Milliyet 30 Kasım 1934 sayfa 4 | Gaste Arşivi

30 Kasım 1934 Tarihli Milliyet Gazetesi Sayfa 4

30 Kasım 1934 tarihli Milliyet Gazetesi Sayfa 4
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

— Bu e- ( z dilimizle ) Tz Ölçüyü değiştireceğiz! Osmanlı dili, bütün - varlığı ile geçmişe karıştı. Efendinin, ağanın, beyin, paşanın, hacının, hocanın, khafızın, sarığın, cübbenin, sırmalı apuletin, elmaslı kılıcın gittiği yere gitti. Yalnız, bu şatafatı bol dilin, içimize yerleştirdiği kötü saplanış- ları kafamızdan bir türlü söküp a- tamıyoruz. Güzel güzel, tatlı tatlı yazarken bir yere gelince, yazgı.ıç ( kalem) parmaklarımız arasıt gemini koparmış bir yağız at gıbı şaha kalkiyor: — Peki, şimdi buna ne demeli? Ona ne dendiğini düşünürken, beynimizin içindeki düşünük (fi- kir) de kanatlandığı gibi uçup gi- diyor. Bu iş, benim anladığıma göre şu- dur: Daha önceden de yazdığım gi- bi oımanlıcanm soz halıplarındukı ölçüyü ku KULAK Haa badliv'A F âNü Soyadları . Malümya.. Bu günlerin başlıca işi, herkesin kendine bir soyadı a- raması... Yalnız, bana şimdiye kadar te- lefonla, mektupla, belki yüze ya- kın tanıdık başvurdu: — Aman, bize bir soyadı bul! diye.... Dün, arkadaşlardan biri: — Baksana, dedi, senin adını bi risi almış... — Yok canım... - — İnanmazsan bak... İşte gaze- te yazıyor. Filânca bey kendine Güngör adını takmış. Ben cevap vermeyince yüzüme bakıp sordu: — Şimdi ne yapacaksın? — Ne yapacağım, hiç... — İtiraz etmiyecek misin? Gülmeğe başladım: — Peki amma, size ne oluyor g Çünkü, bu —o!çu. dilimizini bugıınku ölçüsü değildir. Biribirine uymaz iki dilden biri- si ile düşünüp,öteki ile yazmağa kal kışırsak, işi ileri götüremeyiz. U- zun, kısa ile çapraşık, pürüzsüzle, kapalı açıkla, güzel çirkinle yanya- na yürüyemezler. Ti FO Haa YA muzu değiştireceğiz. Yoksa, başladığımız yerde saya- rız. M. Salâhaddin GÜNGÖR APDYU .. - Bugünkü program 1STNBUL: 18: Tokatliyan otelinden nakil - çay saati. 12,30: Plâk neşriyatı - öorkestra ve dans mu sikisi. 18: Otel Tokatliyandan makil - çay saati 19: Çocuk saati, hikâyeler .19,30: Dünya haber leri. 19,40: Mösyö Goldenberg idaresindeki musiki heyeti tarafından taganni. 20,10: Karı« pık musiki neşriyatı. Plâk ile. 21,15: Ajans ve borsa haberleri .21,30: Radyo orkestrası tara- îındu hafif musiki. 22: caz ve tango orkektra- ları. (Hava müsait oldukça .garp meıılekeı leri âve edil e 223 Khz. VARŞOVA, 1345 m. 16,45: Hafif musiki. 17,45: Hastaları teselli 18,15: Piyano - Keman konseri, — Musahabe. 19,15: Şarkılar. 19,45: Konferans. 20: Armo- nik konser. 20,20: Musahabe. — Plâk. — spor. 21,05: Senfonik konser, 23,30; Şiirler. 23,40: Reklâm konseri. 24,05: Hafif musiki. 1195 Khz. FRANKFURT, 251 m. 19,45: Eeğlenceli konser. 20; Muhtelif, 20,30 Neşeli konserin devamı, 20,50: Siyasi kısa ma- lümat. 