SERVETİFÜNÜN 87 coli Pençesi Unutkanlık için. Epi olayor, «Ben», - ben değil, bn benden başka sİRen»)« «Yeni Güp« deki «Bugün» ik fikralarııdan birinde dalgınlıktan bahsetmişti. «Buda bir hkras idi: «Dalgınlığa dair... Ona şöyle bir göz gezdirmiştim. «Dalginlik çok kârli bir zanasttır doğrusul. Eş dost arasında dalgın- lağımla, meşhiür olmak isterdim! diye başlayan «Ben», «Böyle dalgınlann ber münasebetsiz hareketleri * hoş görülür, dalgınlıklarına veriiir« diyor, misni zik- rediyor, nihavat “Dalmularin dalgınlıkları, her ne dense, hiç bir zaman kendi wleyhlerine, kendi mel- Tantlerini ihlal edici işler gördürmez onları... Dalgın- lar, mutlaka, dülginlikla, kendi menfaatlerine uygun iş görürler.» V.S. diyordu. Ben, «Bene in bun fıkrasını okurken, onun dülgın- hk vak'mlarını mukabil bazı unutkanlık vak'aları hatırlamış, bilhassa son safırlardaki tezahürleri yahni ârizı, unutkanlıklarda da bolbol gördüğüm ve bele birisininkine bir bavli canim sikildiği için, ben de «Kedi pençesi ltünda «Unutkanlık için.» bir yer ayırmağı tasarlamıştım. Bundanberi, epi oluyor, bu bahise ancak bu hafta dokunabildin; Galiba yazı «Unutkanlık içim.» olduğundan, bir müddet unutuls ması mukeddetmiş! Her ge hal ise; işe bu halta yaziyorum. O, daha ziyade. çok meşhur dalgınlardan bahset miş, Yalıya RKemmulden, Bantullah Biden... Benimi sü- yacağım isimler arasında vok meşlmr olanlarda var, olmıyanlarda, orta meşhurlar da,.. Fakat. vazgeçtim, bünlarm isimlerini sayıp dökerek apiçik dedikodu yapmak, canım istemiyor. Bu haftalık! Hem hepsin- den bühsetmek uzun sürecek, Havalarda okadar &- cak ki... İnsan, kâğıt üzerinde kalem yürütmek de- gil iki adım yürümek bile istemiyor, Serin bir çamın altında, vangelip yatmak hevesinde,... ihtiyaacda. Şuhülde, bir kere yazıya başlamış olduğuma göre, bir ortu derecede meşlmrundan bahsedip, sözü biti reyim,.... Glverir! Bu orta meşhur zat,.... - İsmi lâzım değil! - olduk- ça yakindan tanışıklığımız olan bir zattir, Son Ya- manlarda, bilbussa cnm sikan da işte bu zalin unutkanlık vaktalanndan biridir. Duha iyi işte, yal- mg ondan ve Onun bu vak'asından bahsetmek, ye- rinde! Piendim, birkaç sene olüyor, elime - nasilen- bana faydası olan bir şey geçmişti, ki buudan ben istilade edebildiğim gibi, yalmz. kendi arzumla başkasın da devredebilirdim. Bir yere gidip gelmeği bedava te min eden bir gey... Artak bunun we olabileceğini, is terseniz, düsünün, bir bilmece lleder gibi, bulun, Yalımt, aNe ize işte, fuydalı bir şeymişis deyip geçin. Çünkü, bon daha ziyade tasrili eder, bunun ne oldi Şunu açıkca söyleyiverirsem, ö zatin kim olduğumu anhyanlar bulunacak, Bunu...... ve büüün © zate devrinden sonra olan vakayı, yaşıdığım muhitte bi lenler var da. Belki, «Olursa ne olurle diyeceksiniz, <Bahusus mademki bilenler vari» Evet... ama... açıkça söylemek bana taba, nahoş geliyor. Bunu ö zatin yüzüne söylesem bile mahçup almayacık, ber- mutat pişkinliğe vurup, beni gene allatacıksa di... Hayır, dalın açık söylemek behemebal Hizm değil, Pek merak edenler, bunu bilenleri bulsünlar, bula bilirlerse, ve onlardan öğrensinler. «Bilenler bilmiyen- lere, öğretsin!» Nasrattın Hoonnm dediği gibi...... Ben sözü kısa keğmek tarallısı iken, söz kendili. #inden üzadı. Bize kopuk, Kopuk, kırk, dökük bir şeyler söyledim, ki bunlardan bir şey anlamak ini- kânsız. Bunları göylece çabucak ekleyip birleştirive- reyim hakikat, üsti ince bir örtü ile örtülmüş ayna gibi, hayal meyal olsu, görünsün! Bendim, bet elimdeki bir yere gidip gelmeği bedava ve devamlıca, temin eden bü şeyi, 6 tene 0 galin o yere benden dala fazla gidip geldiğini düşü nerek, gayrin menfaatini de mecbur olmasak bile ibmal etmemek lâzımgeldiği fikrile, hizsile, çıkardım, kewditine verdim... Hütlen kabul ederek, beni mem nun etmesi ricasile. Bunu pek Tabii telâkki ederek. Bir (edakârlik. gibi değil, Ve o sene, kendim de, vi dün daha az olmakla beraber, ayni yere sakçu gidip geldiğime güre, maddeten az, çok mutazarrır ölücüz Bimı boşaba kutmmadan, sönrndan da yaptığını piğ- man olmadan. Bu yaptığımdan, maddi zürürn kaf kati üstünde bir manevi gövk, inşirah duyarak... Son gamunda, “işte vak'a büdur- ayni şeyi buoscne İçil almağa ikimiz de namyetlik, O şey, münhaldi ve 6 sak, diğer nümzedin ben olduğuma biran bile olsut eheminiyet vermeden, elçabakluğu marifet telâkkisile, © eyi habersizce cebine. indiriverdi. Zahiri bağı ne sakel şekillerini bile ihmal ederek! Ha; pardon, kâtl derewede nazik davrandı: Bana dostluğundan dem vurdu. No çare ki unutkandı. Ve geçen geçmişti! Hülâsa, asl mühim yokta, «Bensin dalgınlar için dediği şeyi, bende unutkanlar için söyliyebilirim: «Ünntkanların unutkanlıkları, hernedense, hiç biri zaman kendi aleyhlerine, kendi menfaatlerini edici işler gördürmez onlara... Unutkanlar, int unutkanbıkla, kendi menfaatlerine uygun iş güri — Dulgınlıkla, unutkanlık arasındaki fark nedir? İhtimal böyle diyeceksiniz. Aradaki fark şu, ki unutkanlık, daha devamlı oluyor ve unutkanlar, meselâ Emrullah Bi. gibi, sade yanmndakinin cebinden leblebi yemekle kalmiyorlar!