'mxş’ n ** , değilmiş gibi, —F —— -— MILLIYET SALI 19 MART 1935 îxeğke qıtmeseydım ! az t e Ş SK ei Bugünkü Gılatasarayla eski Galatasaray, bugunku Fenerbah- çe ile eski Fener arasında hiç, ama hiç mi hiç bir. münasebet kalmamıştır (Ali Nacı Karacan'ın geçen haf - taki Galatasaray - Fenerbahçe maçı hakkında (Top) ga: de çıkan gazetemize alıyo - Bgüz el bır yazısını vuz:) Dört sene gurbetten sonra, pa- zar günü memlekete avdet etti - ğim zaman, — beni ilk sevindiren fhaber, cuma günü Fenerbahçe ile Galatasaray arasında senenin en mühim, lik şampiyonası maçının oynanacağı haberi oldu. Dört se- nedir İstanbuldan ve külüplerimi- zin beni senelerce büyük heyecan- lara düşüren karşılaşmalarından uzak kaldığım için, birdenbire bir fırsat gibi karşıma çıkan bu Gala- tasaray - Fenerbahçe oyununu gör- mek emelile, diyebilirim ki, pazar akşamındanberi, cumayı adeta ip- te çektim. Bu oyuna kafamda bi- raz fazlaca ehemmiyet- vermekli- ğimin sebebi de, geçen sene şam- piyona listesinin kuyruğuna ta - kılmış vaziyette kalmış Galatasa- rayın, bu sene sonunda, daha ge- çen hafta Fenerbahçeyi 4 - 0 gibi, Slâvya takımını andırır. mühim farkla yenmiş olması idi. Bu far- kın benim gibi oyunu seyretme - -üş bir insana verdiği ilk fikir, bir sene zarfında Galatasarayın başyukarı ve — Fenerbahçenin de başaşağı, müthiş bir sür'atle çı- kıp inmiş olmaları icap ettiği fik- ri idi, Bu asansür yükselişi ile bu uçurum inişini gözlerimle görmek ve dört sene içinde Balkanlarda seyrettiğim bir 'çok ecnebi takım oyunlarından sonra bir de şöyle kendi Fenerbahçe takımımla Ga- latasaray takımımızın halini gö - rüp eski heyecanlarımı — tekrar içimde canlanmış — hissetmek i - çindir ki, dünkü maça, büyük he- vesle, adeta koşa koşa gittim. Stadyomun kapısına vardığım zaman saat üçe geliyordu. Eğer iânlarda yalan söylememiş idise- ler, maçın üçte başlaması icap edi- yordu. Halbuki saat — üçe çeyrek kala stadyomun demir kapıları kapan- kapanmış — olmaları kâfi arkalarına demir kollar takılmış ve üzerlerine de, zincirler asılmıştı! Irili ufaklı binlerce kadın erkek, ve içlerinde de ben, ellerimizde biletlerimizle, içeri girmek için kulüpler tarafından halkın içeri girmesini idare maksadile parmak- lığın gerisine konmuş birkaç za - vallı beceriksizin keyfini bekle - meğe mecbur oluyorduk, Bu zevatın biletsiz adam gir - mesine mâni olmak için buldukları siştem şu idi: Yirmi dakikada bir kapının bir tanesini aralık ediyorlar, o anda biribirini ite kaka demir kapılara yüklenen kırk elli kişiyi içeriye alı- Yorlar ve sonra, musluğu, yani ka- pıyı tekrar kapıyorlardı. Eğer id- râkten bir parça nasipleri olsa idi, kapının genişliği ile dışarıdaki se- yircı adedini darbederek, icat et- tikleri sistemle kalabalığın an - cak bir haftada içeri girebileceği- ni anlayabilirlerdi. Fakat bütün böyle