(Başi 1 inci sahifede) kalarak asliye üçüncü ceza mah - kemesinin müvekkili hakkında ver zırlamıştır. Esat Bey, lâyihasını hazırlarken diğer taraf- tan da, kesbi katiyet etmek üzere bulunan tevkif kararına acele iti - raz yelile itiraz ederek kararm ref'ini istemiştir. Ahmet Esat Beyin, ağır ceza mahkemesi nezdinde yaptığı bu iti raz, mahkeme riyasetince tetkik edilerek şayanı kabul görülmedi - ğinden reddine karar verilmiştir. Londra otelinde bu re yerken Mİ İnel de 5; "de ari refakatinde bulunan memurlara bir otelde biraz vakit geçirmek istediğini söylemiş ve bu arzusu kabul edilerek Ken - disi doğruca Tepebaşındaki Lon - dra oteline götürülmüştür. Saat ba sırada on bir buçuğu geçiyor - du, M. İnsull, Londra otelinin dör düncü i katında 80 numaralı odayı, pazarlık iL altı buçuk liraya kiralamıştır. Müflis banker, odasında yarım saat kadar dinlendikten sonra ye- mek salonuna inmiş, ve burada, gorba, kuzu bastısı, meyve ve kah veden ibaret olan öğle yemeğini yemiştir. M. İnsull, sofrada sudan başka bir şey içmemiştir. Bu sante kadar tevk £ edileceği kendi ine haher verilmemişti. Ma - amafih, M. İnsull telâşlı idi. Ken - disine refakat eden zabıta memur larr-“an âkıbeti hakkında mlâmat almak istediği görülüyordu. M. İnsuli, otelde okumak üezre ingilizce çok para mânasına gelen Riz Maney isminde bir kitap ge - tirterek bazı sahifelerini karıştır - dı, bundan sonra da B. Lovvvel is minde ibr muharririn Margarit i - simli kitabından birkaç sahife oku du, M. İnsull, bu meşguliyetten canı sıkılmış gibi bir aralık, otel - çıkmışsa | den da henüz Galatasa - - İnsull'ün bora üzünü Şa; kn larla otele ve konuşmağa başladı. Müf lis bankere bu esanda bozukluk. Türk parası lâzım olmustu. Elini banknot çıkardı ve garsonla boz « durmağa gönderdi. Paralar gelin çe kine, e beşe e W. Yerli ve ecnebi bir dr gazeteciler bu esnada Londra otelinin hul'ünü doldurmuşlardı. Kapının önünde fotoğraflar çekili yor, filmler alınıyor. ve bu arada a mütemadiyen “İnsuli” ün bahsi geçi - yordu: — Ne yedi? — Kaç bardak su içti? — Düşünceli mi görünüyor? — Kimse ile görüşmüyor mu Muhayyelelerde bir taraftan işli - Se KÜN Harülüyş gil istetti... — Tevkif edileceğini söyledi. Jar, Hiç telâş etmedi. Yalnız, yüzü ? diy, — Hastalığını ileri v a merikaya gidersem yolda ölürüm di- yormuş. Muharrirden kaçıyor?! Bir aralık, Milliyet muharriri, ken disi istedi. Fakat İn - anlatmıştı. — Bir tek elime de söylemiyecek- misiniz M. İnel, küçük ve zeki gözlerile muharririmizi süzdü, belki istenilen bu bir tek kelimeyi söyliyecekti, fa - kat, sonradan tekrar caydı ve homur danarak elindeki kitapları, konsiyer- ia yanına bıraktı. Alamsöre doğru Mi nasıl tevkif edildi? Bu ande, kapımın önünde bir oto- ve aş an İçinden resmi ve si- vil birkaç Artık, M. İnsul'ün Istanbulda serbest geçire ceği dakikanir sayılacak kadar az kal vin kestiği tevkif müzekkeresi bük - münü tatbik için geldikleri çok geç - Vakıa, vekiller heyetinin müflis ker İnml'ü irleşik Ammeeik mesi hususundaki kararı tebliğ edi - Bir edilmez. müddejumumilik harekete geçmiş, ve banker hakkındaki adli ev rakı İstanbul asliye üçüncü ceza mahkemesi kararını ve muhakeme za bıtlarını birinci istintak hâkimi Ra - mazan Beye tevdi