30 Ocak 1935 Tarihli Milliyet Gazetesi Sayfa 6

30 Ocak 1935 tarihli Milliyet Gazetesi Sayfa 6
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

MİLLİYET'in on miğ. 8 Ev sahibi polis hafiyesine ve hırsıza karşı neden yalan söyliyordu? Hülâsa (Fantoma - Hırsız namile maruf ©- lan Marten Dal hususi bir baloda da- vetli bulunmaktadır. Bu baloda Fanto- manın düşmanı fakat Martenin dostu bulunan polis bafiyesi Sumers de var- dır. Yani Dal iki şahsiyete sahiptir. Pan- tomanın gözü ev sahibinin yeşil mücev- herine takılmıştır. Meğer bu mücevheri bir genç kız a- şırmış ve biraz sonra skandal meyda- na çıkınca vaziyetini kurtarmak için el- ması Dal'e vermiştir. Polis hafiyesi Dali ittiham etmiş fakat micevher onun üze- rinde de bulunamayınca Dal polis hafi- yesinin hakiki hersız olduğunu söylemiş ve üzerini aramağa başlamış, ve mü- cevheri bulmuştur.) Odadan çıktı. Kapıyı bir tokat gibi sert | kapadı. Bu gürültü, bir | kahkahaya benzeyen başka bir gü- rültüyü boğmuştu. se Dal düşünüyordu. Sumers polis aa bir adam değildi. o Daha hâlâ dosttular. Fakat mütecaviz birer dost, Şüphe yoktu ki Sumers bun- | dan sonra Fantoma - Hırsızı daha büyük bir aşkla takip edecek! Kapı açıldı. İçeri giren Brina idi: — Bakın hele! yalnız mısınız? — Evet, mahbus gitti. Brina arkadan & kapıyı kapadı. | Ellerini bluzunun ceplerine soka- rak ilerledi. Gözlerini, o kül rengi gözlerini genç adamın üzerinden a- yırmayordu: — İyi bir hapishane gardiyanı | değil mişsiniz! Dal tasdik etti : — Evet hem adamı muhafaza e- demedim hem de yeşil elması!... Genç kız ilerlemişti. Gözlerinin içi istifham dolu idi: — Eliniz çok çabuk değil mi? Brina şimdi rovelvere bakıyor- — O kadar çabuk © yaptınız ki bayret! Sizi gözlerimle takip edi- yordum. Şaştım doğrusu. Evet he- pimiz broşu rövelverin içinde gör- dük. Sonra güya bir dalgınlık eseri olarak rövelveri cebinize koydu- nuz. Fakat bunun doğru bir hare- ket olmadığını anladınız ve çıkarıp etajerin üzerine bıraktınız. Fakat bu arada broşu yok ettiğiniz mu. | hakkaktı. Rövelver etajerin üzerin- de bomboş duruyordu. Genç kız sustu ve © uzun uzun Dal'a baktı. | — Biz hepimiz şaşkın vaziyette idik. Siz odanın içinde ilerlediniz | güya birçok şeyler düşünüyordu- nuz. Kapının önünde Arez20 vazo- sunun önünde durdunuz. Oyununu- zu gayet mahir oynayordunuz. | “Tuttunuz elması vazonun içine br- | raktınız? | — Evet, Elbette onu bir yere bı- | rakmalıydım. | Genç kız suratını ekşitti: — Evet biliyorum dedi. Broşun | her ne bahasına olursa olsun ma- | dam Koverlih'e avdetini istiyordu. muz... | Kelimelerin üzerine basarak tek rar etti: | — Her ne bahasına olursa olsun! Dal ümitsiz bir (şekilde cevap | verdi: — Fakat şimdi broş kayboldu. | Kabahat benim! Daha «emin bir yere bırakmalıydım ! | —— Ne çabuk hareket ettiniz. Ne olduğunun kimse farkına bile var | madı, (Meyus bir vaziyette vazo- ya baktı) o kadar çabuktu ki yalnız dan bir elin uzan- değil mi? ve ben. Sumers, ve adam düşüncelerile ei hu. — Ve Madam Koverlih te elin kendi vazosuna atıldığını zannetti, siz de güya onunla ayni fikirde ol- duğunuzu söylediniz. — Evet, böyle söylemek gerekti. Fakat bir şeyi merak müz el kimin eli — Herhangi birisinin! — Hayır, hayır, bu bir artist eli idi, Bir