Çüt İ Sayı 20 BEBlLURREŞAD . - Allaâ zıe .Üm Fz Yazan: Dıyaııet Reısı Hamdi Akseki Şunu unutmamak lâzımdır kı materya- ma her sey inkâr ve lmıyaıak ardı. Çün- kü her gün. birâz daha ilerleyen ilim ve fennin, zannedildiğinin hilâfına olarak, bütün meçhur- İeri -halledemiyeceği anlasıhyoıdu Nasil halle- dilecekti ki ılım ve fen demek, hâdiseler ara- sm(îakı ilgi ve münasebetlerden ibaret oları ka- nuünlar, sebebler ve cinsler demektir. Bu' ba- “kımdan ilim ve fen kısmen birleştirilmiş insan * 'bılgılerı demek olur. Halbuki böyle bir tevhi-' in mü olabilmesi içia nihai bir tevhide, dahî irca' edilecek — «sebebden” . mü: stagm : sebebe, mutlak ve vacip. bir vücuda» ıhtıyacı vardır. Allahı inkâr- etmek, bu ıhtıyacı reddetme tir. 'Bu ise ilim ve fenni -temelinden söküp atmak 'beşeııyetm iftihar _ettıgı medeniyeti hiçe indirmek, suphecılıgı tes'sis etmekten başka bir sey değildir.: Bina- enaleyh, ilim namıma dini ve Allahı inkâr” et- mek, ilmi hakikatleri göremiyecek kadar cahil olmak demektir. Buğgün ilim ve fen, bilmedik- lerinin sınırlarını -tamamtadığı iddiasında de- gıllerdır İlmin de, dinin de ayrı ayrı yerlerı V)lyam. Ceymis ne güzel ıfade et- tedavi — çarelerini de ferdlere süküneti , :rüh, —müvazenei Aahlâkiye temin £ ederi — O- da” hazı: hastahklam ilim ka: dar, hem de bazı kımselerde Jlımden daha |. : Isyan bıze racı’se de, bır böyle temasa Z, S nırım Ti Ilahısıne » Hâşâ! Islamı evet, tefrıkalar kastı kavurdu; . . . Kardeş, bilerek bilmiyerek, kardeşi vurdu; - Can gitti, vatân gitti, bıçak. dine dayandı; Lâkin o zamahı silk'nerek ' bırden uyandı. Bir gör ki bugım can da onun, kanı da onundur; 'Duııya da. onüun, din'de onumn, şan da onündür. Bin parça olan vahdeti bağlâsken uhuvvet, Gorseıı, ezeli râbıta bir buldu ki kuvvet: : Saldirsa da kırk ehl-i salib ordusu; kol kol ;Dort yüz- bu kadar mılyon esir'olmaz, emin ol! Mehmet Akif” ziyede tedavi edei, Ilım ile din kaınaun hazi- neleıını açmalx için kullandığımız aynı derece- e $ iki anahtardır. Riyaziyatıü, yanı adet - Ve Feza vakalarını gâh hendesei tahliliye, gah_ ile yahud hesabı namütenahi ile tetkik. elif usuller ile aynı derece- 'de muht neticeler istihsal ettiğini görüyoruz, Dini usul ile ilmi usul de niçin böyle olmasin?.. Neden büunların bırı mevcuüdatın bir safhasına, diğeri de öteki safhasına nazar etmesin?. . ğer böyle ise her ikisi de kendisine göre ka- bili tahakkuk ve isbat olan din ile ilira ilelebed birlikte payidar olurlar. İnsan ilimden istifaz “de eder, fakat din ile yaşar. Cüz küllün yerini tutamaz, timsal hakikati izale edçmez Ib.m di- nin yerini tutamadığı gibi dinin istinad. ettiği sübjektif şeniyetten de müstâğni olamaz (1)» İşte bu sözler, Âvrupanın en 'buyuk feyle- soflarının, ilim adamlarının fık.ı.rlerıdır Bun— lar isbat ediyor ki: «İlim devrinde di yoktur.» : Propagandası hiç bu hakıkatı 1fade u - etmiyen sözlerdendir. ' ö n ,.ı.u“ Diğer taıaıta.n cemıyetın dınsız yasıyamı— : yacağını cok elim tecrübelerle anlamış olan - bazı filozoflar da «dini tabil» diye, bir dinin lü- zumundan , buhsedıyorlaıdı ki, Jul Simon da bunlardan bir idi.:(2 ) ğ «Son asrın ilim v fıkıı adamlaıına gme ilim, iman, ahlâk» a<11 altında toplanmış — ve ' ;türkçeye çivrilmiş olan bu yazılar da garbde dine karşı duyulan ihtiyacın derin bir. ifadesi- dir. Bu, bakımdan bu makaleletiri büyük one-— “mi vardır. Ahlakswlıgın netıcelerz F eıdleıı dınden ahlaktan ve manevıyattan “uzaklaşan bir cemiyetin tezahürleri de ahlâk ile ilgili olamıyacagından boyle bn cemıyette mtızam, “nu ıdlak etmiş olan bazı fılo7of1ar ve 1c’cımaı— (1) Emil Botru — İlim ve Din. « (2) «İslâm» Tabif ve umumi din» dir. Adındakı cseıımızde gemş malumat vardır -