No.1918—233 SERVETİFÜNUN 395 Kalemin Ucundan Moda Nurullah At&'nen birkaç gün evvel yazdığı bir makaleden şu salırları alıyorum: «Bizde çok şükür daha başlamadı, fakat Avrupa'da, bilhassa Fransa'da «Sayılı baskı> ( Tirage limite) modası günden güne terliyor. Hele bazı şairler eserlerini ancak kırk, elli tane baslırıyorlar, Tanesi birkaç yüz liraya satılan kitaplar var.» Nurullah Aid bu yazısında ya tecahülü dri- fane yapıyor, yahut da bilmiyerek yamlıyor. « Bizde çok şükür daha başlamadı... > dediği moda bizde ezeli bir kanundur. Yalnız gu farkla ki, hayal perdesi bizim «Sayılı baskı> modasını örtüyor. Bin, iki binden fazla bastırılmıyan edebi eserlerimiz kaldırım işporlalarına, okkaya düşmüyor mu)... Ne varki biz, bu bin, iki bin kitabın satılacağını zannederek senelerce bekli- yoruz, Nurullah Atd boş yere şükrediyor, Bu moda bizde daha evvel başlamıştır. Bizde de edebi ki- tap, ancak Fransızların «Sayılı baskı» dedikleri kitaplar sümreşine dahil eserler kadar satılır. Tanesi birkaç yüz liraya değil, fakat kırk, elli kuruşa... Nurullah Atâ < bu moda bizde daha başlamadı » diyor. « Tirage limitöy modasının Türkiye kadar revaçta oldağu bir başka memleket gösterilebilir mi ?, Biz şuna şükredelim: böyle bir moda bizde vardır. Fakat mevoudiyelinden haberimiz yok. İşin acı tarafı şu ki, bu moda bizde, bir kanun hüküm ve katiyetile bütün eserler üstün- de otoritişini yürütüyor, İlâhi Nurullah Aid Bey, bu memlekette hangi moda yok ki, «Tirage limit» modası olmasın?. San'at, birgün «Moda> da garkolup gidecek!... R.F. REŞAT FEYZİ nin yeni çıkan kitapları Boynu bükük kızlar Hikâyeler, Şafak kütüphanesi fiyatı 50 kuruş Matbaada Akşam Şiirler, Sühulet kütüphanesi fiatı 30 kuruş Gece Ay ışığında gece uyuyor sessiz, Tabiat bir rüyab âleme dalmış. Ulfkun kalbinde rüzgâr solmuş nefessiz, Hızını bir göl gibi hülyaya salmıs. Gök bir baygın göz kadar dalgın süzülür, Yıldızlar — hicran yaşı — gibi ışıldar. Ay bu gözün bebeği, şevkten büzülür, Gökyüzünün ışıktan kirpikleri var.. Ay ışığında gece sessiz yatıyor, Onun tül örtüsüdür bu ince ayaz. Kalbi bir tanbur gibi ne hoş atıyor, Gecenin en füsunlu şiridir bu sazİ.. Neriman Hikmet Bıkarsa — Mustafa'ya — Gönlümün mabedidir, dağ yolunda mezarım Taşıma kitabemi her sabah ben yazarım. Elimde kalbim keski, dertli başımsa tokmak, Bu zavallı başımı kalbime vurdum tak, tak... Yıllar geçti hep böyle, ne feryadımı duyan, Ne gözlerimden akan yaşları kuralıyan | Bir tatlı yüz, görmedim, anama benzeteyim; Göksümde çırpınana sesimi dinleteyim... Yıllar var ki anasız, babasız gurbet elde, Zayıf kolumu yordum, hayat denen bu gölde. Kalbimi görenler hep geçmedi çiğnemeden.. Bir gün ruhum bıkacak, bu çirkin ezilmeden... Nihat Veda Işıkları — Ziya İlhan'a — Geniş, uzun gölgeler fantomlaştı derinde Titriyen bir kandilin son ışıkları gibi. Pınltlar oynaştı morarmış gözlerinde Titriyen bir kandilin son ışıkları gibi. Ufkumda cançekişen bir sabah yıldızı var; Sanki sarı bir mumya gibi yatıyor yerde. Yüzünde derinleşti upuzun kırışıklar, Hınltılar göğsünde yükseldi perde perde... Kemal Faik