russam, bir piyanist veyahut ta bir yanki ici Genç kız kendisine bakıyordu: — Söyleyin bakahm Brina, bu | eli tanıdmız mr? — Ya sz? — Benim asıl merak ettiği het şu: Koverlih neden bizi aldat: mağa çalıstı; Sumersle | telefonla | konuştuğunu söylerken yalan söylü yordu. Bundan eminim. Gizli polis teşkilâtının numarasını bile arama- | züne baktı. Küçük bir gülüş yüz: İ ti anlayorum. Buadam hakikaten | Jan söyledi. Bu çok mühim bir nok- dığına kaniim. — Peki yalan olduğunu nereden biliyorsunuz? — İzaha hacet var mı? Genç kadın uzün uzun onu! aydımlatmıştı. Hayır, zannediyorum ki vaziye- Sumers idi. Sumers ayni zamanda iki yerde bulunamaz. Demek M. Koverlih'in yalan söylediğini bil miyordunuz. Fakat mademki bu a- dam Sumers idi, o halde? Genç kız gözlerini yarı kapadı. Alnımın üzerinde bir çizgi hasıl ol- muştu: — Hay Al'ah müstahakkını ver- ! diye haykırdı. Aklıma bir şey gelmişti. o Dehşetli bir şey! Fakat şimdi unuttum gitti. Zaten fikirle- rin ekserisi böyle kaybolur gider. * Dal düşünüyordu: — Fakat Koverlih ne demeğe ya- tadır. Genç kız tashih etti: — Hos en mühim noktalardan biridir. Sizin fikrinize göre broşu rlan. Kover.ih değil midir? Öyle zannmetmiyor musunuz? — Fakat sebep ne olabilir? — Ben düşündüm fakat sebebini bulamadım. Niçin Koverlih karısı na ait olan bir mücevheri almak i- çin bu kadar zahmete girsin? Da- ha kolay bir usulle ayni gayeye va- sıl olabilirdi. sının çaldığını | zannettirmek istiyo, l — Evet, fakat niçin? şüphesiz o- nun da kendisine göre (sebepleri vardır. İ — Bir defa ellerine bakmalı. Ne biçim ellerdi bunlar, (piyano çal- mak için mi, yoksa başkalarının cebinden kese aşırmak için mi hal. kedilmiş? Genç kız gülümsedi: Bundan bir mânâ çıkmaz dedi. Meselâ sizin elleriniz de bu biçim. Fakat... — Doğru... Dal ellerini uzun uzadıya tetkika koyuldu. Sanki bunları ilk defa gö- | rüyordu. Sonra sordu: | — Benimkini gördün, sizinkilere.. Kız ellerini uzatmış. Parmakla- rı uzun, çekik ve penbe idi. Onları kemali ciddiyetle tetkik etti. Son- ra birdenbire hatırladı ki bu gece- ki bütün bu karışıklık, bu ellerin yeşil elması kendi eline koymasile bakalım şt. — Evet, dedi, işküzar ellere ben- ziyor.. — Bunda hakkınız var... — Yani demek istiyorsunuz ki... lüşü hem eğlenceli, i, Söze başladı: — Broşu ben çaldım. Evet çal- dım. En doğru kelime budur. Ma- MİLLİYET ÇARŞAMBA w. (Başı 1 inci sayfada) tığı, hükümlerinde zayıf ve isabetsiz. olduğu görülmüş bir hakem, her han- &i bir hâdisenin zuhuru beklenmeden maç idaresinden menedilmeli idi. Son senelerde oyun tarzında sert- lik görüldüğü karardan da anlağıla- üzere futbol heyetince evvelden bilinen bir kulübe «3 yine her hangi bir hâdiseden sonra değil, daha ev - vel ihtarda bulumulmalı idi Eğer futbol heyeti bunları yapmış olsaydı, pek muhtemeldir ki cuma günkü hâdise de meydana gelmezdi. Bari bundan sonra daha uyanık day- ransın da yeni hâdiselerin önüne geçil- miş olsun. Hâdise kapanmış olmakla beraber bu gün de 1916 dan 1922 ye kadar | Galatasaray takımında birinci mer kez muavin oynamış olan eski sporcu- | larmmızdan Bay Sabit Cinolun dü - şüncelrini yazıyoruz. ” — Olan olmuş. Neden oldu diye Uzun uzun, münakaşalara sapmıyalım. Tekrar olmak ihtimalini düşünerek çarelerini araştıralım. Gerek memlekette, gerekse Av - rupadaki on sekiz senelik sporculuk hayatımda tecrübelerime istinaden e- dindiğim kanaatlerimi şöyle hulâsa &- deceğim: Sporcu denildiği zaman gözümü: önüne fikri, ahlâkı, bedeni” terbi görmüş, sinirlerine hâkim sağlam şahis gelir. Bu böyle iken sırf bir hü- ner göstermek maksadile (yukarıda saydığımız şartları göz önünde tutmı- yarak spor yapanlar, is “se bazuları elli santim olsun, ne bileyim kuş gibi uçsun, çekirge gibi sıçrasın, ve bu gi- bilerde memlekette yüz binlerce bu - lunsun hiç, ama hiç bir kıymet ifade rdan kasıt © yukarıdaki meziyetleri kendinde toplamış, disip - Tin sahibi gençlik küt'esini memlekete pafi eleman olarak yetiştirmektedir. Bunu, bugünkü içerisinde bulunduğu - müz, karma karışık olmuş spor i resinden beklemek, ran ve bu zihniyetteki teşk da ummak pek gülünç olur. Cuma günkü vakaya gelince: Spor- lar filhaki ğı yukarı sert oyun - lardır. Vücut, fikir, ve ahlâk terbiye- sini almış, son zirveye, varmıştır. Bu zamanın semeresini sporda arayacak tekümül devresine girmiş cisn genç - lik tabii en büyük verimi ohmak için mühim kuvetler sarfedecektir. Lâkin bu sert kudretin sarfı, dürüst ve sport- mence clursa tehlike yoktur. Heye -. çan vardır. Zevk vardır. Nese vardır. Bu kuvvetin sarfmda terbiyesini tam almamış elemanlarınlinde is. bile yar. lise mevcuttur. ; Futbelün en sert oynandığı * 28 manlardaki Futbolculuk hayatımda bir defa (O da kendi hatam) ayağım bur- kulmuştur ki bu da zannedersem dü- rüst yapılan sporda kastin değil kaza- nın pek ender olduğumu gösterir. Spor Bunun en başlıca âmilini idarecilerin #porcu zihniyetini tamamile kavraya- amış olmalarında ve idaresizliklerin de arayacağız. li başarabilmek içir iki mühim #vsaf lâzımdır. İbda kuvveti, ve ida- re kuvveti. Yani yaratmak ve yara» tlan şeyi idare etmekle yaşatmak. E- sefle kaydedilim ki bugünkü #poru idare edenler arasında şahsında bu i- ki kuvveti tecemmü etmiş kimseler çok değildir. İş böyle iken bari bu iki kuv- veti tek bir ele verinciye kadar olsun idarecile ibda edeni birbirlerine ka - rıştırmasak ne olur. Düşünün, ne re yanlışlıklarını bilmeden hüsnü ni yetle yapanlarımız var. Halbuki hüs- t kâfi il Mevkii file bir işin iki satırlık dam Koverlih'in arkasma geçtim. | memmun O kırmızı ve şişman bir miralayla filirt yapıyordu. Çektim aldım. Öy- le münasebetsiz bir şekilde filirt ya- piyordu ki. Dal tereddüt içinde idi, madam Koverlih'in filirt yapabileceğine ak lı kesmişti, Fakat Brinanın bu mü- cevheri çalabileceğini hiç zannetmi yordu. Belki de herhangi bir zaru- ret karşısında bu cürmü işlemiş ola- bilirdi. — Bitmedi — htiyat yoklaması 306-326 doğumlu ihtiyat efrat çağrılıyor Beyoğlu askerlik şubesinden: Şubemiz mıntakası nüfuslarında yer. Wi olarak kayıtlı 306 ilâ 326 doğumlu lanacağından şubemize mensup bilümurn efradın cumartesi, salı, perşembe gün- lerine münhasır olmak üzere haftada üç gün şubeye müracaatla ihtiyat yok- lamalarını yaptırmaları ilân olunur. ... 331 doğum'u'arın yoklaması Usküdar askerlik şubesinden: 1 — Aşada gösterilen sıra üzerine ihtiyat efradın ve $3i (o doğumluların yoklamaları 3-2.935 gününden itibaren başlıyacaktır ve 31 mart 935 gününde bitecektir. Şubede kayıtı olanların yer- li ve yabancı efradın ellerindeki aske- | ” dd ri vesika ve nüfus cüzdanları ile bir - likte şubeye geleceklerdir. 