ederek tevkif ka- rarı istemi; İstintak hâkimi Rama- zan Bey, evrakı ve mahkemenin ka- rarımı tetkik etmiş ve tam saat 14 te banker M, İnsull hakkında tevkif ka rarı vermiştir. Bu karar, saat 14,45 te, Asliye ü - çüncü ceza mesi mz yz derilmiş, riyaset taral dilmiş ve bu suretle kler akti m 2 miştir. İhtiyar bankere tevkif edildiği res men tebliğ edildiği zaman saat 16 yı 35 geçiyordu. tama, tevkifini büyük , bir soğuk- kanlılıkla karşılamış, ve memurlara: — Hemen gidiyor muyuz? Diye sormuştur. Tevkifhaneye mi gidiyoruz? muayene neticesinde hasta olduğu te beyyün ederse, ancak tevkifhane — tahanesinde tedavi edilebilecektir. Tokif kararına itiraz ettiler Müflis bankerin m ü deruh - Ahmet Esat te eden avukat Bey, ü - üncü ceza mahkemesinin kararımı temyiz etmeklede kalmıyarak istin- tak hükiminin tevkif kararma da iti- raz etmiştir. Abe Esat Bey, tevkif kararına iti için dün viliyet makamma bir istidada bulunmuştur. Esat Beyin istidası, muamele görmemiş ve dosya snda saklanmak üzere Emniyet mü - dürlüğüne havale edilmiştir. İnsull ne zaman teslim edilecek Samuel İnsull'ün Amrika hüküme - tine ne zaman teslim edileceği ma - lüm değildir. Dün Amerika sefareti- ne müracaatımızda henüz bu husus - ta talimat alınmadığı cevabr veril miştir. Üsülen İnsull'ün Amerikaya teslimi için Amreika Adliye nezareti ni temsil eden memurların İstanbula gelerek Ağliye mümessilleri arasında protokol tanzimi lâzım gelmektedir. Berimknlei teamül bunu icap ettir ml 'ü Yunanistandan tesellüm etmek üzere, Atinaya gitmiş olan A- merika memurları, Amerikalı banke- rin Yunanistan terketmesi üzerine A merikaya dönmek üzere Yunanistanı lerdi. Ayni memurların şim- di Pariste bulunmaları muhtemeldir. Bu takdirde bu zevatın bir iki güne tir ki bu da on, on beşigüne mütevak- kıftır. Yunan konsolosu örten izahat Maiotis vapuru elyöym limanımız - da bulunmaktadır. Vapur Amerikalı ünal lap ndka baglan MEZ lanmış ol an ü elân İnsull'ün emri altında addetmek tedir. Bu sebeple bankerin Amerika ya hareketine kadar limanımızda ka Tacaktır. Yunan mahafili Maiotis va - purunun Yunan bayrağı hâmil el - ması dolayısile, hâdise ile yakmdan a muta AĞI mıza gelmiştir. Transit olarak gelen bir vapur pratika almamış olduğu için kara ile hiç bir teması yoktur ve za- ruri olan ihtiyaçlarını temin ettikten sonra yoluna devam edebilir. Ha'bu ki kaptan yirmi dört saatten fazla Türkiye kara sularmda kaldıktan son ma göre Ke limeki transit olarak iima- CM bulunuyordu, zaruri ihtiyaç- | larını temin ettikten sonra limandan çıkıp istediği yere gitmesi lâzım ge - lirdi Fakat böyle olmamış, kaptan de ve ihtiyarile limanda w - meki kalmış ve yirmi dört sa- at zarfmda pratika isteyerek o Türk kanunlarının kazası dahiline girmiş- tir, Aldığımız malümata göre Yunan konsolosluğu bu noktadan kaptanın vaziyetini nazarı dikkati calip gör - müş ve kendisinden izahat ik . Fakat kaptan Musurisin verdiği ce - ir almak için gelmiştim. Fakat Türk memurları hareketime mâni ol — Niçin deniz suyu almadınız? — Çünkü makinelerimizi bozuyor- du. — Peki madem ki Türk memurla- rı hareketinize mâni oldular, niçin er- veni günü işaret vererek , peatln iste Kunter beri valilik Verecek lamamış yalnız yirmi dört saat geç - tiği içn pralika istemediği / takdirde yüz lira para cezası vermeğe mecbur transit plsik geldi e yeriyle eğlen giluklarnı da bir tülü isbat edememi e dostlarımız, İnsuli'ün tevki- finin, bilhassa kaptanmın usulsüz ve yolsuz hareketinden ileri geldiği ka naatini beslemekte ve bundan kapta nı mesul tutmaktadırlar. Bir Yunanlı dostumuz dün bize de di ki: — Yunan hükümeti, İnsull'ön Tür kiyede tevkif ve Amerikaya meselesile asla alâkadar değildir. Bu noktai nazardan bu meselenin, bazı taraflarca iddia edildiği ibi, iki hü- kümet arasında bir mesele tevlit et - mesine ihtimal verilemez. Yunan hü kümeti Samuel İnsull'ün kara gözü i- çin Türkiye ile olan sıkı dostluğunun zerre kadar baleldar olmasına rıza gösteremez. Meselenin bizi alâkadar eden tarafı, vapur kaptanının yolsuz hareket ederek, transit olarak Tü ct MipuiamEaReEli yakılan na sebebiyet vermesidir. Kaptan bu hareketinin hesabını vermelidir. , Yunan Cneral konsolosu M. Kap- solin bu mesele hakkında vali Muhit Sakellarapulos Hariciye vekili Tev- fik Rüştü Beyi ziyaret ederek bu bur susta müdavelei eTkrda bulunmuş ve İnsull'ün Malotis vapurundan ne s1. vetle alındığı hakkımda malümat a) mıştır, Esrarengiz bir telsiz Herkesin bildiğine göre İnsull Ma- iotis vapurile Pireden hareketinden sonra Habeşistan veya Mısır sahilleri istikametini tutumuştu. Hattâ banke- © Amerikalı müflis banker dün Tevkifhaneye göt türüldü.. Amar.ka mahkemesinin ithamnamesi Evvelki gün mahkemede okunan ve dün münderecatımızın çokluğu in. ulunamıyan anama — >“ Nuvaa'nn şimal mıntakase şark kısmı için teşkil ve tahlif t Amerika devlet leri büyük jüri heyeti bu mahkemenin mayıs sr içtimamda meveunbabin mıstaka ve kesim Üz yamün sizikten over beyan ederler kit EE Ineuli ve oğlu Martin. 4. De ye Kali komitesi reisi, lüdiriyet ve öerm komite eri srmar, Filip. 7. Menros: Roit muavini Jon. F. Oleefı Kâtip ve veznedar. Jon, H. Devil et komitesi azası. Stanley Fildi 1 komitesi azası Vilyam. R. Oyotisami Ard Şari Vol, Daniel Alimas, C, Vilhor Daniele: o Kâtip muavini ve Amerika devletleri mıntaka mahke- mezkür şirket aleyhine bir iflâs memuru Şarl Garlilde are 11 gubat 1933 te Sam , 18 eylül 1834 de merkür şirke in mali taakhüdatın: ifa etmiyecak bir halde bulunduğu ve mezkür ları olan yukarıda isimler ketin iflâsma seyirci vaziyette kalarık 2 teşri- nisani 1831 tarihinde gayri kamıni bir surette ve cimai bir makenila bileli bir gel leyik Amerika devletlerinin iflâs kı (Kontinantal İl Teöst Kempani) üzerine çekilen ve Şikago'da (Nordan Tröst Kowpani of Şikago) ya tediye- si ienp #den bir çek ile (Nerden Tröst Kom- yani) ye mak aktifinin hakiki kısmının 53,172,313 dolardan ibaret olduğu ve şirketin 84,405,180 dolar borç- lanmış bulunduğu ve bunların kâfleninin Birle- Reisicümhur Hz. telgraf! şik Asberike devi yiş ve gereli hilüzma ve müneense kanı agayir buhanduğu be- yan edilir. ROBERT P. SKINNER Ben Robert P. Skinner Birleşik © Amerika Cümkuriyetleri Elçisi teyit ederim ki yukarıda" YK Şinekü Vi Mevoz spekeiyinl makas gark kısma mahsus umtaka mahkemesinde 3iri büyük püri tarafından verilip (Samuel ) isminde bir zatı Birleşik Amerika Cümburiyet- leri iflâs kanunu ahkâmı hilâfma hareket etmiş olmakla soçlandıran itham kararıdır. 1934 senesi martının. 30 uncu günü yemin ile imzaladım ve damga- adem, Röbert P. SKENNER İnsull'e Romanyada da ig yok BÜKREŞ 2 (A.A) — yi İmsull Romanyaya geldi Takdirde k ki memleket arasında veleye tevfikan tevkif ve indesi için, icap eden merasime derhal tevessül edileceğini Amerika afirine bildirmiş tir. Askeri tebii, FATİH AS. $. sinden: 1 — 316 - 326 dan sevkedilmiyen- — respe bayrak penil le 327 piyadeleri kâmilen. Tama bu rada, sanki bu sözleri, ve bk eml ee İyi may bizzat tekzip etmek istiyormuş, gibi, hile, konirol muamelesi yapılarak, lardan sevkedilmiyenler, 320 Dg. jamdar M. İnsull'ün kırmızı ve sıhhatli çehre Türk kanunlarının dahiline 5 5 #i, kapının aralığından girmiştir. VE İştima günü 15/nisan/934 saat e Rl hale a Kendisi, hastahaneye nakli için şim- Gar a e GAY 4 — Bedel bi oldu. diye kadar hiç bir müracaatta bulun | talep etmiş olduğundan İstanbul Ad- 14/4/934 akşamma kadar kabul edilir. — Tarihi roman: 100 sola sık sık dönüyordu.” “Dolikanl be sefer doğrudan deği yeti sayesinde Suriye kral olam Baykut halkı telâş ve heyecana boğanın boynuna atlamış ve Bü ad > düşürmek için birdenbire kendisini | boya Sekkleklijr slk KEİ özlerini Güneşin Oğlu em ie m rr maka öy ga enen nuna mı an anma su- ' ya mu yapmadığı için, Baykut'un yer- | samış delikanlıyı birden şiddetle | kat'ta yaban öküzünü mağlüp eden de kalması fazla sürmedi. Tekra: vurdu.. Fakat, Baykut'un de- | delikanlının Hamat boğasını da ye- Yazan: İskender FAHREDDİN atm üstüne atlıyarak kenara çekil. | mir bilekleri boğanm boynuzlarma | neceğinden emindi. 34 - Inanma..! Yalandır. Türkler | ne atladı. Bu hareket o kadar ça- | “İp eikanlımm bu kadar azg bir | Ye Yere imei dekar | çakar tali oyunu Bizim gözlerimizi boyamak ve bizi | buk ve &ni olmuştu ki, seyirciler | yoğa ile döğüştüğünü hayretle gö. | Aştk boğenm gözleri drarıya korkutmak istiyorlar. birdenbire binicisiz kalan kırmızı | yen yerlilerin ağızları rm Artik alı KERİMİ ya ak z : Baykut meydanda dolaşırken, a- | atın başı boş olarak koştuğunu gö- varıyordu. Asilzadeler: di < — $ bent pey zılı Hibar boğasını da meydana sal. rünce şaşırmışlardı.. Fakat gözleri- akan seridir Boğa mağa başlamıştı. itay ya gör > mışlardı. ni boğaya çevirince Baykut'u cana- ile di döğüştüğünü gözümüzl, dü. Artık iki müthiş döğüşçü kıyası- Baykut'un bir eli boğanm boy- Hibar boğası hakikaten Akat bo.| varım sırtında gördüler. Cesur deli- ğüreüiz halda tamığask Ma ya döğüşüyorlar, biribirlerini yer. | nuzundan kurtulmuştu. Delikanlı ğasından farklıydı. Boynuzları da- ha sivri ve uzun, gövdesi daha ge- niş ve bacakları kısa idi. Kısa bacaklı boğaları yere yu- varlamak çok güçtü. Maamafih Baykut, boğanm boynuzlarının u- zun oluşuna sevinmişti. Uzun boy- nuzlara sarılmak daha kolay olu- yordu. Bu hayvanın boynuzlarını kolaylıkla kırabileceğini ummuş- tu. İlik saldırış çok heyecanlı oldu. Baykut atla boğanın üzerine doğ- yu yürüdü ve boğayı kızdırmak i- çin elindeki ufak bançeri uzaktan atarak boğanın kalçasına sapladı. Boğalar bir kaç yerinden yaralan | mayınca kızışmazlardı. Baykut birdenbire boğanın sırtı- kanlı boğanın kalçasındaki hançe- ri çekip aldıktan sonra dişleri ara- sına sıkıştırdı ve canavarın boynuz- larma