üzel bağlarından MERZİFON, (Milliyet) — Şirin Yurdumuzun, güzel köşelerinden bi risi de şüphesiz Merzifondur. Ta- Şan dağlarının Amasya boğazıma doğru uzanan etekleri üzerinden, hudutsuz ovalara bir İsviçre müte- bessimile bakar. Göğü,bağlarla do- ludur. Her çeşit meyve ve her çeşit hebat yetişebilir, verimli topraklar ” (vardır. Halk ilkbahardan itibaren bağlara dökülür. o Buraları yazın Şok serin ve eğlencelidir. Cumaları . | bütün halk vaktini bağlarda zevk- | le geçirirler. Üzümleri, şaraba çok . | müsait olduğundan fazlaca şarap 4 yapılır. Bilhassa “şekerpare,, bağ- pi larından çıkan üzümün şarabı pek enfestir. Diyebilirim'ki Türkiyede, mevcut © şarapların, en güzeli ve dye en nefisi olabilecek kabiliyettedir. Yalnız büyük bir. fabrika vücudâ İ getirmek ve çok fenni bir şekilde 71 Şalışmak lâzımdır. Bununla bera- İ ber inhisar idaresinin alâkasından bu şaraplar günden güne güzelleş- metedir. Yakın bir zamanda “Bur < dur,, şarabından çok daha kıymet kazanacağı kuvvetle ümit edilmek- tedir. Civar, memleketlere rg ve Are 8) koluyor. Zira Sai İ yerlerde pek büyük bir kıymet si gi Zanmıştır. Burası umumiyetle (bir ziraat memleketidir. İçtimai hayat olduk- ça ça süzel ve iyidir. Bilhassa kadın. ları çok uyanık, kabiliyetli insanlar- dır. Ve illkmektep tahsili görmeyen- leri pek azdır. ye ta çalışırlar, Her evde bir tezgâh vardır. Çünkü Merzifon “dokumacılığı ile de ta» hınmıştır,, Yerli ketenler, yl takımları, pencere perdeleri, teleri, pebiirleri, peştemallar, ii le meşhurdur. Ve bu faaliyet, memle. kette yerli mallarına olan rağbetin | N aleme araman Mi, ni e. Merzifonda yaşayış "okuma tezgâhlarının da faaliyeti arttı Merzifon da park HABER iyi şarap alınıyor artmasından istifade ederek epey- ce ilerlemişti. Henüz iptidat olan fabrikalar gün geçtikçe £ güzelleş- mekte,terakki etmektedir ve haliha zır memlekette “300,, tezgâh var- dır. Mütemadiyen dokur harice sevkiyat yaparlar. miktarda istihsal olunur. Bu sene 120 bin dönüm, buğday, 60 bin dö- , arpa, 2 bin dönüm afyon, 2 önüm de pancar, ekilmişti. Yeni sene için henüz ne kadar 6- kildiği veya ekilmekte olduğu malum değildir. Bunlardan “p. ar,, çok yenidir. Şimdiye kadar i şeker fab. açılmasile — baş- ve çok kıymet kazan mıştır. Merzifon pancarları bu ci- varda “randıman, itibarile en yük- Ve memlekete bu yüzden iü bulamaması da müşkül doğuruyor. Zira koskoca bir vilâyetin iki kazası vardır > S Emrine 26 Gümüş hacı köy,,. unlardan Gümüşhacıköy çok kü- çük bir kaza olup icap eden yardım da Merzifon kadar bir varlık gös- terememektedir...Bu sebepten husu si muhasebesi daimi müşkülât içe- risinde kıvranmaktadı. Güzel bir parkı, büyük bir şehri ıtacak kadar © kuvvetli elektrik tesisatı vardır, Gece hayatı çok mü- kemmeldir. Caddeler, sokaklar kâ- milen elektriklerle zıyalandırılmış- tır. Çok değerli ve çalışkan bir kay makamı vardır. Sonsuz faaliyetleri- le memleketin her türlü güzelliğine çalışarak yüceltmektedir. O. TEKİN Alpagutlu Bayan Türk Tokat kadınları Cumhuriyet alanında içten gelen bir görüntü yaptılar i Yukarıda dinleyiciler, aşağıda söylev söyleyen bayanı dinleyenler TOKAT (Milliyet) — | larımız halk ve mektepliler toplu. 8 İlkkkânun cumartesi günü To- | ca bir görüntü yaptılar. Bu bir de- kat cumhuriyet meydanmda kadm- | işim coşkunluğunun bir yenilik se. IYET CUMART£ MEMLEKET ERİ Söke fırka Kongresi SÖKE, (Milliyet) — Kazamız fırka kongresi evvelki gece fırka vilâyet idare heyeti başkanı Bay E tem Kadrinin başkanlığı altnda toplandı. Kongrede vilâyet idare heyetinden Bay avukat Neşetle Ay dın Ziraat Bankası Çevirgeni Bay Muhterem Kaya, başta kaymaka- mımız olmak üzere bütün memur- lar, muallimler ve bir çok fırkalı- lar vardı. Idare heyetinin yıllık çalışma raporunu başkan Bay Hulüsi okur du ve onaylandı. Hesaplara bakıl- dı. Bütçe yapıldı. Dilekler uzun u- zun konuşuldu. Kongre sıcak bir hava içinde geceyarısına kadar u- zadı, Ve altı oturak yapıldı. Idare heyetine: Bayan Feriha Durmuş, Bay Hulüsi, Eyüp Özbaş, Ahmet Altümsek, Şevket Akbaş, Esat Yıldız, Abdurrahman Gür, Vilâyet kongresi mümessilliğine: Hulüsi, Eyüp Özbaş, Demir Altüm- sek, Isa Ruhi, Ali Rıza Bara; Şev. ket, Ibrahim, Esat Yıldız seçildi - ler. Büyüklerimize bağlılık ve say- gt telyazıları ulaştırılmas iakkın- da yapılan teklif alkışlarla onayla- narak kongreye son verildi. Aydında güreşler AYDIN, (Milliyet) — Halkevi İçtimai yardım şubesi menfaatma ramazan bayramında bir deve gü- reşi yapılacaktır. Güreş çok iyi ola- cak ve Teke mıntakasımın en ta - nınmış tülülerinden 30 tülü güreşe karışacaklardır. Uşak Ergenekon. İdman yurdu senelik toplantısı (Milliyet) — Uşak'ın kuvvetli İdman yurdu üyeleri senelik top- lantılarını yaparak kulübün istikbali için bararetli konuşmalarından sonra yeni idare heyeti başkanlığına Naim Yenli, Genel kaptanlığa Istanbullu Ali Timar, genel yazıcılığma Eşref Yüce, Muhasipli ğe Sunullah oğlu Ahmet, idareciliğe Bö- rekçi oğlu Hasan'ı seçmişlerdir. Faaliyete geçen idare heyeti de şeker fabrikası müdür muavini Nejat Nuri'e hâmi rejslik, Şükrü Kaya Aktarı'ya kâ- tiplik ünvanı vermişlerdir. ——————- vincinin görüntüsüydü. Büyük U- us Kurultayının son onayladığı (se çim yasası) nı bu tarihlik değişimi alkışlamak sevinç duygularını, gö- nül esişlerini o haykırmak ve ulus büyüklerine ulaştırmak için topla- nılmıştı, Saat (15) te toplantıya başlana- cağını öğrenen halk akın akın mey- dana geliyorlardı. Belediye önün- de (halkevi) bandosu yer alarak ve şehrin heyecanına kurun kurun dilmaç oluyordu. — Belediye salo- nunda toplanan Bayanlarımız, bü- kümet adamları, Halk Frka halkevi büyükleri, o muallimler ve genclik'arasında gözüktüler o ve meydana girdiler. Bando istiklâl UŞAK, ve çalışkan kulüplerinden biri olan Erge| nekon, | Sarıyerde bayındırlık İnel ilerliyor!.. 25meire genişliğinde yollar açıldı, be tonarme rıhtımlar, köprüler yapıldı, sivrisinek yuvası olan dere kurutuldu! Binlerce liraya görülebilecek bu işler nasıl başarılıyor ? Havanın açık olduğu bir gündü. Mat- banda otururken, telefon çaldı. Açtım. Sarıyerde oturan bir tanıdığın sesi: — Seni gören ne olur yahu... Bey mi, paşa mı? Güldüm: — İkisi de kalktığına © göre sadece Bay olur... — Peki ama, önceden (söyleyim ki mazeret dinlemem. Bu cuma bizdesiniz! Gelmezseniz sonra karışmam... Elimde mikrofon durakladım: Kânun ortasında Boğaziçine gitmek. Bu biraz... nasıl anlatayım tuhafıma gi w Dedim ki: — Çağırdığın için teşekkürler... Fakat bu iş havaya bakar. Yağmur yağmazsa, fırtına olmazsa geliriz, Bizim ahbabın telefondaki sesi, ha- fifçe kırgındı: — Ne yanlış düşi mü biliyor musun? dedi, Boğaziçine asıl kışın gel- meli. Sen dışarıda lapa Sapa kar yağar ken sıcacık Tokatlıyan salonunda don- durma yemez misin? Boj seni soğuktan donduracak değilim, korkma... Tanrıya şükür, kocaman bir sobam var, o © m venin gerine bir çeki odun yaka- ile emmi önbekü bilgi” Abc “hayırl,, diyemedim. Geçen cuma günü, çoluk çocuk, vapu- ra atladık. Sarıyer iskelesinden, arabar lara binip ahbabin evine gittik. Yemekten sonra, ben dedim ki: — Sarıyere gelmeyeli yıl var. Seninle garşıyı, pazarı biraz dolaşsak... Bu teklif ahbabın carjıma minmetti, İ- kimiz kolkola verip dışarı fırladık. Be- nim niyetim Sarıyerin iç mahallelerini germekti, Fakat, ev sahibi baktım, Bü- yükdereye doğru yürüyor. Sordum: — Nereye gidiyoruz? — Sana piyasa enddesini gösterece - ğim... Biraz sonra caddeye çıkımen şaşırdım. Piyasa caddesi, tanınmıyacak kadar de- Kişmişti. Yolun ortasındaki telgraf ve te- lefon direkleri yalıların duvarı bizasına kadar kaldırılmış, iki sıralı caddeyi kap- layan bodur ağaçlar kesilmiş, rıhtım, yer bu yenilikleri seyrederken, arka- dn keyfinden ağzı kulaklarına varı- er yürüye yürüye Büyükdere iske- lesine kadar geldik. Arkadaşım, burada bana, iki teklif yaptı, Birinci teklif, iske- ledeki girip sıcak bir gey iç meketi, İkinci teklif te yolumuza devam ederek, Çayırbaşı ilerisinde yeni yapılan köprüyü görmekti. Bu tekliflerden ikincisi daha hoşuma gittir — Sıcak bir ila nerede olsa içeriz... yürüyelim... dedim. Yalıköyüne doğru giderken, baktim, yirmi kadar amele yolun üstünde, taş kı. Tıyorlar, Elinde bastonu, sırtmda palte- su ile işçiğrin arasında dolaşan genç bir adam gözüme ilişti. Her kazma vuruluş- taz — Ha gayret erener Hadi baka- yim, yavrularım... göreyim sizl bire ve doyik edici sözler söyleyen bu a marşı çaldı. Arkasından ortamek- tep ikinci sınıfından Baykız Paki- ze öz türkçe bir aydış söyledi. Ü- güncü sınıftan Baykız Naciye gül ler gene öz türkçe bir şiir okudu. Bu şiirde kırk gün önce (cumbhuri- | sveesseererasserersaraaeeaasereeserereserrrarenaesn. yet bayramı) nda bu meydanda (rey sahibi bugün anam, ben ya- rın mebus olacağım) dediğini hatır- lattı, Türk kadınlığının bulduğu bu şaylığa (o vardığı bu erince uygun yükümleri saydı döktü. Bayan okunanlarımızdan (Veh- biye Uyanık) Türk kadrunın ta- rihte gördüğü yüksek değerdeki iş- lerinden bugünkü Türk kadınlığı nm yükselmiş ( başlarını sayarak kadın varlığının özünden örnekler gösterdi. En son halk kadınlığı adına Ba- yan (Melek) kürsüye çıktı. Türk kadınına artık (eksik etek) denile- miyeceği ona artık: (Alpagutlu Bayan Türk) demenin günü geldi- ğini söyledi. Bu erince bizi kavuş- turan Atatürke onun baş olduğu önlü (Halk Fırkası) na, milletin öz dileklerine uygun yasalar düzen Millet Meclisine ( gönül esişlerini anlattı. Kadınlık adıma ve bu top- lantıya gelen (bütün halk varlığı adına (tel yazılarile) bu gönül bor- cunu, (Atatürk)e, Başbakan İsmet İnönüne, Meclis Başkanı Kâğım Öz alpa İç Bakanlığına ve.Halk fırka- sı genel kâtipliğine ulaştırmasını belediye başkanından istediler, Coşkun alkışlarla biten bu dört (öz dilden ve öz dilekten) kopma ay- dıştan sonra hep bir ağızdan onun. cu yıldönümü marşı söylenmiş ve bir geçiş yapılarak dağılınmıştır. müteahhi, zanın kaymakamı Bay Melek İiçğei Yozgat meb'usu Bay Süleyman Srrrının oğludur. İstersen seni tanıştırayım... GARK ETMEK, 1. Batırmak. GARP, 1, Batı, 2. Glinbatır, 3. Gün batımı, kün batır, 4. Gün endi, 8. Gün ini, 6. Kidin (Arkada, garp cihetinde man.) 3. Kor Karı, (Or) ME Üstüne oturun. Bitim, 2. Pek. ir GIDA, 1. A 2 ARİ GILZAT PEYDA ETMEK, 1. Konramak, 2. Yoğunlan- mak (Kam). GINA, 1. Bıkma, 2. Doyma, 3. Kanma, 4. Usanç, 5. Tok« UP, 1. Bölük bölük, 2. Küme küme, 3. Oymak öbek, 5. Takem takımı, 6. Ulam ulam, 7, Ye Em yığın. GULAM, 1. Bulgun, 2. Erkek çocuk. 3. Oğlan. GURBET, 1. Yabancılık, 2. Yabancı yer, 3 Yat el GURUR, 1. Benlik, 2. Çalım, 3. Kurum, Seçkin, GRUP Gİ oymak, 4 GÜZİDE, 1. Sayım, 1. H HABER, 1. Bügi HADEME, 1. Ayakçı, 2. Beslek, 3. Besleme, 4. El via- ür, 5. Kapı ulağı, 6. Kul (Bende, köle man.) 7. Odaet, 6 U- sak, HAFİ, 1. Gizli, 2. Örtülü, 3. Saklı, i, 2. Yeğnik3. Yivtin, 4 Yiyni HAFIF, 1. Yel HAFTA, 1. Yidgün. HAK, 1, Doğruluk, 2 Gerçek, 3. Köni. HAKARET, 1. Söyme, 2. Mun, 3. Pazmç. HAKEM, 1. Ara bulan, 2. rae, HALA, 1. Buğün bile, Bugün dahi, 2. Daha, HALA, İlel) 1. Ayak yolu, | | | SASİ. 3 Çekip alen, 2 El omapma, 5, Kapa, kApap, kya, Kari mektupları Kış kıyamette kapı takılmaz olur mu? Üsküdar tramvay şirketinin bir ihmalinden şikâyet edeceğim. Bağlarbaşında bir bekleme ye- ri var, bunun bir de kapısı var. Ka- pıyı yazın çıkarmışlar. Kış geldi, fakat kapıyı takmak kimsenin ak- lma gelmiyor. Kapı | bundan iki ay evvel takılmış olmak lâzımdı. Poyraza karşı olan bu bekleme ye rinde tramvay bekliyen müşteri- ler çivi kesiyor, bazıları bu yüz- den yürüyerek inmeyi tercih edi- yor. Bu kapı, şimdiye kadar niçin takılmamış, verilecek cevaba çok merak ediyorum. o Nazmi Acar ——— bilet memuı içi - ee ırları içinde oturup çalışa Buraya betondan yüksek bir set yap- Meni dalgaların tahribatına mâni ol- um! Momin kaymakama hatırlattı: — Sarıyer deresini nasıl kurutttuğu muzu da henüz unutmadık. Kaymakam, yolla okadar meşguldü ki bizi görmedi. Yanma yaklaşarak icen- disini selâmladık. Bir taraftan ameleye veriyor, bir taraftan da bizimle konuşuyordu: — Efeydim, herkesin bir zevki vardır ya... Benim de zevkim, bu... Yolsuzlu- ğun başlıca düşmanıyım. Sariyere kay- makamlıkla geleli on beş ay oldu. Bun- dan önce bulunduğum tez kazada, bü- tün günüm, yol yaptırmakla geçmişti. — O bir gey değil! Burada da öyle oldu. — Nasıl bir şey değil, — En ufak bir Çocuklar!,, Iki tarafı oluk gibi yapa. | Yağmurda, Sarıyı caksmız. Biliyorsunuz ya.... Akşama ka. | dolar, sular dar, şu üç metrelik yeri bitirmeli... — Sormak ayıp olmasın ama, bu ame- leyi para ile mi e rn am Kaymakam bu sözüme gülümsedi — Hangi para... kardeşim... Tatli dil, güler yüz, bizde paradan fazla iş görür. Gördüğünüz işçiler, belediye nezafet iş- Sivrisinek yüzünden yaz geceleri uyku uyuyamaz olmuştuk. Ben sordum: — Ne yaptınız da dereyi kuruttunuz? Bay Memduh İçöz anlattı: — Çok basit... Dereyi teşkil edeğ kü- şük su sızıntılarını bir araya toplayarak bir cetvel ile denize döktürdüm. Böylelikle, menba çabucak kurudu. Şim- di, toprakla doldurduğum derenin üstüm- de çocuklar, çember çevirip uçurtma w- çuruyorlar, Size rıhtımı nasılyaptırdığımı da an- Jatayım: Böyle işler, bilirsiniz, parasız yapılmaz. F.kat elde para olmayınca, kol ları bağlayıp oturmalı mi? O Bence bu Sarıyerin ileri gelen zenginlerine baş- vurarak, köyümüzün büyük ihtiyacını kendilerine açtım. Çimentoyu, elbirliğile tedarik ettiler. Ben de nezafet amelesim denizden kumunu, çıkarttım. On binler» çe lira ile yapılamıyacak bir iş, başarıldı. Şimdi, niyetmi iskele ileri; deki geniş sahilde bir çocuk bahçesi yap- mek Bu kıyıyı sahipleri, parasız olaral re bırakmayı vadettiler. Önümüzdeki yas, işe başlıyacağım.,, Bundan sonra, kaymakamla birlikte, tayyare hangarının ilerisinde yaptırılan büyük beton köprünün bulunduğu yere kadar gittik. Bu köprü, Taksim - Büyükdere yo- lunda ve Bakla deresi üstündedir. Oto- * büsler, köprü yokken buradan © büyük müşkülâtla geçebiliyorlardı. Köprü yapıldıktan sonra, «güçlük Ka Büyükdere Çayıfbaşından köprüye kadar olan yerin, kibrit fabri- kasına müracaat ederek, elektrikle ışıle- landırılmasını da temin etmiştir. Bu izahatı aldıktan sonra, önümüzde ki yaz, Sarıyer ve Büyükderenin İstan- mesirelerinin en kalabalık yerleri o- Sartyer kaymakamı