10 MİLLİYET PAZAR 5 TEŞRİNİSANI 1932 İstanbul İnkılâp Müzesi Müze, eksikleri de tamamlanırsa büyük|Dün Acenteler Birliğinde idare meclisi bir boşluğu dolduracak... İnkılâp müze sinden bir köşe Büyük Türk inkılâbenm sicak hatı- ralarını saklayan en ehemmiyetsiz. bir taş parçasının bile hususi bir kıymeti vardır. Bu noktadan , bir inkılâp müzesi vü- cuda getirmek için atılan ilk adımı se- vinçle karşıladık. Müze, yarın bundan çok daha zen- ginleşebilir ve zenginleşecektir de... Maamafih, bugün bile dikkatli bir göz, bu dar koridorları dolduran karma karışık eşya arasında ibretle tetkik edi- lecek bir çok şeyler bulabiliyor. Ben, gezdim ve gördüm: İnkılâp mü- zesinde karşıma ilk çıkan İstanbulun €s- ki hayatımı gösterir bir takım tablolar oldu. Bunların her biri, başlı başına Os- manlı tarihinin karanlık mazisine açıl- maş birer penceredir. Meselâ, bir Usküdar görüyorsunuz. Üçüncü Selim devrinin Üsküdarı.. Bu Üsküdarın içinde neler yokmuş meğerse... Uzun çubuklarmı çeken tir- yakilerle dolu kahvehaneler. s0- kaklı eciş bücüş mahalleler... Üsküdar, © tarihlerde, içinde evden ziyade ağa- ca, adamdan ziyade imezara rastlanan bir kasaba kurmtısı imiş... Gene bundan en çok yüz sene evvel- ki Halicin sazlıklarında yabani ördek avlanılan bir yer olduğunu gene bu lâv- halatdan anlıyoruz. İşte bir başka lâvha: Düğün alayı... Önde sini dolusu şerbet sürahilerini ba- şında taşıyan bir delikanlı. Arkada, geline gidecek kurbanlık koyunu salla st etmiş başı kavuklu mahalle uçarısı.. Daha arkada leğen, ibrik taşıyan hözmet- "ark dökük bir çok eşya: Mangal, sedir, kerevet, hasır, süpürge. Nihayet ak sakallı iki ibtiyar.. At ba- si beraber geliyorlar.. Biri oğlan, öteki kız babası olacak. Ondan sonra geline gidecek hediye- lele dolu, muhteşem bir kafes... Bazı hâlâ geline takılan yüz Srümliğini iğünün konulduğu kutuya, kafes adı verdiklerini ba lâvhayı gördük. ten sonra anladım, Ellerinde sahanlar, tencereler, ve böyle daha bir sürü ev eşyası ile ilerliyen kafilenin en arka sında pencereleri kafesli gelin arabası.. Tabii içinde gelin falan görünmüyor... Bir asır evvelki Kandilli. Boğaza nazır bir iye... Çengiler, göbek kı- vıryor.. Ağalar, çubuk içerek seyre- diyorlar. Gene Kandilli tepelerinden a- lınmış bir resim: Bir kavuklunun, elin- de dürbün, etrafı seyredişi.. Öte taraf- ta tam tertip bir "Meclisi âp,, .. Ina- yetlâ ağalar, habire çakıştırıyorlar.. Beykozda Hünkâr iskelesi... Sahilde bir sürü dalyan var. Beykozun meşhur kalkan balığını anlaşılan ecdadımız da bizim kadar se- Sonra Büyükdere çayırnın vahşi güzelliği... Harbi umümide hain bir bal- in darbesine > aran olân asırlık çınar Çayırların üstünde bağdaş kurup ense yapan iri yarı kavuklular.. Tarabyanın eki hali.. Sahilde kuyruklu elbiseleri i- çinde dolaşan frenkler... Uzun cübbeli Sahilde sıra sıra yalılar.. yor, Milliyet'in romanı: 53 Yalıların biraz ilerisi balta girmemi, orman lerini canlandıran resimler. Atını ağ: ca bağlamış bir sipahi. Kocaman ı içen bir yolcu.. Yolun ağzma zilmiş koçu arabaları... Usküdarın Bulgurlu tepelerinden 1s- tanbulun görünüşü. Eski 6, Saydım koca Kadıköyünde on yel Mn Mi gele ile ormanının ortasında