Si No. 1690—5 yerlerde bir çok doktörlar bu tarzda tecrübelere Bundan istifadeler ve muvaffa- kiyetler oldukları bu sene şehrinde inikat eden tıp kongrasına tepliğlerin- girişmişlerdir. görmüş Anvers den anlaşılmıştır. Avusturvada 1917den 1922 senesine kadar umumi felece müptela dört yü; hasta üzerinde bu tedavi yolu tatbik edilmiş, bunlardan yüz yirmi sekiz hasta şifayap olmuş ki 100 de 32 demektir. ir Makalesinden bahsedeceğimiz Dr. Rubino- vic kendinin bizzyat bir müşahedesini de şöy- le kaydediyor: “<Otuz yaşında genç bir adam bütün avarizini göstererek umumi felece yaka- lanmıştır. Bir sene her türlü kimyevi dava- larla, firengi ilaclariyle tedavi edilmiş, zerre İaide başka hali kadar bir göstermedikten günden güne ftenalaşmıştır. Bir aile babası olan bu adam işten güçten kalmıştır. Malarya aşlayarak tedavi edilince hastalığı icabı ken- disine gelen sayıklamalar geçmiş, aklü zeka- sının bulanıklığı zail olmuş, tabii halini bula- rak meşgalesine davama başlamıştır. Bir tek muşahede ile bu usulünu isabetine hüküm verecek kadar safdil değilim, ancak Anvers tp kongrasına teplig edilen bu yolda diğer müşahedeler bunu teyit etmiş olduğu için umumi İelecin bu surette tedavisi iaide ver- diğine kaniim. » >—> Evet, makalesindeki fikirlere, mutalanlara, izahlara göre muhterem doktor umumi felece faidesine kanidir, fakat bu- nun imekanizması nedir? malarya aşısının Işin burası merak edileek bir noktadır. Aslı faslı firengi olan, bundan tevellüt etmiş bulunan umumi felç,firenginin bütün tedavilerine Papuç maıryaya en müessir ilaçlarına aldırış etmediği, bırakmadığı halde nasıl oluyor da tutturulduktan, mesela gün aşirı bu hastalığın titreme ve çayır çayır yanma nöbetlerini on onbeş deia geçirdikten sonra inatçı belayı ba- şından atabiliyor? Bu Suale cevap verebilecek olanlar nwari- yatçılardır. Nazar de&mesin. Bünların havsala- ları boldur. Nazariyeleri çoktur. Bazılarımı göre umumi felcin esas tedavisi firengi ilaçlariledir. 7 UYANIŞ Malarya cümlei asabiyeyi allak bullak eder. İşte uzviyetin amakina nufuz fikrince de bu vesile ile ilçlar ile tesirini gösterir. firengi ilaclarınıntesiri ve bunlara lüzum yoktur, yalnız başına malarya bu işi görür ve görmktedir. Nazariveler fena bulmaz bir hazinedir,sarfe- Bazılarının debildiğine kadar sarfet! Işin alaya tehammülü olsa denilebilir ki deli deliden korkar; birinci defa timarhane- mizde umnmi felç delisi malarya delisini gö- rünce korkup kaçıyor. Işin doğrusu, tecrübeler, tedaviler, neticeler insanların ilmi bir kadardır, buradan ilerisi için nekadar nazariyelere girişilse ekseriya hafta varılacak nokta şudur: cehaleti itiraf! Mahınut Sadık Deniz tutması Islanmış bir yelken kokusu geldi Denizden, denizden gene denizden. Küpeşte alçaldı, sülar yükseldi; Bir martı atladı üzerimizden. Uzakta, kül rengi bir ıslak ada; İçinde, denizin çarpıntıları. Inut: gözlerini artık kapada Arkamızda kalan o martıları. Üşütme kendini uyuyacaksan, Yün battaniyene iyi sırın da Ne olur uyusan, su gibi aksın Bu rahat koltuğun hasırlarında, Böylece örtülü göğsüne kadar, Kulak ver rüzgârın gelen sesine, Sürünüp geçiyor ağır bulutlar, Vapurun çirpınan tentenesine. Yorgunsun; ellerin ne kadar sıcak Hızlı, hızlı nefes aldıkça vapur. Kapı gözlerini, seni varacak Paslı demirlerde parlayan yağmur. Böyle çırpındıkça, sen terledikçe Cözlerin bir tatlı renkle Bir yelpaze gibi düşüyor gece: Alnında bir.küme saç ürperiyor. eriyor. Korkma: sana yakın bir köşedeyim, Dalgalar ıslatmız yanan derini İstiyorum, yalnız ben işiteyim. Mırıltılarını, nefeslerini Dijon: 38-12-9283 Sabri Esat