No. 1851—166 SERVETİFÜNUN I5I Temaşa tenkidi. Darülbedayi'de : Musıkili Bir Komedi Yalova Türküsü Önce karilerime şunu hatırlatayım : Darülbedi- yi'in meşhur rejisörü ve onun lüzumsuz yardakçısı olan bir arkadaşı ile aramızdaki ihtilâf mahkemeye kadar intikal ettikten sonra —ne yalan söyliyeyim— adeta tiyatrodan tiksinmiştim. Vakıa çocukluğundan- beri tiyatroya çılgınca âşık olan bir kimse için bu nefreb hissi pek acı bir tecelli idi, fakat san'at ile tenkidin ve dost hatırı, izzeti nefsi ile müellif kıyme- tinin hakkile bilinmediği bir muhitte bu neticeyi tabii görmek lâzımgeliyordu. İşte bu sebepten son üç sene zarfında Darülbedayi'e ancak —birisi Musahip- zadenin dekorlu bir ortaoyunu olmak üzere— iki dört eser temaşasına gitmiştim ve bunlar hakkında tek bir satır yazmak arzusuna düşmemiştim. Nihayet bu son hafta geldi. Büyük bir gürültü ile ilk şarkılı komedinin oynanacağı ilân edildi. Merak bu! derhal seyrine koştum, ve işte. perhizi bozarak Darülbedayi hakkında —iki sene sonra— tekrar şu tenkit maka. leşini yazmağa karar verdim. Kararımı üç gündür zihnimde dolaştırdım, bir aralık vazgeçecek gibi oldum, sonunda bayrama yakın iki genelik fikir oru- cumu bozdum. Çünkü, bu musikili komedinin — Selâmi İzzet B. ne derse desin — Darülbedayi'in hayatında yeni bir dönüm noktası olduğunu ve bu tecrübeden, bukadar az vakit ve az pruva ile Da- rülbedayi artistlerinin, ufak tefek kusurlara rağmen, ancak «hayret» kelimesile ifade edebileceğim bir muvaffakıyetle çıktıklarını gördüm. Rejisörün gayreti ve bu işteki kifayeti ise insana — bir an ferdi ve şahsi hislerinden #yfilmak şartile — hakikati O itirafa mecbur edecek derecede sarihtir. «Yalova Türküsü»nün temsili türk zekâsı, türk kabiliyeti ve san'atkârlığı noktasından iftihar edilerek bir muvaffakıyettir. Kostümleri ve dekorları vücude getiren ressam Vedat Ömer Bile ilk bestelerinde derin bir hassasiyet ve kabiliyet gösteren bestekâr ve şeldorkestr Hasan Ferit B.e de hayranlığımı saklıyamam. San” atkârlar kadar rejisörün, ressamın ve beştekârın muzaiferiyetleri bu ilg muşikili komedi teşebbüsünü cidden parlatmış ve halkın haklı bir takdirini kazan- mıştır. Bu işte Vali ve Belediye Reisi Muhittin B.in senelerdir ideal halinde beslediği ve teşvik ede ede nihayet ortaya getirdiği operet teşebbüsü de ilk #dımda çok ümit verecek bir şekilde halledilmiş Yazan: Halit Fahri oluyer ki, bunu da kaydetmek hakşinaslık olur. İ. Galip B. in adapte ettiği «Yalova Türküsü mevzu itibarile alelâde bir komedidir. Ancak, tatlı bir musiki ve iyi tertip edilmiş balet- lerle dekorlar — güzel bir temsil ile o çerçeve- lenincee — bu komediye yepyeni bir (mahiyet vermiştir. Benim seyrettiğim gece, komedinin «Coşkuü Daver» rolünü Muammer B. oynuyordu. Bazı müba- lagalı hareketlerine rağmen bu genç san'atkâr rolün- de çok iyi bir intiba uyandırdı ve kendisini alkışlattı. Bilhassa, eserin en nefis bestelerinden biri olan bir tangoyu Bedia Hm.la beraber çok tesirli bir şekilde terennüm ettiler. Cabir Han rolünde Hazım B. mükemmel bir tip yaratmıştı. Hele o sun'i hiddeti ve tehdit karşısında sıvışıp gitmesi görülecek şeydi. Hüseyin Kemal B. genç bir hovarda rolünü tabii bir tonla hoşça oynadı. Otelci Aslan rolünde Behzat Hâki B.le eski sevgilisi Şerife rolünde Halide Hm. unutulmaz ibdar larından birini daha yarattılar. Karşılıklı şarkı ve dansları ise filme alınacak neş'eli bir sahne vücude getirmişti. Cabirin metresi rolü de kuvvetli temsil edildi. Netice olarak şunu kaydetmek isterim: bu musi- kili komedi yarın bir operet teşkili için atılmış muvaffak bir adımdır ve öyle ümit ederim ki, bu adım gelecek sene biraz daha geniş bir sahaya doğru uzanacaktır. O zaman yapılacak şey, Darülbedayi'in esas mevcudiyetini teşkil eden dram, ince, tahlilli komedi mahiyetini bozmamak şârtile ikinci bir sahne vücude getirmektir. Çünkü bu iş nekadar güzel de olsa öteki cepheyi sarsmamalıdır. Ancak diğer genç unsurlar hazırlanıp ikinci bir grup teşekkül edinceye kadar şimdiki Darülbedayi artistlerinin arasıra böyle dana ve şarkılı oyunlar da oynamaları onların hiçbir zaman zararına bir netice hasıl edeceğine de inanan- lardan değilim. Öyle olsaydı senelerdir Musahipzade- nin dekorlu ortaoyunları da bu san'eatkârların kıy“ metlerini düşürmesi Jâzımgelirdi. Halbuki bugün bile böyle bir tehlike kendini göstermemiştir. O halde. O halde bu cepheden tenkidi bırakelim, Darül- bedayi'in bu yeni adımını da onun yeni bir tezahürünün ilk şaşaası olarak görelim. Doğrusu da budur. Çünkü münekkit tekâmüle hâil değil, mü şevvik olmakla mükelleftir.