sarıldı. Sırtına bir ufak böceğin bile kon- masına tâhammül edemiyen boğa, arslanlar gibi kükreyerek, başını sallaya sallaya pürhiddet aşağı yu- karı koştu.. Yere eğildi.. Süratle döndü. Kuyruğunu dikti ve üstün- deki delikanlıyı yere çarpmak için bir çok hareketler yaptı. Fakat, Bay kut, boğanın boynuzlarıma çam sa- kızı gibi yapışmıştı. Azılı canavar üstündeki biniciyi bir türlü yere a- tamıyordu, Boğa adam akıllı kıznsıştı.. Başımı yere sürtme hareketlerini daha seri ve şiddetli yapıyor, sağa Bu delikanlı (dağların ilâhı) olsa Diyorlardı. Baykut kadar kuvvetli ve cesur bir erkek görmediklerini söyliyen Suriyeliler, Hamatta bir insanın bo- ğa sırtına bindiğini de ilk defa gör- düklerini hayretle anlalıyorlar. Bora'nın göğsü kabarmıştı. Bütün yarışlarda ve ok, mızrak o- yunlarında muvaffak olan Türk a- kıncıları nihayet (dağların'ilahı)nı da yeneceekti. Güneş'in oğlu boğayı kendisi ye- niyormuş gibi seviniyordu. Baykut atının başını çekti ve bo- ğanım üzerine ikinci bir saldırış yaptı den yere vuruyorlardı. Baykut ca- navarm boynuzlarını bir türlü ko- paramıyordu. Boğanın boynuzları Akat boğasından daha ince olduğu halde demir gibi sert ve sağlamdı. Hitay seyircilerin arasına ka- rışmıştı. Hamatlılardan biri yanındaki ar- Kadaşma soruyordu: — Oşaser bu adamı (görseydi, (Kuvvet ilâhı) diye kendisine tap-, maz mıydı? Arkaşı heyecan içinde, gözlerini sahadan ayırmadan cevap verdi: — Kral olmağa lâyık bir kahra- man... Hamatlılar kuvvetli o adamları başlarında görmek isterlerdi. Hattâ Oşaser bile zekâsı ve kollarım kuv tek el ile kendini müdafaa edemi- yecek bir vaziyete düşmüştü. Bo- ğa tekrar hâkim ve galip bir vazi- yette.. Bütün kudurganlığı ve bü- tün şiddet ve kuvvetile delikanlıya yere çarpıyor, sağdan sola sovuruyordu. Eğer Baykut'un öte- ki eli de kurtulacak olursa, boğa- nın iki boynuzuda serbest kalacak et ani işini çabuk bitire- i > Uzaktan bellidi ki Baykut'un kol ları kesilmiş ve bileklerinde kuvvet kalmamıştı. Bunu herkesten evvel Güneş'in oğlu sezmişti. Akıncılar delikanlının cesaretini arttırmak için hep bir ağından b ba- ğırıyorlardı: Huuuuuyvv Kral Fuat Hz.nin Yıldönümleri tebrikâtta bulundular ANKARA, 2. A.A, — Mesir kralı Kral Fuat Hazretleri eyni telgraflar teati edilmiştir Mese Krah Haşmet Fut Azılı hırsız van Bir şehir nihayet ya- kayı ele verdi Beyoğlu polis merkezi uzun mandan beri aradığı Hüseyin ismi azılı bir horırzı Beyoğlunda saklı dığı evde yakalamıştır. Hüseyin zamanlarda Beyoğlunda muhtelif Krde bir çok ev ve apartıma: da soymakla maznundur. Zabıta murları Hüseyinin saklandığı evi bit edince, dün gece etrafını lardır. Poliselrden bir kısmı ka lamışlardır. Hüseyinin üzerinde yük bir kama, garip şekilde ma; cuk ve anahtarlar ve saire buh tur, Evde de bir çok hısrezlik eşya Iunarak müsadere edihmiştir. Kürt seyin hakkında tahkikat devam yor. Sabık nişanlının marifeti Madam Raşel isminde bir kı caddesinden dün Yeşildirek ken evvelce nişanlısı olan Mişona bunun in Hi vE Güneş'in oğlu asılzadeleri! relerinde beliren mânâlı çü gördükçe sinirlenmeğe Hamat zenginlerinden biri şına: — İnsanı insan, boğayı ner... Bu delikanlı canına rinden fırlayarak bahçeye tw. Bora nereye gidiyordu? | Birkaç dakika sonra reisi