2 — Mahallât o mümessilleri kendi mahallelerinde mukayyet 306 — 326 doğumluların bayat ve mematları bak- kmda şubeye malümat vereceklerinden şimdiden bu bapta tetkikat yapmaları ve bu suretle tayin edilen günlerde şu- beye gelmelerinin tebliğini dilerim: Dudulu merkez Çengelköy 3 şubat 935 pazar, - Alemdağ, Reşadi- ye, Sultançiftliği 5 şubat 935 salı, Um- raniye, Bulgurlu, Kısıklı, Altunizade 10 şubat 935 pazar, Durbali, ihsaniye, Dağhamamı 12 şubat 935 salı, Validei atik, Muratreis 17 şubat 935 © paza”, Davutpaşa, Ahmetçelebi, © Ayazma 19 şubat 935 salı, Kuzguncuk, Sinanpaşa 24 şubat 935 pazar, Yenimahalle, Se- lâmsız 26 şubat 935 salı, | Beylerbeyi, Abdullahağa, © Burhaniye 3 mart 935 pazar, Vaniköy, Kandilli, Selmanağa 5 mart 935 salı, Selâmi Ali ef,, İcadiye, Tabaklar 10 mart 935 pazar, Bulgurlu mesçit, Evliyahoca, Tembel H. Meh- met İZ mart 935 salı, Arakiyeci H. Ca- fer, Arakiyeci H. Mehmet 17 mart 935 pazar, Gerede, İmrahor, Rumi Mehmet paşa, o Gülfem. Hatun ve Hamza Faki 19 mart 935 Solak Sinan, Çakırcı Hatan paşa, Tavaşı Ha- san 24 mart 935 pazar, Selimiye, Abşi başı, Kefçedede 26 mart 935 salı, Ka- diasker Ahmet ef., Hayrettin çavuş, Ho- <a Hesna Hatun, Toygar o Hamza 3 mart 935 pazar günü, Fatih As, $. den : 1 — Iki senelik ef- raitan istikâm, muhabere srıfıma men- sup olan 316-327 doğumlulardan beka- ye kalanlarla 328 doğumlular sevke ta bidirler. 2 — Bedel vereceklerin bedelle- ri 23 Şubat 935 akşamına kadar kabu) e- | dilir, 3 — Toplanma günü 24 Şubat 935 | saat 9,30 tadır. | Facianın sonu “Ulusal küme ,, ne imiş 50 IKİNCİKANUN 1935 bir yazile olacağına kanaat getiren ne hüsnü niyet sahibi idareciler bili- rim. Acaba yapılıyor mu diye bir ke- AE Med re olsun araştırmak lü miyenleri bilirim. İşte en ufak sal Bu kadar masraf edilerek tabetti- rilen ve kulüplere tevzi edilen sıhhat muayene fişleri hakkında kim ne sor- du? Kim ne aradı? Hangi kulübün da- imi doktoru var. Ben öyle atletler ta- nıyorum ki (gardiyak)tırlar. o Uzun koşulara girer ve sonra düşüp bayı - hırlar, Hangi oyuncumuz sigorta Hangi kulüp bir sporcunun al bedeni ve fikri ahvalini tetkik edip terbiye noktai nazarmdan bir dosya- sını yapmıştır. Düşünelim ki bir mem- leketin gençliği bu ellere verilmiştir. Onların her türlü terbiyesi spor ca - miasında toplanır. Sadece bir sporcu sert ve kabahatli oynadı diye onu cszalandırmakla bu işin önüne geçilmez. Sporcularda, yu- karıda söylediğimiz sportmenlik zih- niyetini tanlandırmalı, dürüst, âdiline ve bilhassa kulüpcülük zihniyetlerin - den uzak bir disiplin tesis etmeli, spo- ru, spor terbiyesine göre yaptırmalı. İşte bu işin kanaatimce çareleri. Sabit CİNOL Yap''an propagırdıların na kader saçma olduğunu Fener L hjesin bir maktulu mey- dana Çı ardı (Ulusal küme) işini bu sütunlarda bir kaç kere anlattığımız için okuyu- cularımızdan bunu bilmiyen kalma - mıştır. Memleket futbolüne hizmet e- decek olan böyle bir küme teşkili te- şebbüsü, geçenlerde açıkça yazdığı - mız gibi, iş görem, Igisizlikleri üzünden spord andan dolayı büslere engel olmak istiyen kamesler tarafından her tarafa, bilhassa Anka- radaki