li görünce Ayasofya cihetine çekildiği 112 Mi e baklavacıya törkçe olarak memnuniye- tini anlatıyordu: dükkânda preuaesle Piyerden bâşka yabancı yoktu, yabancılığı Rumlukla. Karıştımrlar diye korkmuştu. “Prensesin ısmarladığı kayık onları Eminönü is kelesinde bekliyecekti. Nümayişçiler köprüyü açık halde kalabalık yineson derecedeydi. Prenses ile Piyer güç bel& deniz kıyısına kadar geldiler ve küyığa atladılar. Prenses dedi ki; — Ne sevinç ve ne kaynama! — Türklerin bu hallerini biliyor muydunuz ” — Hüyır... — İşte sizin gibi kimse Türkleri tanımıyor ve bütün nütalar bü bilmemek yüzünden çıktı. Sözde Avrupa buradü senelerce selaretler besledi ve istik- barat memurları yaşattı... Ama hiçbir şey öğrenmedi! Hava güzel ve deniz çok rakitti. Karşıların- daki fabii ve insani lâvhâların büyüklüğü ikisini de #arhoş etmişti. Prens dedi ki: — Oğlum; #iş yakında buradan gideceksiniz... m kalacağım, sira burasını ve halkını çok severim ve iii daha ziyade sevdim. Allalılan dilerim ki Türklerin böyle bir kaynama gününde son nefesimi vereyim, Devami var SERVETİFÜNUN Gazetemiz sahibi ve Ordu Meb'usu Ahmet İhsan B.in nutku — Bİ nucu anyfadan mabant — 31 Mart İdisesi bünum güzel bir nümuünesidir, O zaman bazı notlür alıştım, birkaç parçasını okü: ii (Meclisi Mebiesan çoktan açılmıştır, İstanbul meb- wslarman intihap olunduğu yün Dervis Vahdeti adlı bir serserinin çıkardığı Volkan ünvanlı bir yüzelö or- talığı korıştırımıntı ve o yazele Cemiyele müthiş suretle hücüm ediyordu, artık matbuutta nezahet kalmamıştı, Mik, semerilik, hafiyelik ve. conebi ellerine hizmet edenlerin düşmanlığı yözeterilik hayatına İnti- kal ötmişti.) (Aynen buyünkü gibi sesleri). O vakitki hatıram okuyorum, O esnada « Edep yahu diye ber gazete daha çk maştı, Zannederim ki en manidar unvanlı meşrutiyet yesetesi buydu. Ne faide hi < Klep yahu», namus yahu» sözlerini düymcak kulak kalmanıatı, edepli dlan- lar a yorganlarının altına çekmoğe mecbur ok mal yağ böyle olap giderken birtakım o valvular öldü. Yaşları müsait olanlar hatırlarlar, bunların bir kısmı İttihat ve Terakki Cemiyetinin katalarıydı. Fena yollara gitmişlerdi, gizli gizli adam öldü. rdüler. Biz ne gizli gizli adam öldüreceğiz, - bus ha okadar iman etmişim ki - pe de matbuatın hür riyelini tahdil edeceğiz, Yalnız mutbunt gakilerinin ve gerserilerinin, matbuat ve millet #leyhinde bülu- nan üüşmeileme ellerini bağlıyacak bir kanun ya istiyoruz, Şimdi Efendim, sıra ile geliyorum. Bit de ahlâk ve fasilet LA olan açık, saçık noşriyat mese- No. 1879— 137 lesi vardır, Pek alü bilirim ki; bu neşriyat iki kisım- dır, Birisi Ardır, sanattır, diğeri behimiyet kısımıdır. Bizde ar kelimesini araızlıkla karıştırımak behimiyetle biribirine kattılar, Evet Veniis'ün statüsü de ardır, fakat nihayet bir aile hayatı vardır, aile içinde ba» baya, anaya hürmet ve faziletli bir kocaya düşmek hissi kendilerine o telkin olunacak kışlar vardır. Yöksa durüp dururken, benitn eve getirdiğim gazete; efendim bana nişanlım istediğim mantoyu almadığın- dan dolayı ben nışamlım değiştireceğim diye telkin ederse mutlâkü faziletin me demek olduğunu anla- tamadığmız gibi eyni zamanda fnziletsizliği de tek kin etmiş oluruz. O zaman bu milletin istikbalinden, alisinden tmidimizi kesmek lâzımdır. Evet lâzımdır. Ben gazeteme 1917 genesinde muhürebe zamanında ilk defa olarak türk kadın resmi, Hilaliabmere hiz- mel eden hemşirelerin resmini basmıştım. Yoksa her- koşin açık saçık oluruk resmini hiçbir zaman bas- madım. Arkadaşlarım! büyük âlimlerin bir sözü var- dır. İfrat, tefrit müptedi alkvamın alâmeti farikası- dır ve bu beyfendilerin gazete satmalariyle paru ka kazanmalarını yardırı edecek olursak bn iptidailiği kubul etmiz oluruz. Yoksa Biendiler; böyle Büyük Millet Meclisini karan, inkilâbı yapan hiçbir zaman iptidai bir milleb olamaz. Ne saman olur! Ne zuman ki; münevverleri ortadan kaldırırlar, o zamn iptidü- ilik meydana çıkar. Halbuki münevverler büradâ bülündükça hiçbir zaman ben bu tehlikeden kork- muyorum. Kadınlar şimdi açıldı diye banu muttasıl Avrüpür mr bar hayatından bahsederler, Efendiler, gidenleri- niz bilir. Ben gazeteleri okuyorum. Şimdi burada ön mühim kanunların müzakeresi var. Onların lehinde ve aleyhinde gazetelerde elitler mütalerlar okumadım. Bunlarla meşgul olacakken dedikodu ile meşgul oluruz. Yahut çıplak resimlere geçetiz. Yahnt ahlâkı ifsat edecek romanlar neşrede- tiz. Halbuki Avrapa öyle değildir, Avrupanın bir burjuva o kısım vardır. Avrupanın içtimai kuvveti budur. Oraduki kadınlar açıktır. Bir kadının evinde oubeş yirmi huvlusu, çarşafı vardır. Fakat onların siri kürklü mantosu yoktur. Bize öyle bir swf Jüzıdır. Biz kadınları açtık. Hayatla bize arkadaş olsun diye, Bundan sonra bir babanın (patriyarkal) ile yapmasına imkân yoktur. Çünkü kırk odalı konuklar yıkılıp gidiyor. İşte muh telif arkadaşlarım sizin en eski gazeteciniz böyle düşünüyor. Benim istediğim budur. Matbuat hürriyetinin eti eski bir âşıkıyım. Hemde çocukluğumdamberi. ' Hayatımda daşka bir işe gir medim. Yalnız on bir ny belediye reisliğim vardır. Bir de burada aranıza girmek bahtiyarlığını kazan- muşımadir. Matbuat hürdür, fakat kimsenin fağiletine do- kunmamak ve en mukaddes olan Devlet rejimine, Devlet otoritesine yarar gelirmemek şartiyle, Artık hiç şüphem yok ki: Muhtereni hükümetimizin başın- da bulunan zat ve arkadaşları ve bütün Meclis ne yapıp yapacağız, matbuatı fazilete irca için icap eden kanunu yapacağız. ( Alkışlar), AHMET İHSAN Matbansr Limiled