222. UYANIŞ İ Mo. 2063—377 paye Yazan : Hansoy | | MEÇHULE DOĞRU... | iki Mur'un gitme kararını anlayınca : — 'Tatyanayı görmekliğiniz lâzım, diye ilâ- ve ediyordu. Çarpıntıyla ağzından çıkardığı buisim, öyle kuvvetli bir tesir göstermişti ki, Mur, sıvışmak düşüncesini bir tarafa bırakmış; mücerret bir odaya giden merdivene kadar, bir dehliz boyunca Nadejdayı takip etmişti. Kadın kapının önünde durmuş ve sabit bir nazarla Mura bakarak, hemen hemen kıskançlıktan doğan bir haşınlık ve bir gaytetle: Birkaç dakika kendini parmaklıkta tuttuktan sonra bütün vücudünü bırakarak... — 'Tatyananın cinayetten haberi olmamalı- dır, demişti. O, bizim Fransada bir zevk seya- hati yaptığımızı zannediyor.. Çok yüksek sesle konuşmıyalım, belki korkar. Sonra ihtivatla kapıyı açarak, tatlı bir sesle kızına sesleniyordu : — Güvercinim, bak bir dost getirdim. Murun, yavaş yavaş alıştığı oda, yarı karan- lıga bürünmüştü. Ortada bir koltuğa oturmuş, yere kadar düşen uzun ve beyaz elbisesiyle ör- tülü, alın ve kolları kordelalarla çevrilmiş bir genç kizın dizleri üzerine koyduğu iki küçük elinden ve ziyaretçileri süzen iki iri gözlerinden başka bir şey görülmüyordu. Mur, genç kıza hiç bir şey söylemeden öy- lece kalakalmıştı. Bu gözler tıpkı Lorettanın göz- lerini andırıyordu. Genç adam, tekrar bulduğu bu gözlerden gözlerini ayırmıyordu. Dehlizden bir ayak gürültüsü işitilince, Na- dejda hiddetle döndü ve Muru dışarıya doğru sürükliyerek, gelen kadının önünedoğru koştu. Keskin bir sesle: — Sen misin Matriyona? Buraya gelmeni sana kim söyledi? Buraya ne yapmağa geliyor- sun? diye sordu. Sonra kapadığı kapıya döne- rek sakin bir sesle, aralıktan kızına: — Bir şey değil, güvercinim, dedi. Başı- mın ağrısı için Matriyonayı eczahaneye kadar göndermiştim. Bu fena başağrılarından nekadar çektiğimi bilirsin. Üzülme yavrucuğum; dostu- müz gene gelecek, hattâ daima gelecek, Matriyona olduğu yerde duruyordu. Bu gü- müşü saçlı, çok kırmızı yanaklı, şişmanca ve hemen hemen cüce deneck kadar küçük bir ka- dındı. Ayakları çıplak olarak; galiba yalnız dışarı çıkmak için giydiği bir çift lâstikli ayak- kabısını elinde tutuyordu. Nadejda gürledi : — 'Tabii, doktor bulamadın... İşe yarar bir hizmetçi değilsin ki... Keşki seni kızıl şeytan- larla beraber bırakaydım. Mura, izahat verdi: — Matya, büyük babanın hizmetçisiydi... Ah! bunlardan çektiğimiz!.. Matriyona yalvarıyordu: — Hidddetlemen küçük anne, hastalanacak- sın, Allah aşkına hiddetlenme! Polis karako- landaydım. Henüz ha'n adamı yakalıyamamış- lar. Fakat doktoru buldum; biraz sonra bir heyet gönderecekler veyâhut komiserin dönü- şünde gelecekler. Mur, ölünün yarasını muayene edecek dok- toru düşünürken, cinayetten haberi olmıyan “Tatyana da beden terbiyesi eğzersizlerine baş- lamıştı. Mur, onun gözlerini artık görmediğin- den dolayı bir an evvel buradan kurtulmak için acele ediyordu. Kapıya kadar kendisine refakat eden Nadej-