VA UYANIŞ l m i Boynu bükük kızlar.. Yuzan: REŞAT FEYZİ iti — İmkâm yok, diye israr ettim. Fakat kaba bir vaziyete dllşüiyardunış istemiye istemiye kalktık. Fa- kat bütün vücudum küskatı, ayakların tutulmuş gibi idi. 5 ek rahatsız etmemek icin zorla öyna- mağa ça Bü Di yi erkek arkadaşımı sordüm : — Siz fikrinizi söylemez misiniz, bu kitaplar la 1. Genç şair uzun uzadıya bu bahse dair süz e Eserler rasında taksim yn Beğendiklerini, beğen 'mediklerini isaret etli, Mü ikaşılarımız hare Rİ oluyor, noktayı nazarlarımız hazan birleşiyor, buzun darpşıy onlu. Baal ilerlemişti, Edebi yazdığım şu mektup gibi uzadı, Sabahat... Ön ikiye geliyordu. Ev sahibi tat andan dağ gilin cak hediyeler, Noel bab kıysletinde beyns, ozum gakilli bir gencin arkasındaki, üzerine pamuktan kar yağımı; süslü küfe ile salona girdi. Çök alkışlandı. Nonl baba bir kızla dünsetti. İki hediye ve öyuneük dülu küfe de arkasında idi, Cuzhant coşanştu. İler kes kalktı. Biz, Cemil beyle dansederden bahsimize hâlâ devam ediyorduk. Bü şık ve pazik genç bina bu ilk tanışmadla çok ciddi ve korüilte geldi, Yerimize Pr Betül bizi, yeni şılımizı teh- Tik ediyordu. Noel babanın arkasından kille indirildi. Hediyeler dağılmağa başladı .. Betüle en fazla kur yapan bir çocnk soğuk sofuk nükteleri ile sözde bazan dikkatı celbetmeğe uğra şıyordu — Erkekler, dişordü, hediyeleri sizin kızları vermeniz lâzım .. Gene onların kâpısina düştünüz Noel baba bana hediye olürük kıymetli bir kalem, Ma beye de şık bie deller getirmişti, ccliste, fazla ispirlo tesi wühakemelerini iki âciz bir takım sözde gösyele beyleri herkesi rahifsz etmekten geri kalmıyorlardı... Onun için saat tam 2tü çaldığı saniyeyi yazımıyo- rum, Bu yirmi dört #aatin ne demek olduğunu bütüm çıplaklığı ile görünce, duyunca, her şeyden nefrel, ettim. Ba meclisten derhal çikip gidecek, yn dolaşıcakltım. Bu ew benimle bin istihiat gibi geldi. ii, erhiyetini tahlil etmek için kücücük kafa» mı dakikülarca yordum. İliç ntanmak bilmiyen bn bir sürü kiz pamınaı ben hakiki bir milerim gibi Utarıdım. Sanki yer yarılmış, ben yerin dibine geçmiştim. hnsbuhai de tapkı süna s5 En asabıma” dokunan şey,Tifrat o derecede bir genç güppenin, beni köşemde oturur görüncü: — AH. Belma anım sin sanat yirmi dörtle dünsetimediniz. mil. demesi oldi... — La Cemil B. yanımdan kalkmış karşı köşede Betille konuşuyordu, Sonra “dansa başladılar. Hepsi çilgin birğhava, içinde dönülyorlardı. altında Şkalmış gibi havg onlan sürüklüyordu. Bir salanağın perişin ve sersetüdim. Çilgin bir Yanımda Calibe vardı: — Biraz başımağrıyor, dedim.. Hava ülmak ihtyacındayım, Yavaşça kalktım. Kenardan geçerek dışım çıktım. Karanlık bir koridoru geçtim. yerleri çin çin Marmaray soğukta, salon gök sıcak.. yerimder sessizce başka, diğer yokmuy gibi... ginlim, Buram girmez başın bir su dökülmüş Asabıma bir versinlik sald. haddini pitiden çıkımıyonla, salondün Sanki kinin Küşklüt çınlayordu. bükan eni ueta bir Duha iceri girer gibi birden bire aşıldı. Biraz küstalı, münnsöbeisiz sözü bir ök gibi bey Bu soğuk vo kurunlk oda #inirleritme bir canlılık verdi, “Ateşler icinde yanan alnım bir soğuk el dek miş gibi hoşlundı. Pencereye yaklaştım, yerlere kadar aralıyarak başımı soğuk camın odaya evvelki, © bilmez . gencin sarkan tül perdeleri kenarını dayadım. Bulutlar gökle yavaş yavaş giyriliyordu. Tepenin arka tarafları acıktı Fakat hiç vildız yoktu, Deniz birleşmiş, kurguni, mor renklerle birbirine karışmışlardı. Önümde uzayan karanlıklar, bende bir sia yolu hissini uyandiryordu. Kadıköy ve İlaydarpaşa yanan, sıklarile denizde bir donunmü gevesii biraz ilerisinde yükselen ile sema iMivi, andırıyordu. o Pencerenin büyük ağaçların yaprikaız dalları içimde müphem bir korku duldurman seslerile ben ve hışırlılar... Beni eve gotürecek kimse garip ve uğtulduyorlardı.... Gevt, Saat kim bilir kaçtıl. yoktu, Bil göğüle ve karanlik odüda rahurun bengi: yen. geceyi sabahı ilk ışıklarını. kadar bekliyecek- bekliyorum. Bu aşık görmek tm. Ben subelhi arzusundan değil ki...