70 UYANIŞ Bu hastalık buralarda pek sık görülmiyor, yahut bu hastalığa tutulanların o kendileri de, etrafı da farkına Hastalık ilk devre- sinde anlaşılır anlaşılmaz bir haldedir. Umumi felç, bazı 'cilveleri cihetiyle de di- kkata şayandır, meselâ erkeklerde ve kadınlarda gösterdiği nisbet! Fransadaki müşahedelere göre erkeklerde 100 de 15, kadınlarda 100 de 5,9 İngilterde, Almanyada kadınlarda bir az daha fazla, fakat her halde erkeklerde daha ziyade, kadınların iki misli. Acaba buna sebep ne? Bu erkeklerin seviyeleri Balki.. varmaz. farktan kadınların ve üzerine bazı iztitlâlât Marazın sebeplerini arayarak.. Umumi felç, dimağ ve murdar ilik addedilmesine, mümkün mü? mer- kezlerinin umumi bir ufuneti dimağın'mükerrer, mütemadi teheyyüçlerinden , aklı ve fikri fazla iştigalden, iilitenasül zevk- lerine ziyade düşkünlükten, kumara ölçüsüz in- himak göstermekten, ikbale ve servete pek çok haris olmaktan mütevellit görülmesine bakar- sak felcin sebepleri arasında ayyaşlığı da unut- mazsak deyebiliriz ki: bu haller erkeklerde kadınlardan kat kat fazladır. Filitenasül zevk- leri de kadınlara erkekler kadar dimağ ve beden yorgunluğu vermektedir. Bu halde kadınların umumi felçe erkeklerdan az tutulması tabiidir. Umumi fele diğer safhalariyle ve tedavisi iti- bariyle de mutalaaya layık olduğu için Dr.Rubi- noviçin makalesini şöyle böyle iktibas ediyoruz: Umumi felci, bu dimağ hastalığını iptida 1681 de İngilterede Villis fark etmiş, 1799 de diğer bir İngiliz Dr. Haslam da bu hastalığı görmüş- tür. 1899 de fransız Dr. Bayle bu hususta bir tez neşretmiştir ve hastaliğın adını koymuştur. Dr. Robinoviç «paralysie generale»ile takriben şimdiye kadar bir takım tabirler kullanılmış olduğunu da söyliyor, Şunlar: meningoencephalite, chronigue diffure, dema- nce paralitigue, encephalite chronigue intersti- tielle dıffuse.. Bu hastalık küçük yaşlarda da görülür, en ziyade kirk ve kırktan sonradır. Hastalığa tutulanın seciyesi değişir. Ziyade teheyyüçlere uğrar, bunlar gâh neşelidir, gâh meyusanedir, her halde hasta sözleriyle, hayrette bırakır. ortada bir manada hareketleriyle etrafını selp yokken pek memnun meyus olduğunu söyler. Böyle akıl ve mantıktan hariç safhalar gösterir. Git gide hasis arızalar uğrar, göz sinirlerinin arızasiyle ruyet bozulur. ve bahtiyar yahut Samia, zaika, şamme hislerin de de teşevvüşler görülür. N. 1690-3 Hedavi edilmezde hastalık kendi haline bırakılırsa davamı bir seneden üç seneye kdardır ölüm yaklaşırsa sar'a nöbetleri gibi nöbetler görülür. Me Gene Dr. Rubinoviçe göre, umumi felç ile firengi pek ziyade alakadardır. Bu hususta avrupalı maruf hekimlerin kıymetli müşadele- rini zikrettikten sonra Japonyalı mikrobıyolojıst Noguchi nin umumi felç ile malul olanların dimâğında firengi spirochete lerini bulduğunu söyliyor. Şu mutalaa ile beraber: Umumi felç ile firengi bu derece alakadar bu hastalığa da firengi Umumi akla gelir ki tedavisi tatbik etmek felce karşı nekadar firengi ilacları varsa tecrübe edildiği halde hiçbir faide ve tesir gösteremem$ştir. Viyanalı porfesör Vağner von Jauregg tababet alemine umumi felce tutulanlara malarya aşla- bundan imuvaffakıyetler olünca müessir olur. yarak tedavi ettiğini, gördüğünü bildirdi, ehemmiyetle karşılandı. Bu usul vakıa anpirik yollardan mülhem gibidir. Bazı asabi hastalıklarla musap olanlar üste diğer bir maraz kaparlarsa, meselâ tifoyada uğrarlarsa bunlardan asabi hastalığın geçtiği görülmüştür. Dr. Vağner von Jauregg 1917 umumi felcin tedavisi hakkında tecrübe- lerle uğraşmıştır, nihayet malarya aşlamış, pek eyi bir be “malariaterapie Bu usulün tatbiki yoluda gayet sade. Hat otuz sene 1880- bunlara neticeler elde etmiş, ortaya çıkarmıştır. malarvava tutulmuş birinin kanından 0,6 san- timetre mmükâp kan almak, bunu umumi felce müptelânin kanına zerketmek. Böylece felçli hasta ısıtmaya tutuluyor, on on beş nöbet geçi- riyor, sonra isıtma kinin ile tedavi olunuyor, defediliyor, umumi felçte bununla beraber defolup gidiyor. Viyanalı profesör usulünün kat'i bir tedavi yolu olduğunu asla iddia etmiyor. Tecrübelerini gösteriyor. Mesela bu suretle hastadan beşi eyi olmuş, ve neticelerini tedavi ettiği dokuz bunlardan biri intihar etmiş, diğeri gene ayni hastalığa uğramış, üçü de bu yolda tedavi ve teşfiyelerinin üzerinden on sene geçtiği halde sapa sağlam kalmıştır. —> Viyanalı Dr. Vağner von Jauregg tecrübe- lerini ilân ettikten sonra Fransada ve diğer