110 SERVETİFÜNÜN No. 1892—137 Mekteplilik hatıralarımdan e BESEEEEMER 107 inci soyfadan mabaat göyumuz İ İ Rama .n — Bırakınız, bana elinizi sürmeyiniz! Dedi. Ve Ng EE yg” ek De 11 SEEEESENE kapıyı çekerek sokakta kayboldu. Döndüm, Patron birinci katta durmuş, mum tubi- yordu. Merdivenleri yavaş yavaş çikmaği başladım. Her şeyler bekleyor ve her şeye de hazır bulunüyor- dum, Patronun oda kapısı açıktı — Geliniz, size söyleyeceklerim var! Dedi, Başımı iferek önünden geçtim. Mumu şöminenin üzerine koydu ve kollarını sıhhat ve kuvvet fışkıran ve in- eceik, beyaz bir gömlekle mühmel ve açık bırakılmış olan göğsünün üstünde çaprastlayarıkz — Bürasinı hir ümümhane mi kıyas ettiniz! Dedi. Mırıldama kabilinden cevap verdim: — Madam, darılmayınız, ben geneim ve delikan- lik ne demek olduğunu bilirsiniz! — Benim. bildiğim evime fohişe girememesidir. Burası beytültedristir. Ben, bu- etlirmeği bilirim. Bunu öğreniniz. rüya, bu evin şöhretine hürmet BN Bu Sürelle söylendi; beş ön belki yirmi dakika söyledi. Tecssürünün büyüklüğünden, pansiyonun Şe refinden uzun uzun bahsederek beni tüzir etti, Ben - İhsan ne garip bir hayvandır- onu dinleyece- gime onu bakıyordum. Aytık ne söylediğini anlamı yordum, bir kelimesini bile anlanmyordum. Enfes bir pöğsü vardı. Beyaz, etli, iştah verici birşey, titreyen, büğlayan kaymak gibi bir şeydi... Patronun yün esvabı altında böyle bir hazine saklı olabildiğini hiç düşünmemiştim. Esvapaz, mühmil kıynfetile Ha- kal on yaş küçülmüştü. Kendimde tuhaf, pek tuhaf bir hal nasıl tabir edeyim bütün vücudumu hareket ve İleyecan içinde İissediyordum. Birden onun Mozurunda, bir çeyrek sanat evvel odamda inkitaa uğramış olan en tabii vaziyetimin ne olduğunu buldum, gördüm. Oracıkta, arkasında köşede yatağı Baktim, yanı yerı açıktı. Ezilmiş büzülmüştü.. Çar- şafımn ortası az çukurluk gösteriyordu; bu kuvvetli, gimin, vücut tanı oraya uzanmış bülunacaktı. Orasımın pek iyi ve emsalinden daha tatlı bir sıcaklıkla sıcak olacağını düşündüm. Niçin daha tat- lı, daha tatlı bir sicaklıkla meak? Zahir, Onun etli ve pek kuvvetli vücudundan bunu istdilâl ediyordum. İnaina bozuk bir yataktan siyade teşevvüş veren bir cazibe var mıdır? © yatak, işte ta karşıdan, beni sarhoş etmişti. Derilerimin üzerinde bir titreme de laşıyor, gibi geldi. Patron söylemekte devan ediyordu; takat sesinde, mutat hilifinn, yalnız tatlı bir eda vardı. Sert fakat bir dosi seriliğile seri ve artık affetmeyi arayan bir perdeden seri bir sesle söylüyordu. Ben «Catum ... Canum...« Diye başladım, çün- kü © benim cevabımı almak üzere suşmüştu. Ben dinlememiştim, anlamamıştım ve sözle verilecek bir cevabım yoktu. Birden iki kolumla sanldmı ve her önüme gelen yerini öpmeğe yalamağı başladım. Bir üç halile, : bü fırsatı güya senelerdenberi kollayan bir aç halile ağzım her tarafa saldıriyordu. 7 Dağda bir gün Uzaklarda Marınara yanan bir sedef diyar, Arkamda yalçın taşlar, Önümde korkunç bir yar. Yanımda yılan gibi Kvrilan usun yollar, Birbirine karışmıa kimi geniz kimi dar! Duyuyorum derinden bir suyun şen sesini, Rüzgâr saçlarımda dolaşan nefesini, Yenemedim. bir türlü kalbimin çocuk gibi Kayalara tırmanmak, atlamak hevesini, "erime salkımlar bir çardak gibi indi, Sicagın buğuları köyün #stüne sindi. Şimdi. uyuşmuş gibi uzandım kayalara: Bir yerde hareket yok, rüzgârın sesi dindi. Ben, gözlerim kapalı dalıyorum rüyaya; Yüvaş yataş kendimi #alıterdim hülyoya, Kayalardan damlyam sular bir ninni ban, Dalları siper ettim hararete, s#iyaya. Başlayınca gölgeler yamaçları sarmağa, Köy akşamın elinde ufalıp alçalmaya; Ben de yüksek bir yardan süzüldüm köye doğru: Başladım sarhoş gibi evimi aramayı... Şahsürar Zade Selim Halük O çırpınıyor, başını döndürüyor. arkaya alıyordu; pek fazla bir kızgınlık, bu kelimede bir iltibas var, yanlış bir. manaya delâlet edecek, eu doğru tabirile pök fazla bir dargınlık göstermiyor, ve adeti veçhile «Ah haylâz! Haylâz!» Deyip duruyordu. Sön haylüz kelimesini bitirmeden ben onu yerden kaldırmış, ve göğsüme basmış olduğum halde köşe- ye — doğru götürüyordum. İnşün: bazı dakikalarda meveudiyelinden fazla kuvvet gösterebiliyor! Yatağın kenarina dokundum ve onu birmkmıyarak kendimi iihe atım ve hakikaten orası çök iyi çok tatlı bir sınaklıkla sıcaklı, Bir sant sonra müm bittiğinden putron bir diğe- rini yakhtiak oüzüre kalktı, ve dönüp yatağa tekrar girince yörenmn altına müdevver kuvvetli bacağın sokarken memnun ve belki de minnettar bir sesle yine ah! Haylâz! Haylâz! Diyordu. 26-5-93| Guy de Maupaysant'dan Tercüme eden Haydar Rufat