21: Haberler. 21,15: Müli neşriyat. 22: Dans musikisi. 23: — Haberler. 23,15: Saar. 23,30: Aktualite, 24: Karışık neşriyat. 1 - 3 Gece konseri. (2 den sonra plâk.) 841 Khz, BERLİN, 357 an, 19,30: Şarkılar. 20: Eski geçit resimlerine &it marşlar, 20,25: Aktüalite. 20,50: Siyasi kısa haberler. 21: Haberler. 21,15: Milli neşriyat. 22: Besthovenin eserlerinden konser. 234 Ha- berler. 23,20; Plâk, 23,50: Sehonreth — Gas- tanaga boks maçı neticesi, 24: Romen tefrika- Bt Ü 223 Khz. BUKREŞ, 364 m. 13 - 15 gündüz plâk neşriyatı. 18: Radyo orekstrası. 19: Haberler. 19,15: Radyo orkes- trası. 20: Konferans, 20,20: Plâk, Zi: Senfonik konser, üzerine » 21,10: Filharmoni tara- ? Bırakın, ikimiz de “gün- görelim,, yahu!... Kulakmisafiri Türkiye tıp encüme- ninin toplantısı Turlnyı Tıp Encümeni gü- ııııı 18.30 da General Prof. Tevfık Sağ- bürkanliğı âltndü Evvelı Prof. Bay, Fnln'ettıı Keru:n h— bel'um arkı beyın kaidesine geçmiş bir tı.ınor vak'a- sı takdim edilmiş, izahat verilmiştir. Bu vak'a hakkında Bay muallim Sani Yaver, Kâzım Nuri, Niyazi Ismet, Nazım Şa- kir söz almışlar ve fikirlerini söylemiş- lerdir. Bundan sonra Bay muallim Na- zım Şakir tarafından altı sene evvel malarya tedavisi gören felci umumi vak'ası takdim etmiş ve izahat vermiştir. Bu vak'a hakkında Bay Fıhrettııı Kerım, Niyazi İsmet, Osman Ş MİLLİYET CUMA 30 TEŞRİNİSANI Öz Türkçe ile Bilmecemiz Geçen defaki bilmecemizi doğru halledenler arasiında çektiğimiz kura neticesinde birinciliği: İstanbul sıhhi müesseseler muhascyecisi kızı Bayan Refia, ikinciliği Üsküdar Sultantepe Yeşilbaş bayır No.2 Bayan Vasfiye kazanmışlardır. İdarehanemizden he- diyelerini almalarını kend'lerinden ri ca olunur. Ceçan defaki bilmecemi- zin halledilmiş şekli 2345678 91011 DI';AXIWA'Z İ (NB Ç| ÇIBI İİMİOİK MİKİAİRİHRİAİKİRİK OL ÇİLIRİAMİS| İ (B ULİU a L 1 Bi OK LT ML| UÇ KİA ıCİnE | | 1934 Zimmet Ambar memuru Sami şafakla beraber daireye gelmişti. 1 utünlerin ambarlama zamanı oldu mu idi her sene — onun için maktan sesi kısılır, işimnin fazlalığından bazı günler ağzına bar lokma bir şey ko- yamazdı. Bu sene kasaba ve köyler de dahil olduğu halde dehşetli tütün yetiş- tirilmişti, Zürram zimmeti binlerce denk- ler halinde bir aydır kağmı arabalarile ambarlara taşımıp duruyordu. Sami Efendi dün gece saat ikiye ka- dar çiftçilerin zimmet noksanı hesapla- rile meşgul olmuş, yatmak için evine an- cak sabaha doğru gidebilmişti. Kahvecinin getirdiği çaya gevreği ba- tırarak dişlerile çiğnedi. Onünde, kantar cı Kâmil Efendi yirmi denklik bir par- kyı tartıyor, beri tarafta arabalarından ECEKİMNEEME SİTİKİ T (MİMDOMAZ İlmMlİ MW BİLİRKE Osmanlıca kırşılıklnrını yazdığı - mız kelimelerin öz türkçe mukabille- rini bularak şeklimizin boş hanelerine yerleştiriniz ve keserek (Milliyet: bil- mece memurluğuna) gönderiniz. Bil- mecemizi doğru halledenler arasımda kura çekiyor ve kazananlara hâtıra o- larak birer hediye veriyoruz. Müddet Pazartesi günü akşamma kadardır. Yeni bilmecemiz 12345678 91011 - 4 VO G0 S ÖY UN a VO NO el — © ıoı ıhııı; kendi mu!