m A 210 SERVETİFÜNUN Mg w— e dü esli — BİR AÇIKGÖZ! Yazan: Ekspres hareket etmek fzete, İlk kanıpana, Sir geci garının peronunda koşuşmuları, adım siklaştırmi- ları artirdi. Bü arada Muvaffak Alimet B. de var. Boş atıp dolu vurmuk kabilinden mütalcaları ve bunlardan dahan fazla nabzaşinalığı açikmrözlülüğü ile bellenmişgenç, Mesrmwe Şadan Hf, yi teşyi fırsatını da kaşirmamak niyetinde. O Hİ, ki güzeldir, şnlitur, zekidir ve Mü vaffak Ahmet B.ce daha mühim olan; Nüfuzlu, sözü geçer bir babanın kızıdır. Flöşuna gidebilecek tarzda dâvrandımz mı, ona herhangi bir müşkülünüzü hal İettirir. Gerçi, Muvnfink Alimet B., Mesrure Şadan Ht. nin bilhassa hoşunu gldecek bir genç ölmukln öğünemez, ama - nasil anlatayım ?- o, arada bir vesile bulup negri- yat sahasında Ii. nin münevver, güzide,... şöyle ve böyle olduğundan bahsedebildiği, HO de böyle sila yişlere vesile verebilecek «Kadn eğdebiyatır kabili den bağı şeyler yasabildizi için, az, çok kendisine ik tifat edilmiştir... yahnt, yüz verilmiştir de, diyebilirim! Bur iltifa edilmek ve yüz verilmek tabirlerinin mü- nâsım daralimak mümkün: Muvaffak Alime B.i Taksimdeki salonunda sk sike verdiği çay: ziyüfetle rinin davetlileri arasıda bülündürür, rüstgeldikleri konserlerde, terisillerde, konferanslarda gülümseyerek el nzafır. Hepsi bukadar... Muvaffak Ahmet B., nibâyüci çalhmırken, Mesrare Sadan Hİ.nin vazona yelişti. — Hi... — Ov, bönjür, Muvaffak Bİ! Genç ve kiyrak duruşlu kadın, vazonun pönçere sinden elini uzattı. — Hi.yi teşyi fırsatım kaçırmak ihtimalile endi- gede idim! Bir çilt yeşil gözde hoş bir parıltı ve dolgunca dudaklardan bir çift söz : — Meri, zahmet ettiniz! — hica ederim, benim için bir vazife... Dalın birkaç söz, tekrar teşekkür, Sonra, Muvaf- fak Ahmet B., Paris yoleusunun bir şey söylemek için başını içeri çevirdiği sırada, teşyic gelen diğer #atlerle selimlaştı. — Allâh ömürler versin, Efendim ! — İltifatınız müzdat olsun, Efendim! “2 ikinci Kampana içinde bulunduğu MEHMET SELİM — İl, bö, höl — He, he, he! Muvaffak Ahineb B., gözlerini tekrar vagonun pen- peresine çevirdi, Mesrure Şadan Er. hâlâ içeriye dönmüş, konuşuyordu. Herhalde babası kompartimanda olacaktı. Trenin kalkmasına pek az zamaü kalmıştı, âma YaLo- na şöyle bir atlayıyerse, hiç de fena olmıyacaktı. Bir taraftan babasile görüşüp Ii. Pariste iken de kendi: Bini Ziyaret ederek İavnssutundan müztefit olmak üzere, bir, iki sözle <Ârzı tazimats hazırlığı yapar, bir taraltanmla. teşyie gelenler arasinda bu dile ile sıkıfıkı hususiyeti olduğu şehabim uyandırırdı. Böy- likle temin edeceği vaziyeb şu olurdu: Bundaii sonra, hiç değilse tesyicilerden bir, ikisi rica ve temennile- rine kenilisini tavsit ederlerdi, Bunun neticesi do, ğu olurdu: O, bü tüvaesitn kabul eder, yapmaz, menfi cevap aldığım söyler, bu suretle araya girecek iğbi- rar, çay ziymetlerinden iki, üc rakibi ekşiltirdi. 'Tabil meydan dn daha ziyade kendisine kalırh. Ah, şu Muvaffak Ahmet B. yol rn, doğrusu ne İnce düşü- nüşlü adarıdı |... Selağı içeride aldi. Hİ, nin babası, talımin ettiği gibi, ordda idi, Bi #kıp hal, hatır soruştular, Beri yanmüâsa da yakın bir gile dostu * Sirri Ömer B. Onun- ada... Sırrı Ömer B., genç, yakışıklı, görgülü... zeki. Muvflak Ahmet Bidende zeki mi? Belli, ama... O- min kadar kurmaz olamazdı o herhalde, Belki daha genç; daha yakışıklı, dahu görülü, dalan... Ze- ki,... ama dühün kurnaz değil. Çünkü,. bakın, bütü yapabilir mi idi hiç; bunn bon, siz, gu, bir yapabi- lir miyiz hiç! Muvaffak Alimet B. in gözleri, ettatı şöyle bir arastmrken, kompartimanın koltuklarında bir kutu gördü. İki de buket, Kutulürin üstünde kartvi- gitler sokülu. Ah, ne İena mevki! Keşke içeriye gi rip de görmeseydi. Bukadar kişi kulu kutu hediye getirsin de, o eli boş gelmiş olsun. O, ki Hi.nin fin- cn İincan çayım içmiş, tabak tabak Diskiüvitini, pas tasını yemişti. O, ki önümü nice nice tavassutu ile meninatler elde etmişti. O, ki daima derin ve sami- mi merbutiyetinden bahseder, dürudu. Gelirken, bir paket fondan olsun yaptırmalı değil mi idi. Şöy- le pek pahalıya malolmıyacak bir hediyecik tedariki yiğin