No, 2062—377 dım ve sordum <çocuğumu gördün mü ?> dedim. Beni kolumdan tuttu, kasabadan bizim köye giden yolun başındaki büyük mezarlığa götür- dü. Orada bir küçük kabri göstererek «çocuğun burada yatıyor, dedi, tanrı sana ömürler ver- sin. Bir kış günü köyden kasabaya gelirken yolda soğuktan donmuş. Hayır sahibleri deonu buraya gömmüşler. Ben görmedim ama herkes söylüyor : dört yaşında bir çocukmuş. Anası babası da yokmuş. Bana söyledikleri zaman se- nin çocuğun olduğunu sezmekte gecikmedim.» İhtiyar, beyaz sakalına damlayan yaşlarını ceketinin koluna sildi. Bir müddet söz söyleye- medi. Güleri kaplayan şaşkınlık, ağlamasına mani olmuştu. Yoksa çok yumuşak kalpli bir kızdı. Karşısında biri ağlama taklidi yapsa bile o, hemen ağlayıverirdi. Münzevi adam, tekrar söze başladı: — Bana yavrumutı kabrini gösterdikleri va- kit kendimi kaybetmişim ve onun kara toprağı üzerine yıkılıvermişim. Gözlerimi açtığım vakit kendimi köyde buldum. Günlerce başımı yatak- tan kaldıramadım. Demek son ümidim de top- rak olmuştu! İşte o gündenberi kasabaya adımımı atmadım, Kimseden korktuğum veya çekindiğim için de- gil.. Tam kasabaya girecek yerdeki o korkunç mezarlığı gözüm görmesin, yavrumun ölüsü gözümde canlanmeasın diye.. Birdenbire ihtiyarın solgun yüzü büsbütün sarardı, gözleri karardı, hıçkıra hıçkıra ağla- mmağa başladı. Genç kadın kalktı; yalnız adamın oturduğu pöstekiye gitti, oturdu : ihtiyarla diz dize idiler: — İsminiz nedir? diye sordu. — Ahmet. — Kızınızın adı? — Fatma.. Genç kadının hayreti ve tereddüdü kal- mamıştı. Gözkapaklarının altında toplanan yaşlar birdenbire boşandı. İhtiyarın boynuna bütün kuvvetile sarılarak haykırdı: — Baba!. Babacığım!, Ben senin kızın Fatmayım. Ölmedim.. Sana yanlış söylemişler. * » Genç kadın sevinç yaşları döken babasının koluna girdi ve çıkardı. Hazırlanan arabaya bindiler. Köydeki harap kulübeyi, eski eşya- ları temelli terkederek genç kızın kasabadaki temiz ve sade evine doğru yollandılar. UYANIN 215 Balçıklı yollardan geçerken arabanın çıkar- dığı sert takırtı kadının kulaklarını, şiddetli sarsıntılar da vücudünü hırpalayordu. Fakat ona bu sarsıntılar babasının yanında bir beşik salla- nışı kadar tatlı ve gamdır geliyordu. Genç muallim babası askere gittikten sonra köye saldıran düşmanları kovmağa gelen milli kuvvetleri kayırmasile bir yetimhaneye götürül- düğünü ve yedi yaşından sonrada bir yatı mektebine yerleştirildiğini, oradan de bir mual- lim inektebine girdiğini, buradaki arkadaşları- nın Fatma yerine kendisine Güler dediklerini etraflıca anlattı. Babasının gözünde ümit ve neşe parıldar- ken sözüne şunları da ekledi: — Bende seni ölmüş biliyordum babacığım; Bana öyle söylemişlerdi. Beni yetimhaneye götürdükleri vakit günlerce ağlamıştım. Birgün bana « baban ölmüş, artık ağlama! > dediler. Bu söz üzerine daha şiddet'e ağlamağa başla. dım. Fakat zaman bana ümitlerimin öldüğünü bile unutturmuştu. Sıvazın yeni saylavı emekli General Akif Öztekin Sıvas Saylavı Hüsrev Geredenin istifası üzerine boşalan Sıvaa Saylavlığına #mekli Ge- neral Akif Öztekin, Cumuriyet Halk Partisi genbaşkurca parti namzedi olarak onüylünmişti. Seçim yapılmış, partice aday gösterilen emekli General Akif Öztekin, oybirliğile Sıvas Saylavı olmuştur. 4