12 Mart 1936 Tarihli Servetifunun (Uyanış) Dergisi Sayfa 7

12 Mart 1936 tarihli Servetifunun (Uyanış) Dergisi Sayfa 7
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

No. 2064—379 UYANIŞ TEHASSÜR — Çok sevdiğim Ruhiyeye — Ufuklardan enginlere indi siyah bir peçe, Hayallerin süzülüşü gibi söndü akşamlar; Baykuş gibi kanat gerdi ruhu boğan bir gece, Vahşi bir erganun gibi uğulduyordu çamlar. Hislerimin sevgilerle beslendiği şu yerde, Gelmiyecek bir hayalin izlerini aradım; Hâlâ onu bekliyordum bu kuytu gölgelerde, Bir serseri ıztırapdı attığım her bir adım. Akisleri dağılırken hıçkıran bir kemanın, .Derinlere çekiyordu beni hicranın eli; Sık dalları arasında şu karanlık ormanın, Gören beni zannedecek bir matemin heykeli. Fevziye Muhiddin Fevziye Muhiddin, içten gelen özlü şiirler ya- giirler, tam mânâsile hassasiyet ifade eder. Pek müsaade etmiştir. a eği Mİ eee şe «İşte gene bu zaman zarfındadır ki gazetenin bir sermaye işi olduğu anlaşılmıştın. Şimdi gelin bu fikir ile yukarıda iktibas ettiğimiz ve birbirinin devamı ola- rak gördüğümüz cümlelerin arasına Servetifünun, Şe- bah ve İkdam gazetelerini sıkıştırın ! Hakikat şudur ki vaktile yazılan Dünya Matbuatına Bir Bakış kitabının 45 inci sayfası sonuna ilâve edilecek bir tek'kelime bile yoktur. Düzeltme Ekini vücude getireüler, kitabın başka sayfalarında bu müthiş unulkanlığı | sıkıştıracak bir yer arasalar daha iyi etmiş olurlardı. Sonra madem ki hatalar düzeltlmek istenmiştir, bari yeni hatalar yapılmamalı değil mi idi? Fakat yapılmıştır! Meselâ Şemseddin Sami, her zaman Sabah gazetesinin bir muharriri olarak bulunmuş, hiç bir vakit © gazetenin sahibi olmamıştır. Dünya Matbuatına Bir Bakış kitabı gbi Düzeltme Ekini vücude getirenler bunu da SAN'AT: şan kıymetli şairlerimizdendir. Ötedenberi yazdığı | .yakın bir kayıbı için yazdığı bu şiir de, şairin | böyle bir duygusunu kuvvetle belirtiyor. Yazıları- | ,nı neşretmek hususunda çok mütevazi davranan | Inymetli ş8ir, bu şiirinin mecmuamızı süşlemesine | Müzisiyen Bir Aile Aile mensuplarının birkaçı ayni san'at sahasında çalışanlara san'at tarihinde rastgelinir. Meselâ, Avus- turyada bir çok bestekâr yetiştiren Ştravs ailesi gibi.. Fakat, Amerikadaki bir ailenin vaziyeti bütün bu misaller arasında tam bir istisna teşkil ediyor, eşsizlik gösteriyor | Oradaki bir orkestra, tamamile ayni ailenin men- supları tarafından kurulmuştur. Bu ailede baba, Vili> lam Torup ismindedir. Kendisi bu orkestranın esasını kurandır. Karısı da dokuz çocuğunun birer rüknü ol- dukları orkestrayı, çekip çeviriyor, idare ediyor. Ailenin böyle kendilerinden bir orkestra heyeti kurmalarında, yalnız san'at duygusu amil olmuş değil- dir. Ekmek parası kazanmak ihtiyacı da bu vaziyette rolaynamıştır. Baba Vililam Torup, Zzürriyetinin bere- ketli olduğunu görünce, hem sevinmiş, hem de dü- şünceye dalmıştır. Çünkü, çocuk çoğaldıkca, geçim meselesi güçleşiyor. Kendisi ile karısından başka dokuz da çocuk beslemek, yedirip içirmek, giydirip kuşatmak, kolay şey mi? Sürüsüne bereket ve dile kolay! Düşüne düşüne nihayet bu çareye başvurmağı bu- lan koca, karısına bu fikri açmış, o da tasvip ederek birlikte işe girişmiş, çocukları müzisiyen olarak yetiş- tirmek için elbirliğiyle uğraşmışlar ve işi başarmışlar- dır. Koca, zaten iyi bir müzisiyen; fakat karısı kendi- sinden daha üstün, mükemmel bir piyanist! Çocuklar da musikiye fevkalâde istidat göstermek suretiyle işi kolaylaştırıyorlar. Artık ne beklesinler ?. İrsen de bu sahada muvaffakıyete yolaçılmış bulunduktan sonra | Bugün, bu orkestra heyeti, irili, ufaklı çocuklarla, annelerinin idaresinde olmak üzere konserler veriyor, takdir ediliyor, alkışlanıyorlar. Memlekette şehir şehir dolaşarak verdikleri konserlerde, salonlar hıncahınç doluyor, dolup dolup boşalıyor. Aile, para sıkıntısı çekmekten kurtulmuştur. Bilâkis, bol bol para kazanı- yor, refah içinde yaşıyor | hangi vesikaya istinat ederek söylüyorler? İşte hata üstüne hata buna derler! Hasılı anlaşılıyor ki ne Dünya Matbuatına Bir Bakış, ne de Düzeltme Eki öyle ceddi bir himmetle hazırlanmız değillerdir. Bizim de bilhassa anlatmak istediğimiz nokta budur. Netekim muasır Türk edebiyatını Avrupa kültür Slemine tanıtmak iddiasile neşrolunan Antolojinin tertip ve neşri de ayni kanaldan ve ayni hatalı görüş ozaviyesinden çıkmıştır. İkisi de yeniden ciddiyetle ve &celeye getirmeden yapılacak işlerdendir. Ancak hakiki | selâhiyet sahibi kalemlerin bu kitapları hazırlayabıleceği de bir Jâhza o unutulma- mahdır. Yoksa ortaya yeniden sakat eserler atılmış olur ki o zaman şaşmak kelimesi bile yapılacak hatayı tarif edemez! Uyanış

Bu sayıdan diğer sayfalar: