Kötürüm Tomris Kır ortasında fakirane bir evde sok ihtiyar bir kadınla, sekiz ya- şında Tomris isminde bir kızı ya- $ıyorlardı. Çocuk kötürümdü. Da- ha küçüklüğünden beri ayakları tutmuyordu. Sabahleyin annesi, kı- zını temizler, üstünü başını giydi- TİF, yazın kapının önüne, kışın da Pencerenin kenarına oturdu. Ak- şam üstü de kızcağzı ayni şefkatle Yerinden alır ve yatağına yatırırdı. 'omris zengin kızı olmadığı i- Şin, pek o kadar nazlı büyümemiş- ti. Bir gün yalnızdı ve kendi ken- ine de avunmağa çalışıyordu. Gü- zel günlerde kelebekler ona arka- aşlık yapıyor , saçlarımı üstüne onmaktan çekinmiyorlardı. Kuş- r sanki onun için ötüyorlardı. Kış mevsimi de Tomrisin çok şuna gidiyordu. Ortalık o bembe Yaz olduğu zaman, içi açılıyordu. Tomrisin annesi de çorabın , el bisenin yırtık, delik ve sökük yer- lerini dikip yamalamakta meharet idi. Gündüzleri hep çalışır ve geceleri de kızmm yatağı başın- da oturarak, kızını yalnız. bırak- mazdı, Bir gün yanmda küçük bir kız Olduğu halde bir kadın fakir eve geldi. Kızm elbisesinin dikilecek sökük tarafları vardı. Ama elbise e hemen hemen yepyeni idi, adın ; .— Şu söküğü çabuk diker misi- hiz?. dedi. Kadıncağız, getirilen paketi aç- tı, söküklerini muayene ederken, gelen kızın gözü kötürüm Tomri- se ilişti, - — Hanım, sizin kızmız mı?,, diye sordu. Tomrisin solgunluğunu ve hare- ketsizliğini görerek : o hasta ! İstirap çekiyor, i, 'Tomrisin annesi: — Zavallı kızım kötürümdür, de- di. Yürüyemez, onun için de hiç dışarı çıktığı yoktur. Küçük kız : — Yaa, dışarıya çıkamıyor, öy- e mi?.. dedi ve gözleri sulandı. —O halde bana izin verin, de- i, kızımızı etomobilime alayım, iraz dışarda © gezdireyim. Sonra getirip size bırakayım. 'omrişin annesi müsaade etti. vallı Tomris teşekkür edemiye- cek kadar heyecanlı idi. Sadece gü- iyordu. Çağırdıkları şoför Tomrisi bir battaniyeye sararak, ötomobile gö- türdü, Saatlerce bir gezinti yaptı- ar. Kötürüm kız görmediği bu Manzaralar karşısında adeta kendi felâketini unutmuştu. Ondan son- ra Tomrisi getirip evine bıraktılar, eleceğini Siyah bir kalemle noktalı yerlerden Salik İ kestirip yemek istemiş. Fakat ace- geçerek yukarıdaki resmi tamam- ız söyliyerek annesile beraber gitti, Bu küçük kızın ismi Sunaidi. Suna vâdi; babasının muvafakati ile yanında bir de doktorla beraber geldi. Mü- him bir ameliyâttan sonra zavallı Tomris körümlükten kurtuldu. Ve ömrünün sonuna kadar Suna'ya düa etti, Zenginlik böyle olur. Dört kaz nasıl taksim edilir? Bir köylüye tanıdıklarından biri | beş besili kaz göndermiş. Köylü bu hediyelerden son derece mem- nun olmuş. Hemen birini karısına lesi yok. Kazlarla beraber bir de mektup var. Onu da okuyalım: Mektupta beş kazm köylüye, karı- sma ve dört çocuğuna taksim edil| mesi bildiriliyor. Ne yapsın? kaz beş tane, tak- sim edilecek aile efradı altı kişi! Uzun uzun düşünmüşler. Köylünün karısı demiş ki : — Canım ne: düşünüyorsun ? kazları yolar, hepsini bir arada pi- şiririm. Sonra altıya taksim ede- ü en küçük kar- dürülmesini teklif etmiş... O vakit geriye beş kişiye beş kaz | kalacağını söylemiş. Fakat bir kere de hoca Mestan diye danışılması münasip gö- iş. Mestan Efendi çok hesapçı, riya- ziyeden derin anlar bir adam- mış. Köylü ve ailesi Mestan Efen- diyi bulmuşlar, hal ve macerayi anlatmışlar. Mestan Efendi bir müddet düşün müş ve sonra şöyle bir taksim yapmış : — Şu tepsideki kazları bana ve rin. Buyurun şu birinci kazı! Ko- veriyorum. Kocası ki, kaz etti üç baş.. iyi ş bir, küçük erkek kardeş iki, bir de kaz, etti üç baş.. İyi mi? Şu üçüncü kazı da kız kardeşle- re veeriyorum.Büyük kız kardeş bir küçük kız kardeş ik?, bir de kaz, et- İ ti üç baş.. İyi mi ? Geriye kalan iki kazı da ben alı- yorum, birinci kaz, bir, ikinci kaz, iki, bir ben, ettik üç baş.. İyi mi? Haydi şimdi selâmetle evinize gi- öm. Köylü ailesi besli iki kazı elden kaçırdıklarına içleri yanarak eçle- rine dönmüşler amma, Mestan E- fendinin bu ferasetine de bayılmış- lar. Çünkü kazları almış, adaletle taksim etmiş... ni tuttu, Tem de anne ve | * MILLIYET PAZAR 5 ŞRINISANI 1933 Bebek — Anne.. Annesi — Ne var yavrum? Bebek — Beni gezmeğe götür. Annesi — Şimdi nasıl olur ço - cuğum? Bak yağmur yağıyor. Bebek — Öyle ise ben ne yapa- yım? Annesi — Oyun oyna yavrum. Bebek — Hangisini oynaya - yım? Annesi — HangiNni canım ister se.. Oyuncakların yok değil ya. Bebek — Oynamak canım iste miyor. (Bir süküt fasılası) Bebek — Anne, Annesi — Gene ne var? Bebek — Canım sıkılıyor. Bana masal söyle.. Annesi — Masal mı? Ben artık masal bilmiyorum. Bildiklerimin hepsini söyledim. Sonra haftalık mecmuaların geliyor. Onlarda bir çok masallar var. Bebek — Bugün mecmua gelme di. Mecmua perşembe günü geli - yor. Oteki gelenlerin hepsini oku- i amma mecmualar tırmak için bir çok şeyler var. Yağ murlu günde bundan iyi eğlence mi olur? Bebek — Evet amma, dün sen yemek pişirirken ben babamla op- Jarm hepsini yaptım. (Yeniden bir süküt fasılası) Bebek — Anne.. Canım sıkılı - yor. (Kapı çalınır) Bebek — (Koşarak kapıya gi - der ve ellerini çırsarak gelir) Tey- zem geldi, Teyze hanım. (Teyzesinin ellerine bakar. Ye- genini her görmeğe geldiği zaman hediyeler getirmektedir. Bugün €- linde tuttuğu paket bebeğin son de- rece merakını mucip olmaktadır. Çünkü bu paket hem uzun, hem kalın.. Fakat o kadar yassı ki Be- bek böyle paketin içinde ne biçim bir oyuncak, yahut ne nevi yiye - cekler olduğuna merak ediyor) Bebek — Teyze, elindeki paketi bana ver de, sen rahat rahat soyun. Teyzesi (gülerek) — Al yavrum. Ben de zaten senin için getirdim. Bebek — Teşekkür ederim Tey- ze, (Paketin sicimi kesilir, köğde açılır) Bebek — Kitap... Teyzem bana kitap getirmiş, bak anneciğim, ne üzel kitap.. Hem de resimli.. Bu deki hayvan, ne hay - Annesi — Ona sincap derler. Cümhuriyet Bayramı da geçti, mekteplerde dersler Bebeğin canı sıkılıyor tıklarını görürsünüz. tekrar o başladı Bebek —Yanıbaşında bir çocuk var. Ne yapacak? Annesi — Hikâyesini okursan, anlarsın. Bebek (Serlevhayı heceliyerek) — Fikret. ormanda.. Fikret or - manda kimbilir neler yapacak? (Bebek bir köşeye oturur, hiç kı - pırdamadan güzel hikâyeyi oku - mağa koyulur.) Annesi — Maşallah.. Bizim oğ - lan uslandı. Ne güzel okuyor. Teyze — Çocukları hem sevin - dirmek, hem de büyüklerin kafa - Çocuğun odasında duvar dekorları sını dinç tutmak, görüyorsun ki ne kadar kolaymış, Anne — Hakikaten güzel bir ki tap. Renkli resimleri de var. Pa- halı bir şey olacak. Teyze — Hayır.. Yirmi beş ku- ruşa aldım. Anne — Evet ucuz.. Ben daha çok pahalı zannediyordum. Bebek (Koşarak) — Anne, an- ne.. Aman ne güzel hikâye.. Tey- ze, Fikretin ormanda kaybolan kız kardeşi bulunacak mı? Teyzesi (gülerek) — Bilmiyo - rum yavrum, hikâyeyi nihayetine kadar okursun, anlarsın. Bebek (kitabı göstererek) — Bak anne gördün mü, bu çocuk Fikret, öteki de kız kardeşi. Annesi — Acaba hangi basmış? Bebek — Tâbi ne demek anne? Annesi — Tâbi demek muhar - rirlere yazı yazdırıp, bu yazılarını kitap şeklinde basan efendidir. Böy le resimli kitaplar basar ve çocuk- ları eğlendirir. Teyzesi — Eğer hoşuna gittiy - se, ben her gelişimde sana böyle kitaplar getiririm . Bebek — Oh, ne iyi anne.. Ar- tık bundan sonra canım sıkılma - yacak, tabı İnsanların ilk Havalandığı gün Bu ayın 2li o günün yıldönümüne rastlayor Bu Teşrinisaninin 21 inde Fran sızlar Mongolfiye kardeşlerin yıl- dönümünü kutlulayacaklar, Josephe ve Etienne Mongolfier bir kâğıt fabrikatörünün oğulları- dır. Her ikisinde de fenni tetkikle- |... re karşı bir temayül vardı. Ayni za manda zeki ve müdekkik oldukla - rından her gün bulutların yüksel - mesine ve alçalmasına bakarlardı. Bulutların nasıl olup ta böyle yük- seldiklerini anlamak isterlerdi Şu- yu kaynatarak elde ettikleri bu - harla bir çok tecrübeler yaptılar. Bu tarihte, yani 1782 de havadan on üç defa daha hafif olan müvel. lidilma keşfedilmiş bulunuyordu. Havadan pek hafif olduğu için iki kardeş bundan istifade etmeği kafa larına koydular. Fakat pek sey - yal olduğu için gaz kendisini hap - seden yerden kolayca harice kaçı « yordu. O zaman iki kardeş, soğuk ha - vadan daha hafif olan sıcak hava- tifadeyi düşündüler. 1782 nisinde altmış kadem hac inde büyük bir balon yap tılar, Bu balonun alt tarafı açıktı. Bu açığın altına Osaman ve yün yığdılar. Buna ateş verdiler. Sıcak hava tesirile balon odalarının ta - yanına yükseldi. Bu suretle tay - yare ve balonculuk doğmuş olu - yordu. Bunun üzerine ayni tecrübeyi bu defa daha geniş mikyasta tekrarla mak istedileer, 15 Haziran 1783 te umumi bir meydanlıkta 12 metre kutrunda bir balon hazırladılar. A- çık ağzmdan saman yaktılar ve ba İon sevinç ve heyecandan bağıran hiv'kın alkışları arasında yükseldi. İlk defa olarak insan elinden çı - kan bir madde topraktan ayrıla - rak hava dahilinde yükseliyordu. Bu tecrübenin akisleri çok büyük oldu, Fen akademi voisier, Con dorcet, Etinenne Mong: mürekkep bir heyeti Pariste toplan dr. Balonun inşası için iane toplan dı. Ve balonu bir sanayi müessese- sine sipariş ettiler. Fizisyen Şarl ba lonun inşasına nezaret ediyordu. Mongolfiye kardeşlerin tecrübesin den haberi olmayan Charles mü - vellidülma kullanmağı tasarladı ve gaz geçmez bir balon yapmağa mu vaffak oldu. 27 Ağustos 1783 te balon Paris- te Champs de Mars da üç yüz bin kişinin alkışları arasında havaya yükseldi. Üç çeyrek sonra, Gonesse de yere indi. Bu civar halkı kök - ten yere alelâcaip bir şeyler indi- ğini görünce korktular ve bunu şep tani bir şey addederek balonun ü- zerine atıldılar ve parça parça et- tiler. Bu esnada Etienne Mongolfier Kral on altıncı Louis'teen tecrübeyi tekrarlaması için emir almıştı. 19 eylülde Versailles'da şişirilen bir balon daha havalandı. Fakat bu defaki balona bir sepet asılmış ve sepete bir koyun, bir horoz ve bir ördek konmuştu. Havada ilk se - yahat yapanlar bunlardır. Bu tecrü benin muvaffakıyeti şevki arttırdı, iki cesur asilzade Pilâtre de Pozier ile Marawie d'Arlandes 21 Teşrini- sani 1773 te La Muette bahçesin - den uçtular, Parisin üstünden geç tiler ve La Butte aux Calilecs'tet ye | yahat eden iki in: Yukarıki resimleri evvelâ ince ve sağlam bir mukavvaya yapıştırınız sonra keserek önve arka taraflarını yapıştırınız. Kurumağa (bırakınız, Palyaçonun elindeki halkalara, barfiksin kenarlarına ve tavanın sapı ndaki deliğe ipler geçiriniz ve bu iplerin diğer ucunu bir cetvele bağla- İ yınız. Bu cetveli iki kitap arasına koyunuz, Resimlerden birine hafif bir fiske vurursanız, hepsinin birden sizi güldürecek tarzda jimnastik yap- Pratik ihtiralar Yangın tehlikesini azal. tmak için Artık evlerimizin çoğunda şam dan kullanmıyoruz. Fakat elektrik te henüz her eve girmiş. değildi bir yere şamdan koymak isti- yorsanız, şu resimden istifade ede bilirsinz. Evvelâ mumun alt o kısmına bir çivi sokarsınız, kenarlarına resim de görüldüğü gibi dört iğne. On - dan sonra mumu bir bardak için- de suya bırakırsınız. Tabii mum yüze, ve tâ nihayetine kadar ya « nar, Mum bitince de kendi kendi- ne söner, alt taraftaki dört iğne mumun bardağın cidarına temas et mesine mâni ol Bugünün çocukları — Anne anne, senin gözlerin gör düğün şeyleri büyütürmü? — Evet yavrum... — Öyleyse bana reçel verirken gözlük takma, olmaz mı anne an- neciğim?. : ,.. ' — Günde beş kuruştan bir hafta, da ne yapar? r, — Aferin! Al sana otuz beş kur. ruşu. — Ah babacığım, bilseydim ek li kuruş derdim. ... Bir gün Cemil (dört yaşında) ge zintiye çıktıkları zaman babasına sordu: — Beybaba, bu gökyüzü nedir? Babası biraz düşündü, nibayeliz — Yeryüzünün tavanı! dedi. Akşam dönerlerken yağmur baş lamıştı. Küçük £ Cemil babasına döndü. Dedi ki: 5 — Beybaba, senin tavan akıyor, Okyanosu ilk geçen gemi Kanadada geçenlerde buhar bir gemi Okyanusu ilk geçişin yür züncü yıldönümü tesit edildi. Bu motörlü geminin adı Royal Viliam idi. Bu küçük gemi Kanada sahik lerinde işlerken, bir gün sahiple- ri gemi İngilterede satmağa karar verdiler. Binaenaleyh İngiltereye kadar gitmek için Okyanusu geç » mek lâzım geliyordu. O zaman bu teşebbüs bir çılgınlık telâkki edil- di. Gemi Yeni İskoçyadan üç yüz ton kömür, altı direk, bir harp ve yedi kişi ile yola çıktı. Seyahat üe- reti, şarap dahil olmamak üzere yin iliz birası olarak tesbit © - panya bandırası altında harp gemi sine tahvil edildi. İsmi de İsabella Segunda oldu. İlk defa top atan gemi budur. san bu Fransızlar re indiler. Bu suretle havada ilk se | olmuştu.