vaziyetlerde — olduğu gibi, halk, hayvan muamelesine taham- mül etmedi; — Kapıyı zorladı ve içeri girdi! Bir kaç sıkı kontroldan sonra, balkona çıktım. Karşı taraf ihın- cahınç dolu, balkon — bile tıklım tıklım... Bu manzara karşısında, esxi büyük maçları, bizim inşa et- tiğimiz gene bu stadyomda, Fe - nerbahçe umumi kâtipliğim za - manında, Slâvya ile ve Galatasa- rayla yaptığımız, heyecandan in- sanı deli eden o meşhur oyunları andım. Ne mutlu bana ki, İstanbula gelişimin — ilk cuması, işte, canım gibi sevdiğim Fener- bahçe ile senelerce — yendiğimiz Galatasarayın — gene mühim bir karşılaşmasını seyredecektim, Oyun daha başlamadan, etrafa bir göz gezdirerek aldığım inti- balar şunlar oldu: Dört sene içinde, stadyoma bir çivi çakılmadığını ve vaziyetin bı- raktığım gibi — kaldığını her şey gostenvordu Kışlanın karşı pen- cereleri, insanın kalbini, sonsuz bir boşluk hissi ile dolduran ölü göz- lerile, çirkin-tesir uyandırmakta devam ediyordu. Karşı tarafa ku- rulmuş ve müşteri bekliyen ilân kalafatları üzerinde, bir satır yok- u. Halk, gene parmaklıkların ar- kasında idi ve maçı seyredebilmek için biribirinin — sırtıma zıplamak saanhurivatinden kartülmuüs de - - -kepazelikler. kâfi değilmiş gibi, “re bir çeyrek, bir kere de bir çey- “teremediler. Bunlar, hele-zavallı - Galatasaray; Fenerbahçe ile be - YAZAN: Ali Naci Karaçan seyircilerden bir çokları, aynı âşi- na kimselerdi. Yalnız biraz daha büuruşmuşlar, biraz daha ihtiyar - lamışlardı. Ben bu düşüncelere dalmışken, birdenbire Galatasaray, meşhur “Re! Re! Re!,, gürültüsü arasın- da sahaya — fırladı. Arkasından Fenerliler, halkın hâlâ kendileri- le beraber olduğunu gösteren al - kışları içinde, ortaya çıktılar. Tanımadığım bir hakemin dü- düğü ile, bana Bükreşe gidip ge- lirken Karadenizde çektiğim müt- hiş fırtınaları hatırlatan bir rüz - gâr altında, saat üçü bilmem kaç geçe, oyuna başlandı. Fenerbahçe, düşmaniı, yani rüz- gârı lehine alarak oynamakta idi. Üç dakika, beş dakika, on dakika, yirmi dakika... Mütemadiyen taç oldu ve benim üzerimde sanki da- ha oyun başlamamış gibi bir tesir uyanmakta idi. Oyun, Galatasaray — takımının yarı sahasında geçiyor, fakat Fe- nerbahçenin ezici, — hâkim tesiri gözükmüyordu. İlk intibarm, tesadüfi bir kala- balık arasında oyun oynamak fır- satını bulmuş iki mahalle takımı- nın maçını seyrettiğim intibart idi. Otuzuncu dakikadan sonra Mu - zaffer, Fikret ve arkalarından Ni- yazi, üç büyük ve eşsiz fıtsatı ar- ka arkaya kaçırınca, maçtan ümi- dim kesildi. Bunlar, klâs oyuncu- larının aslâ kaçırmıyacakları, kaç- malarına imkân bırakmıyacakları fırsatlardı. Birinci devre, böyle, manasız, tatsız bir oyunla, hattâ seyircileri bile-coşturmâdan, sıfır sıfıra bitti, Diyebilirim ki, şiddetli bir rüzgâr altında oynanan bu oyunda, yalnız top değil, oyuncular da, iradeleri- hi