SERVETİFÜNUN 359 celi N Pençesi Yürümek için. Lâyptsigte senelöroe kaldıktın sonra, geçende İs tanbuin gelen dostumla sokakta dolaşırken, onun adım başında bir darmasını, cansıkıntıa ile surat aşmasını, hattâ homurdanmasmı yadırgımlım, — Ne var, dedim, rahatsiz. Tisili — Hem tam müpfisile, dedi, Nasıl rahatsız ölmi- yayım, baksana, yürürken md başındı bir çelme atıyorlar! — Sana mı? Kim, kimler! Yüzüme baktı, gülümsedi: — Senin bu halin hiç farların varmaman, rahat rahat yürüyebiliyormuş gibi, gelen geçenin bize çarp» malarına, önümüzden giderken sendeleye sendölöye ilerlemelerine, yahut kaldırımda durup konuşarak yolumuzu kesmelerine, arkanızdan gelirken acele aoele gelip ökçelerimize basınalarına, karşıdan gelir- ken göğüslemelerine aldın; etinemen, bünü garip geliyör doğrusu, Hemi biraz hayret ediyorum, hem de... sönin bunları, aldımş etinemen, bunlardan rahaisz olmaman, içimde haset gibi bir his uyandırıyor! — Ha, evet, dedim; bavadı munfüzam yürünmez pek! — Aman, ne sakin, ne lâkayt söyliyorsan buyu. «Fa, evet; burada muntazam yürünmez peki — Ya nasıl söyliyeyim? — «bu reğület, bu nözaketsizlik, bu...» (Alar diye kızman, öfkelenmen, daha tabi olurdu. Bence! — Ama, «Pardon» diyorlar! — Hah, mükemmel doğrusu, sinleri Tiyptsigten gelen dostum, sonra başladı: — Almatiyada.... Bu başlangıçtan sonr neler söylediğini tekrara haset yok. Tahmin edebilirsiniz. Süylediklerinin ©n Kısa hülüsasi : «Orada yürüyüş intizam vardıri» Avrupaya gidip gelenlerin, buradaki yaşıyışımıza ait bircok cihetleri beğenmediklerini ve bunu dobra dobra söylediklerini, oruyu gidip gelen dostları ya- hub tanıdıkları olanlar, pekâlâ bilirler. Çoğumuz da onlümuü bu halini, bir neyi şımarıklık telâkki ede- tiz. Yalniz, oğer insaflıca düşünürsek, şu sokakln yü- rüyüşümüsdeki intizamazlık, Avrupaya gidip kimse ile çarpışmadan dosdoğru adım atmağa alışmış olan bir kimseyi rahatsız edecek bir şeydir. biz, bizde başka türlü olmadığı İçin, buna alışmış bulunuyoruz da, ondan - umumiyet itiherile- sinirlenmiyoruz, Yok- Bari onu da deme- Bü. Meseli, Avrupaya gidip gelib iş böyle yürüyüş intizamsızlığından- şikâyet eden bir kimseyi, şimarık- Karık İnciler — Çikucak bir kitaba muknddame — Ne çetin bu mista kuyumculuğu | Higoldü yazık son yirmi beş yılım. Henüz bitirmeden bu yolculuğu Yolumun üstüne düştü yıldırım, Şimdi. ağlıyorum, bamp bağrıma San'atin toprakta güzel başını. Ey karijl çok görme mısralarıma Kırık incilerden bu gözyaşını... 135 « 10 - 93İ Halit Fahri Ecnebi edebiyatı : Yeni bir roman Kadin mularrirlerden Grete fon Urbanitski tarar ndan yazılan “Bir kadın dünyayı öğreniyors. ismin. deki yeni bir roman, Almanyada büyük alâka ile karşılanmıştır. Bu esende, Maru isminde genç bir kızın, yeryü- günde yapyalnız hayatı öğrenmesi, Büyük Harpten sonraki vaziyette yetişmesi ve kendisine yaşayış yolu &çması tahlil edilmektedir. Bü mevzu romantik, sem- balik bir dekorlu ihata edilmiş olarak ortayı könni- Müştür. Esrarengiz bir senebivin, romanın kalıramanı olan kadıma hayatı Üzerinde mücsir olmasi, muyaf- fakiyetle tahlil olunmuştur. Alman neşriyat Aleminde, eser, üzün usadiyi mev- znubahis edilmektedir. “Bununda - müzik olan bile- nakadar lik ediyor sayanlrımız da oraya gidip gelseler, emi- nim, ki sokuklarımızdu. yürürken ayni ozayı duynacik- lar ve bu intiyamsızlığı hasmedemeyip şikâyet yollu ağız açacaklardır, Sokaklarda yürüyüş imtizamım, femin etmek işin, bir de bir tecrübeye girişsek, belki muvuffak da böyle bizim yürüyüşümüzü tenkit edecek Kimse arak bulunmaz. Ve fena da | Eğer, Avrupayı görmedeli 8 rümeğe kendimiz. kendimizi hükkak buna alışmak da Siler galiba birer nöbet Avrupaya gidi akta muntasam yü £- ve mu- zamanda mümkün olacağını, istiyen he- g&p etsin. Bu takdirde, netice kat'i olarak çur. b Sokakta Erta AR yürümek, bize Düsip olmiyea j