İ KRONIK | Prag Üniversite- sinde kavga Geçen hafta içinde Prag'daki iki ümi- vörste #rasında çılsan kavga haberi, u- luslar arasında çıkması istenilmeyen da- ha büyük kavganm önünü almak için her taraftan © yapılan konuşmaların baberleri arasmda pek te göze çarpma- dan geçti. Çekoslovakya merkezindeki İki ümiversite arasındaki kavga şudur: On dördüncü asırda kurulmuş olan ünlü Prag üniversitesinin eski mührü ile başka alâmetleri, bu üniversite 1882 yılında Alman dilinde ve Çek dilinde ©- larak ikiye ayrıldığı vakit, almanca üni- versitede kalmış. Yeni Çek (hükümeti 1920 de bir kanun çıkararak bu alömet- lerin çekçe üniversiteye verilmesini em- etmiş, fakat almanca üniversite emri hâ- Mr Oda emri yerine getirmiş... Fakat İ gençler bu aralık uslu oturamamışlar iki üniversitenin talebesi arasında, sokak- lara kadar taşan, kavga çam Ens nunda işe polis karışarak herkesi yerine oturtmuş... Gençler arasmda çıkan bu kavga bize “ihtiyar Prag üniversitesinin medeniyet tarihinde dajma kavga ile geçen büyük rolünü hatırlatıyor. Alman gazetelerinin pek doğru olarak Alman © milletinin, O Alman O pro #estanlığının başlangıcı © üniversitede olmuştur denilirse, insan pak te aldan- Bu üniversiteyi © 1347 yılında, ilkin Bohemya kralı sonra Almanya ru olan IV Şarl kurmuştu. O yıla kader orta Avrupada okumak isteyen €n çoğu Parise kadar giderlerdi. Impara- torun kendisi de Pariste okumuştu. İmparator, Paris ve Oxford üniversi- telerine benzeterek Prag'da kurduğu bu üniversiteden maksadı, bir yandan genç tebaasmı uzaklara gitmek yorgunluğun- dan kurtarmak, bir (yandanda Almeı Çek, Lehli uluslardan olan tebaasını bir dilde okutarak onlara bir ulusal ve soysal birlik vermeleti. Oysa ki bir ülke adamları arasında soysal bi erleşmiş ise üniversite o birliği genişletebilir. Ni- tekim İngiliz üniversiteleri, sonradan Al manların Kolonya üniversitesi böyle 0y- sal büyük iş görmüşlerdir. Ancak, Prag da iş öyle olmadığından yeni üniversite olmuştur. Üniversite kurulunca Alman- lar, Çekler, Lehler orada ayrı ayrı kok- lejler açmışlar, biribirlerile kavgaya gi- rişmişlerdir. Gençler arasında çıkan bu kavgalar görünüşte pek küçüktü, fakat daha büyük kavgalara kevılerm işini gör- müşlerdi Yeni Alman üniversitesinin açılmasın- dan pek çok zaman senar hir meklapli İaçilareya Özü üniversitesine gitmiş, orada katolik di- nine karşı ayaklanarak Tevrat ingilizce- 7ç gğrirmiş olan Wien yeni dektrni Meşhur Jan vi 1402 yılında Prag üniversitesinde, Wielif dokteinini yay- mak için, ders açtı. Bu dersi Almanyada bütün halkı biribirine düşürdü. Hüküm- darla, piskoponların arası açıldı, Alman. — Ama ben... ben seni istiyorum Calibe... Hem çook çok istiyorum. Birden ayağa kalktı, kızı kapın- cak: dı. Pencere yanına getir- di. Perdeyi araladı: — Şu piril pi parlayan deni- ze bak! Dişi Oo hayvan! — dedi — Böyle bir gecede hır çıkarılır mı? Haydi sandala... Sandal denize emi Calibe şakrak bir kahkaha atarak — Nazmi, bak! — dedi kanç sevgilin bizi gözetliyor... Birinci katın kafesi (o kalkık bir penceresine doğru parmağını u- zatmıştı. — Kendisini gördüğümü hisse- dince kaçtı... — diye (tamamladı sözünü — Aranızın bu kadar iyi olacağını tahmin etmemiştim doğ- rusu... — Vazgeç kıs bdüPAP m Küçük bir fark!. Midesinden rahatsızlık çeken ar- kadaşlardan biri, bir ay kadar ön- ce doktora gitmişti. Doktor, ken- disini evire çevire muayene ettik- — Cinsini bilmem ama, derece- si(50)... — Kaç şişe içiyorsunuz? — Belli olmaz, doktor... İki ka- deh diye başlarım. Ondan sonra - sını işi — Raha. su ile mi içiyorsunuz, susuz mu? — Hileyi sevmem, ben, rakıyı susuz içerim!. Doktor kaşlarını çatmış? — Bundan sonra, rakı iç kadehinizi yarı yarıya su ile dol « duracaksınız? Sıhhatiniz için böy- le lâzım... — Peki doktor. . . Dün, gene midesinde şiddetli sancılar hissedince doktora koş - muş. Sorduk: — Ne dedi doktor? Ne ilâç ver- di? — İâç filân vermedi. Yalnız “su suz rakı içmiyorsunuz ya. ... , dedi. Ben de: — Hayır, doktor, dedim. Rakı sofrasında suyu eksik etmiyorum. — Bravo... demek nasihatları- ma tutmağa başladınız! — Evet... Yalnız (küçük bir farkla: rakıyı ben içiyorum. Suya karım içiyor! Kulak MİSAFİRİ Milliyet bu sütunda yenlere tavassut ediyor. Iş istiyenler bir mektupla muza müracaat etmelidirler. İş arayanlar Bir ev kadını doktor neztlerinde ve te- davihanelerde az bir maaşla çalışabilir. Beyoğlu, Tokatlıyan arkasında Büyük Bayram sokak, N, 25. Ş. H. s.. 20 yaşında orta tahil biz genç 2 hir ücretle iş arıyor. (Milliyet Ziya) ismine yazılması. Ortamektep mezunuyum. Askerliğimi yeni bitirdim, Noterde kâtiplikle çalış - tam, Daktilo da mükemmelen bilirim. Kâ- tiplik, buna benzer bir vazife arıyorum. Adres: Aksaray, Peri Hüseyinağa mar be İman NN. 124. Bürhan Erfürt'e, Heidelberg'e, Leipzig'e giderek oralarda yeni yeni üniversiteler kurdular, Prag'da başlayan Alman kültürü bu su- zl bütün Almanyaya yayılmağa başla- Bu meşhur üniversitede milliyet kav- yası böylece (o beş yüz elli yel sürdükten sonra, Avusturya imparatorluğunun her şeyi pamuk ipliğine bağlamak sıyasası, 1882 yılında üniversiteyi | ikiye ayırdı. Geçen hafta telrar çıkan kavga o pamuk de koptuğunu anlatıyor. Eski alimetlerini çek dilindeki Süleyman peygamber rilmiş olsaydı, eski Prag üniversitesi kı olduğunu anlamak için belki bir yol bulurdu. Galip ATAÇ (Öz | Öz Türkçe ile Bilmecemiz Osmanlıca karşılıklarını yazdığı - mız kelimelerin öz türkçe mulabille- rini bularak şeklimizin boş hanelerine yerleştiriniz ve keserek (Milliyet: mece memurluğuna) gönderiniz. Di. mecemizi doğru halledenler arasında kura çekiyor ve kazananlara hâtüra 0- larak birer hediye veriyoruz. Müddet bugün akşama kadardır. Yeni bilmecemiz 1234567891011 p—ooJammeM Soldan sağa ve yukardan aşağı 1 — Fecir (3). 2 — Baraj, harmule, (taşınan çey (3). Büyük bir adet (3): 3 — Büyük değil (5). Dürüğ, gayri sahil (5). 4 — Remat (3). Emir, haber, ilân, ga yin (3). 5 — İntihap et (3). 6 — Kamer (2). Mahsul, Feyzü be- reket (5). 7 — Yüzdeki lekeler (3). 8 — Anil, care, gani, eset, bey 0). 9 — Mar (5), arzu, emel (5). 10 — Bir meyva (3), Kita, tarz, ta- Bugünkü resram 18 Fransızca, 18,30 Plâk tiyatro mu- silcisi, 19,30 Dünya © haberleri, 19,40 Neşir esnasında ilân edilecektir. (Kü- çük tulü mevç) 20,10 müsahabe, Selim Surrı, 20,30 Plik orkestra, 21,15 Ana- dolu ajansı , borsalar, 21,30 O Türkçe sözkü dans musikisi, Bayan Bedriye Ra- sim, radyo caz ve tüngo orkestrası, 823 Kis, BÜKREŞ, Mim. 13: Haberler. Plâk. 73,45: Borsa, — Plâk. 223 Kim, VARŞOVA, 134S m 18: Piyana konseri, — Sözler. 19,15: Hafif MİLLİYET PAZARTESİ 3 KANUNEVVEL Melen Gelen sesler a Büül, ker saçlarından düren ye - idare kamdilinin kör ışığında ydı içerisinde, araştırarak telâşlan - e e il İ yilin Siz KON Yarın akşam 5. 2i de İPEK 141-2 hazırlamakla m Doktor Vamık re, Bağdat caddesi, 4. 10 - (4673) 9576 deki tabancayı kendi beynine sak. — Hayır tabancayı değil; faleat şu belimdeki hançeri zehirli bir ok gibi senin kalbine saplamak istiyorum. Ihtiyar yumurtacı titreyerek bah - şedeki ocak harabesine yaklaştı. Kuyu gbi açık hir deliğe doğru kulağım ver. tar. Polis cebinden çıkardığı bir elek - #rik İenerini yaktı. Tabancasım çekti. Kuyu ağır gibi bir menfezden başmı soktu. Taş merdivenler aşağıya doğru iniyordu: — Ihtiyar şimdi bekçi meleçi çağır. Rumelilisiniz, cesaretiniz vardır. Haydi arkama düşün. Silâhr. san kene. (llonkn Fak). Fiz Pilin mile rında çalınan musiki 22: Frhedlin ider veee yy omeri konseri: 2240: Ha berler. 23.30: Çingene orkestrası, 24,1: Plâk ko; 1155 Ks. FRANFURT, 281 m 1945: Neşeli musiki. 2045: Haberlen Z1,l0: Sözler, 21.30: Orkestra konseri, Z3: emzik. 532 Kız. MOSKOVA 1714 m. 171,30: Kaılordu program, 18,55: Kımalordu- işin konser, 19,50; Kolkonlar için konser, 22: yabancı dillerde seşriyat. 175 Kr. MOSKOVA, (Stalin) 361 m. MA Bi o ka, Bi Dine nn ları, ve karışık konu: ROMA : NAPOLİ < BARI 1830: Piş konseri — Söz ve plâklar. konseri, 20: 2020, Yeni şarkılar. Böradr Habarlar. 21410 Tizaire belle İLA Dans musiki Haberler, 2320 Akşam bak... — Nafile beni | aldatamazım! Gözümle gördüm. Ama seni fazla üzmiyeceğim korkma... Ben kıs kanç değilim. Zaten benim ki de nerdeyse şimdi çıkar. — Seninki mi? — Öyleya... Neye hayret ettin ? Benden başka sana bakan bir kız bulunuyor da, senden başka bana eek bir erkek mi bulunmaya- — Hayır ama... bu adamı benim ki deyip kendine maledersen be- nim vaziyetim bir hayli tuhaf olur. Calibe elini denize | daldırmış, sularla oynuyordu. Başını omuzuna eğerek; — Kendini alıştırmalısm... Gez — başka tü:lü rahat edemez- sin... — Neler söylüyorsun kız! Şaka Calibe... Şu | ediyorsun her halde? ilâkis gayet ciddi söylüyo. rum. Eğer ben vee aliştermaz olsaydım; senin gibi, sevgilisi. emer, bin defa aldatart bir ada- mı kör testere ile katır. tar kes alıştırdım dedim a... Artık kıskan- mayorum, Nazmi, kürekleri bırakmış, ona bakakalmıştı. — Maamafih... dediğime de pek inanma! — diye devam etti Calibe — müthiş kıska- niyorum... Hattâ gelmediğin gece- leri nasıl geçirdiğimi bir ben bili- yorum. Fakat bir haftadanberi... Denize bir yumruk vurdu. Sağ kolu dirseğine kadar (suya girdi. Sustu, Bir kaç saniye kadar göz- lerini karşı sahillere daldırdı; son- ra istemiyerek söylüyormuş gibi, can sıkıntısile; sözlerini tamamla- dı: — Bir