MILLIYET'in Tefrikası: 10 EKİUP Nakleden: M, F. Cimi'nin öldürüldüğü gece onun apartımanında imişsiniz! i Hülâsa (Fantoma - Hırsız namile maruf ©- lan Marten Dal hususi bir balodada- vetli bulunmaktadır. Bu baloda Fanto- manm düşmanı fakat Martenin dostu bulunan polis hafiyesi Sumers de var- dır. Yani Dal iki şahsiyete sahiptir. Fan- tomanın gözü ev sahibinin yeşil mücev- herine takılmıştır. Meğer bu mücevheri bir genç kız &- sızmış ve biraz sanra skandal meyda- na çıkınca vaziyetini kurtarmak için e)- ması Dal'e vermiştir. Polis hafiyesi Dali ittiham etmiş fakat mücevher onun Üze- rinde de bulunamayınca Dal polis hafi- yesinin hakiki h-rsx olduğunu söylemiş ve üzerini aramağa başlamış, ve mü- cevheri bulmuştur.) Dal safi kulak kesilmişti. Bu ismi tanıyordu. Bu isim bir aydan beri | herkesin dilinde idi. Bu ismi Lon- drada meşhur bir kumarbazın bir kurşun darbesile öldürül ü! den beri cümle âlem tanıyordu. Dal bu müthiş haka --* karşısım- da Brinanın bembeyaz (olduğunu farketti, Gayri ihtiyari bir surette yumruk'arını sıktı, gidip Kondon' un renksiz suratını patlatmak isti- yordu. Dal bu arzusuna mukavemet ettiği bir esnada Brina bir sıçra- yışta ayağa kalktı. Eli havada defa sallandı. İki tokat sesi işitildi. Birisi Kondonun sağ, o öbürkü sol yanağında şaklamıştı, Kondon gözlerini genç kızın üze- rine dikmiş, yanaklarını oğuşturu- meyi terbiyeli bir hareket değil! Kondon hiddetten köpürüyordu; boğuk bir sesle cevap verdi; — Demek size vız gelir, bunu ö- demek size vız gelir ha? Fakat na- sıl ödeyeceğinizi — bilmiyorsunuz bel #t tasavvur ediyorum. — Cimi Barinjer'in öldürüldü- ğü gece, onun apartımanında bu- lunduğunuzu inkârmı edeceksi- niz? Genç kız bir dakika hareketsiz kaldı. Dal heyecanla cevabını bek- Biyordu. Sonra onun sesini işitti: — İnkâr etmek garip olur. de il mi? — Tabii, çünkü orada olduğunu- zu isbat edebilirim. Kondonun kudurması geçmişti. Şimdi yalnız sakin bir hain halini Aklıma gelmişken sorayım, dedi. Yeşil elması ne yaptınız? — Size bunu söyleyemem. — Canınız isterse, Fakat kopuk parçanm nerede olduğunu ben bili- yorum. Sonra uzun uzun yüzüne baktı: Genç kızın karşısında mahvola- 'cağını veyahut ayaklarına kapana- cağını zannediyordu. o Fakatone onu ne ötekini yaptı. ——. <a Homurdanarak geri döndü. Ve odanın içinde beş aşağı beş yukarı dolaşmağa başladı. Bu suretle ken- di kendisini biraz teskin edebilmiş- ti. Sonra durdu ve yanaklarını o- ğuşturarak güldü — Lâkin o ne tokatı öyle... — Bir değil iki idi... — Doğrusu haketmiştim, Beni o Brina ne olur, beni affe- din! — Hadi Ralf o kadar faciaya kaçmayın! Sizin vaziyetinizden do- layı sizi ayıplamam. Oo Ancak söz. lerinizle hakarete uğradığım için kendi kendimi ayıplayorum. De- mincek o hareketi size iltifat olsun diye yaptım. — İltifat mı? Mütereddit bir bakışla baktı: — Bu, diye ilâve etti, bunda bir tariz var ama adam akıllı anlaya mıyorum. — Anlamak için bu gece epeyce düşünürsünüz. gün | — Oh Brina, niçin sizinle iyi ar- | kadaş olamıyoruz? Yanına yaklaştı: — Siz dedi, ne güzel ne şeker bir kızsınız? 