yülsek spor mahafiline yanlış, kasien yanlış bir şekilde aksettirildi. Bu kimseler, böyle bir teşebbüsün oi-syonelliğe vücut vermek, (spor pizer. sarı karicine çıkmak), “spor teşki- Mitra yıkmak, ve saire gibi teşebbüsle- rin başısıngıcı olduğunu o kadar propa- | ganda eitiler ki, bir çek kimseler de buna inanacak hale geldiler. | Hattâ bugünlerde şehrimizde top- amimi de bu iş mev - uu bahsedilmiş ve — kimin tarafından olduğunu pek bilmiyoruz — bu teşeb- büsün profesyonellik lehine ve teşkilât aieyhine bir teşeboüs olduğunun Fener- bahçe klübünün bu hususta Ankara gü- cüne yazdığı mektupla da sabit bulun - duğu ihbar edilmiş... Ve merkezi umu. mi hemen bu mektubun bir suretinin Ankaradan getirtilmesi için icap eden- lere yıldırım telgraf çekmiş... Biz bu mektubu temin etmek için yıldırım telgraf parasına acıdığımız ve okuyucularımıza da spor cahili kimse - lerin, hüsnü niyet sahiplerini nasıl za - rarlı ve yanlış propagandalarla aldat - mak. istediklerini göstermek istediğimiz için sadece Fenerbahçe klübüne müra - cant ettik, mektubun bir suretinin al- 24 könünevvel 934 te Fenerbahçe tarafından Ankarazücüne yazılan mek- tup şudur: 10-12.934 günemeşli yazınıza karşı” hılatar, Klübümüz hakkında temiz duygula- rınıza büyük teşekkürler. Sorduğunuz noktalara cevabımız şunlardır: 1 — Kümenin gayesi, o futbolü, en müterakki üç mınlaka (Arıkara - İstan- bul, İzmir) arasında ilerletmek ve yapa- cağı müsabakalarla federasyona ulusal takımı kolayca seçmek.imkânlarını ha- zırlamak ve dolayısile de teşkilâtm için- de uhtesine düşen vazifeleri apmaktır. 2 — Küme ve müsabakaları hiç bir suretle mıntaka birinciliklerine tesir et- miyecektir. Yani kümeye iştirâk eden takımlardan hiç biri lik maçlarından çe- kilmiyecektir. 3 — Türkiye idman cemiyetleri itti- faki nizamları içinde ve onlara uygun olarak teşkil edilecek olan bu kümenin de, her teşekkülün olduğu gibi, hükü - met ve fırkanın ve spora taallük ettiği için de Türkiye idman cemiyetleri itti- iakınm himaye ve müzaheretini temin etmesi zaruri ve tabiidir. kere ve tesbit edilecektir. Çankaya kurumu başkanı ile de gö- yüşülerek şu esaslar içinde mütabakat - lerinin bir an evvel işe başlamak üzere çabuk bildirilmesini diler, Beşiktaş ve Ateş - Güneş klüplerinin esas itibarile mütabakatleri alındığını, İzmir klüple - rile de anlaşılmağa çalışacağını bildirir, saygılarımızı sunarız. Umumi merkezin haklı bir merakla aradığı Fenerbahçenin bu samimi,açık ve dürüst mektubunu okuduktan son ya, Tür sporu içinde mütemadiyen 4po- yun gararına çalışan bir kaç kişinin dur- madan yaptıkları asılsız propagandaların ne kadar yersiz ve zararlı olduğuna bir daha inanmamak kabil değildir. E. H. SAVCI Cuma maçları futbol heyetinden: ünü yapılacak lik maç ları : Beşiktaş Şeref alanında — alan gözcüsü Kemal Üçer, Doğanspor - Sü- merspor saat 10 hakem Nuri Bosut, Ha liç » Fener Yılmaz saat © 11,45 hakem Adnan, Kareyümrük - Ortaköy saat 12.30 hekem Sadi Karsan, Dünya kadınları Sovyetler bi bi Yıldız kongresine Hazırlanıyor (Başı 1 inci sahifede) Pektaş, Lâmin Refik, Emine Saffet Tale, Leman Fuat Aral, Tiraje o Sadullah Tor, Efzayiş Suat Yalçın, Nermin Mu yafink Menemenli oğludan mürek - kepti, Bayan Corbett Ashby o ve Mamıs