ıhadelmıu söyle- Bıyl’mf Şevket Aziz ön kemikleri iki kısım kalan metopik kafalar hakkın- daki tetkikatına ait tebliğini yapmıştır. Bu tebliğ hakkında Bay Kâzım Ismail söz almıştır. Bundan sonra Bay muallim Abdullia- dir Lütfü hintyağı tohumlarile zehirlen- me lıakkmdı teblıg yapmış ve ton se- neler içerisinde süs olarak' b e- kilen bu nebata dikkat edilmesini ve raıt gele yenince öldürücü kazalar çıktığmı söylemiştir. TEŞEKKÜR hseâ?mmnnhmdılıdniyr:— Horhor'da ebe Şükure Hanrma teşekkü- rü bir borç bilirim. Milliyet gazetesi posta memuru A. Haydar di a B Nişan Bursa Ahmet Vefik paşa hastanesi rontken mütehassrsı dohor Bay le T_l_ Ber, h' J. Azı m heyeti fenniye müdıı-u Bay Fııdm ye- ğm Bayiz Halüyis Aölürüd fınd. fonik kı 22: Musahabe, 22,15. h doktor Bay Ali Rızanım öğ- | Ocak reisi Galip tarafından ocağın - d: '.â') "d.:ı-ı.(" h Sin: d Aldın sabinlerind ve Cumh 'İ bir senelik faaliyetine dair rapor okun I’Td’*“w'üm minörü; “ N P Eik e eai İ Amlani ada muş, ve alkışlanmıştır. -— a EINİI—. 3 18: Kültür fizil: 19,85: Muhtelif 207 Kou- | Adilin mişan merasimi dün Kıdılıö&'yiin- SİORE K NĞ CA EORE A Onun eline bir kâğıt verdi: ferans. 20,30: — Reklâmlar, Milli — neşriyat. | de B icra edilmiştir. | Mer bakım evinin faaliyeti de şükran — Yarın akşama kadar buraya yirmi Fd Haborler. 21,301 “Zağrepten nakil, 25: | Tarafeyne sandet dileriz. la karşılanmıştır. iki kilo tütün daha getireceksin. Senin Haberler. adyo oörkestrası. 545 Kuz. BUDAPEŞTE, 550 m. MÜESSİF İRTİHAL kocan var mı? İA Li B Ka hi vş İit di nti Za İ Yekııı b eli ıZ:G: PJ-I: 21,45: Musâhabe, * Rajterin Namık Pl!l torunlarından ve Topçu | de bay Nureddinin valdesi bayan Nazif- 0 urıdıı hkıp /“memuru Orfi yanlarına laresinde opera ork * Musahabe, 23,| Binbaşıl: hmetli Bay Tevfik dar Kâmile vefat üştir. C i bi özünü m 'at etmiştir. u- y kırptı: Xçulmhh_ıhrıfmlıı“uııhlkhı I:mBıyınMueyyetilelmr“ - gün Di . Adeetkü, 960 Khz. BRESLAU, 316 m. 17: Hafif musiki. 19,15: — Hitler gençliği. 19,50: Sözler. 20: Skeç. — 20,45: Kısa — siyasi malümat. 21: Kısa haberler. 21,15: Millt neşri yat (temsil.) 22: Musikili karışık neşriyat. 23 Haberler. 23,20: Dans musikisi. Milli tefrika: 29 1 fes lll yi | | (l (lalik 2 İ ON B 3 ı | Wi | | | 4 İ | H - | L s D a (ai ( | (e (e S e mEaem M S NML MEMLRLI 8 (a D NML | W e BB / | ll | L INN | L! ilam im | m mz Soldan sağa ve yukardan aşağı ; — Haa h)nmule, taşınan şey Bagaj, (3). Büyük bir adet (3). < 3 — Büyük değil (5). Dürüğ, gayri sahil (5). 