7 — Ama demincek kaltaktım. — Fakat âşık bir adam daima kendisine hâkim değildir. Sizi #ev- diğimi biliyorsunuz değil mi Bri- na? Genç kız oturduğu yerde kendi- sini arkaya doğru verdi. Ve alay- Mrt cannala kalmağa başladı. Evet, evet, — hatırlayabiliyo- rum. Ralf, Fakat buna aşk deme- yin! Bu öyle bir kelimedir ki kirlet- meğe gelmez.. Adam başımı eğdi: — Ya bizim yatı hiç düşündünüz | mü? Nasıl göliyor musunuz? size ( söylemeği unut- tum. Salı günü akşamı yatta büyük bir ziyafet tertip ettim. Sizin yıl dönümüz değil mi? — Evet doğru. Aman yarabbi zaman ne çabuk ta geçiyor? — Bütün davetlilere güzel hedi- | yeler var. Sizin hediyeniz ne, bili- yor musunuz? Küçücük altın bir ku tu, Kapağında bir tek taş pırlanta var, Kutunun içinde ne var bi'iyor- musunuz? düşünün bir hele? — Pekâlâ düşüneyim bakalım: Küçük bir kutu diy: yi mi; eğer büyük olsa tane gümüş paradır diyel Kondon bu cevaptaki istihzayı farketmeden cevap verdi; - Hayır, yanılıyorsunuz. Kutu- nun içinde, yeşil elmaslı broşun kı- rık parçasını brlarakamız! —— Dal kapıyı hafifçe araladı. Bri- nanın suratı ıstıraptan gerilmişti. Küçücük bir gülümseme duydu: — Çok âlicenapsınız Ralf! Fa- kat neden bu kadar manasız oldu- ğunuzu bir türlü anlayamıyorum... Bir de sizin için şöyle derler böyle derler. Gayrikabili mukavemet i- mişsiniz! Fakat neme (gerek be- nim? İşte manasızsınız. Kadılar sizin nenizi beğenirler an'amıyo- rum. Zannediyorum ki birçokları da arkanızdan alay ediyorlar. Bu benim işim değil. Ben daha ziyade suratınıza karşı gülmeği tercih ede- rim. Sonra uzun uzun güldü. Bu tatlı neşeli, berrak bir gülüştü. İşte bu gülüş Kondonu çileden çıkarıyor- du. — Demek reddediyorsunuz? di- ye sordu. Görüyorsunuz ya ne soruyorsu- nuz? Ben satılık bir kız değilim. Adamın nutku tutulmuştu. Yal nız tehditkâr bir nazarla bakıyor- da, Genç kız: — Hadi dedi, şimdi yollanm ba- kalım. Yoksa şimdi ba- yılacağım. O zaman haliniz feci o- tur. — Peki, gidiyorum, Biliyorum ben Cimi Barinjer kadar hulyalı? değilim. Bunu için benden nefret ediyorsunuz. Fakat bir kelime da- ha söylememe müsaade eder misi- niz? Bu yeşil elmasın parçasını ne yapacağımı biliyor musunuz? — Hiç şüphe etmiyorum. Buna şimdiye kadar birçok defalar söy- lediniz. Evet polise göndereceksi- ii lis te bununl, benim Cimi — Ne güzel bildini Şimdi be ni iyi dinlez' «. Size söylediğim gi- bi: Nomade yarın öğleden sonra beşte hareket edecek. Eğer siz sa- at üçte gemide olursanız ne âlâ! her şey yoluna girecek. Yoksa ak- şam olmadan tevkif o edildiğiniz gündür. Anlayor musmuz? — Tabii tabii... kapı orada. Gi- debilirsiniz!... Kondon kızgın bir nazarla genç kıza doğru baktı ve kapıya doğru ilerledi. Tam çıkacağı