En ucuz Talebe yurdu Ayda 666 kuruşla talebe sıcak bir çatıya ve konfera kavuştu LAZIZ, (Milliyet) — Elâziz Hai ektebinin 500 den fazla ta- hk, vardır. Bu talebenin çoğu 1. geriye ve köylerden geli- ikiy,t8 mektebe devamla cum- in kültüründen feyz almak mi, küz ay Elâzizde kalmak hk, Jetinde olan bu vatan ço- tay, ş seneye kadar hanlar. içgitikları odalarda ve kira : a yorlardı. hg, 09in bu hususiyetile ya- T vâkadar olan değerli vali- #vfik Gür geçen sene husu- i ayasebesine koyduğu idari küjysatla bu ders senesi başım- tür bakanlığı yasasına uy- Yen Pm orta mektepte bir pan- X kapanan muallim mek- e “den alinarak orta mektebin İh sindeki bina da güzelce ta kl e*hhi bir yatakhane şekline SW Tam zamanımda kaza, 8 ve köylere kadar yapılan yle seneliği 60 liradan üç İL. liraya ve üç taksitle alı- lığı 666 kuruşa | gelen bu bir çok talebe kaydolun- a'dun nizamnamesine tevfi- yg zetli talebeye muadil dayi fakı talebe alındı. Bun- ni, ikisi kurta bulunmaların- çseler yatı meccanilik imti , Firerek kazandılar. Nesli - vi valümatir olarak < hayata ıma hizmet eden Elâ- pabeylide | * cinayet *feyi fırında rakı içer- DIN, öldürdüler n TN ef, iti “vvelki gün Isabeyli n sydaşı ile rakı içtiği bir I ürülmüştür. Vak'a şöy- | eter; | | iğen Yıl bu İsabeyli köyün - yeşjaPıp rakı içerkentu- lerin yakalandıkları fi- “efe 12 arkadaşile rakı muşlar, kadehler do- iğ, |? Kafalar kızışmağa baş - Yi alanda fırının arka ka - iy, etinden bir silâh sesi Med, Ve İsa efe bir kelime söy- ür, * Yere yıkılarak can ver- k ht, pan tam kafasına rastla. gl, an arka tarafından el- iş Metre uzunluğunda ve ii n santim genişliğin- varmış, furınm bu lan kapısının pervazı ayrılmak suretile açılan Ateş edilmiştir. sili hemen ortadan kay- tıg, da Zabıta kend a, sa efe, ırz tün kadın ve e kızlarma ler, baştan çıkarma - İK Şerirmiş, ayi başka kimse kalma- mai Nazilliye gelerek koza nda beş! amele örn - zizdeki bu kuruluştan pek verim- li neticeler alınmaktadır. Bu yurt maddi ihtiyaçlara ya- ramakla kalmıyor; ayni zamanda talebenin terbiyevi işlerile meşgul muallim nezaretile cemiyet, mu - hit ve milliyet terbiyesinin kuv- vetlenmesine çalışmaktadır. Memleketimizde mektep aç- mak kadar mühim olan bir mese- le de aile kucağmdan uzakta ya- bancı muhitlerde . tahsjl gören gençlerin muhafaza ve terbiyesi meselesidir. Bunların (günde 7 saati mektebin nezaretinde diğer bütün vakitleri hariçte geçmekte- dir, Memleketimizin kültür işlerin- de bilhassa orta tahsil mekteple- rinde talebe mevcudu göğüs ka - Elâziz Talebe (yarda bartacak kadar artmaktadır. Bu mevcudun mühim bir kısınmı mey dana getiren orta mektebi olmu - yan kazı nahiye ve köylerden gelen talebe teşkil ediyor. Henüz şehirlerimizde talebeler için sine- ma, kahvehane, mütalca (yerleri olmadığından, maarif cemiyetle - rinin şimdilik orta mektep fakir talebelerine yardım da edemedi- ğinden her orta mektebi olan vi- lâyette orta tahsil talebeleri için Elâziz gibi ucuz yurtlar tesisi çok faydalı olacaktır. Böyle kuruluşları gördükçe az masrafla çok yerde meydana gele- ceğine insan iman ederek, iyi i$- ! ler: dilemekten kendini