Memduh Içöz gileridir. Sarıyer. kazasında, 40 de böyle yol işlerinde kullanıyorum. Bu ix Türk de#anlıları, benim bir de- ilimden sıkmazlar, Canla başla çalışır. indeki rıhtım, parça par-|. bal ça dökülüyordu. Bir çok yerlerde çö . | lacağına hiç şüphem kalmadı. küntüler vardı. Fırtmalı havalarda, dal. | © Genç kaymakamın elini sıkarken, çok ga yalıların duvarma kadar geliyor: samimi olarak içimden şu sözler geçtir Flat kir dafameda; kaca le otele ee | <> Adalar, Doğan bayındırlığını, kalsın denize uçacaktı, Şu gördüğünüz nasıl şimdiki Ankara valisi Bay Nevzadı yolda iki araba yan yana geçemezdi. Di- | borçlu ise, Sarıyer de, haraplıktan kun rekler kalkıp, deniz dolduktan sonra, yol | tuluşunu Kaymakam (Memduh İçöz'e da genişledi. Sarıyer vapur iskelesi, kış | borçlu kalacaktır. geldi çatısma kadar su içinde kalır, M. Salâhaddin GÜNGÖR MEKTEPLİLER, MEMURLAR ve ORDU MENSUPLARINA Boş saatlerinizi asri bir Ilsan öğrenmeğe tahsis ediniz. BERLİTZ MEKTEBİ Tenrilâtı tarifelerle Sizin için ber lisanda kurslar açıyor. Kayıt başlamıştır. Ankara: Konya caddesi şayay İstanbul: İstiklâl caddesi, 373 ..... 52 EŞR 49 a EDNA, 1, Alçak, em alçak, 2. Aapğr Se aid 3, Baya b, en bayağı, 4, Elgin, 5, Bn az, ak EFDAL, i 1, Artılerak, (Daha çok, yi daha fam la man.) 3, Ün gelen, üstün gelen, 3 Üstün CRüçkan se- bibi, man.) (Bak: Müreccah, faik.) KUDAL, OLMAK, Yağa 3, Çelebi, 4, Tke, Tye, İsilik, EFENDİ. 1, Al EFENDİLİK, 1, çilebilk, i EFGAN, 1. İnilt, 2. İnleme, 3. İnü, (Bakı Ah, enin, e dan.) EF'I, 1, Engerek, Engerek yılanı, 2, Yilan, (Bak: Hayye "PLAK, 1, Gök, Gökler, 2; Görene, (Bak; elek, sem astman,) EFSANE, 1, Arbağ, 2, EFSANE SÖYLMEK, Rrbamak” (Bakı ebatı, hikâye, mesel, nz tarih, isi EFSİ EFSUN, 1 Arbağ va ŞB 3, Gösbağeılık, 4 Irm, (Kehanet, keşil, önceden ihbar, batıl itikat man.) & Utörük, EFSUNCU, 1, Arbağçı, Arpağcı, 2, Büyücü, 8, Kmtümcü, 4, Gözbağeı, 5, yfürükçü. EFSUNLAMAK, 1. Arbamek, 2, Büyülemek, büyü yapmak, 3; İrklamık, 4, Okumak, üflemek, (Bak: Sihir, rukye.) EFSUS, 1, Ele, 2, Isiz, 3, Vahi, 4, Vay! 5, Yazık! (Bak Diriğ, hayfa.) EFSURDE, 1, Donmuş, 2, Solgun, 3, Sölpük, 4, Yıpran Lu EFSURDE OLMAK, 1, Calbayınak, 2 Dönmük, donuklaş- EHALI, (ahali) 1, Kamu, ELYEVM, 1, Bugün, 2, Bugünkü gün, bugünkü günde, 3, Şimdi EMRE İTAAT ETMEK. Büyük tene ELZEM, 1. Gerek, geri ERZEN 1, ALÇARI en alçak, 2, Aşağı aşağılık, asağı ALAS, 1. Kartaluş. nin aşağısı, HALBUKİ, Ancak Öyle iken, ESARET, 1, KÖLELİK, 2, KULLUK, 3, Tulsaklık, Ba var ki, yarası Me DAA, ESLAF, 1, Kakiler, 2, geçmişler, 3, Gidikler, 4, Öncekiler, KALIBI Ar, 2 en dar 3 (Bak: âbâ, vedat, selef; HAMAM, 1. Gi 1. Çimek; 2. Tasi, 8. Sak, 4. Yunak, a 1. Baran, 2 Buğdaybenizli 3, Buğday enli, 4, Kar: HAMLE, 1 Gebe EŞRAF, i, BELLİ başlılar, 2, Boy beyleri, 3, İleri ge HAMLE, 1. Atılma, atıleş. tenler.