2. SERVETİFÜNUN No.1869—184 Neler Dediler ? Halide Nusret Hef. Diyor ki «Şiirde Faruk Nafizle Kemalettin Kâmi, nesirde Falih Rıfkı, romanda Halide Edip ve Reşat Nuri, fıkra muharrirliğinde Vâlâ Nurettin bize sade Türkçenin en iyi nümunelerini vermişlerdir.» Bugünkü nesilden şaheser Tİ) ginde senelerimin geçtiği bu binanın bahçe I kapısından girdiğim zaman hayalimde eski günlerimin hatırasını perde açtı. Ve birer, birer gözümün önünden eski mektep arkadaşlarım, eski hocala- rım geçti. Çok sevdiğim bir arka- daşımı merdivenin başındaki par- maklığa dayanmış gibi gördüm. İşte bundan senelerce evvel şurada koşar, şurada, oynar ve şurada dinle- nirdim.. Her sabah şu kapıdan girer ve her akşam gene oradan çıkardım.. Sol taraftaki sahada siyah jim- nastik elbiseli genç bir kız kümesi, gülerek, eğlenerek voleybol oynu- yorlardı. Btrafımda gözüme isabet eden herşey bundan senelerce evvel bu- radan ayrıldığım &on günde nasıl bıraktımsa gene yle duruyordu. Hatta mektebin arkasındaki Bvkafın yarım kalan binası bile kuru bir iskelet halile ayni şeklini muhafaza ediyordu.|1) Genç bir muallime hanımın de- laletile muallimler odasına girdim, Ortada büyük bir masa vardı, Pen- cere yanlarına, duvar diplerine kol- tuklar, iskemleler konulmuştu.. Arka tarafımızda üstü talebe defterlerile dolu bir etajer vardı, Halide Nusret hanımefendi beni büyük bir neza- ketle kabul etti ve ricamı yerine getirdi. İşte hanımefendinin suallerime verdiği cevaplar.. — Sanat hayalınızda ne yapmak istiyordunuz ve istiyorsunuz? Halide (il — Benim bildiğim 8—-10 senedenberi bu bina ayni iskelet halini muhafaza eder. m müddet zarfında tamamlanması için hiçbir teşebbüş yapılma Muhakkak ki Malan çürüyüp gidecek. yaşatan bir sahne Nusret H£. beklemek doğru değildir. — Bu işe başlarken çok gençtim; damarlarımda kan yerine ümit ve heyecan dolaşıyordu.. Büyük şeyler, hiç kimsenin yapmadığı, yapamadığı azametli işler, harikalar yapmak istiyordum.. Şimdi hiçbir şey yapmak istemiyorum. Çünkü hiçbir şey yapamıyacağımı anladım. On iki senelik çarpınma neticesindeki kazancım, bu anlayıştan ibarettir. — Hanımefendi, eski kadın şair- lerimizle bugünküler arasında hassa- siyel noklasından ne gibi farklar görüyorsunuz ? — Eski kadın şairlerle bugün- küler arasında hassasiyet noktai- nazarından büyük farklar vardır. Eskiler erkek gibi hissediyer, öyle A 31 rr İİ a aklar tabi olduğu modaya onlar da tabi olarak mütemadiyen meyden, mab- buptan bahsetmişlerdi. Bilhassa er- © kekçe yalvarışları vardır ki sinirime dokunur. Bugünkülerin hiçbir şeyi olmasa bir hususiyetleri vardır. Kari onları okurken, bir kadın yazısı kar- şısında bulunduğunu sezer. — Bugünkü roman ve temaşa mazdaki kadın tipleri ne dereceye ka- dar hakiki hayattaki kadın tipleridir? — Bugünkü roman ve tem& şamızdaki kadın tipleri içinde haki- ki hayat nümunelerini gösterenler vardır. Meselâ Reşat Nuri'nin Lamia'sı, Sara'sı, Acımak ve Yaprak dökümü romanlarının kahramanları içi- mizde yaşıyan kadınlardır. Meşbur Çalıkuşu ise evvelâ edebiyatta canlanmış, yaşamış; ve okadar kuvvetle yaşamıştır ki, bugün bakiki hayatta da bir gok mukallitleri yetişmiştir. Yalnız şunu da itiraf etmeli ki, mukallitieri, kendisi kadar sevimli değildir. — Edebi mekleplerimiz hakkındaki e ba bu sualin eevabını lm cümle ile hülâsa ini imkânı yoktur.