yapayalnız... Büyükada, bir kaya güme Kandil li, arzın unutulmuş uzak bir köşesi... "Sarıyerde Çeşme,, İsmini taşıyan lâvha, bilhassa çok güzel... Bir ibtiya- rm mezar taşları arasında kendine bir yer seçip namaz kılışı... Bir şalvarlının çeşmeden su içişi.. İki köpeğin, kavga edişi.. Sanra Bahçeköy kemerinden Bo- Zaziçi.. Önünde dekikalarca durulacak bir lâvhat,, Bu lâvhaların içinde en manalısı şu: Bir eski zaman mektebi... Hoca ak sa- kallı bir yobaz... Sarığınm kenarından dalyasam sarkıyor. Yalın ayak bir sü- rü çocuk, diz çökerek etrafına sıralan. mışlar.. Hocanm sağında nargile. So- lunda divit... Elinde de nargilenin mar- servi onuncu yılı için hazırlanan temsili ür değil, Çok eskiden yapılmış bir lâvha.. Belki elli senelik, belki yüz ik. Medresenin ta kendisini burada gö- rüyoruz. Sonra, müzede dikkate değer eşya arasında, muhtelif memleket kıyafetleri halara bakarken çok yakından ve çok daha esaslı kavramak mümkün oluyor. İşte Ankara kıyafeti: Başta uzun fes, arkasında enseyi tamamile kaplayan uzun püskül... Fesin etrafında kocaman âbani bir sarık... Hele şu Trabzon kadınına bakın... Adeta bir ummacıdan farksız... Erzu- rumlu kadının yalnız bir tek gözü gö- rünüyor.... Müzede, bektaşi, rufai, mevlevi, daha bir çok tarikatlere mensup şeyhlerin dilimli, Gilimsiz, yeşil, siyah, beyaz tür- lü renklerde, kavuklarını, bellerine bağ- ladıkları kemerlerini, asalarmı, msska- larını, ME elim ii dilme lerini seyrederken kara kuvvetin, yeşil bayrağı altında ğeçen facialı sahneler ihtiyarsız gözlerimizin önüne geliyor. Ve inkılâbin demir eline, daha sıkı ya- pışmak yeniden hız alıyoruz. İnkılâp müzesi, şüphe yok ki, bir Bu tohumun yeşerip ağaç ol. a İnkılâp müzesinde o inkılâlı yaratan Büyük A- damın, Samsuna ayak bastığı günden itibaren baza giydiği kalpağın, aya- Ema geçirdiği çizmenin, İneboluda ba- şına ilk defa koyduğu şapkanın, Dum- Tapınar Başkumandanlık meydan muha- rebesinde kullandığı eşyanm yeri yazık ki boş duruyor. Bu boşluğu doldurmak aradan bu kadar zaman geçtikten sonra pek te ka» bil değil, Fakat ne olursa olsun, bu ilk adımı atmak; S bir şey... Başlamak, 5: Bunu Bir kaç sene sonra umarız ki İstan- bul kıymetli bir inlelip müzesine sa- hip olur, M. SALAHADDIN ESRARSIZ HAYAT Hollywood'da sinema yıldızlarının romanı Yazan: VİCKİ BAUM Yirmi dakika kadar biliarıza Sonra ne düştüler. Sis denizden kesif bir halde yükseliyordu. Civar ve muhiti sadece ortadan kaldıran koyu bir şey. Etrafı görmeden ilerlemekten baş- ka yapılacak bir şey yoktu. O derece yoklukla muhattılar ki ara sıra Oliver'in uykusu geliyordu. Bazan, sanki dünya- nen bittiği bir noktaya doğru gidiyormuş iler. â rae O bal ve vaziyette böyle işünce kendisine tatlı geliyor ve ra- bik rim Yirmi dört saatten beri ilk defa olarak biraz hafiflik hissediyordu. Ne zamandan! epi AN ŞERİF beri Gi ki de, Aldene'in küçük For'u ile çarpıp” tığı ane kadar uyuyordu. Müsademe olduğu zaman iki fren, iki otomobildeki dört kişi, cam ve maden bep birden haykırdılar. Sonra bir kaç dakika sessizlik oldu. O zaman Aldens sordu 5” f — Ne var, Francis? Bir şey mi oldu? ayir, zannetmiyorum. 'amrı yumru olmuş otomobilden dizle- ri ve dudakları titreyerek, fakat sağ salim) çıktılar. Aden kamburu sıkımı araba Halk ve küçük tasarruf Borsaya alıştırılacak seçildi ve bir çay verildi Menkul kıymetler ve kambiyo bor- sası ecenteler birliği idare meclisi inti- — dün öğleden sonra saat 16 da birliğin dördüncü Vakıf hanındaki mer- kezinde yapılmıştır. İntihabat netice- sinde reisliğe Ali Fuat, umumi kâtip- liğe Ahmet Nedim, veznedarlığa |. B. Kenbura, azalıklara doktor Arif Etem ve Kesriyan Bey ve Efendiler yeniden ilmi: bal a mürakabe müdürü vekili Beyler , gazeteciler hazer bulunmuşlar. dir. Ziyafetten sonra kendisile görüşen bir muharririmize birlik umumi kâl Ahmet Nedim Bey şunları söylem —” Halarmızı ve bilhassa küçük sarrufun borsa hakkında tenvir etmek ve milli esbama alıştırmak maksadile neşriyatla bulunmayı düşünmekte ve bu hususta matbuatın kıymetli yardımı nı beklemekteyiz. Her suretle fedakârlıkta bulunmak- ta olan matbuatımızın bu işte dahi his- sesine düşen yardımı fazlasile yapacağı" na kuvvetle eminiz. Memleketimizde borta maatteessüf pek yanlış anlaşılmış ve tanmıştır. Borsa denince hatırlara hemen ve yalnız spekülâsyon, büyük kör veya zararlar geliyor, bu telâkkileri teyit e- den ve başımdan geçen bir vak'adan bah sedeceğim. 10 sene evvel borsaya intisaba ka rar vermiştim. Bunu arkadaşlarıma aç- tığım zamanda büyük zararlar edersin diye beni bu kararımdan döndürmeğe çalıştılar, bunların içinde yüksek tahsilli ye pek kıymetli arkadaşlar da vardı. Tabii hakikat hiç te böyle olmadı ve olamazdı da. Bu kıymetli rım telâkkilerinin yanlışlığını zaman isbat etti ve hakikati öğretti . Borsa zan olduğu gibi bir ispekülâs- yon mahalli değil bir plâsman yeridir. Teşekkülümüz borsanın hakiki mana ve "Acenteciler Birli; M. Roosevelt'in Hitabesi (Bağı 1 inci sahitede) | nüm noktasıdır. Bu, nisbeten kısa mik zarfında Türk milleti, haya- tında ve müesseselerinde hu- sule getirdiği ve derin akisler yapan yenilikler ve değişiklik- ler sayesinde (terakki yoluna büyük bir emniyetle girmiş ve bütün dünyanın dikkat ve hayranlığını üzerine celbetme- ğe muvaffak olmuştur. Dünyanın istikrar, sulh ve terakki içinde, milli hayat ren memleketleri arasına gir- meğe ve hakikaten kendisine yaraşan mevkii almağa mu- vaffak olan Türkiyenin dev- let Reisi Gazi Mustafa Kemal Hazretlerinin bu uğur ve mak- satta sarfetmekte olduğu kud- retli hamleleri Amerikan mil- leti sempatik bir alâka ile ta- kibetmektedir. Derin ve mütenevvi olan — Mükemmel, değil mi?.. dedi. Öndeki cam parça parça olmuştu; rad- yatörün iki tarafı kalkmıştı. Lü tarafa fırlatılmıştı; fakat önün: rin kırılmasından başka bir zarara uğra- iniş gibi durmuyordu. Siste çok bir şey görülmüyordu. Fakat Oliver'in arabası- nın kuvvetli fenerleri vardı. Fenerler hâ- lâ yanıyor ve ipi bir toparlağa benzi. yordu. Linkoln, hiddet halinde esmer bi hayvan gibi duruyordu. Evvelâ Jerry, ar, kasından da Oliver indi. Onlar da yaşı- yorlardı. Onlar da sağ salimdiler. Dördü de canlı bir halde yol üzerinde karşılaşın- <a gülmeğe başladılar. Aptalen, sünirli, gürültü Tavukların Ml gibi ses, Epeyi bir müddet bu kahkahayı kesemediler nihayet kahkahaları bitince titremeleri de aşağı yukarı