Mw Salon, Gazi hazretlerini ve konferansçiyı alkış- lyordu ve ben göğsüm kabararak düşünüyordum: Milletimize ait hakikatlerin Avrupa münevver muhitlerinde böyle söylenmiş olması fevkalâde büyük bir Zaferdi. Bu yeni zafer Gazi Hazretle- rinin askeri ve imedeni ve harsi inkilâplarının çok kıymetli bir taşı idi. Ne acınacak haldir ki türk uyanışının parlak in'ikasları böyle Cenevre üniversiti salonunda gümlerken; başta Fransızların mahut *Tan(Temps) gaxetesi bulunmak şartile itilaf matbuatının çoğu şimdi başka bir teraneye başladılar. Kardeş Aiganistanın geçirdiği inkilap mücadelesi baha- nesile “Tan - Temps» gazetesi müslümanlık ve tanssup avukatı oldu! Üç gün evelki yazdığı Afgan başmakale - sinde lakirdıyı bizlere dahi naklederek türk inkılâbına “Yapmacık? demek küstahlığında bulundu! Sonra bu Fransız paçavrası kafası kavuklu mütaassıp hoca gibi Kuranı böyle yeni- likleri kabul edemez gösteriyor! Fransızların nimresmi naşir efkâri olan 'Tan, 90 inci asırda utanmadan mutaassıp hocalara politika namına tellallık edebilir; çünkü politikada utanmak yoktur; hele iransız siyaseti hiç utanmaz... Acıdığım nokta, dünya inkılâbhının en büyük rehberi olan fransız milletinin böyle politikacılık yüzünden tahrihi şanlarını karalamış olmalarıdır. Fransız hükümetinin naşiri olan “Tan» ga- zelesi, 20inci asrın islam mürtecii olduktan sonra Fransızlar bir daha tarihi ve ananevi 'Türk dostloğundan dem vurmasınlar! Bu yaldızlı hapları yutacak bizde safdil kalmadı. 'Tan gazetesinin bu başmakalesini okuyup münevver Türkler için fransızlara sımimi gözle bakımak ihtimali kalmamıştır. Fransız siyaseti, başında 'Tan gezetesi olarak, koloni kârları için, imperialistlik için mürteci olmuş. tur, ve mürtecilere karşı biz de uzatılacak el kalmamıştır. Bizim dostluk ellerimiz Bittard gibi ilini ve hakiki teceddüt adamlarına uzanır. İşte Cenevre konferansından sonra okudu- Gum iransız gazetesinin bende uyandırdığı his bu oldu ve bütünnefretimin fransız mille- tine değil, iransız resmi siyasetine karşı oldu- Sunu tekrarlıyorum! Çünkü dünya inkılâbının başında yürümüş olan büyük fransız milletini hükümetinin aptal siyasetinden dolayı muaha- yık bulurum. a ) zeye değil, taziyeye lâ Ahmet İhsan No. 1690—5 UYANIŞ Şiir * Sesler I Gecenin örgülü bir saçı gibi Uzanan bir yolda, gel, kaybolalım. dü saçın ışıktan bir tacı gibi Doğacak güneşi böyle bulalım. Yürürken, tüy gibi hafif vücüdun Okşasın beni bir ipek temasla. Dinle, bak, derinden hazin bir udun Telleri inliyor bin ihtizazla. Bu, bir Anadolu bestesi, dinle! Bir sıla hasreti, yanık bir hasret! Sevgilim, sevgilim, billur sesinle Gel sen de bu gece aşk terennüm et! ği Uzak pınarlardan esiyor işte Islak nefeslerlerle dolu bir rüzgâr! Büsbütün eriyip son titreyişte Sönüyor yukarda bir, bir yıldızlar... Güneşin, o büyük dâhi ressamın Ufuk pembeleşti son İirçasile. Gel su iç altında şu yeşil çamın Bir köy çeşmesinin kırık tasile. Yoruldum, bir damla su iç, serinle, Oku hem çeşmenin kitabesini. Oku da mazinin sesini dinle, Masinin su gibi akan sesini... LI Otların içinde kanat çırpardk Ne hoş ötüşüyor' tarla kuşları! Ya hele ansızın uçup en uzak Çayırlar içinde kayboluşları! Hep böyle bütün gün bunlar ötüşür, Yamaçta çalarken çobanlar kaval. Ağaçtan kopan bir yaprak gibi hür, k dal. Ne yuvastanırlar, ne bir ki Dinle bu kuşların teranesini, Kalbimin sesini duymak istersen! Kalbim ki engin aşk efsanesini Ona sen tanıttın, ey sevgili, sen! Halit Fahri 12 Ağustos 1439