318 SERVETİFÜNÜUN TUTKUN GÖNÜLLER — 2218 inci sayifeden mabat — — Bilmem, diyor,. Eski bir şey hatırladım da., Ben devam ediyorum : , — Demek ki bü çöcük ölmemiş olsaydı, sevine- eektiniz öyle mi 1. mez MM Mm e m e — Pakat müsterik a MUALLA Hanım, o ço» cuk yağıyor, hemi de yanınızda... Gözlerindeki yaşlar birdenbire buzlaşıyor : — Siz, SELMAN ZİYA: O çocuk. Kat'iyen.. O zaman on #ene evvelki küçük maccrayı anlâ- #yorum. Sesimde yaralı bir kuşun ahengi var, Ke- limeler dudaklarımdan dökülüyor. Kalbimin olanca sevgi ve istırabile beraber.. Yaldızlı başıni göğsüme koyuyor. Bir kivilermi andiran dudaklarını larım.. ER ar en Şimdi ateşten bir haya içindeyiz... Engin., ve sürekli, arıyor dudak- vi Güneş ağır bir melâlle yavaş, yavaş dağların ar çe 8 ri Berin bir akşam rüzgârı var şimdi... — 'Tü kendisi, karşımda, Sara Bernarla vüktile evlenmiş olduğundan bahsediyordu. O vakit ben de yakasından yakaladım ve.. — Bana da, filler hakkında ! Amerikada Gl öldür. düğümü anlatıyordu. Şarlalan! Mükâleme uzadı ve pek samimi dost olark şehre avdet, ettik. Bnaraber yemek yedik ve pe bir gezinti yapmağa karar verdik, Yeni rağ se kolumdan çekti: — İşteli dedi — Kim * — Sara Bernarın kocası, fil avensn... Hanımla... Mükâlemelerine kulak kabarttık : — Görüyor musunuz, Madam, düello için kimseden pervam yoktur. Fakat, heyhat, erkekler. Buzlar çok korkak oluyorlar. Meselâ, şa üç gün #arlında, iki dave- timoldu. Fakat ne biri, ne de diğeri buna şahitlerini gönderdiler. Dehşetli korktular... He; hel, Ve ben, sükünetle, evimi terketmiyerek, her gün onlar, bek- İiyordum. İşte, diye düşünüyordum, sergüzeşi iptilâm e Me Olmazsa, iki tabanci darbesi hoş bir şey l şiddetli hey çok severim, b vür 'ediniz ki bir gün, İskoçyada, Niy tgrarayı yüzerek geçerken... Bir kahkaha kopardık ve yolumuzu değiştirdik. «Mnsurice Dekobrn» ve «Don Aminador nun «Le rire dans İn #teppe: tercümesinden Ferit Namık önümüzde bir No. 1835—150 Gölgeler canlı ve titrek... Onunla kol kola TOKAT yolumun ağaçlıkları ara- sında ilerliyoruz... — Nekadar zalimsiniz, diyor. Kabahat hep #izde.. Ön sehe evvel gurürümu öyle bir parçalamıştımız ki... O zaman ben genç bir kızdım. Benim de arkadaşlarım gibi okşanmak ve gıdık- lanmak. isteyen düşünce ve zevklerim vardı, Fakat siz bunları unutuyordunuz. Bana gönderdiğiniz yazı kupkuru bir şeydi. Güzel şiir yazdığını söyliyordu. nüz, herkes gibi. Halbuki bir genç kızın methedilecek ilk şeyi gü- yelliğidir.. Siz bunu düşünmekten nekadar uzaktınız o zaman. Daha gonra arkadaşlarımdan birisi: — Ne yazık, demişti, Yuzılırından başka güzel hiç bir şey bulamamış sizde... Yamanzdaki çalının arasında bir bülbül iç çeki- yordu.. Kuşumun kalbindeki yarayı, yavas yavaş arlıyörum,. On gene evvel açilan Du yara sesinin ahengine öyle İhuzünlü bir rikkat veriyer, ki hâli... — Geliniz MUALLA HUnım diyorum, Ön sene evvel kalbimizde yanıp, kalbimizde 8ö- nen bu ateşi tekrar tutuğtaralım... Herni de mes'nt bir surette,, Alevden vücudini kollarıma brukiyor.. © zaman yaldızlı saçlarının çerçevelediği yüzünde sıcak memleketlerin keskin kokulu beyaz bir gülü üstüne konmuş kıvılcımı andıran dudaklarını ariyor dudaklarım... — Nasıl beni affettiniz, değil mi şimdi *, — Evet, diyor. Evet. Tekrar ateşten bir hayal içindeyiz. Engin ve sürekli... van Ön gün sonraki gazetelerden : Mes'ut bir evlenme *TUTKUN GÖNÜLLER > şairi MUALLA NAMİ Hanımla «GÖNÜLDEN GÖNÜLE» muhamiri SEI- MAN ZİYA Beyin övlenme merasimi, TOKAT ta SELMAN ZİYA Beyin köşkünde iora edilmiştir. İki genç ve bassas şaire saadetler dileriz, » Sehap Nafiz