bitmişti, Oliver: — Delikanlı, telihiniz varmış, dedi. Aldens cevap verdi: — Her halde sizin kadar talihli de im. Dostum Fehicien'e yeni bir otomobil Sibi bir şey vermeniz icap ediyor- heyeti idaresi rolünü hükümetimize ait muhtelif kıy- metlerin temin eyledikleri faydaları, muhtelif smai, mai, ticari, şirketlere nit kıymetlerin geçen seneler zarfmda temin eyledikleri faizleri, kârları ve tev- zi ettikleri temettüleri borsada kote krymetler mukabilinde ne kadar kolay- hkla para bulunulabicceğini , borsada yapılacak plâsmanın her hangi gayri menkulden daha kârl ve faydalı olaca- ğını ve nihayet İikidasyon ve mekaniz- masını - kat'i vadeli muamelât - herke- sin anlayabileceği halkımızın kanaatkâr kitli eden küçük tasarrufun borsamızdan is- tifado etmesi imkânlarının ihzarına çalı gılacaletır. Borsamız tamamile ihmal edilmiş saltanat devri borsasından çok farklı. dır. Cümhuriyet hükümetimizin milli inkişaf için ittihaz eylediği çok isabet- li tedbirler sayesinde ıslah edilerek lâ- yık olduğu mertebeye yükseltilmiş, | bu gün birinci sınıf borsalar sırasına ulaş- miş Borsamız Avrupanın mühim borsala- rile temas halinde bulunmakta ve bor- samızı alâkadar eden kıymetleri mevvücatmı telgrafla temin etmektedir. Borsa muamelâtı hükümetimizin in- tihap ve tayin eylediği mükeffel acen- talar vasıtasile yapılmaktadır. Bunlar kendi namlarına iş yapmazlar şirketler de meclisi idare azası, mürakip olamaz» lar, ticaret yapamazlar , elhasıl hiç bir iş yapamazlar, Bunların vazifeleri bor- samızda kote kıymetlerin alım ve satı mına tavassuttur. Sıkı bir tetkik neticesinde seçilmiş acentelerin gayri kanuni bir muzmeleye tevessülleri varit değildir. Hükümetimizin bir komiseri tarafın- dan mürakabe ve kontrolu altında bu- İunan bu mali ve resmi mücsscsede mil Hi sermayenin inkişafma doğru büyük adımlar atılmaktadır. Halkımızı tenvir işlerile meşgul olacak heyetimizin ha- zırlayacağı bir plânla yakında işe baş- layabileceğimizi ümit ediyorum., ima halinde Esrarengiz balon değilmiş PARIS, 4 (A.A) — Volf ajansın. dan; Bazı Fransız gazetelerinde , esrar engiz bir balonun güya Fransız topra- İı üzerinden uçtuğuna dair intişar eden haberler üzerine, Fransız Hava meza- reti mezkür balonun kont Zeppelin ol. duğunu, cenubi Amerika seyahatini ya- parken Fransız memurlarını müsande- sile Fransız toprağı üzerinden uçtuğunu ve yolunu havanın müsandesizliğine binaen değiştirmiş bulunduğumu beyan eylemişti Bu değişiklikten zamanında baber- dar edilmiş olan Fransız memurları, Fransız toprakları üzerinde kaldığı müd- detçe balonun hareketini takip edebil- mişlerdir. Türk reformlarmın muvaf- fakiyetindeki oharikulâde e hemmiyettir ki samimi tebrik- lere sebep teşkil etmektedir. Bu fırsattan istifade ederek sizlere iştirak ediyorum. Tür- kiye Cümhuriyeti Reisine de- vamlı muvaffakiyeti için kalbi tebriklerimi ve Türk milletine refah ve saadeti için dostdi- lerimi sunarım. FRANKLIN D. ROOSEVELT Oliver merasimperverane bir tavırla: — Kâtibim size adresimi verir, dedi. — Aaaan... O ne? Oliver.. Meğer yabancı değilmiş. . Jerry söze karıştır — Şey... Mister... Mister | Aldens.. Hani Kordogan filmi oynanırken ses ve fotoğraf