tamamen rüzgâra kaptırmış gi- bi idi ve topa vuranlar rüzgârı as- lâ hesap etmemekteydi. Bir kâğıt tabakasını küçük küçük parçalara ayırıp ta havaya savursanız, nasıl rüzgârın altında — serseri, şuraya buraya dağılırsa, işte iki takımın ve topun birinci devredeki görü- nüşü, böyle bir görünüştü. F Alelâde bir ikinci kürhe takımı halinden, — bir takım tesadüfler, bilhassa karşılarındaki takımların şayanı hayret beceriksizlikleri, ih- | - malleri, lâkaydileri yüzünden bir- denbire şampiyonayı ümit edecek hale gelen Galatasaraylılar, bi - rinci haftaymın müthiş rüzgârla- rından kazasız, belâsız kurtulun- ca, ikinci haftaymı galibiyetle bi- tirmek ümidine kapıldılar. Fakat TTT [MUTEFERRIK HABERLEJ Bozkırda seller Vöi ired Çarşamba çayı taştı,büyük Zararlara sebeb oldu Bozkırdan gelen haberlere göre, geçen pazar günü Çarşamba çayı taş- mış, dere «enarında bulunan bütün evleri su baamıştır. Hükümet konağı- nin z imin hışmı, fırka ve eblediye bi- naları ile birçok mağaza ve dükkân - lar da su içinde kalmıştır. Sular on iki saat sonra çekilmeğe başlamıştır. Nüfusça zayiat olmamışsa da, köylerde su altında kalan mezru - at büyük zarar görmüştür. Dere köyün de iki evle bir değirmeni sular gö - türmüş'ür. Çarşamba çayının üstün - dekı köprülsrden çoğu yıkılmıştır. Seyaişehrin bahçelerinden geçen çay, aşağı mahalleye giden iki köprü- yü götürmüştür Bu çay ile Karabulak çayı da taşarak ovaya yayılmış, on beş dönümlük mezruat su altında kalmış- tır. GÜMRÜKLERDE . , Film resmi Filmlerden kıymetlerine göre mi, yoksa kıra ücretlerine nazaran mı, gümrük reşmi almacağı meselesi çok dikkate şayan bir safhaya girmiştir. Sinema 3*hibleri, bu vaziyetin sinema ücretlerinin pahalılaşmasına sebebi - yet vereceğini ısrarla iddia ediyorlar. Soylendıgıne göre, kıymet üzerinden resim almak, bugünkü resmin birkaç katmı ödemek demek olacaktır. Günarcük idaresi yeni kararı tatbi- ka başlamışur. Fakat, sinemacılar ih- tiyaçları olan filmleri daha evvelden getirtmiş vaziyette oldukları için şim- dilik erdişeli görünmüyorlar. Bu nok- tai nazar ihtilâfının önümüzdeki sine- ma mevsimine kadar halledileceği ve sinema ücretlerini arttırmağa lüzum kalmıyacağı umuluyor. Tak: s tahkikatı Takas suiistimali etrafında gümrü- ge aid dos alar ve defterler üzerinde ikata devam edilmektedir. Bu a- raştırmada yeniden bazı kımıelerın ma lümatına imüracaat edilmesi muhte - meldir. Tahkikatın on beş güne ka - dar bitir..cceği tahmin edilmektedir. ARLİDALiz di Modern kahveler Iç İşleri Bakanlığının tavsiyesine gö re, Istı.nbuldı huyuk, modern bır kahve bazı . yomun büyütülmesine karar verilmişti. MAARİFTE Marrif müdürleri talimatnamesi Maarif müdürlerinin salâhiyeti ve vazifeleii l.