294 UYANIŞ No. 1704—19 Ömer bey tarafından irat edilen nutukta kendi- sine Siz hocaların hocası oldunuz demişti. İşte pek takdirkârane olan bu ünvana diğer birçok müderrisler gibi odoktor Besim Ömer Paşanın da hocası merhum Nafiz Paşa elbette daha evvel layık ve müstehak idi. Bu halde merhum üstada Türk hekimlerinin en yaşlısı ve aynı zamanda Tıp üstatlarının en yüce üstadı denilmeli idi. “Üç sene evvel aynı ayda hakkinda pek ihtiramkâr ihtifal tertip olunan Nafiz Paşa hocamiz bu sene aynı günde olmasa bile he- men'aynı ayda: irtihal etmiştir. Merhum 1255 senesinde “İirnova Şehrinde, Rumelinin hücra bir BKasabasından' orta halli, namuslu bir ime- murun Pederi İsmail Hakkı Efendi ismi ile yadolunurdu. Paşa küçük bir yaşta biraderi Sami Bey ile birlikte İstanbula gelerek Mektebi Tıbiyyeye girmiştir. "nbiyyeden 1281 de Kolağalık rütbesile neşet etmiş ve birçok memuriyetlerde bulunduk- tan sonra 1285 tarihinden 1317 senesine kadar bilâfasıla Mektebi Tıbiyyede emrazı dahiliye ve umümiye tedris ederek yüzlerce, hatta binlerce tabip yetiştirmiştir. 13817 de Paşa Sarayi hu- mayuna müşaviri tıbbi ve bilahere tabibi hu- susli şehriyari tayin edilmiştir. Bu ünvanı mefharet nişanı(!) haiz ölduğu müddetçe üstat daima dürüst hareket eylemiş ve meslekdaşlarını sulbundan dünyaya gelmiştir. himaye etmiştir. Merhümun hayatına, tercumei haline dair yazılacak bir mekaleyi ayrı, ayrı kısımlara: meselâ tedristeki muvafakıyetine, asar ve telifa- tındaki selasete, takririndeki icrayi sanatta takip ettiği usule dair ayırmak münassip olur fikrindeyim. Naliz Paşı hayatta sadeliği sever, ailesine çok merbut, fukaraya hizmete amade, hayrü hasenat sahibi bir zat idi. Dokuz evlâdından en büyüğü tabip idi (Doktor Sıddık bey merhum); bugün hayatta olanların ağabeyi eczacı Hasan uslübu nezahate, fasıllara Nafiz Beydir. Merhum neşetinden bir müddet sonra adeta verem hastalığını yakalanmış zanedilecek süret- te ziyade zayıfladığından akrabasını, dostlarını Hatta bu arada açık için pek ziyade telâş içinde bırakmıştır. ve saf bir havada yaşamak sevdiği Mektebi'Tıbiyye Başkâtibi Muhtar Beyin (müderis Doktor Âkil Muhtar Beyin pederleridir) teşvik ve muaveneti ile Çamlicada bir köşk yaptırarak bir hayli müddet orada ikamet eylemiş ve bu sayede bir şüpheli zaaftan ifakat bulmuştur. Nafiz Paşa bu vahim hastalıktan korkmakta pek haklı idi; çünkü binbaşı rütbe- sınde olan biraderi Doktor Sami Bey veremden vefat eylemiş idi. Bir aralık müderris kalbin- den de muztarip olmuş idi; hatta bir gün ders esnasında bir hünak Sadri buhranı geçirmiş ve derhal mektepten hanesine nakledilmiştir. İşte bu hastalığı henğamında geçen bir vak'a münasebetile merhum emrazın tedavisinde bazan manevi, ruhi tesiratın da ehemmiyeti ziyade olduğu cihetle. bu bapta ihmal edilmemesini talebesine ihtar ve izhar eylemiştir. Paşanın bü hastalığı esnasında istifsarı ha- tırı için ziyaretine giden talebeden bir hey'eti murahhasa odasında iken bir ihtiyar kadının nezdine gelerek işareti üzerine uzakta, kapı yanında kurşun dökmesine tesalif etmişler; ve bir «tabip üstadının» böyle hurafata, batıl efkâre itikadına hayretlerini izhar ile bu bapta istizahta bulunmuşlar; üstat hastalığı dolayısiyle o sırada söz sözlemesi münasip olmıyacağını ima ile ilk derste omeseleden bahsedeceği vadinde bulunmuş ve filhakika iyileşir iyileş- mez ders nihayetinde talebenin ricası üzerine kurşun döktürülmesine muvafakatının hastalığı münasebetile büyük bir keder içinde kılan ev halkının ve akraba ve taallükütının teessü- ratını teskin için olduğunu bildirmiş ve eritilen kurşunun suya dökülmesiyle inkisamı ve her- bir parçanın aldığı garip bazı eşkâlin ihtiyar kadın tarafından tefsirile hazır bulunanların hastalığın * sırf nazar dan ibaret olduğuna ka- naatleri üzerine herkeste (o bir sükünet ve em- niyet husulünü ve bu sebeple kendisinin artık tamamen rahat bırakıldığını ilâve eylemiştir. Bu halde görülüyor ki Nafiz Paşa merhum tedavide maddiyatla beraber bilhassa mutekit olanlar nezdinde maneviyat ve ruhiyyata da (ruhi tedavi) ye büyük bir ehemmiyet verirdi; hatta derste hoca bu vak'adan bahsettiği zaman uzaktan kurşun döken ihtiyar fikir kadına ve- rilen cüz'i bir meblağ ve nazara karşı adak makamında kestirilen bir kurbanın ücretine mukabil efradı ailenin telâşı. sükünet bulmuş, nazarın teayünü ve usulü tedavinin de ta- hakkuku üzerine kendisin de rahat bırakılmış olduğunu söylemiştir. Nafiz Paşanın tedriste kendisine mahsus bir üslüâbu vardı; daima talebenin merakını ımu- cip olacak misaller getirir ve memleketimizde o zamanlar hâlâ cari olan ball itikat ve itiyat- lara dair hoş hikâyeler söyliyerek içtimai, sıhhi ve tibbi meselelere dair nazarı dikkatlerini celbederdi. o Yetiştirdiği etibbadan herbirimizin