No. 1811—136 Macar basvekilinin zevcesi Konten Betlenin nesirlerinden: mk ani a mm ELMAS Kraliçe altın yaldızlı tahta oturdu. Parmağındaki elmaslar pınlpinil yandı. Btrafına bir göz gezdirdi. Sonra ağzında bir tebessiim dondu. Önünde bir çok gençler hülkalandılar, Sonra nedimi yaklağtı; mağmum, ve gorla gülümseyen bir yiizle tahtın dibine oturdu. Karnliçe. biraz iğildi. Nedimin kulağına şunları fısıldadı. — Birax anlat ta Kıral gelinceye kadar vakit çabuk geçsin. Nedim kıraliçeninyüzüne baktı. — Ne ânlütayım acaba, Heaşmetmenp; biraz şen- ce. olsun mu? Bir Mlhza kraliçenin gözleri pürma- zındaki elmas pırıltısma takıldı: — Biraz şu elman yüzükten bahsetsen... Bugün kıral ile izdivacımızın tam yıl dönümü.. Bana ogü- nü hatırlama icin bunu verdi. Bugün tam bir yıl ölüyor ki baba ocağından ayrılmış bulunuyorum... Nedimin yüzündeki çizgiler değişti. Biraz kekeledi; — Elmüs'tat mu bahsedeyim, Haşmetpenali? Aci bu şöyle dalın neşeli, dalın eğlenceli şeylerden bali- setmeme müsaade buyurulmaz ri? Fakat Kraliçe #mreder gibi işaret etti, Nedim başladı: Elmas ilâhların göz yaşlarıdır, Onüü için bukü- dar pahalıdır; onun için bukadar sertiir. Ve her damla göz yaşı İçinde yüzlere insanin göz yaşları akar... Bak Haşmetimeüp, senin elinde pırıldayan şa taş, bir ilâhenin senelerce evvel döklüğü göz yaşlarıdır. Anlatayım: Talih, Allahtan da kuvvetli olan 0 küvvvet bir gün onu küstü Çok sevdiği kocası önü hyanet etmişti. O nihayet bir kadındı. Ve göz yap Tarımı dükecekti. İşte ogün, onun gözlerinden bir damla yaş sızdı, Fakat bu, insani bir dişinin gözlerinden #ızacak. Yu: muşak, seyyal ve nihayet kurumağa mahküm bir damla sn değildi. Belki ancak bir ilâbenin ıstirapir: mn ifade edebilecek kadar sert ve soğuk bir parça DA vas Hayır... bir ilâhenin ıstırabı okadar çabuk geç mez... Belki bu soğuk taş parçasını binlerce insanın gvnk göz yaşları yıkamalıdır. O şayan o, bir ilâhenin kalbinden fışkırmış bir buz parçası kadar parlak olur. Fırlat Haşmetmeap o taşı, fırlat ki senin göz yaşların o ilâhenin acılarını dindirmek için akmasın. Nedim sustu. Kraliçe yüzüğü parmağının yarısına çekti. Sonra SERVETİFÜNUÜN 0j Son tiren Boşalan istasyonun ötrafında bu gece Bir soluk fümit gibi ışıklar titreşiyor. Son tirenin yolunu uykusuz, saatlerce Bekleyen makası da sobasımı eşiyor, Birden duyuldu yarda lokomotifin sesi, Nöbet bekleyen memur uyuklarken masada Cayılanımıştı ötede telgraf makinası Ağar kişeyi yolon olsu da olmusu dü. Yorgun turlayışlarla sol tiren gelip durdu, Bir aşık kümesile yırtarık. karanlığı, Derin sükütü bozup bağdaş kurup oturdu, Bu gece gâripleri doldurdu sahanlığı, Bir dakika durduktan sonra bağırışmalar Nüzetme, haydi çabuk, kampana,. kampanacıl Arlı sıra bir sürü günlük çağırışmalar, Makinist düdüğünü öftürdü Acı mel... Bon tiren yulenlârı gidiyor akm alan, Parlayor gözlerinde şikâyet ükisleri, Kiminin eyi uzak, kimitin evi yakın, Ilepsinin bir noktada toplanıyor hisleri... Nerirnan Hikmet padı, Bimasa ilk göz yaşı Rl — Hayır diye başını salladı. — Hayir, çıkaramam, çünkü onun verdiği bir şeyi, Kapı açıldı. Bir sâi girdi ve tahtın önünde diz çöklü. v — Kral Hazretleri ava, gidiyorlar, yarın “ii gelecekler... ie Kıraliçe sarardı. ' — Bugünkü sevinçli gütümüzde de mi? diye mırıldandı. Başı düştü, Ellerile yüzünü bi in