—ı akında yeni yapılan tali- matnamenin Hazirandan itibaren tat- nacaktır. Yeni talimatna- öre, orta mekxteplerle, maarif n teftiş ve mürakabe sa- halar çine alındığı için, yüksek tah- sil görmemiş olan Maarif müdürleri diğer vazifelere iayin edilecek, yerle- rine yüks<k i4ekteb mezunu maarif müdürler. layin olunacaktır. MEKTEPER BUGUN AÇIDI — Kurban başıcını münasebetile tatil edilen mektebler, b sabahtan '“tiba - ren tedrisat başlıyaecaklardır. » İSTANBUL BAROSUNUN YILLIK TOPLANTISI — Istanbul barosu se- nelik içtimamı bur n yapacaktır. Bu içtimada yeni idare heyeti ile baro in zibat meclisz' intihabı yapılacaktır. Iktısat Vekâleti müşaviri Von der Porten Ankaradan şehrimize gelmiş - tir. Şehilmizde bulunmakta olan Os - manlı Baukası umum müdürü Bay Bel let Parise dönmüştür. — Çöken merdiven Trabzonda Gazi paşa ilk mektebinde bir kaza olmuş, talebe dersten çıkıp i - nerelrken, merdiven çökmüş ve dört ta- lebe hafifçe yaraanmıştır. Çürük merdi- ven tamir edilinceye kadar, talebe baş- ka mekteplere dağıtılmıştır. Ucuz tuz ANKARA. 17 — Tuz kınunu layılıı ertesi cel muzıkere edıleoekhr Bilhassa hayvan sahiplerine tuz daha ucuz satılacaktıf. — .l A aiürkün Tr: b:o0-caki heyk-i TRABZON, 16 — Belediye Atatürk'- ün dikilecek heykeli ile meşgul olmak ü zere bir komisyon teşkil etsiştir. Hey - keltraş Bay Nejat komisyona iştirak et- mektedir. Erenköy sanatoryomunda yeni pavyon İstanbul Verem Mücadele cemiyeti tarafndan Erenköyünde kurulan sanator- Sanatoryoma eklenecek olan yeni papi- kahve _çı li ÖĞÜ &a ça | Onun temel atma merasimi bugün saat Tışmaktadrlar. Tıcımt odası bu teıebbn- 11 de yapılacaktır, se müzaheret edecektir. n zi , Müstehcen tulüat oyunları Karadenizde fırtına Matbuat Umum Müdürlüğünün kara- Kİ dan verilen malü v: “-i,". rıü tulüat & larnım oyna- b k Karadenizdi | sdklar oyunl polis marifetile daima içinde karayel fırtınası olmuş, altı motor'v&' on iki çapar bıhıu;lıı- Bir motorda, yalara çarparak parçalanmştır. Nufuıçı zayiat yoktur. Fırtına dınmııtır. , —— d Bayram güneşli geçti Kurban bayramı, — birinci ve ikinci günleri fırtına ıle dökülen kar serpinti- leri içinde ve geri kalan günlerde açık 6- larak geçmiştir. Resmi hiç bir bıyı'ın « laşma olmamiştir. Bayram gıııılennde Darüşşafaka ve Kadın Birliği rozetleri dağıtılmıştır. birinci haftaymda gayet sıkışık bir oyun oynayarak hasmının ek- meğine yağ süren, bu suretle mü- dafaa sahasını daraltarak Galata- saraya kalenin önünde kesif top- lanışlar yapmak imkânını veren Fenerbahçe ikinci Lha-itaymda rüz- gara karşı oynadığı için, rüzgârın sür'atini arttırdığı topun peşinden ikoşmak, yayılmak ve binaenaleyh açık oynamak mecburiyetinde kal- dı. Bu oyun sayesinde Galatasa - raya karşı olan teknik faikiyetini göstermeğe başladı ve bir kaç de- fa, bir kaç defa değil, beş on defa, Galatasaray kalesinin önünde has- mırnıi rüya görmüşe çevirtebilecek , fırsatlar yakaladı. Yakaladı ama, oyuncunun ruhunda yenmenin ne