4 — Remat (3). Emir, haber, ilân, şa- yia (3). 5 — İntihap et (3). 6 — Kamer (2). Mahsul, Feyzü be- reket (5). Kid 7 — Yüzdeki lekeler (3) 8 — Asil, cazibe, gani, mesut, bey_ (3). 9 — Mar (5), arzu, emel (5). 10 — Bir meyva (3), Kita, tarz, ta- vur (3). 11 — Ahit, yemin (3). Murat reis semt ocağı kongresi C. H.F. Usküdar kazası Murat reis semt ocağı kongresi yapılmıştır. çözül: öküzler saman yiyorlar, daire- nin önündeki meydanlık, köylüler ve yer lerde serilmiş taze kokulu tütün denkle- rile dolu bulunuyordu. Ambar memuru, başında bir ağrı, dili biraz paslıca ayağa kalkarak — tartılan denklerin yanına geldi. O smrrada kolun- daki iki pilici göğsüne bastıran, başı yaz- malı bir köylü kızı ona yaklaştı: 4 — Kurbanın olam ağam... Şu bizim tütünlerin hesabmı hele bir gör. rısı çocuk doğururken ölmüştü. Onun i- çin kara göz bebeklerinde yıldız gibi bir şeyler parıldayan bu köy kızı birden ho- ;ıınagıtınışu.Yınbuhu,yundıvm- fesinin sevkettiği itiyatla vezin kâtibinin elinden çeki pusulasını aldı. Bir solukta rakamları yekün etti. Tütümün nizami fi- resini de ilâve ettikten sonra kızın tam yirmi iki kilo zimmet noksanını meydana çıkardı. Ömer kızı Güllü'nün tütünleri için yedi yüz kilo zimmet konulmuştu. yetmiş sekiz kilo tutuyordu. Bu yirmi iki kilo noksanlık için Güllü'nün yüz on fira cezayi nakdi vermesi lâzımgelirdi. Saminin kaşları çatıla, düşündü. Bu zavallı köylü kızma yüreği acıyordu. Bi- liyordu ki bu fazlahk ya tütünü lıhmm eden muh dikk. i idi. Yahut cahil köylü bunu zayi etmişti. Bu yüz on lira borç muhakkak ki ölümü de- mekti. Başile yanmıma gelmesi için çiftçi kıza işaret etti. Ve onu bir kenara çeke- rek sordu: — Güllü kız. .. Sen tütününü ne et- tin? — Ne idecun efendi, hepsünü getu - düm, — Yalan söylüyorsun. Tütün yirmi i- ki kilo noksan. Yüz on lira ceza verecek- sin, düştüm. Şunun bi kolayı bulunmamı ki... — Senin evde başka tütünün var mi? — Yok efendi... — Var de de bu noksanı ihrak tütün- Şirketi muhasebe şef muavini Bay Re- cep'in evlenme işleri dün Fatih Beledi- ye Evinde y Uğurlu olm Güzel ıpırtınındın lnldmlarık öğle namazı B k ve diler ve kendilerini kutlularız. — Bu saate kadar nerede idiniz? — Arkadaşlar bilardo oynayor- lardı da.. — Tabii siz efendi efendi oturu- yordunuz; onlar oynayorlardı Tıhiî onlar daima sizi baştan tadırlar. Eğer onlardan - biri size rast gelmemiş olsa, mutlaka zama- nında eve gelmiş olacaksınız. Fa- kat ne yaparsınız ki Tanrımın günü bir arkadaşmız musallat oluyor, ve hatırını kıramıyorsunuz, değil- Mi? Ve hiddetinden ateş saçan göz- lerini yavaş yavaş karısına döndü- rerek, iğrenç bir şeye tiksiniyor- muş gibi yüzünü buruşturdu: — Hanımefendi, Nazmi bey oğ- lunuzu görmeğe tahammül edemi- yorum. — A, .0 nasıl lâf hey'ı — Nasıl lâf mı? kasş bayağı lâf! Bu çocuk aile sofrasına hür- met etmemektedir. Her akşam geç geliyor. On beş günde bir defa ol- sun beraber ye'mek yedlglmlz yok. Hiasjai... ben bir söz söy- Müeılm. Nıımı Şehap ledim mi, sanırsın ki inat ediyor, mutlaka ne söylersem aksini yapı- yor. Bugün ne kadar mahcup oldu- ğumu gördün. — Bak bunda yerden göğe ka- dar haklısın... Kadın iki kızmı al- sın, taa ÂAda gibi yerden gelsin, sen evde bulunma ! — Halbuki belki yirmi defa söy- ledim. Bugün için saat dörtte ev- de bulun, çok mühim bir mesele var, misafirler gelecek d dim ©İ Merk Efmdıdekı aile kabristanıma def- nolunacaktır. etmekten başka bir şey olmaz... — 11N... — Hem gözlerinizi de o kadar açmayınız. Sükünetle beni dinleyi- niz. Niçin bugün saat — dörtte eve gelmemi istemiştiniz? — Gelseydin öğrenirdin... — Mükemmel... bir davette bu- lunuyorsunuz ki sözlerinize bakı- İırsa benim gecikmiş olmam bu da- vetin kıymetini duçurmuç mânâsı nt kaçırmıştır. Bir hâlâ inat — edip gelseydin, öğrenirdin demeğe ağzı- nız varıyor... A benim babam... Ne- den bana apaçık d din bi b Sadun beyin haremi ile kızları ge— lecektir. Şehabeddin bey hayretle oğluna aktı: — Kimden öğrendin gelenlerin onlar oldugunu? Bız ,sana hır sür- priz y l mi? Nazik kadm... bir şey söyle- medi ama, — yemeğe de kalmadı, çıktı gitti. Şehabeddin bey şimdi — oğlunu bırakmış, karisile bir dızdık çıkar- mağa hazırlanıyordu. Nazmi daya- ,namadı alıldı: — Bir hata ettiğimi takdir edi- yorum — dedi — fakat hatanın bü- Yüğü bende değildir. — Ya kimdedir? — Bizzat sizde beybaba! — Bi bi Üüs- D ir bu eksikti. Ne garip küs. — Cevnp vermeyişine bakılırsa esrarrengiz bir yerden haber aldı- ğın anlaşılıyor. Yoksa — geldikleri zaman evde miydin? Ayşe de söyle miş olabilir. Haydi bu ciheti bize söylememene müsaade edelim. Fa- kat öğrenince neden gelmedin... — Ne ©0? Niçin gözlerin yaşarı- yor? Tuhaf şey... aaa... ağlıyor da... hayret' — Hakaretinize devam edebilir- | — siniz. Fakat bu haksızlIrkta devam —Amhırcı gene işin iş (zürraa dön- dü) Kız Güllü tütünün tamam geldi mi? Beriki kafasmı kaldırdı: —İm.. — Ambarcım bu gâvurum kızı tütü- Nazmi durdu, durdu, durdu da ıı:âı:yet dayanamadı birdenbire pat — Evet.., müteessir oldum... — diye bıgm!ı Ama istediğiniz za- man evde bulunamadığım için de- gil; aile sofrasma emrettiğiniz gi- bı hürmet edemedıgım için de de- DL Lünüü i. On- îi:n beş perde daha yulııek bir ses- haykırı — Ya ne ıçm be herif? — Hâlâ mı anlayamadınız? ak- şam yemeğini misafirlerinizle be- raber bir sofrada yiyemediğim için. Ve Şehabeddin beyin hiddetini birdenbire söndüren bir — hıçkırık boğazından fırlarken, gözyaşlarını göstermemek için elile yüzünü ka- payarak odadan çıktı... Üst kata koştu... Odasma kapandı. O zaman kam koca biribirlerine