Keşke gitmeseydim! sea Bugünkü Galatasarayla eski Galatasaray, bugünkü Fenerbah- da hiç, ama hiç mi hiç bi ebet aizmlişiir: çe ile eski Fen i m ara (Ali Nacı Karacan'ın n haf - taki Galatasaray - Fenerbahçe maçı hakkında (Top) gazetesinde çıkan güzel bir yazısını gazetemize alıyo - rus:) Dört sene gurbetten sonra, pa- zar günü memlekete avdet etti - ğim zaman, o beni ilk sevindiren haber, cuma günü Fenerbahçe ile Galatasaray arasında senenin en mühim, lik şampiyonası maçının oynanacağı haberi oldu, Dört se- nedir İstanbuldan ve kulüplerimi- zin beni senelerce büyük heyecan- ara düşüren karşılaşmalarından uzak kkaklığım için, birdenbire bir fırsat gibi karşıma çıkan bu Gala- tasaray - Fenerbahçe oyununu gör- mek emelile, diyebilirim ii, pazar skşammndanberi, cumayr adeta ip- iç çektim. Bu oyuna kafamda bi- raz fazlaca ehemmiyet vermekli- ğimin sebebi de, geçen sene şam- piyona listesinin kuyruğuna ta - kılmış vaziyette kalmış Galatasa- rayın, bu sene sonunda, daha ge- çen hafta Fenerbahçeyi 4 - 0 gibi, Slâvya takımımı andırır mühim farkla yenmiş olması idi. Bu far- kn benim gibi oyunu seyretme - «iş bir insana verdiği ilk fikir, bir sene zarfında Galatasarayın rukarı ve o Fenerbahçenin de şağı, müthiş bir sür'atle çi- inmiş olmaları icap ettiği fik- Bu asansür yükselişi ile bu uçurum inişini gözlerimle görmek ve dört sene içinde Balkanlarda seyrettiğim bir çok ecnebi takım oyunlarından sonra bir de şöyle kendi Fenerbahçe takımımla Ga- latasaray takımımızın halini gö - rüp eski heyecanlarını . tekrar içimde canlanmış o hissetmek i - gindir ki, dünkü maça, büyük he- vesle, adeta koşa koşa gittim, Stadyomun kapısına vardığım zaman saat üçe geliyordu. Eğer manlarda yalan söylememiş idise- ler, maçın üçte başlaması icap edi- yordu. Halbuki saat © üçe çeyrek kala stadyornun demir kapıları kapan- mış, kapanmış olmaları kâfi değilmiş gibi, | arkalarına demir kollar takılmış ve üzerlerine de, yincirler asılmıştı! Irili ufaklı binlerce kadın erkek, ve-içlerinde de ben, ellerimizde biletlerimizle, içeri girmek için kulüpler tarafından halkın içeri girmesini idare maksadile parmak- lığın gerisine konmuş birkaç za - vallı beceriksizin keyfini bekle - meğe mecbur oluyorduk. Bu zevatın biletsiz adam gir - mesine mâni olmak için buldukları sistem şu Yirmi dakikada bir kapının bir tanesini aralık ediyorlar, o anda yüklenen kırk elli kişiyi içeriye alı- Yorlar vesonra, musluğu, yani ka- piyt tekrar kapıyorlardı. Eğer id- râzten bir parça nasipleri olsa idi, kapının genişliği ile dışarıdaki se- yirci adedini darbederek, icat et- tikleri sistemle kalabalığın an - cak bir haftada içeri girebileceği ni anlayabilirlerdi. Fakat bütün böyle vaziyetlerde © olduğu gibi, halk, hayvan muamelesine taham- mül' etmedi: Kapıyı zorladı ve içeri girdi! Bir kaç sıkı kontroldan sonra, balkona çıktım. Karşı taraf bın- cahınç dolu, balkon — bile tıklım tıklım... Bu manzara karşısında, esxi büyük maçları, bizim inşa et- tiğimiz gene bu stadyomda, Fe - nerbahçe umumi kâtipliğim za - manında, Slâvya ile ve Galatasa- rayla yaptığımız, heyecandan in- sanı deli eden o meşhur oyunları andım. Ne mutlu bana ki, İstanbula gelişimin . ilk cumüâsı, işte, canım gibi sevdiğim Fener- bahçe ile senelerce (o yendiğimiz Galatasarayın o gene mühim bir karşılaşmasını seyredecektim. Oyun daha başlamadan, etrafa bir göz gezdirerek aldığım inti- balar şunlar oldu: Dört sene içinde, stadyoma bir çivi çakılmadığını ve vaziyetin bi- raktığm gibi — kaldığını her şey gösteriyordu. Kışlanın karşı pen- cereleri, insanın kalbini, sonsuz bir boşluk hissi ile dolduran ölü göz- lerile, çirkin tesir uyandırmakta devam ediyordu. Karşı tarafa ku- rulmuş ve müşteri bekliyen ilân kalafatları üzerinde, bir satır yok- tu. Halk, gene parmaklıkların ar- kasında idi ve maçı seyredebilmek sırtına zıplamak ir YAZAN: Ali Naci Karaçan l seyircilerden bir çokl erdi. Ya uşlar, biraz 2, aynı âşi- raz daha “Re! Re! Re!,, gürültüsü arasın- da sahaya fırladı. Arkasından Fenerliler, halkın hâlâ kendileri- le beraber olduğunu gösteren al - kışları içinde, ortaya çıktılar. Tanımadığım bir hakemin dü- düğü ile, bana Bükreşe gidip ge- lirken Karadenizde çektiğim müt- hiş fırtınaları hatırlatan bir rüz - gâr altında, saat üçü bilmem kaç geçe, oyuna başlandı, Fenerbahçe, düşmanı, yani rüz- gârı lehine alarak oynamakta idi, Üç dakika, beş dakika, on dakika, yirmi dakika... Mütemadiyen taç oldu ve benim üzerimde sanki da- ha oyun başlamamış gibi bir tesir uyanmakta idi. Oyun, Galatasaray takımınm yarı sahasında geçiyor, fakat Fe- Merbahçenin ezici, o hâkim tesiri gözükmüyordu. İlk intiba, tesadüfi bir kala- balık arasında oyun oynamak fır- satımı bulmuş iki mahalle takımı- nın maçın: seyrettiğim intibar idi. Otuzuncu dakikadan sonra Mu - zaffer, Fikret ve arkalarından Ni- yazi, üç büyük ve eşsiz fırsatı ar- ka arkaya kaçırınca, maçtan ümi- dim kesildi. Bunlar, klâs oyuncu- larının aslâ kaçırmıyacakları, kaç- malarına imkân bırakmıyacakları fırsatlardı. Birinci devre, böyle, manasız, tatsız bir oyunla, hattâ seyircileri bile coşturmadan, sıfır sıfıra bitti. Diyebilirim ki, şiddetli bir rüzgâr altında oynanan bu oyunda, yalnız top değil, oyuncular da, iradeleri- hi tamamen rüzgâra kaptırmış gi- bi idi ve topa vuranlar rüzgârı as- lâ hesap etmemekteydi. Bir kâğıt tabakasını küçük küçük parçalara ayırıp ta havaya savursanız, nasıl rüzgârm altında £ serseri, şuraya buraya dağılırsa, işte iki takımın ve topun birinci devredeki görü- nüşü, böyle bir görünüştü. Alelâde bir ikinci kürhe takımı halinden, Dir takım tesadüfler, bilhassa karşılarındaki takımlarm şayanı hayret beceriksizlikleri, ih- malleri, lâkaydileri yüzünden bir- denbire şampiyonayı ümit edecek hale gelen Galatasaraylılar, bi - rinci haftaymın müthiş rüzgârla- rından kazasız, belâsız kurtulun- ca, ikinci haftaymı galibiyetle bi- tirmek ümidine kapıldılar. Fakat birinci haftaymda gayet sıkışık bir oyun oynayarak hasmınm ek- meğine yağ süren, bu suretle mü- dafaa sahasını daraltarak Galata- saraya kalenin önünde kesif top- lanışlar yapmak imkânını veren Fenerbahçe, ikinci haftaymda rüz- gâra karşı