demek olduğu şuurlu olmadıkça hasıl olacak neticeler gecikmedi: Fırsatların hepsi, kâh şunun bir çalımı, kâh bunun lüzümsuz bir driblingi ve minare boyu dikilen toplarla topu üç metreden içeriye atamıyacak kadar sakat. vuruşlar yüzünderi hep kepaze edildi. Bu * meşhur kaptan Fikret te, kulübü için ehemmiyetini — izaha lüzum olmayan bir penaltı vuruşunu çe- | kemiyerek o zamana kadar yapı- lan 'hataların üzerine tüy dikti. İkinci haft'agm böyle bitti. Oyun çok fe;ıa, fakat şampiyo- na maçı olmak itibarile mühim ol- duğu için, alelüsül, hakem bir ke- rek, — bir netice almak ümidile — maçı yarım saat daha uzattı. Biçare seyirciler de, ©o müthiş yıldız rüzgârının ilikleri donduran soğuğuna tahammül ederek; do » narak, hakemle beraber, bu iki ta- kımdan birinin, yarım saat daha, bir gol yapmalarını beklediler, Fakat heyhat ki her iki takım bir göl atabilmek kabiliyetini gös- ği buyuk şerefin kıymetini bildi- ği ıçın yenmeğe değil, yenılm& meğe uğraşıyordu. Son on beş dakikada, topu Fe- ner kalesine değil, hep taca 'atıp vakit kazanmağa çalışıyordu. — Tuhafı şu ki, bir takım Galata- saraylı seyirciler de, takımlarının ıbıçare halini beğenip alkışlıyor'- , ar, “Bravo, bravo!,, “Ha şöyle!.. Aferin çocuklar!..,, dıye teşvik e- diyorlardı. Nihayet, meşhur maç, ha- vanın iyiıce kamrdıgı bir saatte, yirmi iki çocuğu iki sa - atlik neticesiz bir didişme ile iyice yorduktan ve bizi de dondurduk- tan sonra, neticesiz bitti, ıBıiy'ıik hevesle girdiğim stadyomdan, i- çimde, “bu mu idi?,, diyerek veta- | kımlarımızın düştüğü hale acıya- rak çıktım. O zaman anladım ki bugünkü Galatasarayla eski Gala- tasaray, bugünkü Fenerbahçe ile - eski Fenerbahçe arasında, hiç, a« ma hiç mi hiç bir münasebet kal— mamıştır. Nerede Galatasarayın o eski e- nerjisi, atılışı, uğraşışı, nerede o dün:“Arap, Allah belânı versin!,, diye kendi taraftarlarının bile b& ğenmediği zavallı çocuğun oyu - nu! Nerede o eskiden bugünkü Ga- latasaraydan kat kat yüksek Ve- faları, Beykozları, Süleymaniyele- ri karşısına alıp dörder, altışar, hat tâ on ikişer sayı ile yenen Fener- bahçe, nerede bugün, buü zavallı, bitik, daha topu kontrol etmesini bılmıyen Galatasaraya dahi gol a- tamıyacak kadar âciz Fenerbah - çe! Ve tıpkı girdiğim gibi, gene iti- le kakıla çıkarken, kendi kendime şunu dedim: — Yazık paramı, tkeşke gı:tme- H iseydim . A A köntro altında buludurulmasına karar verilmiştir. Müstehçen görülen oyunlar derhal menedilecektir. Bundan sonra tu- Iüat tiyo. a unua sıvil zabıta memuür ları bulundurulacaktır. ı İstanbula gelen Bakanlar Maliye Bakanı Bay Fuad, Sıhhiye Bakanı Dr. F»vf'x, Nafia Bakanı Bay Ali Cetinkaya, İktısat Bakanı Bay Ce- lâl Bayar, Rayram: geçirmek üzere üç gün evvel şehrimize gelmişlerdir. Ba- kanlırın bugün Ankaraya dönmeleri muhtemeldir. Aydında grib (Milliyet) — Aydında grip