alamıyor. Germencik Deve güreşleri GERMENCİK (Milliyet) — Mevsimin en iyi deve güreşi Ger- mencikte yapılmıştır. Hakemlerin daima bitaraf davranmaları Ger- menciklilerin umumiyetle deve - cilere ve develere karşı çok alâka göstererek her en iyi deve güre - Germencikte (o olmasına en bir âmil ol Güreşlere 48 ti girmiştir. Bu tülülerin yarısı İzmir vilâye - ti kazalarından gelmiştir. Ayağı Osman büklü Kediali tülüsü, or- tayı İzmirli Derviş ağa tülüsü, Ba- şaköşllü Mehmet ağanın Kurd oğ lu tülüsü kazanmışlardır. Yenipazarlı — âlimin, Tireli meşhur Camkıran, Tireli yine ün- lü Arap tülüsü, Sökeli Kasaplarlı Halil tülüsü, Bayındırlı Haskö lü Hüseyinin tülüsü, Kuşadalı yö- rük kızınm ünlü yenilmiş - lerdir. tülüsü, beş tülüğ'ü yenmiş, bu arada ge - çen sene Kurdoğlu tülüsünü ye - nen âlimin tülüsünü bu kez yeni Bürhaniyeli tülüye de pes ettirmiş- tir, Uşakla yağmurlar UŞAK, (Milliyet) — Üç günd. beri yağan yağmur köylünün yü nü güldürdü. Fakat pancarını he- nüz fabrikaya teslim etmiyen züra müşkülât © çekmektedir. Çarşı ve mahalle yolları | çok çamurlu ve bataklıdır. Yeni belediye Başkanı Kadın - | görülmüş. MILLIYET CUMA İ ŞUBAT 1935. İskilibde gün adları Bizim bildiğimiz gibi değil - Alacalı çarşaflar - Turşusu meşhurdur - İskilibin övenci İskilibe uzaktan bir bakış İSKİLİP, (Milliyet) — Lapa la. pa kar yağıyor, soğuğun kertesi sı- farm altında otuzu bulduğu, kişi- lerin donduğu, yolların kapandığı, süz ü, aç kurtların (türediği söyleniyor, ben bunları duya duya, İskilibe gitmeğe kalkışıyorum? Aradaşlar : —Sen, delisin, baykal, diyorlar. Diyorlar ama, kafamın Bay Maz- har Osmana bunu olmadığını gö- rüyorum. Çorum, vilâyete bağlı şar ların düzgün, özençle perçinleşmiş yolları, umutlarımı artırıyor: — “ Yolcu, yolunda gerek,, di- yorum, Ve bir posta otomobili, be- ni bir kaç sat içinde İskilib adlı, bağlıklı, bağlıklı, kal'alı diyara i- letmiş bulunuyor. Alacalı çarşaflar.. Yurdun güzel yaratılmış kucak- larını yön yön, gezerken, gözleri“' me ilişen göreklerden (Manzara- lardan) birisi de kadın kılıklarıdır. Her yörenin (mahallin) kendine göre bir kadın biçimi, modası var? Balikesir, Ma Denizli yön- lerinde peştemal giyiyorlar, Ada- pazarı, İzmid, Düzce, Bilecikte baş ka çeşid bir örtüye | sarınıyorlar, Kayseri, Sivas, Tokad, Amasya, Çorum, Yozgadta kara çarşafa bu- runyorlar, İsikilibdede Alacalı, bu- lacalı buruklere bezenmişler?.. Kadınlar buncak hak verdik; saylav bile seçiliyorlar, nerede ise kadın olacağım geliyor, bu, büyük onurlarını bilmezler gibi, (çarşaf- peçe) üzgüsünden kurtulamıyor. lar. Bana öyle geliyor ki, köylü ka- dınlarımız, şarlı kadınlarımızdan daha çok soysal... Dağda odun kesen, çocuğunu ar- kasında taşıyan, sapan sürüb, har- man döğen köy kadını, Yurdu i- çin döğüşmesini de bilen oğuz bir anadır. Günleri adları İskilibde her çarşamba günü pa- zar ktruluyor. Uzak yerlerden ge- len köylüler, yedi günlük gazları: nı alarak, yumurta, yoğurt, yağ sa- tarak dönüyorlar.. . İskilibde bir yaşıma daha gir- dim? Burada yedi günün günlerine, bizim bildiğimiz gibi, çarşamba, perşembe salı demiyorlar. Pazar gününe, giryagi, pazarte- siye, düşenbe, saliye deri, çarşam- baya pazar, perşembeye de pazar- tesi diyorlar. Aylarda böyle, son kânuna zemheri, şubata gücük, marta, döl ayı diyorlar. İskilibin en meşhur meti...turşu... — Hacı ağa, turşu, ver. — Hacı, bana da ver... Ağalık, efendilik, beylik, paşa” Irk, hacılık, hocalık kalktı ama, bes belli İskilibe uğramamış.. . Bir ahçı dükkânındayız. Patates, fasulya, pilavdan başka yiyecek bulmak, kadı kızına gönül bağla- mak kadar güç ... ve hacmın saçı, sakallarma bulaşmış dostları, bir teviye söyleniyorlar : — Hacı .ğa. turşu ver... i Meğerse, İstikilibin turşusu ünlü imiş... Her yıl küb küb, — turşular kurulur, hamamlarda (turşu söh- betleri) yapılırmış. Bir İskilibli: — Ah, bir, tren, diye, sızlandı? — Tren olsa, ne yapardın diye, sordum... Ne mi yaparım, dedi ve ekle- di: — Ankaraya, İstanbula, vagon vagon, turşu salardım... Bayındırlık işleri... “© İstiklibin çalışan sayın bir kay- makamı var... güzel işler başarma» ğa savaşmış. Elektrik kurmak, park yaptırmak, yolları düzenlemek, o- narmak ve Atatürkün kurçağının dikilerek İskilibe ün, değer veril- mek dileği bu, becerilecek işler arasında. , İskilibin övücü, okulalarının çokluğu... İskilibin övüncü, güveni okula- ların ve okurlarının çokluğu... Nereye gitseniz, kiminle konuşsa- nız, size içli bir sevgi hızı içinde Atatürk çocuklarından, Atatürk çocuklarını kültür kaynaklarma olan yagısından dem vuruyorlar. Gezdiğim, dolaştığım bucaklar- da bunu görmek, sezmek tatlı bir kıvanç, gönenç oluyor.. Sıcak kanlı, İskilibli dotlard epi €vgi ve inan duyguuyla ayrıl- rm. Cevded BAYKAL Ülkenin bir çok yerlerinde olduğu gibi Akşehirde de musiki gün geçtikçe varlığını ve canlılığını göstermektedir. Orta mektep müdi Bay Mahir Güneş ve musiki muallimi Bay Osman, küçüklere mus | ei al halıcılık Buradaki eltezgâhlarının çıkardığı halılar İran halılarını bile aratmaz SİVAS, (Milliyet) — Uzun çağlardanberi dillere destan o - lan, söylene söylene, güzelliği bir kat daha artan ve gönüllerde sev- gi uyandıran Sıvas halıcılığından bahsedeceğim. Sıvas ötedenberi bir ve kilimcilik şarı olarak maktadır. Sıvas denildiği zaman arka » sından halı, kilim, bıçakcılık, çu- bukculuk, çorapçılık ilâh gibi sa - matlar da hatıra gelir, , Bu satırlarımı okuyan okyyu- cu belki Sıvası görmüştür. Ve ya- hut bu saydığım el işlerine sağ- da, solda tesadüf etmiştir. Ondan cesaret alarak bu satırlarımı yazı - yorum. Bugünkü yazımla bunların hep- halıcılık tanm - Sıvas Halkevinin halı sine toplu temas etmek imkânr.ol- madığından ayrı ayrı yazılarımla bunları sırası geldikçe tanıtmağa, çalışacağım, Sıvas ve çevresinde eskiden üç bin tezgâhın halı işlerile uğraştı. ğı ve köylünün ekseriyetinin yani iki bin kadarmın nefsi Srvasta top- landığını bize gösteren vesikala - ra rastlıyoruz. Dün yükselen bu rakamlar hiçe inmiştir. Sıvas halıcılığını bugün elinde tutan bir tek müessese kalmıştır. O da Srvas sanatlar evinin halı - cılık tezgâhlarıdır. Bugün Sıvas sanatlar (o evinin tezgâhlarından çıkan halılarımız Izmir dokuz eylül (o panayırında, yerli mallar haftasında burada a- Uşakta Saylav seçimi ' r va “ŞAK, (Milliyet) — Kadınları- muza saylav hakkının verilmesin - den sonra burada kulüp başkan lığına ve fırka idare heyeti üyeli- gine bayanlarımızdan da seçildiği- ni geçen yazımla bildirmiştim. Bu bitiğimle de bayanlarımızın C.H.F. üyeliklerine kayıt ve ikinci seçimde intihaplarını yazıyorum. C.H.F. Şeker fabrikası semt oca- ğina ilk kaydı yapılan Uşak şeker fabrikası hesap çevirgeni Bay Bed- ri Güvencin karısı Bayan Güvenç İ kazanın ikinci seçimi namzetliğine aşılamakta ön ayak olmaktadırlar, Resmimiz ders alan talebe ! mektedir. 2015 reyle seçilmiştir. Bayan Sabiha Güvenç Atatürkün bayanlarımıza saylav seçimi hakkı- nın verilmesinden derin bir kıvanç duyduğunu Türk kadınının bu alanı çılan sergide gördüğümüz eserle- ri beğenmiyen olmamıştır. İzmir panayırında Sıvas sanat- lar evinin paviyonu önünde halı- larımızı seyredenlerin ihtisaslarmı gazetelerde okuduk. Burada çı - kan “Kızılırmak, haftalarca İz - mir dokuz eylül sergisinde dola - şanların halılarımız hakkında dü- şüncelerini yazdılar, Gazeteden bir kaç satır; “Sıvas halıları Türkün sanatta yüzünü ağartacak derecede yük - sek eserlerdir. Bilhassa Sıvas sa « natlar evi halıları Irak mamulâtı - nr aratmıyacak çok nefis eserler - ., Herkesin aradığı ve kıymet ve- diği İrak halılarma tekabül e- decek bir şekilde Sıvasın halı çr - tezgâhlarından bir kısmı kardığı İzmir dokuz eylül panayı- rı bir daha göstermiştir. Sıvasta yapılan halılardaki bü- yük sanat kudretlerinden biri de taşıdığı renklerin üzerinden sel - ler geçtiği halde ayni şekilde kal. ması ve bunu muhafaza etmesi - dir. Ipek ve yünden yapılan halılar son derece zarif bir şekilde ken- disi ii Bunlardan başka halı yastıklar, heybeler, ve sairede yapılmakta - dır. Bunlarla da Zara, Yıldızeli, Şarkışla, kazalarile bir çok köy - lerimiz uğraşmaktadır. Ancak Sı- vas halıcılığı inkişaf bekliyor, yar dım elinin buraya da uzandığını görmek istiyoruz. Giresonda Sağlık işleri Mevcut hastahane vesaiti ihtiyaca kafi değildir GİRESON, (Milliyet) — Yurdu. muzda hususi muhasebenin ve: tahsisatla idare edilen otuz beş yı taklı bir hastahane vardır. Hastaha nenin birçok alât ve edevatı noksan ve bir kısmı da eskimiş olmasından birçok hastalar ya İstanbula veya komşu vilâyet hastahanelerine git- mektedir. Bu böyle olmakla bera- ber hastahanemize giren ve çıkan hastaların sayısı da az değildir. Ge- çen 1934 yılının & başlangıcından 935 yılmın başma kadar bir yıl i- çinde hastahanemize 766 hasta gir- miş, bu hastalardan 124 üne büyük, 36 sına küçük ameliyat yapılmış, 702 si şifa bulmuş, 25 i vefat etmiş , 35 i de yeni yıla devredilmiştir. Kadrosuna gelince; başdoktor- luk vazifesini gören bir operatör bir dahiliye doktoru, bir eczacı, bir idare memuru iki hemşire ve on iki müstahdemden ibarettir. Bu hastahanenin ya noksan olan vesaitinin biran evvel tamamlan- ması veya şimdilik ufak mikyasta da olsa vesaiti mükemmel bir has- tahanenin yeniden yaptırılması sıh- hatı umumiye namına bütün Gire- sonluların heran candan özledikle- ri çok haklı dileklirindendir. ————— —— da da acuna nümune olacağını Ata- türk nesli var oldukça Türk kadını- nn daima yükseleceğini söylemiş- tir.