esnada kar- şısına bir adam dikilmişti. Şaşkın bir vaziyette geri geri sendeledi. Brina da hayret ( içinde idi. Dal, Kondonun karşısına dikilmişti. Sa- kindi, fakat gözlerinde / bir çelik parlaklığı vardı, — Nereye böyle ( bayım, dedi, yok, oradan değil buradan gidecek- siniz! Dal, adamı yakasından yakala- mış ve odanın öbür ucuna kadar sü- rüklemişti. Kondon mukavemet et- mek İstiyor fakat muvaffak olamı- yordu. Pencereyi açti. Herifi ya- kaladığı gibi pencereden dışarı at- ması bir oldu. Bir küfür işitti. Son- ra adam külce gibi yere yıkıldı, Dal derin bir nefes aldı ve pen- | cereyi kapadı. — Oh diyordu, Orada kalsın! İ Doğrusu bu hoşuma gidiyor. Brina: -— Benim de, diye cevap verdi. — Bitmedi ii — niye MİLLİYET CUMA Oz Türkçe ile , Bilmecemiz Geçen defaki v ncu mek Naci Seçkin mza kodar teşrif ederek hadiyele rini aldırmaları kendilerinden rica olumur. Ceçan defaki bilmecemi- zin halledilmiş şekli 12456789101 .s ALEREMKELİ roma yazdığımız kelime İ lerin öz türkçe mukabillerimi yazarak geklimi- zin boş hanelerin — yerleştiriniz ve keserek İ sekiyor İ © Möddet pazartesi günü akşama kadardır. | Yeni bilmecemiz Şe v 40.10) l -ODAAYAENA SOLDAN SAĞA : 4 — Taharri etmek & olsun & 7 — Sulp, Şedit, sert 3, Müllüyetin yeni adı 3. 3 MEB, 4 — Elde taşınır 5, Kış 3. 6 — Sicim 2 6 - Büyük tencere B, Geniş değil 3 8 — Lexzet 3, Yemek 2. 9 — Parlak değil 3, Düm. Şebeke 2. 10 — Balya, #yar, mmadil & 1 — Beygir 2, Fahr, sevinç & YUKARDAN AŞAĞI ; 1 — Aşikâr 6, Cerire 3 2 — Nota 2, Yemin 3, Lahin 2. 3 — Cerid 4 — Geride Kalan 5 5 — Hakan & 6 — Ahzetmek 5. 7 — Yetişmiş 5. 8 — Büyük vu kabı 3, Beygir 2. 9 — Bir rakama 4, Sin 3, Şart edatı 2. 10 — Nola 2 31 — Vatan 7, Kolay değil & DAİ Bugünkü program İSTANBUL : yandan caz. 19,20 Çocuk matı : Hikaâyeler. Haberler. 20 Bayan Tektaşı piyano 20,30 Havayen Siret ve arkadaşları, 21,15 Son baber- ler, 21,30 Radyo orkestrası, 22 Rad- yo caz ve Tango orke: 271 Khz. VARŞOVA 1345 m. 18,IS Sehurertten kuartet konseri, sözler, 19,15 Plik, 19,45 Konfesenı, 20 Düös kom ver, 20,20 Aktienlire, 2030 Konser, 2043 sör- ie, 7195 Senfanik konser, 24.30 Şiirler, 7340 Sözler 2405 Dans plükları, & 1820 Japon şarkılam ve piyans oranla, | 1850 Ekenemik program, 18 Amele neşriya- İ in 1920 Operet musikisi, 2040 Sözler, Zi Haberler, 21,10 Hafif musiki, 22 Skeç, 2815 Haberler, #por, 2348 Şen musiki, 24,15 Ge- ce kemseri. 545 Kh. BUDAPEŞTE 580 ms 18,35 İstvan Berika orkestrası, 1055 Söz ler, 20530 Şarkılar, 21,15 Spor haberleri, 21,30 Stüdyo temelli, 23 Haberler, 24,10 Çin- sene orkestrası, 1.05 Haberler, 658 Kir. BELGRAD 477 m. 19,45 Reklâmlar, 1055 Plsk, 20,15 Haber- ler, 20,30 Ulusal seşriyat, 21 Zagreb'den ma kil, 23 Haberler, 2320 Radyo orkestrası, ROMA - NAPOLİ - BARİ ; 16,10 Karmık hafif musiki, (pâk, sözler, 31,45 Şarkılı erliertrn konseri, 2245 Halk musikisi, 24 Son haberler. 554 Ka, STUTGART 523 ms 19 Gençlere, 190 Şarkılar, 20 İtalyan e- serlerinden orkestra konseri, 20,48 Konferans, 21 Haberler, 21,15 Senfonik konser, 2215 Orkestrah şen fıkralar, 23 Haberler, 2330 Dans, 1 Gece konseri. 841 Kiz. BERLİN 357 m. 20 Asker marsları, Zi Haberler, 71,10 Org kanseri, ZZ30 Ganzelerle isimli piyes, 2230 Şarkılı Kurartet konseri, 23 Haberler, 2325 yor, 7340 Musiki program aran, 2i Ges 804 Kir. HAMBURG 332 m. 19,08 Yeni kitablara dair, 19,20 Şarkılar (Lauim refakatile), 20 Şen nayriyat, 20,40 Ak- tünlite, haberler, (21,10 Marş ve yalılar, 22 Masikili skeç, 23 Haberler, 23,30 Sözler. İ Yarınkı program ISTANBUL : 18 Fransızca ders. 18,30 Jimnsstik: Bayan Azâde, 18,50 Dans musikisi plâk, 19,30 Haberler, 19,40 Spor Eşref Şe- fik, 20 Orkestra: Plâk. 20,30 Bayan Bed- riye Tüzün, Demir Caz, 21,15 Son ha- berler, 21,30 Radyo orkestrası, 22 Rad- yo Caz ve tango orkestrası, I ŞUBAT 1935 İN Kılıbıklar memleketi Yalnız kadınların saltana sürdüğü 00 wv 00 bir ada Bu adada erkeklerin söz söylemeğ | bakları yoktur, kocalarını kadınlar bizzatseçmekh “a ire ir. Adalı bir genç kız darsa başlamad an evvel vücudünü hurma yağıyla yağlıyor — Köşede : la çarşıda dedikodu daşıyan Kılıbıklar memleketi... Ne o, dudaklarınızı büktünüz? — Böyle yer olur mu diye mi dü- şünüyorsunuz?.. Hiç merak etmeyin. Dünyada ol maz olmaz. Onun için arzın üzerin- de kadınların mutlak hâkim olduk- ları bir yerin bulurduğunu söyler- sek hiç şaşmayın. Burası, Portekiz Gine'si etrafın- daki adalardan büyük Orango ada- sıdır. Burada kadınlar ve genç kızlar vâsi bir hürriyete sahiptirler. Ka- dınların dediği delik çaldığı düktür, Erkeklerin irapta 2 kadar mahalli yoktur. Burada ka- dın isterse her şey olur. Etrafındaki adaların hemen hep- sinde erkek hükümraniyeti cari ol- duğu halde bu adada yalnız kadı- nın sözü geçer. Orango adasında erkeğin evleneceği kadını seçme. ğe hakkı yoktur. Bu hak ancak ka- dına verilmiştir. Kadın kimi beğe- nirse onunla evlenir. Daha açık bir tabirle bu adada görücüye çıkan er- kektir. Eğer kadın beğenmezse er- kek ömrünün sonuna kadar bekâr kalmağa mahkümdur. Bir kadın tarafından beğenilmek te erkeğin dünya evir - girmesi kâ- fi bir sebep değildir. Çünkü kadın bu arada eğer başkalarını bulursa iş bozulmuş zavallı erkek atlatılmış demekti ir. Kadın bundan dolayı erkeğe hiç bir izahat vermeğe mecbur tutula- maz. Bilâkis aile hayatında aradı. ğı saadeti bulamayan bir erkek bu felâketi tamir edecek vesaite malik değildir. Bunun için yapacağı yegâ ne iş karısına karşı soğuk durmak, | lâkayit kalmak ve nihayet hiçbi: işe yaramaz bahanesile kapı dış: tamamile hürriyetine sahip değil: | dir, Kadın başla bir koca seçince- | ye kadar onun tahtı emrindedir. | Sonra bir defa evinden o kovulan | erkek ömfü olduğu o kadar bekir | yaşamağa mahkümdur. Çünkü ka- | dınların indinde bütün şerefini kay betmiş demektir. İ Tasavvur edin vaziyeti. Erkeğin yi PA ğ 3 kadınlar — Aşağıdı başına ne kadar felâket gelmeli ki buna razı olabilsin? Sonra bir kadın tarafından iste- nildıği halde bunu muvafakat etme yen bir erkek te ayni âkibete ma- ruzdur. Zaten eğer bu talebi red- detmeğe cesaret gösterse bile, bu mukavemetinin hiç bir şeye yara- mıyacağını bilir. Bu takdirde sade kadınların yanında değil belki bi tün adada mevkiini kaybetmiştir. Bir kayığa atlayıp başka bir yere kaçmaktan başka çaresi yoktur. Bütün bu hürriyet lere rağmen bir genç kızın vaçtan evvel er- keklerle âşıkdaşlık etmesi şiddet- le memnudur. Böyle bir genç kız 8 lüm cezasını evvelden kabul etmiş demektir. Bir defa evlenmeye gör- sünler artık bundan sonra emir i- dare, hep onlarındır. Böyle kadm- ların birkaç sevgilileri olabilir. Er- keğin buna ses çıkarması memnu- dur. Fakat şayet erkek başka ka- dınlarla münasebette bulunursa, artık onun kasabada oturması bile imkân dahilinde değildir. Bir Avrupalı kafasının alamıya- cağı bu usul, mevkii iktidarda bu- Tunan sülâlede erkek azanın kal- mamasile vücut bulmuştur Tahta çıkacak erkek bulunamayınca Pom pa Kajimpa isminde bir kadın mev kii iktidarı ele geçirmiş ve bundan sonra erkeklere verilen bütün hak- ları ortadan kaldırmıştır. Filhakika bugün kraliçe ölmüş- tür. Üç senedenberi tahtı oğlu mu- hafaza etmektedir. Fakat buna rağ- men kadınlara verilen haklar geri alınmamıştır. Bu adada kadmların saltanatı her sahada tecelli etmektedir. Er- kek öldüğü zaman bütün mallarını kadm tevarüs eder, Ve müteveffa nın ailesine bazı ufak tefek hatıra- lardan başka bir şey vermez, Filha- kika erkek eğer isterse, malların bir kısmını istediğine terkedebilir. Fakat öldükten sonra mirasçıları. nım bu malları elde etmesi hemen hemen imkân dahilinde değildir. Bilâkis eğer kadın evvel öl kek karızının mallarına tevarüs e- akkınamalik derek demez. Bu mallar çocuklar! lerine geçer, ölen kadının * ister erkek olsun isler kız 9l büyük çocuğunun malı oluf Bu adada garip bir âdet! rin kadınlar tarafından ini sidir. Erkek ev yapmağa © rın nazarı dikkatini üstüne Ve evlendiği zaman da bu” dına hediye etmek mecbv' dedir. gi Evdeki eşya, mobilye, vat bütün kadınm malıdıf erzak yiyecek, içecek bile aittir. Bunun bir tek istis9 bir yer, dünyanın en sulhp? mmemleketidir. Hayır. M33İ rangoda vaziyet hiç te öy dir. Bu adanın kadmları gâver, kavgacıdırlar, Fi kendileri yl harpte kavgaya sevkederi kek eğer kadınım gösterdi gitmezse artık mahvolmuf tir. amme a lar, Adayı idare o erkeklere bi şeref hatıraları dağıtır! Fakat uzun zamandat daki yerliler, harp — bus kabiliyetlerini göstermelkiğ rum tutulmuşlardır. Çün pahılar, bunları | ayaklarda mış büyük filolarını dırmışlardır. İhtiyar bu vaziyetten son derec€ dirler ve yeniden bir flo. de getirmek için teşebbi mektedirler. Fakat bu teşebbüsleri” falar buradaki Portekizli? dan akamete uğratılm!