bakarak mânâlı mânâlı gülüştüler. Baba, -— Senin hakkın varmış... — diye söylendi — Ana? — Tabit canım... — dedi — gö- zümle gördüm. O gün kızın elin- den çiçeği alırken her tarafı zan- gır zangır titriyordu. — Artık bu izdivaç bir gün mese lesidir. Elbette... görmedin mi kadının yaptığı komplimanları? efendim... bizim oğlan kendini satmasını bili- , yor. Bütün kızlar peşinde, onu A- dur otur olmaz, çiftçilere meram anlat- | KİBAR GÖRÜNMEK isteyenlerin iç yüzü... JOHN ıstıyınlerıı ıç yüzü... isteyenlerin iç yüzü... SADIK GÖRÜNMEK isteyenlerin iç- yüzü... Bugün saat 11 de AŞIK GÖRÜNMEK MARY DRESLER WALACE BEERY BUĞÜN MELEK sinemasıND tenzilâtlı matine vardır. BARRYMOREzİY AFE S ZENGİN GÖRÜNMEK JOAN HARLOW SAÂT 8DE 'BEN BİR Fransırca sözlü Bu filmin kuüvvet bütün eser, Dünyada mevcut ölmez bir Bugün 1PEK sinamasında | Senenin en muazrzam, Y yonlarca liraya mal olmuş, yüz bim- | lerce asker, sayısız top, tüfek... — İ ALMAN - İNGİLİZ - AMERİKAN artistlerile yapılmış Misilsiz CASUSTUM ve azametini tavsif için kelime bulmaktan aciziz. Eugün saat ll de EKMEKÇİ KADIN 1934 senesinde Fransa'da yapılan en büyük film. mil- — en hissi Bir Film | tenzilâtlı matine tercüme alınmıştır. lisanlara filme ed İmiş Yıpıştı'r CEZAYI. .« günahmı ak ma. Evde ihrakı varmış, noksanını ta- mamlıyacak. Orfi bıçkın bir gençti. Istanbulda po- Hslik yapmıştı. Kaçakçılar ondan tir tir titrerlerdi. Hiddetle haykırdı; — Peki... mademki varmış. Haydi yürü, beraber gidip göreceğiz. — Bana dübara olmaz ! Bu kökreme üzerine kızın yüzü soldu. Memurlara yalvararak baktı: — Size yarın bir kuzu getürürüm, Et- meyin bir cahilliktir ettük. Amanın ceza yazmayın, beni ırmağa atm, ite yidürün, Kurnaz memurun yüzü güldü. Am - barcıya bir işaret çaktı: ma bize getireceğin kuzuyu köyde dol- dur da bir akşam sana misafir gelelim. Biz rüşvet kabul etmeyiz. Hakikaten bu kadma yaprlan idari bir iyilikti. Bu fakir yüz on lirayı nerden bu- lacaktı? * * * Güllü kız ihtiyar anasının başma yeni bir yazma sardı. Bir gece evvel kına yak- ıâııçtı. o ıııı kuıuyıı İıınıhııılı'dı. n iki karaltıyı seçti. Kendisine yapılan iyi- lıge karşı koyıcak, adamların gönüllerini decekti. Nal sesleri yaklaştıkça Güllü I:nıı içine bir sevinç ürpertisi ıı:lıyoıüı. Sami ve Örfi eve geldikleri zaman nine- nin elimi öptüler, Bir yorgunluk kahvesi içtiler. Yolda iki arkadaş konuşup bir şeye karar vermişlerdi. Yemek yenmeden evvel meseleyi ni- neye açtılar, O: — Ninmeciğim biz düğünü sonra da ya- parız. Bu akşamı imamı çağıralım hele.. Güllünün bu iş zaten gönlüne doğ - muştu. Ambara tütünleri götürdüğü gün- denberi ambarcının: “kocan var mı?,, diye sorması onun fikrini kurt gübi ye - mişti. Bunun için o da bu işe çok mem- nun oldu. Muhtar ve imam geldiler. Hep si birlikte