400 SERVETİFÜNUN Bir Ressamdı.. — Başı $94 üncü sayıfada — UYANIŞ Yedi günde w ii e çar. ei yazetesi Telelon ; 2-1013 Abonesi : la e Tend, Si, aylığı 600 Ka Gazetemiz ilân verecekler, İstanbulda Ankara Caddesinde Holer Samanon ve Huli İlân Şirketine gölmeliğir. “ No, 2073—388 z İstanbul Uyanış Yabancı ülkelerde 36 İsviçre frangıdır. r kayısı Kuruştar Neyse... mademki şu dakikada, içilebilecek bir tek sigarası yoktur.. bütün bunları düşünmenin de, bir manası yok demektir... Ne çıkar, canım?. evet, ne çıkar?.. Sigaranın lezzetini de, her şeyle beraber, uzak gençlik günlerinde unutmuş olsun ?.. Okuyucular, biraz da haklı olarak burada, bana şöyle bir sual sorabilirler : — Tabloyu satmadı, güzel.. fakat, hediye edebilirdi, diye... O vakit, ben de şöyle, cevap veririm: — Hayır, hediye de edemezdi.. Çünkü... onu seviyordu. “E Bu, bir roman olaydı, uzayacaktı daha... hem de çok... Genç sanatkârın sevgisini anla- tacaktım Size... Sona eren her sayfada, onun ıstırabları, isyanlarıyla, sarmaşacaktık.. İçiniz- de yufka yürekli olanlar varsa eğer.. ağlıya- caklardı belki... Gözlerinde pırıl pırıl yaşlar toplanacaktı. Fakat, bilmem ki, ağlamak“ isti- yenler için, mutlaka roman mı okumak Jâzım- dır ? Hayatın içinde yaşıyanlar, buna, niçin lüzum görürler ?.. Kendinizi dinleyiniz.. göre- ceksiniz ki, bütün felâketlerle, ıztırablar sizde- dir... Hayata, bu kadar acıları katan insanın, onu bir romanın sayfalarında araması kadar, gülünç bir şey olur mu?.. Evet, bu bir roman olaydı... Daha araya, türlü vak'alar karışacaktı.. Lâmianın genç sânat- kâra karşı olan duygularını da öğrenecek, uzun boylu tahlillere girişecektik.. Ancak, bilmem bü- tün bu çalışmanın sonunda, ne kazanabilirdik ?,. çünkü, Lâmia o şımartılmış kızlardan biridir- ki... baeittir. Ve biz, onları çok iyi, tanırız... Evet bu bir roman olaydı.. Böylece, uzayıp gidecekti belki... Oysaki, bir hikâyedir bu.. Şu halde, artık, bitirmeliyiz.. Öyleyse dinle- yiniz ve hiç hayret etmeden... Çünkü, bu hi- kâyecik; ne sizin, ne de benim istediğimiz gi- bi, bitmeyecek!... ” » * Bir hafta sonra... gece yarısı.. Beyoğlunda bir birahane... İçerden, kitar ve mandolin nağ- meleriyle, çılgın kadın kahkahaları geliyor... Birahanenin büyük, camlı kapısı açıldı.. Cad- deye, sıcak bir alkol kokusu, yayıldı. Arkadan sağa sola yalpa vurarak bir adayı, çikti dışarı... yüzü, gözlerinin içi, alnı kıpkırmızıydı. Yürü- yemiyor, olduğu yerde yıkılacak gibi, sallanı- yordu.. Acaip küfürler savuruyordu dudakların- dan... Kendikendine : — Onu bulacağım, diyordu.. Ben, bu yü- kün altında kalamam.. Paralar ceplerime ağır geliyor... Ah! Lâmia, nasıl aldandım sana.... O tabloda, bütün dehâmı, san'atımı tüketmiştim ben.. Halbuki, bugün... O sırada, caddeden geçen, iki gece yolcusu- na çarptı.. Fena çarpmış olacak ki, içlerinden biri : — Hayvan herif.. diye mırıldandı. Hakkı vardı, yabancının... hayvanlaşmış, bir adam sayılırdı.. İztıra- bı, sebatı, ümidi.. bizi insan yapan, bütün bu güzel kayguları satan adamdı 0... Açlığıyla bir hafta savaştıktan sonrâ, nihayet mağlâb düşen.. bir zamanlar üzerine titredi- ği kızın portresini, satan adamdı o... Ve kim- bilir, belki şu dakikada: Hayatı da, bir pula, satan adamdı o... Bu akşam, istediğine kavuştu; bol bol ye- di.. Hattâ, içti bile... Ancak, ne yazık ki... Affetsin, okuyucular!.. bu hikâye başka türlü de, sona erebilirdi.. Genç ressam açlık- tan ölür, fakat gururunu gene kurtarırdı belki.. o vakit, gözlerinizde bir kahraman olarak yük- selecekti.. Halbuki, şimdi... Ancak, neyleye- lim ki, yirminci asrın hikâyeleri pek te öyle romantik bitmiyor... Artık o, yarı Gavsi Halid Ozansoy Gelecek Sayıda : A Kayaya Vuran Güneş Halid Fabri Ozansoyun yeni bir şiiri. Bir Belgrad Mektubu Dolayısile : Lüks Düşkünlüğü ! AHMED İHSAN Matbaası Ltd. .