No. 1881— 196 , z Halk terbiyesi — Geçen nüshadan mabaat — Yaran : Muşlih Ferit kareket veren, onları tekâmüle #cvkedeu kuvvet budur: Cemiyetin yükselişi ilmin yükgelişine bağlıdır. İstikbalin bütün kazançlarını müjdeliyen ses, göste- ren işaret bugünün lâboratuvarlarında kılı kırk yaran âlimlerin kulaklarında, gözlerinde bekliyor, insan zekâsının yeni zaferleri azimkâr tecrübelerin json lâhzalarında derinleşiyor. Hakikat günden güne bü- yüyen ve beliren bir varlıktır. İlmin müspet haki- katlerini biran gözden kaçırmamalıyız. Türk münev- verleri aklı başında vatandaşlar ilim propagandası yapmalıdırlar. Halkı bilgiye, öğrenmiye sevkedecek işaretler, eserler ortaya koymalıdır. Yazıh olamıyoruz. belki maksatlarımız çok iyi, fakat o iyi ve faydalı maksatları ifade ve ispat edemiyoruz, lüzumlu, faydalı şeylerden bahsolunuyor ve kıymetli faaliyetler göze çarpıyor, lâkin o şeylerin niçin lüzumlu, niçin faydalı, niçin mühim ve kıymetli olduğunu izah ve ispat edilmiyor, halk alâka göstermezse ve gene kendi bildiğini okursa hakkı yok mu? Niçin ispat ve izah edilmesi icap eden memleket meselelerini bedihi addediyoruz? Niçin susuyoruz ve anlamak ihtiyacile çırpınan halk kütlesini müphem ve mütereddit fikir- ler içinde bırakıyoruz? Halkın yaşamak, çalışmak arzusunu kuvvetlendirecek, onlara istikbal hakkında itimat verecek kaç eserimiz var? Her halde bugün milliyet propagandasından sonra yapılacak ikinci iş te ilim propagandasıdır, mukni bir mantıkla bağı- ran eli bayraklı propaganda adamlarına bu memle- ketin çok ihtiyacı vardır. Basit bir düşünüşle vaziyeti şu şekilde itiraf edelim: 1 — Memleketimizde ilim sahasında kalma kemmi bir zaaf vardır. Yani a) İlmi eser azdır. b) İlmi üakdir edecek zümre azdır. İlim eseri demekle ilim namına ortaya konseak her türlü terkipleri kastetmelidir. Tek tük teşebbüs- leri istisna edersek ilim eserlerinden mahrumuz? demek pek az hatalı olacaktır. Sebepleri nedir? 1. Darülfünün ve yüksek mekteplerde ilim adamı &ıfatile çalışanların çoğu darülfünunda okunan not- ları ancak hazırlıyabilecek kadar çalışıyorlar. JI. Esasen bu ilmi faaliyetlerini eser balinde neşretseler de tabeden başka bir zümrenin alâkasını celbetmiyeceğine kanidirler, ve ilim âşıkı ekalliyet zümresine hitap evmek külfetini lüzumsuz addederler. 11. İlim adamlarımız içerisinde mütevazı eser vermekten çekinen, tevazu şeklinde bir gurura melik olduğu için eserini ortaya koyamıyan, ve tenkitten korkan âlimlerimiz de yok değildir. b) Kemmiyet noktai nazarından memleketimizde ilimle alâkadar olanların pek mahdut olması çok mühim bir zaaftır, günden güne bu zafın azaldığım görmemize rağmen bundan tamamile kurtulabilmemiz maziden SERVETİFÜNUN için gok düşünceye ve çok münakaşaya ihtiyaç var- dır Halkta ilme karşı bir alâka ve rağbetin uyan- ması ilim amatörlerinin çoğalması fikri istidatlardan ziyade insanların yaşadıkları muhitten kapacakları fikirlerin tesirine bağlıdır. Her hangi bir vatandaş gibi ben de düşünüyorum. 1. İlim meselesini bir menfaat megelesi haline getirmek zaruridir. İlim hakikatı ararken hakikat te menfaati arar. Halbuki biz köhne ve meşhur bir itikada kapılarak ilim için ilim düsturunu kabul et- miş bulunuyoruz. İlmin gayesi insana bilhassa insan- lığa menfaattir. İktisadiyat ilme avans verir, ilim hakiki ilimse bu avansı faizile öder. Hakikat mefhu- mu bir paruladan ibarettir. Şüphe yok ki ilim men» İaatin kendisi değildir, fakat insanlığın menfaatlerini arıyan bir ruhtur ve bu, onun kutsiyetini büsbütün yükselten bir gayedir. Bu felsefi telâkkinin hakikatini halka tanıtabilmek için maddi tecellilerle başlamak icap eder. Pratik hayatta her işte ehliyet ve ilmi seviyeyi gözetmek ve her muvaffakiyeti diploma derecesine ve imtihan neticesine tabi tutmak bu menfaat telâkkisini uyandırabilir, insanları ilme hayati bir bağla rapteder. Tl. Yüksek tahsil meselelerinin yalnız devlet ta- rafından vücude getirilmesi, yüksek tahsil imkânını oldukça tahdit etmektedir. Bu gibi ilim müessesele- rimiz pek mahduttur. Mahzurları suiistimalleri sber- taraf edecek şartlar dahilinde hususi, şahsi teşebbüs- lere serbesti vermek yüksek tahsil alâkadarlarının miktarını artıracaktır. Devlet darülfünunun temin ettiği faydaları azaltmıyacağı gibi böyle müegssese- lerin hiç bir suretle muzır olamıyacağı ve faydalı olabileceği muhakkaktır. Meselâ Corespondenee Sehool tarzı dahilinde muhabere vasıtasile ders veren mek- tepler ilim alâkasını halk arasına yayabilecek teşek- küllerdir. HI. Mekteplerdeki çalışma tarzının, talebe üzerin- de uyanmış olan tesirlerin bu husustaki ehemmiyeti- ni ihmal edemeyiz. Bütün hocalar ve talebeler bilir- ler ki ilim karşısında aşk ve alâka duyabilmek için cesaret lâzımdır, ve ilmi faaliyetlerde insana rehber- lik edecek olan bu cesaret te ilmin her insan için ayni müspet hakikat cephesini gösteren meselelerile bizzat ve aktif olarak uğraşmak lâzımdır. Tahsil yolunda hocalarını dinliyen talebe pasif kalırsa ilmi ancak hoca için doğru olan ve ancak hocanın kar- şısında doğruluğu söylenilen bir rivayet addeder. İlim alâkadarlarının miktarını çoğaltmak itibarile hocaların telebeyi aktif olmaya sevketmeleri bir zarurettir. 2 — Keyfiyet cephesinden en mühim kusur ihtisastan mahrumiyettir, ihtisasa hürmetsizliktir, bu o kadar bariz bir hadisedir ki memleketimizde ilim ihtisas devresini bulmamıştır diyebilmek için bayağı bir müşahit olmak bile kâtidir, İhtisas, âlim zekâsının mahdut bir hedefe teveo- cühü ve bu vaziyetin temadisi iki vasıfla göze çarpar. I, Faaliyet sahasının mahdut olmasından kudretin tasarrufu, tesirin artması. — Mabadi var —