yemek yediler. Yemekten sonra duüa yapıldı. O gece gelin güveyi gerdeğe gürdiler. Hüsnü ni- nünü kaçağa verdi (İye bana söylediler. TEPEBAŞINDA şıaH TİYATROSU —— DRAM ve PIYES KISMI Bugün matine 14,30 da — Totonbdul Setidiğeri çL GA i ŞehirTiyatrosu TADAM UNN xezee ? Komedi 3 P: l ... Eski Fransız Tıyatroıund' | ŞEHIR TIYATROSU OPERET £ Bugün matine 14,30 da Bu akşam saat 20 de BU BİR RUYA Operet 3 perde — Yazan: Selma Muhtaz H. Bestele Ferdi, Son hafta Bugün matine 15 de Beyoğlu MULENRUJDA Bu akşam 20,30 da Usküdar Hale Tiyatrosunda KARIM NAMUSLUDUR Cumartesi akşamı 20,30 dl 4 BEŞIKTAŞ SÜMER Tiyatrosundu KADINLARDAN BIKTIM yilliyeti Asrin umdesi “ MİLLİYET” Ü ABONE ÜCRETLERİ;' bidin beylerin tuzağından çekebil dik ya... Ne mutlu bize... — Evet gemlerini zamanında ka- sabildik. Eğer onu bu kalp oyunla- rında biraz daha başıboş bırakır- sak o Aksaraylı pasaklı — mahalle karısmın kızını evimize gelin diye sokacaktı... Tabit artık Sadun bey kesenin ağzını açar. — Muhakkak... Kıza cıhaz ola- rak bir çiftlik koparırız. Şehı.beddın bey — dudaklarını ellerini oğ du: — Yapalım şu işi... Yapalrm şu işi hatun, yoksa halimiz duman- dır. Harp kesemizin dibine darı ekti. Halbuki Sadun Beyoğlundaki konağı satsa daha on sene yaşar. Son:ta müteessir bir tavır takına- rak; — Vallahi çocuğa beyhude yere hakaret ettim. Şunu çağırıp biraz gönlünü alalım mı dersin? — Vazgeç şimdi... onu bu gece tesirile baş başa bırakalrm. Sabah- ola, hayrola... Anlaşılıyordu ki Şehabeddin bey le muhterem zevceleri hanmmefen- di, umumi harbin her adımda bu servet imha eden bugünlerinde kâr Ir bir dalavera peşinde yürümekte idiler. Sadun beyin Gedikpaşada- ki babadan kalma evi hatırlayacak derecede masraflarını kısmağa ka- rar verdiği henüz kulklarına çalın- mamış olsa gerekti.......r... ... Ü Biraistzcin Seka he munu aldı. datmadan en aşağı mek odasında bir dolabı açtı- yük bir kayık tabağına zeytim biber ve patlıcan dolmaları wî edilmişti. Bir tanesini ısırdı: — Enfes! — diye mmldulı’ vay canma! Az kalsın açlıktaf cektim. Fakat neydi o teî"'# Birdenbire gözlerim yaşardı; #" dimi tutamadım. Nasıl oldu? .J'îş madım... Dolmadan bir parça daha — Acaba'beğ bukczi .evıyorn"' yum? Yoksa Nimetin beni atl sı gücüme gitmişti de babamım eî” dırması da üstüne binice sinirl mi bozuldu... En büyüklerinden iki pad'c.îî; ki de biber seçti, bir gazete pa sardı. miyavlamağa başlamıştı; tekme vurdu. Dolabı kapayıp W ga çıktı. Burada duvara dayalt kurs bisiklet duruyordu. B le lâstiklere dokundu: j — Taş gibi... — dedi — mük' mel. Birader efendi insaf GM bugün, lâstikleri patla | | H ) SÜREYYA OPE.RETI *:ğ y | KARIM NAMUSLUDUR. b VA v ;m— #Şââ'_ E'EFF! E!_ Yemek kokusünu alan bir kîg!' | 'Pl 'lır ..!" VA ç ;:r:fi;z ..H'E Ze

Bu sayıdan diğer sayfalar: