224 UNUTULMUŞ EMEKLERİ! — Şi9 uncu sayfadan devam — sulca kapısını açıp içeri gitdi- gim zaman afallamıştım. Masa- nin üzerinde bir sürü yazının arasına gömülmüş ve ellerini kavuşturarak başını üstüne koy- muş ve öylece uyuya kalmıştı, Ürkütmeden elektriği söndür- düm ve dışarı çıktım. Uzun bir zaman sonra kendisi geldi. Birden sevincle boynuma atıldı: — Bozkurd, buldum, bul- dum! Diye bağırmıya başladı. Ben şaşırmış soruyordum: — Neyi buldun? Onun sevincten gözbebekleri büyümüştü : — Şinasinin önceleri ya- zarken yarım biraktığı ve bir ara- ri buldum. Şimdi sonunu da ben bitirmiye uğraşacağım. Dedi. Değerli Türk genci çalışma- dan yana Fransız gencliğine örnek oluyordu. Boyunca kara- ladığı romanlar, tiyatrolar, hi- kâye ve şiirlerin birçoğu Türkçe, birazı da Fransızca idi. Fran- sızcaları çok çabuk tanınmıştı. Marsel Rolan takma adile yazdığı romanların birçoğu epice zaman sonra başkalarının yar- dimile Türkçeye çevrildi. Bü- yük Türk başının ölümü de çok acı olmuştu... Ağır bir tifoya yakalandı, uzun zaman yattı. Güçten düştüğü, elleri titrediği halde gene dizlerinden bitikleri bırakmazdı, Hele Şinasinin lâ. gatini bitirmek için verdiği emek son soluğuna kadar sür- müştü... Ölürken şunları fısıl- damıştı : — Bozkurd, çalış ta lüga- tin arkasını sen bitir... İşte her büyük böyledir; © bizim gibi zavallıların düşün- UYANIŞ Telefon : 2.1013 UYANIŞ Tedi günde a MN pm pa Türk gazetesi ULUŞ Yayma: Abonesi : Peş a ri ON aylığı 600 kuruştur. Yabancı ülkelerde 36 İsviçre frangıdır. Gaselemize ilân verecekler, İstanbulda Ankara Caddesinde Holer Samanon va Huli İlân Şirketine gilmelidir. No. 2062—377 Ti İşi Geciktirmeyiniz ! Bir An Evvel Soyadı Seçip Tescil ettiriniz! 2525 sayılı soyadı kanunu ve 2/1758 sayılı kararnameye bağlı nizamnâme ile buna ait talimat name mucibince herkesin ve her ailenin birer soyadı alıp 2 Tem- nıuz 1936 tarihine kadar nüfüs kütüklerine tescil ettirmeleri, İçişleri bakanlığından ilbaylık- lara tamim olunmuştur. Vaktin darlığına binaen, şimdiye kadar soyadı alıp tescil ettirmemiş o- ianlar, bu müddet içerisinde lâ- zımgelen muameleyi yaptırmalı- dırlar. Bir an evvel soyadı seçip tescil ettiriniz. İşi geciktirme- yiniz ! Jj IV üncü kış olimpiyadında — 290 nci sayfadan devam — tribününe çıkan galipler şiddetli ve sürekli alkışlarla karşılanmışlardır. Müsabakada kazananlara mah- sus üç direkten ortadakine ilk önce Alman bayrağı, bunun sağına gene Alman bayrağı, soluna da Norveç bayrağı çekilmiştir. İlk defa bir taraftan toplar atılarak Alman ulu- gul havası çalınmıştır. Ayni mera- sim, bütün kazanan uluslar için aynı şekilde yapılarak, General Fon Blomberg de olimpiyad harici olan süel yarışın galiplerine mükâfatla- rını verdikten sonra, merasim 80- nuna ermiştir. Kont Bye, kış olimpiyad oyun- larının bittiğini ilân ve seyircileri Berlin olimpiyad oyunlarına davet etmiştir. Son defa bir geçitresmi yapan bayraklılar için yeniden el çırpılmıştır. Beşinci kış olimpiyadı- nın yapılacağı yer, daponyadır. celerini, kendilerininki kadar sağlam ve derin sayarlar, Ölümünden az sonra bir sürü yazıları arasından bir tane bile bulamadım. Kimin aldığını, ne- reye götürdüğünü keşfledeme- miştim, Yalnız şimdi Türkiye- deki yazıları Marsel Rolan takma adile Fransada yazdığı şeylerdir. Onu anayurdundan kimse tanımaz ve bilmez... Hemen her yazısında yurdu ve ulusu için uğraştığı halde kiç bir Türkün onu bilmeyişi kadar ecı, acunda ne olabilir? Son zamanlarda gazetelerden birinde okuduğum yazı, beni büsbütün yaslandırmıştır. Ga. zetenin kısaca dedikleri şuydu: «Pransız yazıcıları arasında Pi- yer Loti ve Klod Farer gibi Türkiyeyi seven diğer bir ya- zıcının daha bulunduğu anlaşıl- mıştır. Bu büyük adam Marsel Rolan'dır. Hemen her yazı- sında Türkelini anlatan bu de- gerli yazıcının, yurdumuza ne zaman geldiği bilinmemekle beraber, düşüncelerinde yurdu- muz ve ulusumuz için büyük ölçüde yer ayırdığından önünde saygı ile başeğiyoruz. Yaşıyan- ların arasından artık çekilmiş bulunan bu dost yazıcının büyük bir romanını, dilimize çevirdik. Yarından sonraki sayılarımızda değerli buluşlarını istekle oku- yacaksınız !» # » # Artık, ortalık iyice karar- mıştı. Kaldırımların ışığında Gültekinin gözlerinin içi par- lıyordu. “Tepebaşında biribiri- mizden ayrılmıştık. Eve doğru gelirken , bütün söyledikleri gözlerimde canlanıyordu. «Me- ger kıyıda, bucakta sönen ve kalan ne hünerli yazıcılarımız varmış |» diye mırıldayordum... M., Hulüsi Dosdoğru AHMED İHSAN Matbaası Lid. a