haftadanberi artık rahat rahat uyuyabiliyorum. Tabiate kar- şı ne yapılabilir. Madem ki tabiat erkeği böyle yaratmış, bunu böyle kabul etmekten başka elden ne ge- lir... Erkek bu! mutlaka başka ka- dınlarla da düşüp kalkacaktır! Nazmi dakikadan dakikaya ar- tan bir hayrete (düşmüştü. Şimdi — Ni gelmedi değil mi? Hiç şüphesiz... Ben senin her yi bildiğim gibi kalmanı iste- — Evet... Ben enai enai Otura- yım,'sen de bildiğin gibi aşık oy- nat! İstediğin bu ama yağma Genç, kıza bir parça daha sokul du ve gözlerini o yirminci yaşmı nı henüz doldurmamış erkeklerde görülebilen bir © hayalperverlikle gökteki aya daldırarak; — Benim hiç bir şey (o yaptığım yok sevgilim... — diye mırıldan - — boş gecelerim hep senin ya- nmda geçiyor; ve seni seviyorum yalnız. Calibe kolumu birdenbire sudan çıkardı. Cilveli bir hırçmlıkla par- maklarını gencin saçlarına daldıra- — Koparayım mı bunları? Hah? koparayım mı bunları? — — Evet! — Ne yaptım sana be kız ben? — Bilmiyorum... Fakat mmıtlaka be YA MM Mutlakaa.. — Çocuk mu? Ben mi çocuğum? Sen öyle zannet! Ne yapıp o Yapıp en yakın 2: seni Kız çenesini onun alnma dayaya- ia ilm! le tatlı, öyle cana yakın bir cilve ile söylemişti ki Nazmi, gaşi olmuş gibi gözlerini yumdu: — Oooh... Ne güzel, ne içten, ne kadar kendini tattırarak söyle- din! Kız asabi bir kahkaha attı. Elleri ŞERİF MUHİDDİN. sanda Numaralı yerlerinizi bugün tiyatro gişesinden kapatabilirsinir. önümüzdeki Perşembe başlamak üzre, nefis ve şahane bir program Tafsilât yarın ilân edilecektir. SERİ Şehir ( Eski Fransız ) Tiyatro- 5. 16 ile 19 arasında isi-2 eşguldür. İPEK TEPEBAŞINDA ŞEHİR * f da 3 venl Bellişi 412-934 salı | ŞehirTiyaeosa ii N Yı ” 1 azan itibaren Saat (20) de HAMLET Eski Fransız Tiyatrosunda ŞEHİR TİYATROSU OPERET KISMI Bu akşam saat 20'de BU BIR RUYA Oparet 3 perde abrikala; Bakırköy Barut fabrikaları muhafız efradı için i Kânunu- evvel 934 tarihinden 31 Mayıs 935 tarihine kadar açık eksilt- meye konulan 13000 kilo ek - meğin eksiltmesine kimse gel- mediğinden vermek isteyenle- rin 5 - 12-934 Çarşamba gü- nü saat 14 te Fabrikada satı - nalma komisyonuna müraca * atları. (8221) DOKTOR Rusçuklu Hakkı Gialatasarayda Kanzlık eczahanesi karşısında Sahne sokağında 3 muma ralı apartımanda 1 numara, Dr. Hafız Cemal Dahiliye mütel Cumadan başka günlerde saat (2,30 dan 6 ya) kadar İstanbul Divanyolu No. 118. Muayenehane ve ev telefonu: 22398 yazlık ikametgâh telefonu: Kandilli 38, Beylerbeyi 48 e a zaim EE a ABONE ÜCRETLERİ : dal bir ele dalgası çarpmı$ gibi sallı al Saçları a darakliğmelt Elleri inni bacakları gergin, kaşla! çatık... — Ne dedin? — diye tekrarla” dı — bir daha söyler misin? Kız hiç istifini bozmadı: ir defa mı? istersen bin de fa da söylerim. — Demek hayatına (o karışmıf, benden başka biri var.. — Henüz bir karışan yok. Göz kulak ol... Bak senden başka bi ötede beride — dolaşıyormu yum? Sandal sefası yapıyor muyum? Bur nu öğrenmekten kolay ne var!.. — Fakat yapacağım... Nazmi delirir gibi oldu. Ava? çıktığı kadar bağırdı: — Ama niçin? Nçiiin? Calibe büyük bir sükünetle €© vap verdir — Bitmedi —