kadınlar birliği heyeti ile çok samimi #urette görüşmüşlerdir. İkinci başkan olan Bayan Manus esasen bundan ev- vel de bir defa İstanbula gelmiş oldu- ğu için birlik azası ile tanışmıştı. Vakit geç olduğu için misafirler, hemen vapurdan çıkmışlar ve dinlen- mek üzere Park otele inmişlerdir. Bayan Corbett Ashbynin beyanatı Dün gece vapurda Bayan Ashby üştükk. O bize İstanbula ilk de- mi — Tabii bana İstanbul bir şey sormuyacalısınız değil mi?. Çünkü güzel şehrinizi henüz görme - — Hayır, dedim, size stanbul hak- kında bir şey sormak biraz sabırsız - lik olur, müsaade edin de size seya - hatinizin sebebini soralım? Bayan Ashby dedi ki: istanbula, nisanda burada t0p- lanacak olan uluslar arası feminizm kongresi hazırlıkları hakkında Türk kadınlar birliğile görüşmek için gel - ö— Kongreye iştirak için nisanda bu- raya geldiğim zaman hazırlık bak - kında görüşmek hem müşkül, hem de biraz gecikmiş olurdu. — Seyahatinizden biraz bahseder misiniz? Londradan tayyare ile Hindista- na gittim. Karaşi'de Merkel kongresi toplanacaktı. Bu defa ilk o- İzel beni de davet sttiler. Bu kon greye 18 vilâyetten ve bir çok serbest Hint hükümetlerinden o murahhaslar gelmişti, Müslüman, Hindu ve hiris- tiyan kadınlar hep kongreye etmişlerdi. Kongrede görüşülen meselelerin en başlıcası yeni yapılmakta olan o Hint kanunu esasisinde Hint kadmlarmın vaziyeti idi. Hindistanda kadınlara intihap hak kı verilmiştir. Fakat bu hak çok mah- duttur, koskoca Hindistanda ancak bir milyon kadın intihap hakkıma ma- lik olabiliyor. Yeni kanunu esaside bu hak biraz daha genişletilecek ve tah- min edildiğine göre altı milyon kadar kadın intihap hakkına malik olacak - tar. — Türk kadınlarına da seçmek ve ilmek hakkı verildiğini bittâbi işit- tiniz, acaba garp memleketlerinde ve sonra seyahat ettiğiniz diğer mem leketlerinde bunu nasıl lar — Büyük bir memnuniyet ve tekdir ile karşılandı. Trk kadınlarma seçmek ve seçilmek (verilmesi diğer mem- Ieketler kadınlarının bu hakkı elde etmesinden daha mühimdir. Türkiye- nin şarkta müstesna bir mevkii vardır. Bu sebeple bunun Mısır | gibi diğer memleketler ve bilhassa Asya mem - İeketleri üzerinde büyük bir aksi te- siri görüleceği şüphesizdir. Ben kadm- larınızı samimiyetle ve hararetle teb- rik ederim. — İstanbulda toplansenk uluslar arası feminizın kongresinin ruzname- sini söyler misiniz? — Ruzname hulâsası şudur: Ka - dının hukuku vaziyeti, kadınım serbest meslekte ve sanayide mevkii, ahlâkta birlik, kadınların siyasi ve medeni hak ları gibi meselelerdir. Uluslar arası birlik ayni zamanda siyasi meseleler i- le meşgul olduğundan kongre sulh si- yasetine ve Milletler cemiyetine ta - allük eden bazı meseleleri de müza - kere edecektir. Birliğe dahil olan memleketlerin adedi 40 dır, Fakat kongreye bütü bu memleketlerin iştirak edi zannetmiyorum, bunun sebebi buh - randır. Bununla beraber Amerika Bir. leşik hükümetler kadınları ve Avru- panın bir çok kadın teşkilâtı kongre- de temsil edileceklerdir.,, Bayan Ashby yorgundu, kendisine veda ederken, İstanbulda kaç gün ka- lacağımı sordum: dedi, sonra kah- ve etti: "Nisanda tekrar gelmek üzere Londraya döne- ceğim, orada avukat olan büyük bir da yine hekimlik tahsil Beni bekliyorlar. 