıyor. Gide'te üslüp: Gide'in üslübu eserleri gibi «ca» racteristigue> tir. Onun üslübu Paskal'ınkini andırır. Gide, ilk eserlerinde şair üslübu kullanmıştır. «Andrâ Walter'in defterinde» ve bilhassa <Dünya Nimetle- rinde» olduğu gibi. Bu eserlerde Gide, cümlelere ehemmiyet vermiyor; onların yarısını atıyor ve yer- lerine treler, noktalı virgüller, velhasıl birçok işaretler kullanarak kısa ve kuvvetli, renkli ve ateşli kelimeleri gayet üatadane ve nefis bir tarzda birbirine bağlı: yor. Bu tarzda bağlanan kelimeler arasında ahlâk, felsefe, hayat fışkırıyor. <Immoralistes ten sonra Gide daha sade, daha çıplak bir tarzda yazmağa başlıyor ve bugüne kadar gerek üslübunun güzelliği, gerekse açtığı «Gidisme» cereyanı - insanın kendi ha- yatını yaratması ve yaşaması - sayesinde kimsenin erişemediği bir mertebeye vasıl oluyor. Avni İnsel Fal Wp f Bursanın meşhur Çekirge kaplıcaları tesisatından güzel bir görünüş