salgını sürüyor. Gribin ev ydı gibidir. Hükümet ve belediye hekimleri 'dün a Ka KA ve bir çok talebelerin hastalıktan gele- mediklerini görerek mekteplerin bir haf 'ta kapanması için sıhhat müdürüne ra- por vermişlerdir. Sıhhat mudıırlııi-u ıelmıyoıı tıl&ı- lerin hastalık n mi . lerini tesbit ettikten sonra bir karar ve- Bu tetkikler idevam ederken hasta - li lerde bir Te b L ve suü çiçeği de görülmüşse de bunlar mün- ferit vakalardır. : Yurttaş, > Yurd oğlu Türkü ancak yerli malı süsler, yerli mahsulü kuv- vetlendirir. - M. İ. ve T. C, maçları Fenerbahçe şampiyon! Galatasaray yan hakemsiz bir maç netices nin doğru olub olmadığını sordu Almarılar Fransız'ar: vendi!er Fenerbahçe stadında dün de seçme maçlarına Bayram günlerinin mühim spor hâdiselerini; Fenerbahçe - Galata- saray, Almanya - Fransa, Ankara- İstanbul futbol maçları teşkil etti. Bayramın ilk günü Fenerbahçe stadında Galatsaray - Fenerbahçe takımları karşılaştılr. Maç sabahı çıkan — sayımızda tahmin ettiğimiz gibi, çok soğuk ve rüzgârlı bir havada nisbeten az bir kalabalık önünde yapılan bu son oyun, iki tarafın favul ve taç- larla dolu beceriksiz bir didişmesi neticesinde sayısız olarak bitti. İlikleri donduran bir havada bu zevksiz oyun yarım saat daha uza- tıldı. Uzatılmanın ilk devresinde rüzgâr altına düşen Fenerbahçe âdeta ümitsiz bir vaziyete düşmüş gibi idi. Fakat birkaç dakikalık oyundan sonra, bereket versin ki, Galatasarayın saha kenarındaki i darecileri Fenerbahçenin imdadına yetiştiler. O sırada yan hakemlerinden bi- risi ya soğuktan veya başka bir -sebepten vazifesini bırakıp çekildi. Galatasarayın saha kenarındaki idarecileri takım kaptanı Avni va- sıtasile bu hale itiraz ettiler ve yan hakemsiz oynanamıyacağını ileri sürdüler . * Busuretle oyun on beş dakika kadar inkıtaa uğradı. Nihayet o- yun tekrar başladığı zaman Fe - nerlilerde o ilk ümitsizlik kalma- mıştı. Bu arada eşape bir pas alan Fener sağaçığı Niyazi epeyi uzak- tan bir şüt çekti. Kaptanlık vazi- fesini yapmak ve takımına neza- ret etmek üzere kalesinden dört beş metre ilerlemiş olan Avni gafil avlandı ve top köşeden Galatasa- ray kalesine girdi,. Bu biçimsiz gol Fenerbahçeye galibiyeti ve şampiyonluğu kazan- dırdı. Dün öğrendiğimize gdre Gala- tasaray, yan hakemsiz — oynanan bir maç neticesinin doğru olup o- lamıyacağını beynelmilel federas- yona sormuş. Eğer bu doğru ise bu işin sakat tarafları pek çoktur. Başlıca ikisini söyliyelim: 1 — Şimdiye kadar Türkiyede yapılan maçların yüzde seksenini müteber saymamak lâzımdır. Ga - latasaray, şampiyon çıktığı sene- ler kadar bu sene de birçok maçı- nı 'yan hakemsiz oynamıştır. 2 — Bir kulüp, - her hangi bir mesele hakkında doğrudan dogru ya beynelmilel federasyona müra- caat edemez,. Memleket federas - yonu, böyle bir vaziyet vâki ise, irlilerin bitmez tük dilekler! ee .. l(e İnenılen salâh gelmez, her gün artan sinirlilikten gittikçe kuvvet azalır, ertesi gün insan yorgun argın, hiç bir şey yapamamak halsizliğile kalkar; Bromural «Knoli» bu felâketten kurtulmak İçin kullanılacak ilâçtır. Asla zararı yoktur, sinir. 10 ve 20 © leri yıtısnrıı ve sâkin ve sâlim bir uyku davet eder komprimeğt kavl tüp lerde eczanelerde reçete ile satılır. - fi, Beşiktaştan Şeref, —Güneşten GĞ ei l : devam edildi. otoritesini göstermelidir. * * R Bayramın üçüncü pazar günü Pariste Almanya - Fransa milli takımları beş bini Alman olmak , üezere 45000 seyirci önünde karşı- laştılar. İlk devrenin 36 ncı dakikasında Alman merkez muhacimi Konen eşapelik bir pasla ilerlerken Fran- sız kalecisi Tepo karşılamak iste- miş, Konen topu sağaçık Lehner'e vermiş, o da boş kaleye gol yap - mıştır . İkinci devrenin yedinci dakika- sında Almanlar ikinci gollerini yapmışlar, — on üçüncü dakikada Fransızlar yegâne göllerini atmış- lar, oyunun bitmesine beş dakika kala da Alman sağiçi Hohman Fransızlar aleyhine üçüncü golü kkaydetmiştir, Bu suretle Almanya milli takı- mı Fransa milli takımını 3 - 1 mağ: lüp etmiştir. * * * Bayramın üçüncü ve dördüncü günleri Fenerbahçe stadında An- kara ve İstanbul futbolcuları, iki tarafın antrenörlerinin de iştira- kile, milli takıma oyuncu seçme- imkânlarını hazırlamak üzere, hu- susi maçlar yapmışlardır. İlk maç daha muntazam ve da- ha zevkli olmuş, İstanbul Anka- rayı 4 - 2 yenmiştir. İkinci maç, karışık ve zevksiz oynanmış, iki taraf ikişer gol yapmışlardır. Bu maçlara Fenerbahçeden Hü- samettin, Galatasaraydan Lütfi, Fazıl, İstanbulspordan Salâhaddin Hasan, Vefadan Muhteşem, Lüt- Faruk, İsmail, Reşat, Rasih işti- râk etmişlerdir. 3 Bu maçlar hakkında düşündük- lerimizi başka bir gün yazacağız. E. H. SAVCI Güneş sporcularının suvıml : Haber aldığımıza göre, Güneş — — Kulübü sporcuları, önümüzdeki — perşembe akşamı kulübün Sırasel- vilendeki binasında, kulüp âzası ve ailelerile taraftarlarına hoş ve samimi bir gece geçirtmek üzere güzel bir dan$İr suvare tertip et- mişlerdir, — . n Çok zevkli ve eğlenceli olması- — na itina edilen bu suvarenin terti- bine kulübün bütün sporcuları şım diden çalışmaktadırlar: Bugünkü maç Milli Türk Talebe Birliği Genel - kâtipliğinden: Ankara Yüksek Ziraat Enstıtü— sü tal ın vaktında gel yüzünden geriye kalan 1 maç mılli takım egzersizleri yüzünden de mecburen bir gün gecikmiş bulu- nuyor. Bugün saat (14) te Taksim | stadyomunda her iki takım karşı- — laşacaktır. Talebe, hüviyet vara- kalarından ıstıfade edebilecektir. Aşağıda isimleri — yazılı yüksek tahsil sporcularının — bügün saat (13) te Güneş kulübüne gelmeleri- — ni dilerim, İ Tıp: Safa, Sabih, Enver, Me- kin, Şefik, Hikmet. Yüksek mü - hendis: Yaşar, Suavi, Alâettin. Yüksek Ticaret: Ekrem, Danyal, — Namık, Hşmık, Hasan. Hukuk: