No. 1734—53 Maüceralı hikâye: BEYAZ ELLİ ARAP — Başı Geçen nüshada — Remington çaresizliğe mütavaat ederek merdivene doğru ilerledi. Bizde onu takip ettik. Geçtiğimiz yerleri dikkatle muayene ediyorduk, eğer Allah nasip etti de bizim bu korkulu rüyadan sapasağlam uyanmamız . mukad- derse, belki lâzım olur diye.. Tavanı, asetilen lambalarile ay- dınlanmış, duvarlarına vahşi hay- van rsimleri işlenmiş kısa bir kori- doru geçtikten sonra bir çelik ka- pının önünde durduk. Remington bu yamaçık kapıdan içeri daldı, biz de arkasından. Burası basık tavanlı bir salondu. Fakat çok gü- zel döşenmişti; yerde nadide sec- cadeler, ötede beride kıymetli hay- > van postları. Şuraya buraya serpiş- tirilmiş gayet modem, koyu yeşil renkli bir mobilya. Koltukların üze- rinde nefis ipekli yastıklar.. Köşede bir piyano, öbür köşede mükemmel bir salon gramofonu ve ağır kumaş- tan gözkamaştırıcı perdeler,. Duvar- da üstat elinden çıkma iki tablo. UYANIŞ 5 bulunacaksınız. Bü zman zarfınd arzularımın tama men tatmin edildiğini görürsem &izi bir kaç hafta sonra maalmemnuniye sahverebilirim... Göremezsem, işte o zaman.. O zaman, ilelebet buradan çıkamamağa mahküm bulunursunuz. Sizden talep ettiğim şey, mü- tlak bir sükün ve kat'i bir ketumiyettir. Birgün olup ta hürriyetinize kavuşacağınızı farzederek burada olup bitenleri ve bütün gördüklerinizi daha şindi- den unutacaksınız, anladınız mı?1.. — Rica ederim, ayakta durarak rahatsız olmayi- nız efendiler... Şöyle oturunuz da «ize maceramı ve sizden ne istediğimi anlatayım, olmaz mı ? Allahım ! Aklımız fikrimiz sana emanet! Ne müş- kül vaziyette bıraktın bizi 1... Bu adam kimdir? Burası neresidir? Bizden ne gibi bir hizmet bekliyor? Yoksa bir kalpazan çetesinin ağ- larma mı düştük? Bizim gibi namuslu adamları bir ihtiyatsızık yüzünden böyle mülevves ve karanlık ir maceraya sürükliyen şu taliin kahbeliğine ne demeli ?.., Arap o kadar fasih ingilizce ko- nuşuyordu ki, hayret! Halinde, tav» rında iyi tahsil ve terbiye görmüş, muaşeret usullerine vakıf bir salon- adamlığı vardı. Bu hali, bizi büs- bütün şaşırtıyor, maksadı, gayesi, mesleği hakkında gittikçe içinden çıkılmaz fikirlere sürüklüyordu . Remington kadere riza göstere- rok kadife bir koltuğa gömüldü. Arap piyanonun yanıbaşında asılı duran bakır bir tepsiye (gong) doğ- ra ilerledi, eline kalın bir tok- mak aldı ve bize dönerek dedi- ki; İİ li EE hi p — Kfendiler, her şeyden eyvel size adamlarımı taktim etmeli- yim, Yanımda yedi kişi var, yani yedi erkek.. Kadınlarla işim yok. İçinde yanan ateşin kızıllığile in- sana rehavet getiren bir şömine... Esrarengiz, ince bir bacadan yükselen duman sütununun nereden geldiğini şim- di anlamıştık. Biz şaşkın bir halde salonun eşiğin- de durduk. Kendimizi bir sarayda veya mükellef bir Ötel holünde sanıyorduk. Arap, üstü seçme kitaplarla dolu bir masanın başına geçti. Bir hatip tavrı aldı. Mümkün olduğu kadar nazik bir ev sahibi görünme- ge çalişarak şu sözleri söyledi: — Sizi burada tekrar selamlamakla bahtiyarım, Beni üzmiyerek ricamı kolayca kabul ettiğinizden dolâyı hassaten teşekkürler ederim. Yalnız efendiler, şimdilik avdetinize müsaade edemiyeceğimden dolayı teessüf ederim... Günün birinde buradan tekrar dışarı çıkabileçek misiniz? Bu hususta kat'i olarak bir şey söylenemez; hem bu noktanın anlaşılması az çok sizin harekâtınıza bağlıdır, yani akıbetiniz, tamamen kendi elinizdedir.. Korkulacak bir vaziyette bulun madığınıza emin olunuz, bir müddet için misafirim Açılan kapıdan içeri dev gibi yedi tane zebellâ arap girdi... Onların gevezeliği işime gelmez ve biliniz ki her kadın mutlaka bir az gevezedir, sır saklıyamaz ! Arap, bu sözler üzerine tokma- ve bakır tepsinin (gong) un üzerine dört sert vurdu. Bu darbe, esrarengiz salonun havası içinde iç gıcıklayıcı bir uğultu bırakmıştı.. Tokmak sesleri ğı kaldırdı aefa sert üzerine piyanonun arkasında, gizli bir kapı açıldı, içeri giren yedi tane dev gibi zenci, efendilerinin önünde hürmetle eğildiler. İarın sen kısası, bizden iki defa daha uzundu |... Ev sahibi bizi işaretle dedi ki: Bun- — Çocuklar, şu gördüğünüz efendiler yeni geldi- er. İnşaallah sayelerinde işimizi ikmale muvaffak olürüz.. — İsminizi sorabilir mi yim efendiler ? Remington kendininkini söyledi. Bizde öyle: Ble- eker... Criekett... Fransizca'dan nâkili: Hâmit Refik — Devamı gelecek nushada —