İ NMILLIYET'in Tefrikası: 15 N.klelen: M. F. Bir adamın öldürüldüğü koltuk üzerinde aynı saatta oturmak ne korkunç ve tehlikeli bir şeydi Hülâsa (Füntoma - Hırsız namile maruf 0- lan Marlen Dal hususi bir baloda ga- yet garip bir hırsızlık vakasının içine karışmıştır. Çalınan şey ev sahibi Ma- dam Koverlihin yeşil clmasıdır. Bunu Brina isminde bir genç kı? aşırmıştır. Maksadı şudur: Çünkü bu yeşil el mas Çimi sorinjer isminde bir adamın katledildiği gece bunun © üstünde idi. Ve elması bır parçası da cinayetin ol- duğu yerde bulunmuştu. Brina bu mü- cevheri tekrar elde ederek kendisini kurtarmak istiyordu. Halbuki mücev - her tekrar ortalıktan esrarengiz bir ş€- kilde kaybolmuştur. Bumu acaba ev sa- | hibi Koverlik aşırmasın? Fakat neden bu adam böyle bir hırsızlığı yapacak- ur? işte Dal, şimdi genç kıza bir yar - | dım olmak üzere Koverlihin arkasını | takip etmekte ve elması bulmağa çabş- maktadır. | — Evet, Anlıyorum. Fazla mü- | tecessis komşulardan kaçınıyor - | du. Bir bacağımı sürükliyerek Dal büyük bir masaya yaklaştı ve tak- dirle tetkik ederek: — Bu halis Bresilya güldalın - dan değil mi?. diye sordu. — Hiç bir şeyden haberim yek. — Ya bu koltuk ne güzel işlen- miş! Fantoma Hırsız karşısındakinin yüzüne bile bakmadan koltuğa © - turdu. Mütecessis gözleri yazıha - ir köşesinde duran telefona nenin iliştiz — Hala işliyor mu? Koverlih sabırsızlıkla bağırdı: — Telefon mu?. Evet, Zannede- rim. Barenjer'in varisi olan yeğeni kendisi gelene kadar hiç bir şeye dokunulmasını istemedi. — Mükemmel. Dal koltuğun içine gömülerek: — Barenjer | öldürüldüğü za- man demek bu koltukta oturuyor- du. Söylenildiğine göre telefon a- çrktı. Aheze yere düşmüştü. Tabii imdat istemek istemişti. Koverlih soğuk bir tavırla: — Tabii, diye cevap verdi. Masanın öbür tarafımda ayakta | duruyordu: Şimdi, dostum, beni dinleyi- niz. diye detam etti. Sizin kim ol- 'duğunuzu bilmiyorum. Niçin bura- ya gelmiş olduğunuzu da bilmiyo- | rum. Lütfen izah eder misiniz?. — Hayır, Sabahın saat dördün- de izahat vermeğe hiç niyetim yok. Ve gülerek devam etti: — Tam Barenjer'in öldürüldü- ğü yerde, onun öldürüldüğü zaman icbar etmedi ki: — Hayır, Fakat bu titreme ho- şuma gidiyor. Kü in gelip beni öldürmiyeceğini ümit ederim. Ba- na bir kurşun sıkmağa hiç niyeti - niz yok değil mi Koverlih?. Koverlih korkudan bağırdı ve bi musunuz?. — Yarabbi.. Ne kadar asabisi niz, Oturunuz canım, İnsanım vic- danı rahat olmayınca ayakta dur- mak çok yorucu bir şey olmalı. — Ne?. Yani ne demek istiyor- sunuz?. i — Yok efendim.. Yalnız, vic - danı rahat olmıyan bir adam gibi hareket ettiğinizi söylüyorum. El lerinizi ir miyim?. Ko iğzı açık kaldı. Sonra birdenbire gibi gözleri parladı ve bir deliyi teskin etmek ister gibi ellerini yazıhanenin üze- rine koydu. Dal ince uzun parmaklı olan bu — Evet, dedi, bu eller benim ara- dığım eller. Sadece emin olmak is- tiyordum. Sizin sanatiniz nedir Ko- verlih? Piyano mu yok- sa adamların cebinden keselerini mi çalarsınız? Koverlih bir şey söylemek (için iktifa etti. Bu adamın deli olduğuna kani olmuştu ve za- rarsız bir deli olması için içinden dua ediyordu. Dal devam ediyordu: — Eller insanın ahlâkını göste- rir. , Barenjenr'in ellerini görmediğime | tub ta ne garib şeydi değil mi Ko- verlih? Mevhum bir kadına hem de hiç bilmediği bir lisanla bir mek- tub yazmak ta kimin aklına gelir? O mektubu bu yazıhanede yazmış- tr galiba... Fantoma - Hırsız sanki b sırları aydınlatacakmış gibi göz- lerinin bütün kuvvetile yazıhaneye bakıyordu. Mahcub sesile: — Eğer bu mektubun sırrına €- rebilseydik, dedi, meseleyi hallede- bilirdik. Ben öyle tahmin © ediyo- rum. Fakat polis mektub meselesini bir tarafa bıraktı da şu broşun par- çası meselesi ile uğraşıyor. Koverlih yerinden sıçradı. Bo- gazından boğuk bir ses fırladı: — Broşun parçası mı? yeşil bro- şun parçası mı? bu parça hakkında ne biliyorsunuz? — Büyük bir şey bilmiyorum. Polis bu hususta ketum davranıyor. Bildiğim bir şey varsa bu yeşil el. mas parçasının yeşil bir bir broş- tan düştüğüdür. Koltuğa daha ziyade gömüldü. Gülümseyerek ona baktı ve lâkayid bir tavırla ilâve etti: — Broşu ne yaptmız Koverlih? Koverlik ( oturuyordu. Bu sefer de, gene boğrzından boğuk bir ses çıktı ve yerinden fırladı. Yüzü bem beyaz, kireç gibi olmuştu. Kekeli- yerek: e broşu? diye sordu. — Pek iyi bilirsiniz canım. Bun- dan birkaç saat evvel Arezze vazo- sunun içinden aldığınız yeşil broş- tan bahsediyorum. Arezz0 vazosu... göğsüne düştü. Fevkalâde bir gayretle biraz sakin olabilme. | ğe muvaffak oldu: — Nereden biliyorsunuz? — Bu da benim sırrım. Siz biri- in broşu vazoya attığını gördü- nüz. Telefon etmek bahanesile dı- şarı çıktınız. Fakat çok uzaklaşma. dınız. Geri döndünüz, kapıyı ara- Tadınız, elinizi © yazonuzun içine daldırdınız ve broşu aldınız. Şimdi Koverlih hayretten başka hiçbir şey hisestmiyordu. Şaşkınlığı o ka- dar büyükdü ki diğer bütün hisle- rini bastırıyordu. — İyi malümat almışa benziyor. sunuz. Nerede idiniz? İ lara benzemelidirler.,, İ tercüman olacak müzakeratın muh — Bu da başka bir sır. Sizin bu broşa ihtiyacınız yok değil mi Ko- verlih? Niçin bunu © bana yüksek bir maksad için vermeyesiniz? — Bitmedi — Yurdda Hava durumu Her tarafta yağmur ve sıfır üstünde Dörtyolda 13, Antalyada 12, İzmirde 10 derecedir. Anka- rada bugün saat 14 de termometre sıfırın üstünde olmak üzere 3 de- rece kadar yükselmiştir. İstanbulda dünkü hava İSTANBUL, 6. A.A, — Sıfır ha- raret derecesine ve deniz seviye- çok müteessifim. Bu mektubn va. | sine indirilmiş barometre bu sabah ellerinin bir hu vve. | saat 7 de 760, 14 de 75 MILLIYET PERŞEMBI Kadın say.av ar Meciste başı açık Oturacaklar (Başı 1 inci sayfada) © veya ondan sonra gelen O©n Yaşlı saylav açacaktır. Heyeti umumiye is - terse muvakkat bir başkan seçer veya meclisi eski ikinci başkanlarından biri a- çar. Kurultay © açılmca evvelâ başkan, sonra da başkanlık divanı seçilir: Fa - kat başkan seçilimezden evvel bir fir- ka toplantısı yapılması ve bunda baş- kanlık divam için namzet gösterilmesi muhtemeldir. Başkanbk divanı © seçildikten son- ra, Cumhur başkanı seçilir ve reyler, usulden olduğu üzere dokuz kişi tara- fından tasnif dir. — Kurultayda kadın saylavlar için bir kıyafet kaydı ver mıdır? — Saylavlar için umumiyetle — bir kiyafet kaydı yoktur. Bittabi her saylay in meclise medeni bir kıyafetle gel - mesi lâzımdır. Yalnız kadınlar bir çok yerlerde şapkalarını çıkarmaktar *« » tsna edilmiş iseler de kurultay salo - nunda şapkalarını çılarcanar, 47. Kadın ve erkekler arasındaki bu istis- payi, kurultuy mionunda da muhafaza etmek ve kadınlar için bir fark gözet - mek sabil olamıyacaktır. (Kad say- lavlarımız da bu hususta erkek saylav- Bay Hasan Saka da gitti büyük Kurultay başkan vekili Bay Hasan Saka © dün akşamki trenle Âm- karaya giteniştir. Hava Lokarnosu (Başı 1 inci sayfada) temel cereyan sahasını ( hazırla. | mak üzere uzun boylu diplomatik müzakerata lüzum hasıl olacağı tahmin ediliyor. Hava andlaşmasına karşı ser- dedilen başlıca itirazların biri, bu andlaşmaya Almanyanın da iştirâ-| ki istenmekle bu devletlerin bir “hava harb filosu,, na malik bu- lunduğu zannedilmesi ve halbuki Versay muahedesinin koyduğu ya- sak mucibince onun böyle bir fi- loya malik bulunmamasıdır. Kezalik, mmtakavi andlaşmala- rm, müstakbel anlaşmanın husu- lünde ne derecelerde âmil ola- cağı ve yine, prensib itibarile mev zuubahs edilip fakat tavzih olun- mıyan umumi teslihat mukavelesi dairesinde, Almanyanın o hukuk müsayalı ne suretle tahakkuk etti- rileceği cayisual görülmektedir. Tebliğdeki bazı formüllerin şu- mulüne dair, Almanyanm Paris- ten ve Londradan yakında istizah- ta bulunması memuldur. Ahtur Abendblatt gazetesi, Ken nehri zağ sahilindeki elli kilomet- relik bir kısmın ve bütün sol sahi- Tinin gayrı askeri mahiyetinin il ğasmi istemekte, zira buraların as- keri hiç bir ehemmiyeti haiz bulun madığını söylemektedir. Göringin Londraya gitmesi muhti BERLİN ,6. A.A. — Daily Mail muhabirinin zannettiğine göre, B. Göring'in, hava nazırı sıfatile ve hava misakr projesini müzakere et- mek üzere yakında Londraya git- mesi mutasavverdir. “Emniyet, i her millet başka türlü anlayor BERLİN, 6.A.A. — Alman is- tihbarat bürosundan : Emniyet ve hukuk müsavatı mev zularma temas eden Völkişer Bö- İ Birkaç 'de müzakereler çok güçtür. Sovyetlere de tebliğ edildi MOSKOVA, 6.A.A. — Fransız sefiri B. Alfan Fransa ile İngiltere arasındaki Londra görüşmeleri hakkında resmi bir tebliği hariciye komiserliğine vermiştir. ret 11, en aşağı 10/3, ğ Rüzgâr lodostan esmiştir. En yukarı süratı saniyede 6 metreye çıkmıştır. BOLU, 6. A.A. — Üç gündür fasılalı yağan kardan, her yıl ol. duğu gibi, Bolu dağı şosası kapan- dı. Posta, hayvanla gidiyor. Kaza- lar arasında otomobil, araba, yol- | km da ŞUBAT 1335 İstanbuldan müs- takil namzetlikle- rini koyanlar (Başı Vinci sabifede) isimleri şunlardır: General Refet, rif müdürü Saffet, komisyon- cu Şemsi Güneş, eski kadın lar bii reisi Nezihe Muhit. tin, eski tarih muallimlerinden Ih- san Şerif, Mürettipler cemiyeti re- isi Cemal, Kadıköylü O tüccardan Sarp, eski Osmanlı bankası müdür- lerinden Keresteciyan, avukat Ab- ravaya, doktor Taptas,. Mülkiye mütekaitlerinden Mihran Boyacı - yan, avukat Palyati, Ziya Molla, avukat Diyamandi Seçmeoğlu, a- vukat Ibrahim Nom, Mitat paşa oğ Yu Ali Haydar, Makine mütehassı- sı Ali Fethi... Öğrendiğimize göre, şehrimiz- de de bazı bayanlar müstakil say- lavlrk için, namzetliklerini koymak için hazırlanmaktadırlar. İstanbul mülhak kazalarındaki ikinci müntehipler bu sabah, bu - undukları kazalardan şehrimize xe'niş olacaklardır. Rey atma işi, yarn raat 11 de başlıyacak ve ak- şam saat 18 de bitecektir. Talim ve terbiye reisi namzetliğini a Ankara Milli talim ve terbiye heyeti başkanı Bay İhsan Sungu - dan aldığımız bir telgrafta, İstan- bul saylavlığına namzetliğini koy- duğu hakkında bir gazetede çıkan haberin doğru olmadığı, böyle bir şeyi aklından geçirmediği bildiril mekte ve haberin tekzibini iste - mektedir. eski omaa- Vilâyetlerde hazırlık BOLU, 6 (A.A.) Yarından apları için merkeze ge- lecek olan ikinci o <üntehiplerin vaktinde gelebilmelerini temin için frrka, belediye ve vilâyetçe tedbir- ler alınmakta ve yollar açtırılmak- tadır. İZMİR, 6 (A.A.) — Saylav se- çimi için seçim teftiş heyeti ile be- — e ve fırkada hazırlıklar yapı- İryor, Ülkenin her yönünde olduğu gibi İzmirde de saylav seçimi ulu - sun büyük öndere ve fırkasına i- nanını gösteren çoşkun tezahürle- re vesile olacaktır. Sekiz şubat cu- ma günü seçim sandığının ulus evi- ne nakli sevinç şenliği içinde ya - pılacaktır. Saylav seçiminden sonra vilâ- yet genel kurumu üye seçimi de yapılacaktır. Yunanistanın Borç hissesi Londrada müzakereler kesiliyor ATINA, 6 (Mülliyet) — Atina jansının Londradan aldığı habere gi re, Yunan heyeti (isi o Pesmnazoğlu, ingiliz maliye bakanı m ve Yunan cihamı hamilleri meclisi idare - sile yapılan müzakerelerden sonra b'r i- Gl†© zemini bulunamamıştır. mektedir. Pesmazoğlu, Başbakan Çal - dörisi dün bu vaziyetten haberdar et - Du umumiyesi Meclisi alâ Yu ücün önin talebi üzerine A» #inaya bir mı heyeti gitmiş”, fa- kat hükümetin Jkinciteşrin 1934 tarihinde başlamış Hızır'ın dayandığı Ayasofya önünde meraklı bir kalabalık toplanmıştı. Biribirine | soranlar vardı : — Açılmış mı? — Kaç kuruşa giriliyormuş? — İçerde neler varmış? Fakat bu sualler, ya cevapsız, ya da bir omuz silkmesile karşı - lanıyordu. Nihayet kalabalık arasından bir kaç kişi, yeleklerinin cebini yoklayarak ağır ağır ilerlediler. Ben de bunlara katılarak yü - rüdüm. Büyük kapının önünden geçerken gişenin camı vuruldu: — Bayım, bilet alacaksınız? Ben de ötekiler gibi elimi ce- bime götürmeğe hazırlanırken, A- yasofyanın eski kayyumu seslen- di: — Bırak, bayı... O yabancı de- gili. Eski kayyumun beni kayırışı sebepsiz değildi. & Gazetenin bir köşesine, vaktile kayyumların ma- aşı için iki satırlık Oo bir temenni mektubu sıkıştırmıştım, O zamandanberi beni maz. Nerde görse, selâm (verir. Bir kahvenin kırk yıl hatırı var, derler. Demek, sırasında iki satır. İk yazının da hatırını (sayanlar varmış. Neyse, bizim Ayasofya müze - sine i.k girişimiz işte böyle para- sız oldu. . Camilikten müzeliğe geçiş, bu eski kilisenin âdeta yüzünü gül dürmüştü. Onda, karanlıktan ay- dınlığa çıkar gibi bir hal vardı. Ötedenberi, Ayasofya, bende loşluğu ve sinsiliği ile Bizans rü- hunun esrarmı içinde saklayan bir puthane tesirini yapardı. Camilerin açık ve temiz görü- nüşünü Ayasofyada bulamadım. Bu defa, onu müzeye o çevrildiği ilk gün, bam başka gördüm, Ayasofya, yeni kılığı içinde, başından papağını, sırtından cüb- besini çıkarıp, asri kıyafete bürü- nen bir ihtiyar papasa benziyor. Bir vakitler hasır ovası denilen unut. Ayasofyamüzesindenel gördüm ve neler görülür? Baklan II. könce Bizansimparatorur un, sonra da | mak izlerini, direğin içinde koridor, şimdi hasırı kalmadığı i- çin yalnız taştan (o örülü bir ova olmuş. Buradan büyük kubbe altına girilince, eski mabet; bütün haş - metile meydana çıkıyor. Müzede, henüz eşya denecek bir şey yek. Yalnız £ temizlik işi, bitirilerek, halkın ziyaretine açıl- dığı anlaşılıyor. Her yanı, eski Bizans heykel- leri, Bizans levhaları, Bizans taş ları ve Bizans eserlerile dolduğu zaman, gerçekten İstanbulun en büyük, en göze çarpar müzelerin- Uğurlu bir emanet gibi, padi- şahtan padişaha geçen bu taş bi: Güya, bu direk önünde Hızır ilk namazını kılmış. Hızır eli değ- miştir dedikodusu çıkmca, herkes direği birer ikişer parmaklamağa başlamış. İçine, kim bilir ne ka- dar parmak girmiş ki, delik bü- yüdükçe büyümüş, derinleştikçe derinleşmiş. Bu direğin sözde terlediği de söylenirdi. İçine kirli, temiz, bun: Pi direğin « b adele” ca parmağım girip çuktığı delisi kuru kalamıyacağını kimse düj nememiş. Terleyen direk terleyen direk yukarı... zl Müslümanlar, - bunun bir BŞ zans efsanesinden başka bir olmadığını bilseler, Hızırın şu boşuna aramaktan vazgeç” erdi. Söylendiğine göre, Ayasof yaf kuran imparator, bu direğe y0$” lanarak: — Ey Süleyman, sana ül geldim! Diye haykırmıştı. Ayasofyanm Kudüste şimdi cak harabesi kalan Süleyman # bedini gölgede bırakacak bir yaPi olduğunu göğsünü gere gere eden Bizans imparatorunun yandığı direk, Rumlar — arası9öf derhal © (Mukaddes) bir şey du. Ölümünden sonra ise, ona Bİ put gibi tapınmağa ( başladıla"” Türkler, Istanbula girip Ayas0i yayı aldıktan sonra; bu BiZ! efsanesi de kalıbmı değiştirdi imparator direği, döne dolaşa zır direği oldu. 1 Ayasofya müzesini gezenler rasında bir kaç Alman seyyaf” da gözüme ilişti. Bunlar, müz€ yi gezmiyor, âdeta adım adım 8k) çüyorlardı. Büyük mermer küplerin ö de belki dakikalarca kaldılcn: B küpler, Bergama harabelerind çıkarıldıkları için, Bizans eserle” sayılıyorlar. Ortada duran top kandil © henüz kaldırılmamış. Vaktile A yasofya kilise iken bu top Tin yerinde, altın bir yuvarlak © rurmuş. Üçüncü Ahmet devrinde, kandil adı verilen bu kandil 8* yuvarlağın bulunduğu yere ko muş. # Ayasofyanın bütün köşe bu” ğı, bir seyyah gözile tetkik © meğe bütün bir gün yetişmeZ. Ben, çıkarken, on bir buğu kuruş duhuliyeyi verip müzeyi! £ meğe gelenler, gişenin önde bekliyorlardı. Salâhaddin Güngö Kültür bakanlığ da değişiklikler (Bayı hinci sayfada) yeni ihdas, Yunanistanda sahte P basan bir sel Tirede fakir çocuk yardım TİRE, 6 (A.A.) — za bakmak