ayarlarmda sizin yerinize © du- rurdu... Sizin “Standing, — Elbette görüyorum: Çok teessüf &- derim, Aldens. Bu menhus siste insan burnunun ucunu göremiyor. Sonra bir miktar da âdi cin içtim. Teessüf ederim. — Olur şey değil,. Ona bakarsan da ben de ayık değilim. Otomebillerinin etrafında dolaşarak ha sarı muayene ettiler. Francis yolun ke. narında durmuş, faltaşı gibi açılmış güz- İerile sise bürünmüş gölgelere bakıyordu. Jerry: — Genç hanıma bir şey olmadı ya... Aldens bir mal sahibi tavrile: — Hayır, dedi. O sağlamdır maşallah. Gel Francis, el sik bakayım... o Oliver, takdim ederim, Miss Werrens, , Seni çok Sovyot misafirler yarın şehrimize geliyorlar Rus tayyarecileri de bu sabah Eski» şehirden Yeşilköye varacaklar Dolmabahçede balo hazırlıkları. Sovyet Basi Kanal hareket etti Ankarada Protokol umum müdürü Şevket Fuat Bey dün Ankaradan şehrimize gelmiştir. Şevket Bey, Rus Sovyet har biye komiseri Voroşilof'un reisliği al- tında bulunan Rus misafirlerimizin şeh rimizde kalacakları dört gün zarfm - da şereflerine verilecek resmi kabul ve müsamerelerle meşgul olacaktır. Sov- yet misafirlerimiz evvelce de yazıldığı veçhile, Hariciye vekili Tevfik Rüştü Bey'e birlikte yarın sabah İzmir vapu- rile İstanbula geleceklerdir. Perapa - las otelinde daireler hazırlanmıştır. Dolmabahçe sarayında şereflerine verilecek balo için şimdiden hazırlık- lara başlanmıştır. Rus tayyarecileri geliyorlar Ceneral İliyin'in kumandasındaki Ruş tayyare heyeti, Rusyanın ordummu za hediye 3 harp tayyaresile evvelki gü "Ank rl PEDLER) şehire gelmiştir. Bu tayyareler diğer üç tayyaremizden altı tayyare bu sabah reketle saat 9 da Yeşil lerdir. Misafirlerimiz de bu tayyarelerle ge hirden ha © gelecek - erkânı tarafından lanacak ve kendileri Perapnlas oteline misafir edileceklerdir. ” Rusların hediye olarak ayrıca ge « ürdikleri 9 kişilik yolcu tayyaresi dün İstanbul ve Yeşilköy üzerinde muvaffakıyetli uçuşlar yapmış ve u « çuşlarda tayyare cemiyeti reisi Ha - san Fehmi Bey bulunmuştur. Tayyareci misafirlerimiz de per - günü diğer Rus misafirlerimiz. le birlikte İzmir vapurile Rusyaya ha- reket edeceklerdir. İzimde nutuklar İZA Xi . A, — Ceneral Voraşilef şerefine belediye tarafından verilen 150 kişilik ziyafette belediye (reisi Behçet Salih Bey tarafından bir nutuk irat edil miştir. Belediye reisi nutkunda ezcüm- le demiştir ki: * Aziz dostlarımız, Türkün kâbesi ©- lan Türkün iman ve ilham kaynağı olan Ankaramızdan gelişiniz, bu ziyareti “ Büyük komşumuz aziz dostumuz Sov yet Rusyayi muhterem şahsı İamakla İzmirin duyduğu haz ve sevi tekrarlar büyük Rus milleti ve onun zideleri siz muhterem misafirleri şerefi- ne gönüllü ve samimi bağlarla bağlı Türk-Sovyet dostluğuna içerim, M. Voroşilof'un nutka İzmi belden dolayi münmaktarkığımı bildirmek. le bahtiyarım. Türkiyede iktizadi kalkın ma ve kültür yollarında gördüklerimiz. den hayranız. Sovyet Rusya milletleri, milli kahraman ve reisleri Gazinin emir- leri altında Türklerin yaptıkları isti mücadelesini alâka ile takip etmişlerdir. Sizin istiklâl harbiniz | mam dırmak çin silâhlı olarak eücada .t tiğimiz zamana tesadüf eder. Biz in - kılâpçılar karada denizde komşumuz