4 Kamâl Atatürk Ona yakınlara kadar “Mustafa Kemal, diyorduk. "Mustafa, onun doğum adı idi. Okulada, öğreticisi, bu onurlu baştaki olgunluğu yakın- dan sezerek, kendi: “Kemal,, adını seçti. Büyük işler yapmak için doğan Mustafa Kemal; (orduda; çarça- buk kendini tanıttı. Arkadaşların- dan, önce ilerleyip, genç yaşında orduların başına geçti. Gün geldi, onun İstanbul kapılarında kilid ol- duğunu, gün geldi çöl içerlerinde, Arab cenbiyesine karşı durduğunu gördük. Gün geldi, Başkalarının yanlış manevralarile bozguna uğratılan Osmanlı ordusunun son döküntüle- rini Haleb sınırlarında durdurdu. o rde adı “paşa,, idi. Gün geldi bu paşa, omuzlarından apulet leri, göğsünden nişanları söküb, belinden sırmalı kayışı çıkararak: — Hayır! yanılıyorsunuz, ben paşa değilim, “nefer,,im, diye hay- kırdı. Gün geldi bu” “nefer,, baş- Buğdan bir kökremiş arslanlar or- dusu doğdu. İstanbul sarayı, kendi- sini ölüm cezasına çarpar, birtakım baldırı çıplakları üzerine saldır- tirken Mustafa Kemal, Türk ulusu- na bengisu aşılayarak onu ölümler- den kartarmağa çabalıyordu. Sakaryada Mustafa Kemal Ga- zi oldu. Dumlupınardan sonra, o- na Cumhur başkanı Gazi Mustafa Kemal diyorduk. Ancak, düşünül- se, yaptığı iş, Arabın gazasile ölçü- lemezdi. Bu ne bir gaza, ne de bir gazve 'di.Yerlere serilmiş bir ulusu diriltib ayaklandırmağa “gaza,, ve onu ya- pana Gazi denilirse, çölde boğaz- laşan Arablara ne ad takmak ge- rekti. Uzun yıllar, dil alışkanlığiyle “Gazi Mustafa Kemal, diye andığı mız büyük öndere ulus en sonunda yaraşan adı buldu: — ATATURK! Çünkü Türkün gelmişte, gelecek te ondan büyük atası yokta, olamaz. dı da... Bugün de kendisine: — Kamal diyoruz, kale ve ordu karşılığı olan Kamal... Bu öyle bir kale ve öyle bir or- du ki, ne içine girebilir, ne önüne geçilebilir. Tunçların yanında bal- mumu gibi kaldığı, bir kale, ürkün (tufan) lerin ında amana düştüğü bir ordu... Kamâl işte ba dur. Ne ne paşa hazret- leri, ne mareşal, ne başbuğ... Adile sanile: “KAMAL ATATURK, Salâhaddin GÜNGÖR TEŞEKKUR Sevgili zeves ve vallemizin ölü. mü hasebile bizzat cenaze mera- simine iştirak ve şifahen ve taliri- ren beyanı taziyet lütfunda bulu- narak acılarımıza ortak olan bil- cümle akraba ve dostlarımıza ay- Tı ayrı teşekküre (o imkânsızlığın- dan dolayı en samimi teşekkürle- rimizi muhterem gazetenizle iblâ- ğını rica eyleriz. Zevci Nelli ve Davud Motola Eleonor ve Selim Dwek Mi tefrik; 95 E Ti Öz dilimizle Hayalindeki genç Turak genç ve: — güzel hir adama İŞLİ mey için için yüreğini eriten” Hulkiyi ancak iki ay evvel | bir kere görmüş, mektepte bir şeyin cız ettiğini rrimeyin. Turan hayalinde © küçüktenberi bir erkek tipi canlandırırdı. 21 yaşına geldiği halde, hayalinde- ki bu erkeği, Halkiyi görünceye kadar bulamamıştı. Hulki, uzun boyu, yeşil gözleri ve yüksekçe bir alının üstünden başlıya - rak dalgalana dalgalana arkaya doğru yatan kumral saçlarile hakikaten güzel bir erkekti, Turan onu arkadaş Lâkifonin nişa- nında görmüştü. Lâtiflenin ablası Hul - kiyi kendisine şu sözlerle takdim etmiş- — > — Alırabamızdan Halki, makine mütehassıs, iki gün evvel Almanya - dan geldi. bu takdim esnasında Hulki - ine balıtığı zaman onlarda, arının tatlı güneşi ile piri dıyan yeşil kıyı denizlerim çekiciliğini buldu. Lüks otellerden birinin geniş salon- larında yapılan bu nişan toplantısında Hulki ile Turan birbirlerine pek çabuk kaymaştılar. Turan da güzel bir kızdı. Şimdiye kadar bir çok İkimseler onun aysız gs- celer kadar karanlık gözleri ile karşı karşıya kalmak hülyasina düşmüş, ni- ce gençler siyah saçlarının kıvrımları. sı okşayabilmek için can atmışlardı. Fakat Turan bunların hiç birile a- likadar olmadan ruhunun, hayalinin adamı beklemişti. Işte iki ay evvel onu bulrmus, fakat pek çabuk kaçırarak o gündenberi bir daha görememişti. Hulki yeni bir fabrikanın montajı için, nişanın ertesi günü İstanbuldan uzaklaşmıştı. Nişan gecesi sabaha kadar birbir - lerinden ayrılmamışlar, © dans etmiş - ler, bazan da holde gezerik yalnızca konuşmuşlardı. Hulki Almanyadaki hayatından bah- sederek, kasının hemen dörtte üçünü Halbuki Turan ona burada Bostan- cıdaki köşkünde nasıl vakit geçirdikle rini, sabahları nasıl denize koştukları- nı, akşam üstleri kotra ile nasıl gezdik- yelek, seda ise dansi çaylarda, balo- nasıl eğlendiklerini anlatıyordu. ir lâf Almanyaya © gelince he- men fabrikalardan, makinelerden, bü « yük lâboratuvarlardan başlardı. Hulki Istanbuldan gittikten sonra Turan uzun uzun düşünmüş ve hattâ bir çok günler poslacının o Hulkiden mektup getireceğini sanarak beklemiş- &. Amma, Hulkiye hak veriyordu. Çünkü, fabrikanın en zor işlerinin onun üzerinde olduğunu, bir çok gece- ler uyumadan çalıştığını biliyordu. ... Bu sabah denize giderlerken Laâtife bir müjde verdi: — Hulki perşembe günü Istanbula geliyor, karşılamağa sen de gelirsin de- gil mi? Turan çıldıracak gibi oldu. Nihayet ülküsunde yaşıyan sevgilisine © tekrar kavuşacaktı. is Tren saat onda Haydarpaşaya ge- Turan daha ömründe ilk defa ya- taktan bu kadar erken kalkıyordu. Saat dörtte uyanmış ve altıda ya eden bir kız olduğu halde, şimdiye kadar, bugünkü gibi itina ile saçlarını düzelttiğini, ma- Liyajına bu kadar gayret | sarfettiğini bilmiyordu. Bostancıdan Lâtifenin nişanlısının — Acaba kaç dostu gelecek? — diye düşünüyordu Nazmi — Rüs- tem bey de gelir mi? gelmezse ar- tık pek ayrb eder, Allah verede bir pot kırmasam. Hastahanenin kapısından girin- ce, Bahçede dolaşan otuz kırk kişi- ye şöyle bir baktı. Koca göbekliyi bunların arasında görememişti. He- men hepsi o güne kadar hiç görme- diği adamlardı. Yalnız bir gece po- kerde epey para kaybeden ve ret nezareti müdürü umumileriz- den olan gözlüklü beyle selâmlaş- tı. Arapkirli de gelmişti, Bir ağaca sırtı dayamış, bıyık altından gü- lümseyerek etrafta dedikodu çıka- racak bir mevzu arayordu. Nazmi ona da başile bir selâm verdi. Son- ra 'nin ta öbür ucunda beyaz banka ( doğru yürüdü. başla; Müellifi: Nazmi Şahap da bütün vücudu müthiş bir heye- canla sarsıldı. Tabanları da yapış- mış gibi bulunduğu yerde kala kal- dı. Kekeler gibi kesik kesik; Bi Ey ey işte... bububu tuhaf! Başındaki beyaz kolalı serp: geniş kenarlarını oynalarak on “5 adım öteden geçen ve siyah elbise- sinin kenarında salipli uzun bir tes- > sallanan bir rahibeye gözü ta- Rahibe elelrini göğsü stünde ka vuşturmuş, seri bir yürüyüşle gidi- yor, beyaz elbiseli iki hemşire onun yürüyüşüne ayak uydurmuşlar, ga- rip bir ordunun nöbet değiştirmeğe giden iki neferine benziyorlardı; — E vallahi bu odur. E odur e- fendim.. — diye söylendi Nazmi — Ve hemen arkalarından yü MİLLİYET PERŞE! AK EN bi SAR Grip... Kapıdan içeri aksırarak girdi. Mendil elinde, gözler, kan çanağı gibi kırmızı; inliye inliye iskem- lenin birine çöktü; sesi de kızıl- muştı; — Bitik bir haldeyim.. diye söy- lendi. Hep birden: — Geçmiş olsun, (dedik, sen dehşetli nezle olmuşsun! Düzeltti: — Nezle olmadım, grip oldum. — İyi ya, dediler, ikisi de bir kapıya çıkar.. Başını salladı: — Ikisi de bir kapıya çıkmaz! Önündeki © gazeteyi açtı, bir Fransız garnizonunda gripten ölen askerlere ait bir haberi göstererek: — Bak, dedi, böyle mezarlık ka- pısına çıkan gripler de var! Kulakmisafiri ÇAĞIRIŞLAR Seçim gününü kutlulama Halkevinden: Halkevi himayesine de Şişli gençler bi yeni saylavla « rımızın seçim gününü kutlulamak için 8 şubat 1935 cuma günü saat (18) de Park oteli salonlarında vereceği, müsi- kili çayı sayın saylavlarımızın da onur. | lamalarını — ve adresleri belli olmadı - Zzımdan bu ilânımızı davetiye yerine ka- bul etmelerini diler. Assaray gençier kurumu BE 7 ŞUBAT 1935 c LADAMO KAMELYA: (ALEKANDRE DUMAS fils)in ölmez şaheseri! Oz Türkçe ile Bilmecemiz Osmanlıca karçılıkları lerin öz türkçe mukabiller sin boş haneli e memurluğunı ğru halledenler manlara hediyeler veriyoruz! ““Müddet: Perşembe günü #kşama kadardır. Yeni bilmecemiz 3456718 97011 gönderiniz. yasında kura ——.aukeN SOLDAN SAĞA « İ — Beyselmilel $, Eser 2 m 2, Sayt 2, 5, bir batından 4, Dem 3, arri etme 5, 11 — Bir vekam 3, Beygir 2. Bal amelesi 5, temsiileri Aksaray gençler kurumu başkanlı- ğından: Mevsimin beşinci temsili o 7-2.935 perşembe günü sant 20,30 da kurumu. muzun Cerrahpaşadaki barkında veri - leceğinden ü, — rimizle, gelmek istiycu. lerin geliş kağıtlarını Bark çevirgen - liğinden almaları, Beşiktaş sakerlik şubesinden 1 — şubat 935 de celb vardır. Bu cplbde Is- tökâm ve muhabere smıfları sevk edile- ceklerinden askerliklerini yapmamış o lan 316 dan 328 (dahil) doğumlulara kadar olanların behemehal şubeye mü- racaatları ilân olunur. Konservatuvar Konserleri 7-2.935 perşembe günü sant 17,30 da Fransız tiyatrosunda verilmesi (mukar- rer orkestra konseri, orkestra şefinin ve azalarından bazılarınm hastalığı dolayı- sile gene Fransız tiyatrosunda verilmek üzre 122-935 salı günü saat (21) e te- hir edilmiştir. (7830 — e —— otomobiline binerek, 9,30 da istasyona geldiler. Hulkinin bir kaç akrabası ile daha buluşmuşlardı. 20 dakika geçtiği halde tren hâlâ gelmemişti. Geçen ber dakika Turana saatler kadar uzun ge liyordu. yuldu. Lokomotif soluyarak gara gir- Hulikinin bulunduğu © vagon tam bunların önünde durmuştu. Delikanlı hemen vagondan akrabalarının birer birer ellerini sıktı, Turanın önün- de mütereddit bir hal alarak Lâtifeye hafifçe: — Arkadaşmızla beni tanıştırmaz mı snez? Dedi. Fabrikadaki işleri dimağını o kadar çok doldurmuştu ki Turanla tanıştığı- nı unutmuştu bile! E. Nejat Ozsü paviyonun kapısında gözden kay. | boluverince, hiç düşünmeden bina- ya daldı. Üzerinde £ fransızca bir “Müdürlük,, levhası bulunan oda kapısını tıkırdattı. — Antre rez) Kapıyı itti. İçeri girince, büyük bir masa başmda oturan kırk beş yaşlarında, zeki bakışlı bir kadını selâmlamağa mecbur oldu. Bu da tepesinden lırnağına kadar beyaz- lar giyinmişti. Gelenin başında bir fes bulunduğunu görünce kadın çok temiz bir türkçe ile: — Buyurunuz efendim.,. — de- di — size nasıl bir faydamız doku- nabilir? Hasta mısınız? — Hayır madam... | — O halde?... birini mi ziyarete geldiniz? — Evet madam.. Sör Mari ile ko- nuşmak istiyorum. — Sör Mari mi dediniz? Fakat hastahanemizde rahibe yoktur. Nasıl olur madam... Az evvel Sör Marinin bu binaya ( girdiğini gözlerimle gördüm. — Size itimad ederim efendim. Yalnız.. Herhalde bir hata olacak bu işte. Nasıl bir hanım bu? genç YUKARDAN AŞAĞI : 4 — Geniş 4; Hücum 4, 2 — Akf edatı 2, Bir kümes hayvanı 3, İp- vida 3, 3 — Pünhan 5, 4 — Cilen 4, Valide 3, 5 — Beyaz 2, Kirli 3, 6 — Genişlik 2, Nota 2, Nota 2, 7 — Doğurgre 4, Beygir 2, 8 — Nota 8, Bir içki 4, 2, Bir içki 4, iyede bir şehir 3, Erkek 2, 2, Allah 5, YENİ NEŞRİYAT İdare İç İşleri Bakanlığı tarafından her ay muntazaman çıkarılmakta olan (İdare) mecmuasının (82) in- ci sayısı çıkmıştır. Kanunları Ni- zamnameleri Şurayı devlet karar- larının, emirleri ve tayinleri haber veren bu faydalı mecmuada e za man olduğu gibi bir de ga; mi kısım vardır. K. Nacini SU luslar arası kongreleri,, isimli ya- zısı okumağa değer. İlürecilere tavsiye ederiz. Parmak izi mecmuası Mik sayısı canlı münderecatla çıktı. Münderecatı arasında (Parmak ai dai sesinde neler gördüm?), (Polis nedir?) (Hrisantos dört polisimizi nasıl öldür. dü, ben onu nasıl vurdum?), (Hapis - hanelerde tetkikat: Kasap © kimdir! (dam mahkümlerinin kendilerini öl - dürmelerine müsaade etmeli mi?), (A- > dolandırıcıları) gibi bir çok ya- ereb Bedii ŞEHİ za İrosa FIYATROSU ŞehirTiya Yazan; NAZIM HİKMET da iki tane de hemşire vardr. Müdire kendini tutamadı. Tavrın daki ciddilikle taban tabana zıd, bir kahkaha attı: — Anladım, anladım. Sör Mari... evet, bizde bir Sör Mari vardır. Ve parmağını bir düğmeye bastı. lan uzun topuklu iskarpin- lerle koşan bir kadının gi sesleri geldi. Pen#e ( yanaklı, bir sabun gibi temiz ve güzel bir hizmetçi o- daya girdi. Müdire ona fransızca “şu kısa emri verdi: — Yedi numaradaki hanımı bu- raya getirsinler... Sonra Nazmiye bir iskemle gös- terdi: - Buyurunuz... oturunuz efen- dim. Herbiri bir yıl kadar uzun sekiz on dakika geçti. Nazmi gözlerini Pastörün duvara asılı, yağlı boya bir portresine dikmiş, dalmıştı. Müdire ise bıyık altından güle- rek yan gözle onu süzüyordu. Ni- hayet güzel yüzlü hizmetçinin ka- © açtığı ve siyah elbisesi içinde bir kat daha güzelleşmiş gözüken Mariye yol verdiği görüldü. Mari..: evet bu, Marinin tam ken- disiydi. e ml ali ğini fabrikasının afişlerinden dizilmiş | Bu akşam SARAY sinemasında HAYAT KURKANLARI Anne şefkat ve muhabbeti ilkasile kiyedepek ziyade sevilen büyük akt ANN HARDİNG ve dehâkâr yumu , bissi, müessir ve beşei İlâveten Nuhun gemisi: Hakiki > güzel bir SİLLY SENFONİdir. Dünya filim sanayiinin en yüksek SA (ALPHONSE -DAUDET) (Komedi Ftsnsez) in MARY M ie JEAN MAX ve F (Hayvanların kralı Yerlerinizi önceden liver KIYAMET büyük harh filmi görülmemiş | Bu hakiki harb filminde; en büyük pollei Tenkidi, sureti bususiyede CLAUDE F, İlâveten : Bugünkü program | 17,30 inkilâp dersleri, üniversite. den nakil, İzmir saylavı prof, Esat Boz- kurt, 18,30 Dans musikisi plâk, 19/30 | Haberler, 19,40 Gavin kardeşler, şan, | ile, 20 Sıhhat ve içtimai muave- ikea habe border VE remin bulaşma yolları ve muafiyetleri- ni, doktor Tevfik | İsmail Heybeliada sanatoryomu baş doktoru), 20,30 Stüd. yo Gigmu orkestrası, 21,15 Son ha berler, 21,30 Radyo orkestrası, 22 Rad- yo caz ve tango orkestraları. 223 Kr VARŞOVA, IS m. 19,15: Dans musikisi 19,45: Edebiyat, 20: Plâk, 2020: Aktümlite, o 2030; Sözler, Zile Klâsik balet musidek | 21,45: Haberler. 225 mürekkep konser. 17A0: Sözler. 18,30: sarkılar. 19,30: olkezlar işin karışık kamer ir santlik düğ konser, 22: Almanca meş- irem konferan, 2405: 832 Khz. MOSKOVA, (Stalin) 361 m. 17: italyan musikisine dair bahisler. 1820: Bir opera temailini nakil. 2230. Dans musi- klal. ve karışık konser, 22: Büyük istasyon. dan nakil, $66 Ku. BUDAPEŞTE, 550 m. 18,35; Erkek korosu. 18,151 | Ders, 1040: Kuarimi konsari, 2040: Sözler. 2110: Sende: konser. ae 788 Ki. LEİPZİG, izm 18. Eski yunanca nasıl öldü, 1420: Piyano konseri, 18,50: Okonomi, 19: Ulusal neşriyat. 20; Şen musiki 21: Haberler. 2110: “Güneş li cenub)un şarkılarından. 22: “MİGNON,, (hlinyon) operam, 23,10: Haberler. 686 Kir. BELGRA DAT. 18: Orkesirm birliğile populer şarkılar. 10, 40: Sözler, — Reklâm. - 19,55: Konferanış. — Mari! Neden bu kıyafete gir- din mari? ben her şeyden vazgeç: tim, çık şu manastırdan Mari! Müdire artık kendini tutamı- yor, hafif hafif © gülüyordu. Eğer mendilini ağzına o dayamamış ol- saydı, kimbilir o nasıl bir kahkaha fırlatıverecekti. Fakat Nazmi ne o- nun, ne de güzel hizmetçinin farkın da değildi. Genç, gözlerini eski sevgilisinden ayramıyordu: — Neye susuyorsun o Mari? Bir şeyler söylesen e.. ben hepsini unut- tum. Hem şimdi o kadar yalnızım ki Mari... Paltodan da paralardan da vazgeçtim. Haydi Mari konuş! Rahibenin gözleri cam gibi par- bakışlarla odanın Sonra iki elini gencin saçlarına dal- dırarak fransızca; İsa seni o saklasın!.. mırıldandı — Daha sonra rüyada sayıklayor- algın dalgın ilâve etti: Baba, oğul ve Ruhulkudüs ki.. Onun paltosu yaktu ve o yağmur altında idi've soğuklan titreyordu. Ve paltomuz çok eskidi. Yağmur altımda titreyene yardım — diye O, sonra bana dedi ki sen hata et- Rejisör LEONCE PERRET - Dün akşamdanberi SU MER sinemasındâ' (1914-1918 harbi) FOX JURNAL etmek lâzımdır diye mi) Emsalsiz ve bü- | yük bir program yapılmış cazip bir şaheser, or CLİVE BROOK sehher Yi reak DİCKIE “OORE taral ri mevzuu itibarile her bir hârika olup renkli ve gayiğ FOKS JURNAL ve en hissi eserini takdim #öf F O! in unutulmaz gal san'atkdır trajedi ertistiz AROUET | RANÇOİS ROZET | (Parhb Nacan filmi) ASLAN ) calibi dikket film, tutunuz. Tel, 40690 GÜNLERİ ir muvaffakiyetle devam ediyor. ika ve askeri adamları görülmekti 'ARRERE tarafından yazılmıştır. Vi gemi gana e — PETER İLE SLİRİSI 20,15; Haberler. 21.50: Orkestra KW 15: Sözler, 2330: Plâk. 888 Ker. PRAG MOM. e İZ kantrman, yad mezesi 823 Kh. BÜKREŞE 3 — 18 Gündüz plâk meşriyak 9 orkeatrası. — 19,188 Bun devamı. 20: Kili 20481 parasında verilecek temali nakil, 574 Khr. STUTTGART 10r Dara, önler, a0, 20,45: Askerlik neşriyatı. 21: Hi Radyo orkastrası 22; Yeni mask kılı skeç. 23: Haberler. 23,20: Vet saklan haftanın yenilikleri Çalrane” “Dar sene Lied, adlı uşrkılı ske$ — aece konseri. Yarınkı program ISTANBUL: 12,30: Plâk neşriyatı, 18: O Tiyandan transmisyon, o çay saati; caz, 18,20: Mir Havan Te BLI SMDL A Hamdi ei 2S Son ekli ii yo orkestrası, 22: Radyo caz ve kestrası, pid ve çok şeyler öğrenmi kat kardeşim, £ şimdi düğünden bahaediyorsur? y ne gelebilir? Artık o y ber değildir ve ben on yardımda bulunamam. Nazmi ürkek geriledi. 78 hizmetçi, ne de müdire 8” lardı. Marinin sesinde ö bir elem vardı ki, meyi ona bakmağa başlamışli” güzel kadın devam etti- — Şimdi o,sgene orad# tır. Ona gidiniz, sizi gö lunuz üşümekten kurtu Haydi kardeşim ona gil leyiniz ki ben onun N yorum. gol! Bir saniye kadar sustu” | rar; ai — Sizi takdis ediyo ye mırıldandı — elimd: dur. Evvelce — elimden yardım onun verdiği im” pılabiliyordu. Ve geri geri çekil tünde istavrozlar çıki : geçti, koridorda — gözü du. O zaman Nazmi a0 5 a m e an eli