74 UYANIŞ No. 1609—5 Malçı! Çarlık Rusyası bolşevik ihtilâliyle yıkıl- dıktan sonra, Rusyada ufak,uftak hükümetler teşekkül etti. Kafkas dağları etrafında ve Kara- arasında oturan türklere istiklâl verildi. Fakat, bilahere kızıllar burayı Şair Gültekinin ebbet bir meş'ale» dediği istiklâllerini söndür- danizle Hazerdenizi isilâ eüiler. “sönmeyen mü- mek istediler. Şeki harekete geçti ve yürekleri vatan aşkiyle çarpan kafkaslı türkleri zulümle, kahırla susturmak istedi. Başlarına bir topuz gibi şu emri indirdi: — Malçı! Bü, rusca demektir. Fakat, ben- iğini idrâk etmiş bir milletin hiçbir kuvvetle söyleme» ww — esi kıstırılamaz! İşte Fenlandiya, işte Lehistan ve işte mizde olan kafkas türkleri! Bu kitapta İstiklâl uğurunda”» si eli- e R- vat, Gültekin... Am., Gülseren, B. Sanan, H. Hamitzade, A. Yüsuf, Nafia şükrü» isimli şairlerinin Ali usta, Âzerizade, Mes'ut Saffet, 14 şairin imzasını ve bir mukaddeme ile iki de makaleyi görüyoruz. «İstiklâl uğurunda» tamamen vatani şiirlerle dolmuştur. Diyebiliriz ki bu kitap, Gültekin B.in şu iki mısraiyle idealize edil- miştir: Dağların mihrabım, taşın minberim, Ben senin adına secde eylerim.» Arkadaşlarına her itibarla faik olan. İ. Ce- vat ve Gültekin Beylerle diğer kaikaslı şiirler de ruh itibariyle Namık Kemale mensuptürlar. Şekil itibariyle bazıları Teviik Fikretin üsülune kadar gelebilmişlerdir. Bazıları da hâlâ mani tarzında ve Kaygusüz Aptal gibi yazmaktadırlar. Mamafi, bunların hiçbirisi Hdebiyatı Cedideden zamanımıza kadar devam eden sün'i edebiyat hareketleri dahiline girmemiştir. Kafkaslı şair- lerin en karakteristik sıfatları harsi bir esastan yürümeleridir. Hakiki edebiyatın mebdei de bundan başka bir şey midir? Kafkaslı şairlerin takdire şayan bir hususiyt- leri de İstanbul lehçesini — ki en mütekâmil şiveye maliktir — kullanmalarıdır. Butun türk lerin bü şiveyi telaffuz edebilmeleri için sanat- kârlara mühim vazifeler düşmektedir. Çünkü, ancak sanatkârlam himmetiyle şive ve lisan lehçesinde şive farkı vardır. Mesela ittihat hareketinden vahdeti başarılabilir. Her milletin evelki Alemanyada yekdiğerine hemen hemen benzemeyecek şekilde 25 şive belirmişli. Renli bir alman münihli bir almanın dilinden anlaya- mazdı. Alman vahdeti hazırlanırken Purusya şivesi kabul edildi, ki en mütekâmil şive de bü idi: Türklüğün Istanbul şivesi gibi. Alman sanatkârları Purusya şivesini kullanmağa baş- ladılar. Az zıman sonra Almanyada şive birliği hasıl oldu. Fılamanlar, holandalılar, danimarkalılar, isveçliler cermen oldukları halde, ayrı bir al- maliktirlerk. Çünkü, mahalli cermen şivelerini kitaba geçirmişler lisanı yapmışlardı. Bunun için, bu küçük millet ler kendilerini almanlıktan hariç dirler. Bu mes'eleye ait ikinci bir misal de manca lisanına ve sanat addetmekte- ıslav milletleri arasında görebilriz. Islavların rüs, bulgar, sırp, leh, hırvat gibi milletlere munkasem olmaları bu sebeptendir. Yani, şive- lerin lisan olarak inkişaf bulmasından ve lisa- nın da müstekil bir milliyetin rumuzu olarak tanınmasından ileri gelmiştir. Nitekim, çarlık o rusyası türk vahdetini bozmak için Türkistanda Kirgiz, Özbek, Kafkas Kırım, Kazan, Kazak şivelerini kitaba geçirmek ve bunları müstakil birer lisan haline koymak istemekteydi. Bu pılanın tahakkuku halinde 'Türkistanda şekiz, on tane güçuk millet mey- dana çıkarak ve bunların arasında lisan vah- deti olmadığı için hars birliği de olmıyacaktir. Neticede de Mâkyavelin | taksim et, idare et | düsturu tahakkuk ettirilecektir. Bolşevik Ruşya da ayni proğramı tatbki et- mektedir. Kafkas şairlerinin bu mes'eleyi anlamaları ve Istanbul şiveşiyle eserlerini yazmaları yerin- de ve değerli bir harakettir. Yalnız, neolur, bazan «sipariş etmek, yaşıl alav, kokumak, ditre- mek, örük, fanar» gibi yabancı kelimeleri kul- lanmasalardı. Kitabın ilk şiiri İ. Çevat B.in «Milli bayra- &ımıza» ünvanlı yazısıdır. Şair burada: «Üç rengin aksini kuzgun denizden, Armağan yollasın yare, bayrağım.» demektedir. Halbuki, daha yukardaki bir şiir- inde: «Gül rengindeki bir bayrağın, Ortasında bir hilâl. Ey al bayrak, senin rengin Söyle niçin böyle al? diye yazmaktadır. Bizce tek bayrağa gönül ve- rilir. Müteaddit sancaklar sevilince, bu duygu- nun samimiyetinden şüphe hakkımızdır! 1.