olan Türkiyeyi kuvvetli müstakil kül. tadi edenlerden biri. Oliver gayet nazik bir tavırla: — Müşerref oldum, Miss Werrens. .. diye cevap verdi. Midesine ve beynine yediği darbeden bu işte kimsenin kabahati Francis titrek elini, Oliver'in biraz tit- yeyen eline terkettiği zaman, genç kız uyanık veya baygın olduğunu iyice kesti- temasta hülya yar, re her saniye biraz daha ince- İiyordu. Francis o ande, kü: çok genç ve himayesiz olduğunu bambaşka bir vuzuhla O sırada Oliver haykırdı: — Aldens, matmazelin yüzü kanıyor! Francis serbest bulunan elini yüzüne sürdü. — Hiç bir şey duymuyorum, dedi. Bel ki cam parçası gizmiştir. — Elinde kan eseri vardı; zamanda, 7 iğ ürek kakyüNikekeiedin kitli çeki nl veda tür sahasında yarız. Ancak müvazenesinde bir kuvvet oli beraberce yapım olduğumuz sal dığını ve böyle bir Türkiyenin & dostumuz olacağını biliyoruz. İz: Türk inkılâbına hizmeti vardır. luktur. Ve kara günlerde, her iki Jeketin çok sıkımtılar içinde bulun! bu dostluk d memleketi imar için sulhperver m de bulunan şahsiyetler görmekle nunuz. Ankarada, yolda ve bu güzel şehrinizde iktısat ve kültür halarında elde etmiş olduğunuz mf vaffakıyetleri memnuniyetle gör! Başta Gezi olmak üzere şayanı kat reisles resinde (elde edi bulunan bu muvaffakiyetler tun muvaffakıyeti gibi bizi sevind mektedi Eski ir inkelâpçı, Gazinin silâh kadaşı vali paşaya karşı kardeş lerile mütehassis olarak dostluk fine kadehimi kaldırdım. Yaş Türk - Sovyet dostluğa, yaşasın iki millet, yaşa yenin rel berleri olan büyük Gazi ve arkadafi ları. Heyet Bergama'da IZMIR, 4 (A.A.) — Cenerel Vo şilof heyeti vali Közmm Paşa ile bi Bergamaya gitmişlerdir. Misafirler keri merasimle karşılanarak Bergi kalesi ve yeni hafriyat yapılmakta ole e bir kaç köyü gezen imi erene ll ane şehre dönmüşlerdir . Saat dokuzda ticaret odasında şerti, lerine bir alışam ziyafeti verilmiş ve yet saat ZI de İzmir vapurile İstan müteveccihen hareket etmiştir . Tokatta temiz su TOKAT, (Milliyet) — Tokadın bu hafta çok eski bir — tiyacı da tetkik ediliyor. Tokat b su şehri olduğu halde maalesef İ çilen sular belki Selçuk devrin ve belki daha eski devirlere 8' vasıtalarla şehre gelir. Bu bali sıhhi ve feni mahzurlarını faal vali vekilimiz Recai Bey ilk n* zarda görmüşlerdi. Merkezden celbedilen bir * mühendisi Tokadı temiz suya k*" vuşturmak çarelerini aramağa b lıyan ve bu hususta bu ihtiyaci” önünü almağa çalışan muhtere/! kumandanımız ve genç Beledi Reisimize mayaliniyet dileriz. | sol gözünün altında ince hir yanık hisse diyordu, Yarasına bir kere daha dokun” la. — Bir şey değil, dedi. otomobilini sürümü. Motor hi" Ii işliyordu. Yalnız ön tekerlek çarpı muştr. Onün için “Tak - Tak,, yürürket yürekler ae hir halde sıçrayıp hophıyef a. Jerry sordu: — Los Angelos'a kadar gelecek misi" niz? Yoksa biz sizi götürelim mi? — Mersi: Biz çaresine bakarız. Ars bayı yalnız bırakamam. Benim değil. Ho aya zıplıya gideriz. Oliver lâkayt bir tavırla; Öyle ise götürelim, dedi. Biraz iyileşmiş gibi idi. Onun içi irat ae, için işim gene kendini meğe başlamıştı, Aldens bir sert sesle: — Mersi, dedi. anmederim ki Mist Werrens benimle kalmayı tercih eder. (Bitmedi)