5 J.R. Kadınlar birliğinin programı Kadınlar birliği misafirlerinin İs - tanbulda bulunduğu günler için bir proğram hazırlamıştır. Bu programda lüzum görülürse bazı değişiklikler pılabilecektir. Bununla beraber hazır- lanan programı yazıyoruz: 30 ikincikânun çarşamba sabahı Yıldız ve Dolmabahçe sarayları gezi- lecek öğk i verilecek. a e emr im cek, öğleden sonra Bayan Lamia Re: fik tarafından Bebekte bir çay verile- cektir. 2 Şubat cumartesi Tokatliyanda T. K. B. azası ve şehrin halkı ile tanış - mak için büyük bir çay verilecektir. 3 Şubat pazar, Park otelinde saat 5 te Bayan Lüsyen'de çay, sanat mek- tebinde bir yemek verilecek, 4 Şubat pazartesi, müzeler ve Top- kapı sarayı gezilecek, 5 şubat salı Boğaziçi pılacak. 7 şubat perşembe Büyükada Ka - lipso otelinde 9 şubat cumartesi Üniversite, Süt damlası, Çapa kız mektebi, Selçuk sa- ezinti ya nat mektebi, Hilâliahmer sanat evi zi- | yaret edilecektir. (Başı 1 inci saj ba son zamanda Vaşington feshedilmişse, bu, Vaşington hi i Kongresi — " | betlerimizi genişletmektir. SONU liğimin komşusu olan hiç bir ül“ bir devletin ondan korkması İğ yoktur, halbuki' bazı öbür bü) İer içim aynı şey söylenemez B. Molotof, bundan sonra muhtelif memleketlerle olan lerini anlatmış ve bu müni laha doğru gittiğini söylemiş Ancak Almanyadan şöyle “ Ulusal sosyalizmin iktidaf ne gelmesinden beri Sovyet» nasebetlerinde vuku bulan karşı gözlerimizi kapamak Son zamanlarda iki ülke de ciddi zorluklar başgöst Hitler “Mayn Kampf,, is nın Almanyada daima yenil, $ larında bir toprak fütuhatı mekten bahsetmekte ve “ul fistler Avrupa yeni toprakl gm m m a lerini,, teyid eylemektedir. BU dalma meriyette midir? Her çünkü Alman hükümetinin liği ile olan şimdiki mü kubulan mütenddid hâdiseler “Eğ kümetin doğu andlaşması ğ deki durumu ancak bu takdi çıkabilir. Bu vakıayı nazarı it cağız ve bundan lüzumu olan çıkaracağız. i fazları olan bazı Japon w Çin doğu şimendüferinin değil, aynı zamanda uzak d larımızın ve ilk iş olarak bü! nos sahillerimizin ilhakını da Bunları göz önünde tutmadan Yüzen Türkiye ile olan müs ısrarla durmalıyım. Bu m dostluk, münasebetlerinin en İf için örnek olabilir. Son ökenomik ve kültürel müniÜi | inkişafı devresi olmakla Kaln”jki nı zamanda Türk-Sovyet | parlak bir siyasal tezahürü muştur, Daha yakında, Sovyet dan evvel, Türkiye, Istanbul İerıyle Rus emperyalist ve m ve tüccar ve fabrikatörler R sil eden herkesin hedefi idi. Sovyet iktidarı devresi arasi bir uçurum yayılmaktadır. i darı, amele ve köylü iktidar başka bir siyasadan mülhem 9. daima olmaktadır. Bu siyasö | mından uzak Sovyet dostluğu bu sağlam de pekişmektedir. Mecliste tezahür Tas ajansının notu: Bay Türk-Sovyet dostluğu hak tı şevk ve heyecanlı alkışlar! muştar, Bütün murahhaslar divam âzası ayağa kalkarak locasında hazır bulunan Türk” elçisi Bay Vasıf Çınar'ı uzuf Yugoslav - T Dostluğu (Başı 1 inci sahi bakanı, başvekil İsmet İnönü redeki mesaisi, Balkan n0i sında geçen toplantılar ve“ ki görüş birlikleri ve dost hariciyesinin izhar ettiği “İş giderken ve gelirken taki temasları hakkında zetmiş ve İnönü tarafınd0” ur. yiye pir gösterilen rinden çok memnun olr) kümetin teşehkürlerile beli selâm ve lerini, Belgrat elçimizi memur e

Bu sayıdan diğer sayfalar: