No. 1690 —5 UYANIŞ 75 Cevat B. in üç renkli bayrağı, türk vahdeti aley- hindedir. Azerbaycan garbi türk birliği hudut- Jarı dahilindedir. Ayni hars içinde bulunduğun- dan ayni dil ve ayni bayrağa malik olması icap eder. Şairle dil noktasında o hemfikriz. Lisan, yukarıda da izah ettiğimiz veçhile mefküremize uvgun bir tarzda inkişaf bulmaktadır. Fakat, kafkaslı şairlerin ekserisi bu bayrık hatasını yapmaktadırlar. İ. Cevat B.in şiirlerinde kuvvetli bir lirizim vardır. İfadesi düzgün ve seyyaldir. Şair vatan anlatırken kirik kalemini tuğyana çağıracak kadar içlidir. Gültekin B. kaikaslı şairlerin en velududur. hasretini Hece ve serbest nazımla yazdığı şiirlerinde küvvetli heyecanların izlerini görmekteyiz. « Ve siz ölümün korkunç yolunda Demir adımlarla vürüyen gençler. Siz ey bir taliin gizli kolunda Vürürken bahtı da sürüyen gençler; muısralarındaki ses, hayatın maverasından gel- mektedir. Şair: Kendi sesin olsun ruhunda beste diyecek kadar hür ruhludur. Fakat, neden: Bana lutfen verin üç karış toprak» şeklinde yer ve yurt istedi? Şairin eserlerini okürken mühim bir yan- lışlığı da tenkit etmek mecburiyetindeyiz.Gülte- kullanıl- ve <Azerbaycan» kelimelri var- kin B. in birçok şiirlerinde yerinde mayan «Azeri dir. Mesela: «Azeri kanıyla yıkandın yeter.» Ağlamaz ateşten türeyen Azer. » Aseri ateşperest demektir,ki Zerdüşt dinine isimdir. o Kafkasya halkı geç müsluman olduğundan, arap serdarları demişlerdi. dine salikti. Fakat Kafkas civarı türklerle mes- mensup olanlara verilen bunlara . azeri İranlılar da ayni kündu. Zerdüşt mezhebine intisap etmis olan bu halk lisanını muhafaza ve milli benliğini idame için İran zerdüştlüğünden kendisini kurtarmak ihtiyacını duymuştu. Bunun için mezhebine a- zeri ismini verdi. Bu hal tıpkı sünni, şii ayrılı- Sını andıran bir şekildir. Azeri ismi milliyet ismi değil, mezhep ismidir. Şairlerin mezhep ünvanını — bu hatayı sade Gültekin B. değil, hepsi yaptığından cemi sigasını kulaniyoruz! — milli unvan haline getirmeleri ve türklügü inkı- sama götürecek bir tarzda hareketleri doğru değildir. Bir Istanbul şairi türk milletinin bir kısmına Osmanlı milleti ismini vermediği gibi, bir Bakü şairide, keza Türk milletinin bir kısımı- maazeri ismini veremez. Nitekim, Gültekin Bey: <Türklügün kalbine vurduğun neşter.» «O toprak, ki hükmeden türk bir diyardır » gibi misralarla, türklügun umumiyetini, gayrı- Şuuri olarak söylemiştir. Çünki turk Jisanını kullanan her san'atkârın ideali türk birliğinden başka bir şev değildir. Hn. göstermekle hususiyetini mahzun kadınlık ortaya koyacak hiçbir eser ver- memiştir. Bu mühim bir noksandır. Gülseren ve Nafia yazılarında hassas ve bir çehre beraber bize Şükrü Hmm. ların yazı- ları da bu nakiseden kurtulamamıştır. Sanan B. bazan: «Vürüyordum.. Önümde bir sonsuz uzun yol, Dikenlerle doludur. Yolumda zelzeleler, tükenmez fırtınalar. » Şeklindeki misralar Tevfik Fikretin «zelzeleler» ve “izler” ini hatırlatan çetrefil üslüplu bir şairdir. Ali usta bağrı yanık bir halk şairidir. Mes'ut Safiet B. in yazılarında taşkın bir gürültü ve yılmaz bir hamle vardır. Azeri zade, B. H. Hamit zade B. ler destar, şairlerdendirler. A. Yusuf, mani yazan imzaları için de fazla bir şey söylemiyeceğiz. Çünkü şiirleri vatan hasretinin terennümünden ibarettir, Fakat #* ünvanlı ile ismini gizleyen şairin * susl» âhenkdar harsi bir kuvveti haiz ve felsefi fikirleri muhtevi şiirini, üzerinde te- vakkuf edilecek kadar kıymetli buluyoruz. İstanbul: 995 Sabih İzzet Şiir ; Yalnızlık Gönlüm diyor ki bana Sel ol, köpür; yel ol, kaç! Ne kadın lazım sana, Ne göz, ne bir tutam saç! Sal başını gö Git düşüne, Eriş ki o son güne Yalnızlık başında taç... Ilhami Bekir