29 Aralık 1934 Tarihli Milliyet Gazetesi Sayfa 5

Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

b y - r Merzifonda yaşayış üzel bağlarından iyi şarap alınıyor 'okuma tezgâhlarının da faaliyeti arttı Merzifon da park MERZİFON, (Milliyet) — Şirin Yurdumuzun, güzel köşelerinden bi risi de şüphesiz Merzifondur. Ta- “şan dağlarının Amasya boğazma doğru uzanan etekleri üzerinden, hudutsuz ovalara bir İsviçre müte- bessimile bakar. Göğü,bağlarla do- ludur. Her çeşit meyve ve her çeşit nebat yetişebilir, verimli topraklar ,vardır. Halk ilkbahardan itibaren baglan dökülür. — Buraları yazım çok serin ve eğlencelidir. Cumaları bütün halk vaktini bağlarda zevk- le geçirirler. Üzümleri, şaraba çok | Müsait olduğundı.m fazlaca şarap / yapılır. Bilhassa “şekerpare,, bağ- Blarımdan çıkan üzümün şarabı pek | enfestir. Diyebilirim ki Türkiyede, '.ııl 4| | #| ıİ | di p | - | | teleri, p: B ça aRm l aA İR A FR S S B n Nn SK v A. A, KS ER çi 7 — “ Mmevcut — şarapların, en güzeli ve en nefisi olabilecek kabiliyettedir. Yalnız büyük bir. fabrika vücude getirmek ve çok fenni bir şekilde çalışmak lâzımdır. Bununla bera- ber inhisar idaresinin alâkasından bu şaraplar günden güne guzelleş- metedir. Yakın bir zamanda “Bur dur,, şarabından çok daha kıymet zanacağı kuvvetle ümit edilmek- ::r;ir Civar, memleketlere çok sev oluyor. Zira, Srvas, —Çorum gibi yerlerde pek.’büyük blr%y'metgkı- kanmıştır. Burası umumiyetle — bir ziraat memleketidir. İçtimat hayat olduk- ça güzel ve iyidir. Bilhassa kadın- Tarr çok uyanık, kabiliyetli insanlar- dır. Ve ilkmektep tahsili görmeyen- leri pek azdır. Ve çok ta çalışırlar. Her evde bir teıııîı vardır. Çünkü Merzıfon n doknmncılığı ıle de ta- » Yerli ketı pencere perdelen e- irleri, peştemalları, ile meşhurdur. Ve bu faaliyet, memle. kette yerli mallarına olan rağbetin takımlı artmasından istifade ederek epey- ce ilerlemişti. Henüz iptidat olan fabrikalar gün geçtikçe — güzelleş- mekte,terakki etmektedir ve haliha zır memlekette “300,, tezgâh var- dır. Mütemadiyen dokur harice sevkiyat yaparlar. Asıl halkın meşguliyeti ziraat- tir. Buğday, arpa, — afyon mühim miktarda istihsal olunur. Bu sene 120 bin dönüm, buğday, 60 bin dö- nüm, arpa, 2 bin dönüm afyon, 2 bin dönüm de pancar, — ekilmişti. Yeni sene için henüz ne kadar e- kildiği veya ekilmekte olduğu malum değildir. Bunlardan “pan- car,, çok yenidir. Şimdiye kadar ekilmemiştir. “Turhal şeker fab- rikası,, nn — açılmasile — baş- lamış ; ve çok kıymet kazan- mıştır. Merzifon pancarları bu ci- varda “randıman,, itibarile en yük- seğidir. Ve memlekete bu yüzden 80 bin lira girmektedir. Amasyanın Merzifondan başka varidat membar — bulamaması da müşkül doğuruyor. Zira koskoca bir vilâyetin iki kazası vardır: * Merzifon, Gümüş hacı koy,.. Bunlardan Gumuşhıcıkoy çok kü- çük bir kaza olup icap eden yardım da Merzifon kadar bir varlık gös- terememektedır *Bu ıebepten husu si besi daimi ülât içe- rısınde kıvranmaktadır... Güzel