oynadığı için, rüzgârın sür'atini arttırdığı topun peşinden koşmak, yayılmak ve binaenaleyh açık oynamak mecburiyetinde kal- dı. Bu oyun sayesinde Galatasa - raya karşı olan teknik faikiyetini göstermeğe başladı ve bir kaç de- fa, bir kaç defa değil, beş on defa, Galatasaray kalesinin önünde has- mını rüya görmüşe çevirtebilecek fırsatlar yakaladı. Yakaladı ama, oyuncunun ruhunda yenmenin ne demek olduğu şuurlu olmadıkça hasıl olacak neticeler gecikmedi: Fırsatların hepsi, kâh şunun bir çalımı, kâh bunun lüzumsuz bir driblingi ve minare boyu dikilen toplarla tapu üç metreden içeriye atamıyacak kadar sakat. vuruşlar yüzünden hep kepaze edildi. Bu kepazelikler — kâdi değilmiş gibi, meşhur kaptan Fikret te, kulübü âçin ehemmiyetini. izaha lüzum olmayan bir penaltı vuruşunu çe- kemiyerek o zamana kadar yapı- lan hatalarm üzerine tüy dikti, İxinci haftaym böyle bitti, Oyun çok fena, fakat şampiyo- na maçı olmak itibarile mühim ol- duğu için, alelâsül, hakem bir ke- re bir çeyrek, bir kere de bir çey- rek, —'bir netice almak ümidile — maçı yarım saat daha uzattı. Biçare seyirciler de, o müthiş yıldız tüzgârınn ilikleri donduran soğuğuna tahammül ederek, do » barak, hakemle beraber, bu iki ta- kımdan birinin, yarım saat daha, bir gol yapmalarını beklediler, Fakat heyhat ki her iki takım bir gol atabilmek: kabiliyetini gös- teremediler. Bunlar, hele zavallı Galatasaray, Fenerbahçe ile be - | Çarşamba çayı taştı,büyük ——— ———— — Bozkırda seller zararlara sebeb oldu haberlere göre, naları ile birçok mağaza ve dükkân - lar da su içinde kalmıştır. Sulur on iki saat sonra çekilmeğe başlamıştır. Nüfusça zayiat olmamışsa köylerde su altında kalan mezru - m zarar görmüştür. Dere köyün le bir değirmeni sular gö - türmüş'ür. Çarşamba çayının üstün - Ackı öprülrden çoğu yıkılmıştır. çayı da taşarak ovaya Yayılmış, on beş dönümlük mezruat su altında kalmış» tu GÜMRÜKLERDE Film resmi Filmlerden kıymetlerine göre mi, yoksa kira ücretlerine naza, gümrük reşmi almacağı meselesi çok dikkate şayan bir safhaya girmiştir. Sinema 3-hibleri, bu vaziyetin sinema ücretlerin pahalılaşmasına sebebi - yet vereceğini sararla iddin ediyorlar. Söylendiğine göre, kıymet üzerinden resim almak, bugünkü resmin birkaç katını ödemek demek olacaktır. yeni kararı tatbi- upur, Fakat, sinemacılar ih- getirtmiş vaziyette oldukları için şim- dilik erdişeli görünmüyorlar. #u nok tai nazar İhtlâfının önümüzdeki sine- ma mevsimine kadar halledileceği ve sinema ücretlerini arttırmağa lüzum kalmıyacağı er Tak s tahkikatı tetkikata devam edilmektedir. Bu a- raştırmada yenidi lümatina meldir. dar bitir, edilmesi muhte - atın on beş güne ka - oceği tahmin edilmektedir. öle Modern kahveler İç İşleri Bakanlığınm tavsiyesine gö re, an büyük, modern bir kahve in şehrimizin bazı tanınmış kahve sahipleri aralarında anlaşmağa ça İışmaktadrlar, Ticaret odası bu teşebbü. se müzaheret edeceer.. Ker fırtına Samsundan verilen malümata göre, içinde Karadenizde mütiş-bir karayel fırtmasi olmuş, altı motor'vö on iki çapar batmıştır. Bir motorda İa- yalara çarparak parçalanmıştır. N zayiat yoktur. Fırtına Fırtına dinmişti; Bayram güneşli geçti ,, Kurban bayramı, © birinci ve ikinel fırtına ile dökülen kar serpinti. iie ve geri kalan günlerde açık 6- larak geçmiştir. Resmi hiç bir bayram - laşma olmamıştır. Bayram günlerinde Darüşşafaka ve Kadın Birliği rozetleri dağıtılmıştır. ği büy ik şerefin kıymetini bilği- ği için, yenmeğe değil, yenilme- meğe uğraşıyordu. Son on beş dakikada, topu Fe- ner kalesine değil, hep taca"atıp vakit kazanmağa çalışıyordu. Tuhafı şu ki, bir takım Galata- saraylı seyirciler de, takımlarının biçare halini beğenip alkışlıyor'- lar, “Bravo, bravo!,, “Ha şöylel.. Aferin çocuklar!.,, diye teşvik e- diyorlardı. Nihayet, meşhur maç, ha vanın iyice karardığı o bir Saatte, yirmi iki çocuğu iki sa - atlik neticesiz bir didişme ile iyice yorduktan ve bizi de dondurduk- tan sonra, neticesiz bitti, Büyük hevesle girdiğim stadyomdan, i - çimde, “bumu idi?,, diyerek veta- kımlarımızın düştüğü hale acıya- rak çıktım. O zaman anladım ki bugünkü Galatasarayla eski Gala- tasaray, bugünkü Fenerbahçe ile eski Fenerbahçe arasında, hiç, as ma hiç mi hiç bir münaseböt kal mamıştır, Nerede Galatasarayın o eski e- nerjisi, atılışı, uğraşışı, nerede o dün:“Arap, Allah belânr versin!,, diye kendi taraftarlarının bile be genmediği zavallr çocuğun oyu - nu! Nerede o eskiden bugünkü Ga latasaraydan kat kat yüksek Ve- faları, Beykozları, Süleymaniyele- ri karşısına alrp dörder, altışar, hat tâ on ikişer sayı ile yenen Fener- bahçe, nerede bugün, bu'zavallı, bitik, daha topu kontrol etmesini bilmiycu Galatasaraya dahi igola- tamıyacak kadar âciz Fenerbah » ge! Ve tıpkı girdiğim gibi, gene iti- le kakıla çıkarken, kendi kendime şumu dedim: — Yazık Dara keşke gitme seydiml:, i 4 Erenköy sanatoryomunda| Müstehcen tulüat oyunları sdklar oyunlara: polis marifetile daima rlerinin salâhiyeti ve kında yeni yapılan tali Yeni talimatna- mexteplerle, maarif mürakabe sar ikeek tah- | laarif müdürleri tayin edilecek, yerle- kteb mezunu maarif tayin olunacaktır. MEKTEPER BUGUN AÇIDI — | Kurban başısını münasebetile tatil | edilen mektebler, ee sabahtan "tiba ren tedrisat başlıyacaklardır. İSTANBUL BAROSUNUN YILLIK TOPLANTISI — Istanbul barosu se- Delik içtinami bur n yapacaktır. Bu içtimada Porten Ankaradan şehrimize gelmiş - tir, Şehı:mizde bulunmakta olan Os - manlı Bakası umum müdürü Bay Bel let Parise dönmüştür. Çöken merdiven Trabzonda Gazi paşa ilk mektebinde bir kaza olmuş, talebe dersten çıkıp i nerelrken, merdiven lebe hafifçe yaraanmıştır. Çürük merdi- ven tamir edilinceye kadar, talebe baş- ka mekteplere dağıtılmıştır. Ucuz tuz ANKARA, 17 — Tuz kanunu lâyıha #i, meclisin bayram ertesi colselerinde müzakere edilecektir. Bilhassa hayvan sahiplerine tuz daha ucuz satılacaktır, A atürkün Tr b:5*daki heyk” TRABZON, 16 — Belediye Atatürk” ün dikilecek heykeli ile meşgul olmak ü zere bir komisyon teşkil etsiştir. Hey - keltraş Bay Nejat komisyona iştirak et- mektedir. yeni pavyon İstanbul Verem Mücadele cemiyeti tarafndan Erenköyünde kurulan sanator- yomun büyütülmesine karar verilmişti. Sanatoryoma eklenecek olan yeni papi- onun temel atma merasimi bugün saat 11 de yapılacaktır, —— Matbuat Umum Müdürlüğünün kara. cı üzerine tulüat kumpanyalarnan oyna kontro altnda buludurulmasına karar verilmiştir. Müstehçen görülen oyunlar derhal menedilecektir. Bundan sonra tu- lüat tiyu. uma sivil zabıta memur ları bulundurulacaktır. z İstanbula gelen Bakanlar Maliye Bakanı Bay Fuad, Sıhhiye Bakanı Dr. Fvf'x, Nafia Ali Çetinkaya, Iktısat Bal lâl Bayar, Bayram» geçirmek üzere üç gün evvel şehrimize gelmişlerdir. Ba- kanların bugün Ankaraya dönmeleri muhtemeldir. Aydında grib AYDIN, gp — Aydında &rip salgını sürüyor. Gribin girmediği ta kapanması için sıhhat müdürüne ra- por vermişlerdir. Sıhhat müdürlüğü gelmiyen talbe- lerin hastalık yüzünden mi gelmedik - lerini tesbit ettikten sonra bir karar ve- Bu tetkikler devam ederken hasta - Uk su çiçeği de görülmüşse de bunlar mün- Bayram maçları Fenerbahçe şampiyon! Galatasaray yan hakemsiz bir maç inetices'nin doğru olub olmadığını sordu İmanlar Fransız'arı yendiler Fenerbahçe stadında dün de seçme maçlarına Bayram günlerinin mühim spor hâdiselerini; Fenerbahçe - Galata- saray, Almanya - Fransa, Ankara- Istanbul futbol maçları teşkil etti. Bayramın ilk günü Fenerbahçe stadında Galatsaray - Fenerbahçe | takımları karşılaştılr. Maç sabahı çıkan (o sayımızda İ tahmin ettiğimiz gibi, çok soğuk ve rüzgârlı bir havada nisbeten az bir kalabalık önünde yapılan bu son oyun, iki tarafın favul ve taç- larla dolu beceriksiz bir didişmesi neticesinde sayısız olarak bitti. Ilikleri donduran bir havada bu zevksiz oyun yarım saat daha uza- tıldı. Uzatılmanın ilk devresinde rüzgâr altma düşen Fenerbahçe âdeta ümitsiz bir vaziyete düşmüş gibi idi. Fakat birkaç dakikalık oyundan sonra, bereket versin ki, Galatasarayın saha kenarındaki i- darecileri Fenerbahçenin imdadına yetiştiler. O sırada yan hakemlerinden bi- risi ya soğuktan veya başka bir sebepten vazifesini bırakıp çekildi. Gülatasarayın sâha kenarındaki idarecileri takım kaptanı Avni va- sıtasile bu hale itiraz ettiler ve yan hakemsiz oynanamıyacağını ileri sürdüler Bu suretle oyun on beş dakika kadar inkıtaa uğradı, Nihayet o- yun tekrar başladığı zaman Fe - nerlilerde o ilk ümitsizlik kalma- mıştı. Bu arada eşape bir pas alan Fener sağaçığı Niyazi epeyi uzak- tan bir şüt çekti. Kaptanlık vazi- fesini yapmak ve takımına neza- ret etmek üzere kalesinden dört beş metre ilerlemiş olan Avni gafil avlandı ve top köşeden Galatasa- ray kalesine girdi. Bu biçimsiz gol Fenerbahçeye galibiyeti ve şampiyonluğu kazan- dırdı. Dün öğrendiğimize göre Gala- tasaray, yan hakemsiz oynanan bir maç neticesinin doğru olup o- lamıyacağını beynelmilel federas- yona sormuş. Eğer bu doğru ise bu işin sakat tarafları pek çoktur. Başlıca ikisini söyliyelim: 1 — Şimdiye kadar Türkiyede yapılan maçların yüzde seksenini ferit vakalardır. 5 Yurd oğlu Türkü ancak yerli malı süsler, yerli mahsulü kuv- M. 1. ve T.C. Oh1birz e uykusuzluktan kıvcanan sinirlilerin bitmez tükenmez dilekleri çe es İstenilen salâh gelmez, her gön artan sinirillikten gittikçe kuvvet azalır, ertesi gün insati yorgün argın, hiç bir şey yapamamak halsizliğile kalkar, Bromural -Knoli» Yu telâketten kurtulmak İçin kullanılacak üllçr, Asla dararı yoktur, sinin deri yatıştırır ve sâkin ve sölim dör 20 © müteber saymamak lâzımdır. Ga - latasaray, şampiyon çıktığı sene- ler kadar bu sene de birçok maçı- nı yan hakemsiz oynamıştır, 2 — Bir kulüp, * her hangi bir mesele hakkında doğrudan doğru- ya beynelmilel federasyona müra- caat edemez. Memleket federas - yonu, böyle bir vaziyet vâki ise, bir uyku davet eden, öimprseyt bay dap evde reramelerde reçete ie satılır, devam otoritesini göstermelidir. Bayramın üçüncü pazar günü Pariste Almanya - Fransa milli takımları beş bii an olmak üzere 45000 seyirci önünde karşı- laştılar. İlk devrenin 36 net dakikasında Alman merkez muhacimi Konen eşapelik bir pasla ilerlerken Fran- sız kalecisi Tepo karşılamak iste- miş, Konen topu sağaçık Lehmer'e vermiş, o da boş kaleye gol yap - mıştır. İkinci devrenin yedinci dakika- sında Almanlar ikinci gollerini yapmışlar, o on üçüncü dakikada Fransızlar yegâne göllerini atmış- lar, oyunun bitmesine beş dakika kala da Alman sağiçi oHohman Fransızlar aleyhine üçüncü golü kaydetmiştir, Bu suretle Almanya milli takı- mı Fransa milli takımını 3 - 1 mağ: lâp etmiştir. ... Bayramın üçüncü ve dördüncü günleri Fenerbahçe stadında An- kara ve İstanbul futbolcuları, iki tarafın antrenörlerinin de iştira- kile, milli takıma oyuncu seçme” imkânlarmı bazırlamak üzere, hır susi maçlar yapmışlardır. İlk maş daha muntazam ve da- ha zevkli olmuş, İstanbul Anka- rayı 4 - Z yenmiştir, İkinci maç, karışık ve zevksiz oynanmış, iki taraf ikişer gol yapmışlardır. Bu maçlara Fenerbahçeden Hü- samettin, Galatasaraydan Lütfi, Fazıl, İstanbulspordan Salâhaddin Hasan, Vefadan Muhteşem, Lüt- - fi, Beşiktaştan Şeref, Güneşten Faruk, İsmail, Reşat, Rasih işti- râk etmişlerdir. ; Bu maçlar hakkında düşündük lerimizi başka bir gün yazacağız. E.H, SAVCI Güneş sporcularının suvaresi Haber aldığımıza göre, Güneş Kulübü sporcuları, önümüzdeki perşembe akşamı kulübün Sırasel- vilerdeki binasında, kulüp âzası ve ailelerile taraftarlarına hoş ve samimi bir gece geçirtmek üzere güzel bir dansi süvare tertip et- mişlerdir, Çok zevkli ve eğlenceli olması- na itina edilen bu suvarenin terti- o bine kulübün bütün sporcuları şim diden çalışmaktadırlar. " Bugünkü maç Milli Türk Talebe Birliği Genel kâtipliğinden: Ankara Yüksek Ziraat Enstitü. sü takımının vaktında gelmemesi yüzünden geriye kalan maç milli takım egzersizleri “yüzünden de mecburen bir gün gecikmiş bulu-. nuyor, Bugün saat (14) te Taksim stadyomunda her iki takım karşı- laşacaktır. Talebe, hüviyet vara- kalarından istifade edebilecekti Ve Aşağıda isimleri (o yazılı yüks. tahsil sporcularınm obuügün saat (13) te Güneş kulübüne gelmeleri: ni dilerim, Tıp: Safa, Sabih, Enver, Me- kin, Şefik, Hikmet, Yüksek mü - hendis: Yaşar, Suavi, Alâettin, Yüksek Ticaret: Ekrem, Danyal, Namik, Hasan, Hukuk: Namık,