No. 1713—28 çiziyor. Fakat burada hissolunüyor ki müsyü Lenormand'ın san'atı, zahiri bir realist manza- sına rağmen; «Erkek ve hayaletleri» piyesinde olduğu gibi, tamamile timsalidir. Vak'alar onun için ruhların akislerinden başka birşey değildir. Hakikate uygunlukları pek az ehemmiyeti celbetmelidir. Bu eserlerin yalnız ehemmiyeti haiz olan cihetleri, ruhun bin bir muzlim ihtirasını keşfettirebilmekteki kutretleridir. Mü- ellif bize şuurun garip halâtını tasvir ederken hiç şüphesiz garip vak'alar da tasavvur etmek- tedir ve maddi hakikati istihkar ederek çok defa eşhası vak'anın etrafında maksadını has olan bir hava ve bir muhit uyandırmaktadır. İşte bu suretle, merkezi Afrikadaki uzlet, hummalı ıklim, vahşilerle temas, hattıvstuva ormanının öldürücü ve esrırlı cazibesi, hasılı bütün bu hututu keskinleştirilen, yahut diğer bir şekle ifrağ olunan unsurlar, seyircilerin dimağında ani bir tesir yapiyor ve müellifin tassavvur ve tehayyül ettiği acayip halâtı anlamağa müsait bir idrak uyandırıyor. Hayatı ruhiyede kuvvetli bir «determinizm» fikri besliyen müsyü Lenormand, bize, ilk defa vuku bulan küçük bir hadisenin, küçük bir «sebep»in bilâhare yapabileceği sayısız, gayri- müntazır uzak akisleri göstermek istiyor. Piyesin kahramanı diğer bir şahse hitap ederek diyor ki: «Fenalık yapmak arzusu vaktile sizin kal- binize hakim olduğu içindir ki ben tam iki sene işkenceye katlanmak mecburiyetinde kaldım ve kendim de bilâhere sizin mevcudiyetlerinden bile haberdar olmadığınız diğer adamlara ayni iş- kenceleri yaptım. Hayatım müddetince haksız olarak muamele ettiğim bütün insanlar, hiç şüphesiz, başkalarından intikam almışlardır. Haksızlık membaı bir kere insanlar arasında açıldımı, hiç kimse bunun ne inanılmaz mesi- İelere kadar akabileceğini bilemez.» Bu birkaç cümle (Fenalığın . gölgesinde) dramının mevzuunu havidir. Bu sözleri, vasati Afrikanın vahşi bir mın- takasını idare eden |Ruje| isminde ihtiyar bir müstemelekeci söylemektedir. ; Korhunç ormanlarla muhat olan bu vahşi memlekette yerlileri idare etmek pek güctur. Kulübelerden müteşekkil köyler, kariyeler... İşte Ruje'nin ikamet ettiği kariyede böyle bir mıntakada kâin! Civarın hakimi kendisi.. İkametgâhı da öyle mühteşem bir hükümet ko- nağı değil!... Yerlilerin kulübesinden bir az farklı iki daireden mürekkep bir kulübe! Bu iptidai meskende “Ruje» kendisinin genç ve tecrübesiz bir muavini olan «Kurmiye» ile bir- likte oturuyor. Müstemlekedeki vazifesini pek büyük bir arzu ve iman ile telakki eden Kurmiye hararetli bir gençtir. Refakatındaki zevcesi de müşterek vazifelerine karşı ondan daha az ha- raretli değildir. Bunların her ikiside, kaym- makam tabir edebileceğimiz |Ruje| nin idaresine Pehşet duygularile bakmaktadırlar. Ruje, her UYANIŞ 445 muamelesile kendisini yerlilere karşı bir usul tahtında zalim olarak gösteriyor. Hasılı günün birinde kariyenin iki rakip reisi. biribirlerini mütekabilen hirsizlikla ittiham ediyorlar. Yapılan tahkikat, hiçbir tereddüt ve hataya düşmeğe mahal bırakmaksızın mücrümü ortaya çıkarmağa kâfi geliyor. Fakat |Rüje| mücrümü değil, mağumu zincire vurduruyor ve onu Kendi önünde kamıçılatarak o adeta - bütün sinirlerini neşeden tekallus ettiren bir zevk duyuyor. İşte ilk iki perdeler, bizi bu yarı-mecnunun akıl ve mantık haricindeki taşgınlıklarile karşılaştır- maktadır. Bu levhalar yalnız müessir olmakla kalmıyor, gittikçe ıstırap ve dehşet verici bir şekle kadar varıyor. Bu ikinci perdeden sonra vahşilerin orman- dı isyanını gösteren kısa, çok kısa bir tablo vardir. Nihayet son perdede ımuammanın çö- güldüğünü görüyorüz: Müsyü Lenormand her eserinde olduğu gibi yine fikirleri mazrufların- dan harice çıkarıyor. Burada anlıyoruz ki Ru- je vaktile, mafevklerinden biri tarafından hak- sız ve mantıksız bir zulme uğramıştır ve 0 za- men çektiği astıraplar, ruhunda menfi tesirlerle akisler yapmıştır. Böylelikle adale: mefhumu vicdanından siliniyor. O dereceye kadar ki artık dünyanın en büyük zevki kendisi için <adaletsizlik»tir. Hatta bilâkis «adalet» arzusu- nun pek müstesna ve korkunç birşey olduğunu düşünmektedir. Diyor ki: j «Adalet mi? Haydi canım, böyle birşey dünyada yoktur... Bu bir insan fikri.. küçük bir insan fikri... asla bir hakikat değil... Bilâ- kis, bakın, adaletsizlik ne kadar canlı ve sön- mez bir kudret! Bir zemberek gibi nasıl fırlı- yor !... Bakin, bir tek-haksız muamele ne uzun ve ne ağır bir fenalık zinciri imal etti: $izin muameleniz... Hasılı bu sözler ilk fenalığı yapana, Ru- jJe'nin eski celladına karşı irat olunmaktadır. Bu iki adami, biri mıntakanın amiri, diğeri vali, bu uzak vazife mahallinde bir tesadüfle karşı- laşmışlardır. Her iki adam, şimdi, ika ettikleri hasırıtı dehşetle seyrediyorlar. Dram kan içinde hitama eriyor. Haksıslık esası, yolunu takip ederek vahşilerin iptidai kafasına kadar girmiş- tir. Bunlar kendilerine meşakkat ve zulum eden- den intikam almak için yine kendilerinin takdis ettikleri bir başkasını tuzağa düşürüyorlar, Bu zavallı kurban Kurmiye'nin genç zevcesidir, Vahşiler bu kadini iyilik istiyen bir hami olduğunu bile bile— in- safsızca öldürüyorlar. Bu eserin mevzuu, Lenormand'ın temaşası ve san'ati hakkında bir fikir verebilir sanırım. Jlalik Pa Ari — kendileri için yalnız