bir parkı, büyük bir şehri ışıtacak kadar — kuvvetli elektrik tesisatı vardır. Gece hayatı çok mü- kemmeldir. Caddeler, sokaklar kâ- milen elektriklerle zıyalandırılmış- tır. Çok değerli ve çalışkan bir kay makamı vardır. Sonsuz faaliyetleri- le memleketin her türlü güzelliğine çalışarak yüceltmektedir. O. TEKİN Alpagutlu Bayan Türk Tokat kadınları Cumhuriyet alanında içten gelen bir goruntu yaptılar Yukarıda dinleyiciler, aşağıda söylev söyleyen bayanı dinleyenler TOKAT (Milliyet) — 8 İlkkânun cumartesi günü To- kat cumhuriyet meydanmda kadm- larımız halk ve mektepliler toplu- ca bir görüntü yaptılar. Bu bir de- gişim coşkunluğunun bir yenilik se- Söke fırka , Kongresi SÖKE, (Milliyet) — Kazamız fırka kongresi evveiki gece fırka vilâyet idare heyeti başkanı Bay E tem Kadrinin başkanlığı altında toplandı. Kongrede vilâyet idare heyetinden Bay avukat Neşetle Ay dın Ziraat Bankası Çevirgeni Bay Muhterem Kaya, başta kaymaka- mımız olmak üzere bütün memur- lar, muallimler ve bir çok fırkalı- lar vardı. Idare heyetinin yıllık çalışma raporunu başkan Bay Hulüsi oku- du ve onaylandı. Hesaplara bakıl- dı. Bütçe yapıldı. Dilekler uzun u- zun konuşuldu. Kongre sıcak bir hava içinde geceyarısına kadar u- zadı. Ve altı oturak yapıldı. Idare heyetine: Bayan Feriha Durmuş, Bay Hulüsi, Eyüp Özbaş, Ahmet Altümsek, Şevket Akbaş, Esat Yıldız, Abdurrahman Gür, Vilâyet kongresi mümessilliğine: Hulüsi, Eyüp Özbaş, Demir Altüm- sek, İsa Ruhi, Ali Rıza Bara, Şev- ket, İbrahim, Esat Yıldız seçildi - ler. Büyüklerimize bağlılık ve say- gı telyazıları ulaştırılmas thakkın- da yapılan teklif alkışlarla onayla- narak kongreye son verildi. Aydında güreşler AYDIN, (Milliyet) — Halkevi Içtimaf yardım şubesi menfaatına ramazan bayramında bir deve gü- reşi yapılacaktır. Güreş çok iyi ola- cak ve Teke mıntakasının en ta - nınmış tülülerinden 30 tülü gövese karışacaklardır. Uşak Ergönekon. İdman yurdu sene'ik toplantısı UŞAK, (Milliyet) — Uşak'ın kuvvetli ve çalışkan kulüplerinden biri olan Erge mekon, İdman yurdu üyeleri senelik bop- lantılarını yaparak kulübün istikbali i ıgu bararetli konuşmalarından sonra yeni idare heyeti başkanlığına Naim Yenli, Genel kaptanlığa Istanbullu Ali Tım._ır, Sarıyerde bayındırlık hareketi ilerliyor!.. Binlerce liraya gör Havanın açık olduğu bir gündü. Mat- baada otururken, telefon çaldı. Açtım. Sarıyerde oturan bir tanıdığın sesi: — Seni gören ne olur yahu... Bey mi, paşa mx? Güld İluıı dı kalktığına — göre sadece Bıy olur... — Peln ama, önceden ıoyleyıııı lu u cuma 25 metre genişlğinde yollar açıldı,be tonarme rıhtımlar, köprüler yapıldı, sivrisinek yuvası olan dere kurutuldu nasıl başarılıyor ? ülebilecek bu işler l(.ıymıkını, yollı okıdıı- mqıuldu ki bizi gö k ken- Kari mektupları Kış kıyamette kapı takılmaz ' olur mu? Üsküdar tramvay şirketinin bir ihmalinden şikâyet edeceğim. Bağlarbaşında bir bekleme ye- ri var, bunun bir de kapısı var. Ka- pıyı yazın çıkarmışlar. Kış geldi,, fakat kapıyı takımak kimsenin ak- hna gelmiyor. Kapı — bundan iki ay evvel takılmış olmak lâzımdı. Poyraza karşı olan bu bekleme ye- rinde tramvay bekliyen müşteri- ler çivi kesiyor, bazıları bu yüz- den yürüyerek inmeyi tercih edi- yor. Bu kapı, şimdiye kadar niçin takılmamış, verilecek cevaba çok merak ediyorum. — Nazmi Acar m disini selâmladık. Bir tınftın ameleye emirler veriyor, bir taraftan da bizimle konuşuyordu: — Efemydim, herkesin bir zevki vardır ya... Benim de zevkim, bu... Yolsuzlu- ğun başlıca düşmanıyım. Sarıyere kay- makamlıkla geleli çon beş ay oldu. Bun- Gelmezseniz sonra karışmam... Elimde mikrofon durakladım: Kânun ortasında Boğaziçine gitmek... Bu biraz... nasıl anlatayım tuhafı git- ti. dan önce bulund! selgez kazada, bü- tün günüm, yol yıptmıııklı geçmişti. Burada da öyle oldu. Çocııkl:!.. İki tarafı oluk gibi yapa- Dedim ki: — Çağırdığın için teşekkürler... Fakat bu iş havaya bakar. Yağmur yağmazsa, fırtına olmazsa geliriz. Bizim ahbabın telefondaki ıeıı. ha- fifçe kırgındı: — Ne yanlış düşündüğünü biliyor musun? dedi, Boğaziçine asıl kışın gel- meli... Sen, dışarıda lapa lapa kar yağar- ken şıcacık Tokatlıyan salonunda don- durma yemez misin? Boğaziçinde seni soğuktan donduracak değilim, korkma.. Tanrıya şükür, kocaman bir sobam var. O gün senin şerefine bir çeki odun yaka- rım, ısınırsın...,, Böyle candan davete karşı, doğrusu “hayır!,, diyemedim. cuma günü, çoluk/çocuk, vapu- ra atladık. Sarıyer iıkdeıinduı, araba- lara binip ahbabın evine gittik, Yemeklen sonra, ben dedim kl yeli yıl var. çarşıyı, pmn hınız dolaşsak... Bu teklif ahbabım cağına minnetti. İ- kmıız kolkola verip dlşan fırladık. Be- nim niyetim Sarıyerin iç mahallelerini gezmekti. Fakat, ev sahibi baktım, Bü- yükdereye doğru yürüyor. Sordum: — Nereye gidiyoruz? — Sana piyasa caddesini gösterece - Bırız sonra caddeyo çıknıı:ı şaşırdım. Piyasa cadd ik kadar de- genel yazıcılığına Eşref Yüce, Muh ğe Sunullah oğlu Ahmet, idareciliğe Bö- rekçi oğlu Hasan'ı ıoçını!lenîîr *aaliyete geçen idare heyou de şeker fabrikası müdür muavini Nejat Nuri'e hâmi reislik, Şükrü Kaya Aktarı'ya kâ- tiplik ünvanmı vermişlerdir. vincinin görüntüsüydü. Büyük U- lus Kurultayının son onayladığı (se çim yasası)nı bu tarihlik değişimi alkışlamak sevinç duygularını, gö- nül esişlerini haykırmak ve ulus büyüklerine ulaştırmak için topla- nılmıştı. Saat (15) te toplantıya başlana- cağını öğrenen halk akın akım mey- dana geliyorlardı. Belediye önün- de (halkevi) bandosu yer alarak ve şehrin heyecanına kurun kurun dilmaç oluyordu. — Belediye salo- nunda toplanan Bayanlarımız, hü- kümet adamları, Halk Frkası ve halkevi büyükleri, — muallimler ve genclik'arasında gözüktüler — ve meydana girdiler. Bando istiklâl L Bişmişti. Yolun oruımdılu telgraf ve te- lefon direkleri yalıların duvarı hızııını kadaz kalderd ikd ürali Geddeyi kap- layan bodur ıgııçlar kesilmiş, rılıln-n, yer yer genişletilerek denizden bir çok yer- ler doldurulmuş, B;n bıı yeıııhkleı-i seyrederken, arka- ağzı liy Yünee Akşama ka- dar, şu üç metrelik yeri bitirmeli... — Sormak ayıp olmasın ama, bu ame- leyi para ile mi çalıştırıyorsunuz? Kaymakam bu sözüme gülümsedi: — Hınxı para... kardeşim... Tatlı dil, güler yüz, bizde paradan fazla iş görür. Gördüğünüz işçiler, belediye nezafet iş- Sarıyer kaymakamı Memduh Içö£ çileridir. Bütün Sarıyer kazasında, 40 nezafet işçisi var. Ben bunlara bütün be- lediye hizmetlerini gördürdükten sonra içlerinden ayırdığım beşer onar kişiye de böyle yol işlerinde kullanıyorum. Bu temıı Türlı dı'ıınlılın, benim bir de- kulakl, Şesti yoı'ilu. Böyle yürüye yürüye Büyükdere iske- lesine kadar geldik. Arkadaşım, burada bana iki teklif yaptı. Birinci teklif, iske- ledeki gazinoya girip sıcak bir şey iç - mekti, İkinci teklif te yolumuıı devam ederek, Çayırbaşı ilerisinde yeni yapılan köprüyü görmekti. Bu tekliflerden ikincisi daha hoşuma gittir — Sıcak bir şeyi nerede olsa içeriz... yürüyelim... dedim. Yılıkoyüne doğru giderken, baktım, yirmi kadar amele yolun üstünde, taş kı- rıyorlar, Elinde bastonu, sırtında palto- su ile işçi'4rin arasında dolaşan genç bir adam gözüme ilişti. Her kazma vuruluş- ta: — Ha gayret çocnklar Hadi bıkı- yım, yavrularım... göreyim sizi.... Dıye tqvık edici sözler ıoyleyen bu adam kimdi? Arkadı beslaği Sileral marşımı çaldı. Arkasından or! - tep ikinci sınıfından Baykız Paki- ze öz türkçe bir aydış söyledi. Ü- çüncü sınıftan Baykız Nacıye gül- ler gene öz turkçe bir şiir okudu- Bu şiirde kırk gün önce ( İ lar, Sarryerin yangın yerleri içinde aç- tırdığım yirmi beş metre genişliğindeki yolu da bunlar açtılar. Bu koca demir direklerini, yerlerinden — söküp, duvar diplerine bunlar diktiler. Piyasa caddesindeki rıhtım, parça par- |. ça dökülüyordu. Bir çok yerlerde çö - küntüler vardı. Fırtınalı havalarda, dal- ga iların duvarına kadar — geliyordu.. Hattâ bir defasında, koca bir otvolıuı çaz kalsın denize uçacaktı. Şu gördüğüni yolda iki araba yan yana geçemezdi. Dı— rekler kalkıp, deniz dolduktan sonra, yol da genı;ledı Sarıyer vapur iskelesi, kış Canla başla çalışır- |: geldi mi, çatısına kadar su içinde kalır, bilet memurları içinde oturup - çalışa - mazdı. Buraya betondan yüksek bir set yap- tdn'ırık, dalgaların tahribatına mâni ol- um! Arkadaşım kaymakama hatırlattı: Sarıyer deresini nasıl kurutttuğu nuzu da henüz unutmadık. — O bir şey değil! — Nasıl bir şey değil, En ufak bir yağmurda, Sarıyer, ağzına:kadar kumla dolar, sular köprüleri söker götürürdü. Sivrisinek yüzünden yaz geceleri uyku uyuyamaz olmuştuk. Ben sordum: — Ne yaptınız da dereyi kuruttunuz? Bay Memduh İçöz anlattı: — Çok basit... Dereyi teşkil edef kıı- çük su l bir araya toplay küçük bir cetvel ile denize döktürdüm. Böylelikle, menba çabucak kurudu. Şim« di, toprakla doldurduğum derenin üstün- de çocuklar, çember çevirip uçurtma u- çuruyorlar. Size rıhtımı nasılyaptırdığımı da an- latayım: Böyle işler, bilirsiniz, parasız yapılmaz. Fakat elde para olmayınca, kol ları bağlayıp oturmalı mı? — Bence bu doğru değil. Sırıyenı ileri gelen ızngınlerme baş- vurarak, köy büyük kendilerine açtım. Çımentoyu, elbırlıgılı tedarik ettiler. Ben de nezafet amelesini denizden kumunu, çıkarttım. On binler- ce lira ile yapılamıyacak bir iş, böylece başarıldı. Şimdi, niyetmi iskele ilerisin- deki geniş sahilde bir çocuk bahçesi yap« mak... Bu kıyıyı ıılııplerı, parasız olırıl bize b Ö: yaza, işe bııhymm . Bundan sonra, kaymakamla birlikte, tayyare hangarının ilerisinde yaptırılan büyük beton köprünün bulunduğu yere kadar gittik. Bu köprü, Taksim - Büyükdere yo- lunda ve Bakla deresi üstündedir. Oto- , büsler, köprü yokken buradan — büyük , müşkülâtla geçebiliyorlardı. Köprü yıpıldıkuıı sonra, ! güçlük kalmayaı Kıymılnım, Büyükdere Çayırbaşından köprüye kadar olan yerin, kibrit fabri- kasına müracaat ederek, elektrikle ışılı- landırılm da temin ş Bu izahatı aldıktan sonra, önümüzde ki yaz, Sarıyer ve Büyükderenin İstan. bul mesınlenmn en lnlıbılık yerleri o- hiç şüj Genç kaymakamın elini sıkarken, çok #samimi olarak içimden şu sözler geçtir — Adılır bugünkü — bayındırlığını, nasıl Ankara valisi Bay Nevzadı Iıorçlu ıı»e, Sınyet de, hırıplıkun;ı— borçlu kılmk M. Salâhaddin GÜNGÖR MEKTEPLİLER, MEMURLAR ve ORDU MENSUPLARINA Boş saatlerinizi asri bir lisan öğrenmeğe tahsis ediniz. BERLİTZ MEKTEBİ — Yol müteahhidi zılıbı. dedim. Hangi yol müteahhidi yahu... Ka- zanın kaymakamı — Bay Memduh İçöz! Yozgat meb'usu Bay Suleymın Sırrının 1 oğludur. İstersen seni tanıştırayım... İ Tenzilâtlı tarifelerle Sizin için her lisanda kurslar açıyor. Kayıt başlamıştır. Ankara: Konya caddesi meza İstanbul: İstiklâl caddesi, 373 yet bayramı) nda bu meydanda (rey sahibi bugün anam, ben ya- rın mebus olacağım) dediğini hatır- lattı. Türk kadınlığının bulduğu bu şaylığa — vardığı bu erince uygun yükümleri saydı döktü. Bayan okunanlarımızdan (Veh- biye Uyanık) Türk kadrıının ta- rihte gördüğü yüksek değerdeki iş- lerinden bugünkü Türk kadınlığı- nmm yükselmiş — başlarını sayarak kadın varlığının özünden örnekler gösterdi. En son halk kadınlığı adına Ba- yan (Melek) kürsüye çıktı. Türk kadmına artık (eksik etek) denile- miyeceği ona artık: (Alpagutlu Bayan Türk) demenin günü geldi- ğini söyledi. Bu erince bizi kavuş- turan Atatürke onun baş olduğu önlü (Halk Fırkası) na, milletin öz dileklerine uygun yasalar düzen Millet Meclisine — gönül esişlerini anlattı. Kadınlık adına ve bu top- lantıya gelen — bütün halk varlığı adına (tel yazılarile) bu gönül bor- / cunu, (Atatürk)e, Başbakan İsmet İnönüne, Meclis Başkanı Kâğım Öz alpa İç Bakanlığma ve.Halk fırka- sı genel kâtipliğine ulaştırmasını belediye başkanından istediler. Coşkun alkışlarla biten bu dört (öz dilden ve öz dilekten) kopma ay- dıştan sonra hep bir ığızdın onun- cu yıldönümü marşı söyl ve bir geçiş yapılarak dıgılmmıştır. HAM 52 EŞR 49 GARK ETMEK, 1, Batırmak. 7. Korı, kurı, (Or. kapkaç, 4. Üstüne oturan. GAYET, 1. Bıum 2. Pek. GIDA, l. Aj mak (Kam. GRUP G oymık 4. Öİ GURUR, 1. Benlik, 2. GÜZİDE, 1. Saym, 3. Seçkin. Hİ HABER, 1. Bilgi HADEME, I, Ayakçı, 2. Beslek, şak. HAFTA, 1. Yidgün. HAK, 1, Doğruluk, 2. Gerçek, 3. HAKARET, 1. Söyme, 2. Mun, HALÂ (Helâ), 1. Ayak yolu. HALAS, 1. Kurtuluş. HALBUKİ & Anak 2 İse, 8. Bu var ki, gurası var HALIS, 1. Arı, 2. Arı dll HAMİ, 1, HAMİLE, 1. Gebe. HAMLE, 1. Atılma, atdlış. GARP, 1. Batı, 2. Günbatar, 3$. Gün batısı, kün batısı, 4. Gün endi, $. Gün ini, 6. Kidin (Arkada, garp cihetinde man.) ) GASİP, 1. Çekip alan, 2. El uzatan, 3. Kapa, kapıp, kaçan, $ 2. Azı GILZAT PEYDA ğ—TMEK 1. Konramak, 2. Yoğunlan- ) GINA, 1, Bıkma, 2. Doyma, $. Kanma, 4. Usanç, 5. Tok« luk. UP, 1. Bölük bölük, 2. Küme küme, 3. Oymak öbek, 5. Takım tıkım, » Ulam ulam, 7, GULAM, 1. Bulgun, 2. Erkek çocuk. 3. Oği lan. GURBET, i. Yabancılık, 2. Yabancı yer, 3$. Yat el Çalım, 3. Kurum, ğı, 5. Kapı ulağı, 6. Kul (Bende, köle man.) 7. Odacı, 8. U- HAFİ, 1. Gizli, 2. Örtülü, 3. Saklı, HAFIF, 1. Yeğni, 2. Yeğnik,3. Yivtin, 4. Yiyni HAKEM, 1. Ara bulan, 2, Aracı. HALA, 1. Buğün bile, Buıün dahi, 2. Daha, 3. Özü. HAMAM, |. Smei 2. Issi, $. Sıcak, 4. Yunak, EDNA, 1, Alçak, en alçak, 2, &, en bayığı. 4, Elgm. $, En ız, (Bak: Dı EFDAL, 1 i, Artıkrı la man.) 2, beta ıe.l:n. üstün gelen, 3, Üstün (Rüçkan sar hibi. man.) (Bak: Müreccah, faik.) , Aşağı, en ııııı. 3, Baya- ; (Daha çok, fıılı daha fam EFDAL, OLMAK, Yeğmek, EFENDİ, 1, Ağa. 2, Bey, 3, Çdehı, 4, İke, Iye, gan. 7 Y asüman, EFENDİLİK, EFGAN, I. hıuu, 2. İnleme, s lnu. (Bakı Ah, enin, fle ) , Çelebilik, 2, EF'I, 1, Engerek, Engerek yılanı, 2, Yılan, (Bak> Hayye MEnI.»')LAK. 1, Gök, Gökler, 2, Gövene, (Bak: Felek, semi ) EFSANE, 1, Arbağ, 2, Oranlama, EFSANE SÖYLMEK, Arhmık (Bak: ebatıl, hikâiye, mesel, naki, tarih.) EFSER Cıga, (Bak: İklil, taç. ÜN, 1 Arbağ, Arpağ 2, Büyü, 3 Gözbağcılık, g lnm. (Kehınet, keşif, önceden ihbar, batıl itikat man.) & Ufürük, EFSUNCU, 1, Arbağçı, Arpağcı, 2, Büyücü, 3, Emtümcü, LA Goıbaicı, 5, Ufurukçü EF: LAMAK, 1, büyü yapmık 3, 2, Büyülemelk, hmık. 4 Ohmık okuyup üflemek, (Bak: Sihir, rukye.) EFSUS, 1, Ele, 2, İsiz, 3, Vahi, 4, Vayi.5, Yazık! (Bakt 8. Besleme, 4. El ula- mış, Köni. 3, Pazınç. 5. DĞ ERZEL, 1 nn aşağısı, Oysam, 4. Öyle iken, 5. şm, 5, Karaya, Diriğ, hayfa.) EFSÜRDE, 1, Donmuş, 2, Solgun, 3, Sölpük, 4, Yıpran- ESARET, k ESLAF, 1, Eskiler, 2, geçmişler, 3, Gidikler, 4, Öncekiler, (Bak: âbâ, ecdat, selef. ESMER, I. Bıran,z Buğdaybenizli 3, Buğday enli, 4, Karı EFSURDE OLMAK, iİ. Calbaymak, 2. Donmak, donuklaş- ı-:HAı_ı (ahali.) 1, Kamu, ELYEVM, I, Buzun 2, Bugünkü gün, bugünkü günde, 'EMRE İTAAT ETMEK, Buyruk tutmak, ELZEM, l Gerek, gerekli , ALÇAK, en alçak, 2, Aşağı, aşağılık, aşağı 1, KÖLELİK, 2, KULLUK, 3, Tutsaklık, EŞRAF, 1, BELLI başlılar. 2, Boy beyleri, 3, İleri ge lenler.

Bu sayıdan diğer sayfalar: