el İ ÖİBONE OCRETLERİ: Türkiye için BUGÜNKÜ HAVA Yeşilköy Askeri rasat merke. Bilmem ( hatırınızda m? yaz başında ben size bir gili Yedek Şüsizmştii: “lum bir avukatın evinde bir “lsuk sesi (o işitiliyordu da o- “n mahiyetini keşfiçin işe caşmştum. İşte o hikâyede “ini geçen avukat Hüseyin na — beyin ara sıra yazıhanesine £ iyonu. die ğızı o müş : tan sonra 3- “İmmakıllı dost olduk... Üç gün İvel münssebetsiz ve muhte. birkaç ziyaretçiden kaç- ik için matbaadan erken çık- « Galatadan geçerken al iü s4 yor ha! Ben fena halde ter- ii /orum, terledikçe içiyorum, sudan bir lir... Her iki taraf- “da şikfiyet esastır ve her iki | da insandan bir şey sö- yaşlıca bir hanım var- » Köşedeki koltukta sırasını di; anlaşılan bir sa cigarasını v sıra > dökülen tütün küllerini, iri d içi üstü- yüzüklü ve kuru el silkiyordu.. in Hüseyin İla umdesi «MİLLİYETS tiz. ME iri | b Ela > aim öturdum.. Kâtip işini Hariç için! sinde neler yaptığını anlatan kâtibi vardı. Selâm elini sıktım. Ve hanımın yan- bitirdi, içeri odaya gitti; Hüse- İ yin Bey. yaşlı hanima karşısin daki koltuğu göstererek: — Buyurun Hanımefendi! İ Hanım bana bakarak: Beyefendiden sonra an- latsam olmaz mı efendim! Diyince benden çekindiğini | anladım. Hüseyin Nami Bey: — Bey yabancı değildir e- fendim., Yakınlarımdandır. Çe- kinmeye mahal yok!.. dedi. Ka dın da başladı: — Efendim! bendeniz (!) merhum Âmetçi Şemsettin Be- yin haremiyim. — Teşerrüf ettim. —... Sarıgüzelde merhum beyden kalan konağımızda kı- zım ve damadımla beraber 0- turuyorum... Damadım da ka- likatörcüdür. Kızım Rukiyem ona severek (o vardı. Ne çare “gönül bel& yüz kara olur âle- me maskara” diye bir söz var- dır. İki sene evvel evlendiler bıldır bir çocukları oldu, Am- ma yaşamadı. (İçini çekerek) sonra aralarında n ke ga, hör gün gürük ım içlendi. Eridikçe eridi, iğne ipliğe (döndü. Ye- mekten kesildi.. Bak- tım gibi değil, Kızr teb dilihava için Erenköyünde hem şireye gönderdim. Damat ben- de kaldı.. Efendim. ne diyeyim bilmem ki; ben böyle v— sir adam görmedim. velce (Zirzop) irani ves samdı. Sonra gazete kapan- dı, bu açıkta kaldı... İşsiz güç- süz, Me durdu... Kızım a- yırmak istedim. sebepsiz talâk olmaz dediler, nihayet Beyefen di elime bir fırsat geçti.. Şimdi bu fırsatı size (o anlatacağım ve krarmın © vekâletini alıp talik davası açmanımı (© rica edece- Efendim, bundan (beş gün evvelki şu gazeteye — bakımız... Hayır hayır, iç sahifesine.. Et- rafı kırmızı ile çizilmiş yazıyı okuyun! Hüseyin Bey okudu: — “Dün öğle üzeri Beyoğla caddesinde birinin ipek pijama ile dolaştığı ve müteces- sis nazarlarına o #hemmiyat var. miyerek cigarasını tellendire tel- lendire gezdiği görülmüştür. Tesadüfen oradan geçen mu- harrirlerimizden birisi bu garip kılıklı zata yaklaşıp neden pija- ma ile dolaştığını sormuştur. Bu havaların pek s- yi Pijama i.: do- aştığını ve İpekiş O kumaşların. dan yapılan bu pijamaların pek rahat olduğunu söylemiştir. Bu sözlere nazaran “bu adamın. bir reklâm vasıtası olduğu © anlaşılır yor. Onun içindir ki maharriri- miz bu zatın resmini almaya İü- zar görmemiştir. — İşte pijamalı © adam be. .. Gazetede resmini bul- (Çantasından bir fotoğ- dum... raf çıkararak) işte! Filvaki gö- zümün ucile ben de baktım... Genç ve yakışıklı © bir adam, sırtında Çubuklu bir pijama, Beyoğlundaki İpekiş mağaza- | — (Alay ederek) Olkan poçesini fırıldağa bakıyor. Köşk değil, tellâlın dediği i çiftlik, ii İ — Fieta no kadar? ll Tre dallar “üm, ii eme GR “ROMAN Yazan: Falih Rıfkı — Meyva değil efendim. | dim... Belki bu köşke o kadar İruz sarı altın gitti. Genç kadın kuyu tarafına sapmış, eve dönüyor. İhtiyar gibi larının direklerinden. paslar, i kurumuş yara kabukları gibi . İdökülüyor. Ahırın biri sokağa kapı açılarak sütçü dükkân olmuş; ötekinde iki büklüm bir adam tavuk besleyor. Köşk dalgın dalgın bakıyor, bari o genç a ibi. Pen- cereler Alt katta giri hama mın kirli mermerleri üstünde | geçen kışın çürümüş duruyor. e Çamaşırlıkta mus- haklar işlemez olmuş küçük bir Beyin önünde, o gün icra Gi : Yemenili kız (o diyince he- men gözünüzün önüne şalvar- Iı, bir şey bilmez. bir köylü kı- ğı gelmesin. Ona bu ismi ben taktım. Niçin bu ismi verdim?.. Anlatayım: Bizim oturduğumuz apar- tımanın karşısında bir ev var.. am karşıda değil. Bize bir parça verem düşüyor.. Ara- mız hemen on: yirmi adım bir sne İgte evin en üst katm yani katında bir kız oturuyor,. Bir kız oturuyor de- yince tek başma bir kız pansi- yon oturuyor, zannetmeyin. Ta bil silesi var, annesi, » babası, kardeşleri var.. Kız beni pek fazla alâkadar etmediği için an nesinin babasının kim olduğu- nu da bilmiyorum.. Girip çıkar ken dahi (o görmedim. Yalnız. 'Tatara benzer bir (o küçük kız ii var, Zavallı her gün bel ki günde on kere dışarı çıkar, eve ekmek, yağ: | kömür gaz taşır. Ne İse bunlar bizi alâka dar etmez... asıl yemenili kızdan bahsedeyim: Her sabah kalkıp o balkona çıktığım vi omu da pencere ye çıkmış irüm.. Sabalıları başında bir yemeni vardır. Bu İı başına koyuyor. yoksa gece öyle mi yatıyor, bilmiyorum. Kız pek fena bir kızcağız de İ gil. Vücudü bilhassa — güzel. Fakat çok zayıf.. Zayıflık moda diyeceksiniz amma. bu kadarı da değil. Teninin sıcak bir ren gi var. Yalnız gözleri ve ağzı çirkin... Zaten gözü ağzı çir- kin olunca artık o kıza, demezsinir. Sonra yüzü hafif Ayıp deği yas merak ettim, 18 yaşında bir genç kızın — fa kat kendisine sor: 14 der — böyle pençereden âleme yemeni ile görünmesi | ve her sabah böyle yapması tuhafıma gitti. Bizim © apartımanın üs- tünde çok iyi | konuştuğumuz. İ hem akraba, hem (ahbap, siz- den iyi olmasın bir aile oturu- yor. Bu ahbabın genç bir ço- Damadınızın bu hare- midir? Şimdiden kestiremem. tüd edeyim.. Siz bana... Bugün ne?.. saat beşte gelirseniz sey söyleyebilirim... Hanım, biraz hoşnutsuzluk- la çıktı. Gitti. Biz de biribiri- mize bakıp gülüştük... FELEK Eski, gümüş bir ğü rs kırı kararan mangalın İşini eski köl donmuş ve topraklaş- mış. kaskatı, devrilmiş kapağı" nım kenarında tavuk tüyleri u- çuşuyor. Çıktık. . Kütüklerinin üs- töndeki koruklara otlar tırma- nan bahçeyi bir daha geçiyo- Sokağın ilerisinde, bir baş- ka bahçenin © duvarı dibinde, ayağını yerden kesip. içeriye bakan yarı sakallı bir adam; aşağıdaki arkadaşına; — Burası. yaramaz. diyor, bahçesine iyi bakmışlar, Para- ları olacak. ucuz satmazlar; ye ot bürümüş * bahçe arar mak için, tozlanmış esyabinı silerek, Kizim baktığımız köş- ke doğru gidiyor. Kendi kendime paşayı düşü- nüyorum. Her şey hatıralaş- tığı vakit, nasıl hüzün bağlar! Kim bilir belki de çirkin, şiş- man yağlı enseli O sopası ile kafa kırar, ağasına köy soydu- . Fakat Anado'u tahtası üstüne vurulmuş yağ- İrur bir val i Yemenili kız yemeniyi sabahleyin kalkınca | güzel | cuğu var... İsmi Şefik.. Bir sa- | bah balkondan o Şefikle bera- sının önünde duruyor... Artık İ şüpheye mahal yok!, Hüseyin B. dedi ki; — Hanımefendi! şimdiye bu tarzda bir dava al- i Müsaade edin de bu işi bir e- | gibi. sırmalanmış gin ber yine © yemenili kıza baki- yor, gülüyorduk.. Şefiğe dum: — Kuzum allahmı — sever- sen bu kız ne diye yemeni ile görünüyer?.. Şefik dedi ki: — Gece saçları bozulmasın, diye yemeni ile yatıyor.. Sabah ları da işte öyle bir iki saat gö- rünüyor.. P: yatak çarşaflarını, yorganları silkeler ken de başı toz olmasın diye yemeniyi çıkarmıyor... Fena bir fikir değil.. Zeki kızmış... Aradan birkaç (gün geçti. Baktım kız artık O yemeni ile pencerenin önüne gelmiyordu. Şefik te yukarıki balkondan bakıyordu, seslendim: — Şefik seninki çıkarmış?.. Şefik' bir kahkaha attı: — Senin ona yemenili kız, diye isim taktığını o söyledim de ondan çıkardı. dedi.. Hakikaten kızcağız, yeme- niyi çıkardıktan o sonra sabah halile biraz daha göze batar ol du.. Zaten giyinişi fena değil- dir. Ne giyse kendisine yakış- tırır.. Ne giyse diyorum, amma onun üstünde allı bir basma en tariden başka bir elbise görme- | dim.. Tabit başka elbiseleri var dır belki. . Bir gün Şefiklerin balkonun | da oturuyorduk. Şefik bana bu kıza dair dehşetli yeni haber- ler verdi: yemeniyi — Sinemaya çok © meraklı imi Artistliğe fazla © hevesi varmış. Çok roman okurmuş... Bütün bunları dinledikten sonra hayret ettim. Herkesin gönlünde bir arslan yatar der- ler, çok doğru.. Meğer.'yalnız.— İstanbulun mahalle kızları © arasında ne Marlene Districh'ler ne Greta | Garbolar varmış da haberimiz yek! Artık o günden | sonra bu kıza müstakbel bir sinema yıl. İ dızı diye bakmağa başladım. İ Ve evvelce yemeniyi niçin ba- İ şma koyduğunu şimdi daha iyi nalıyorum.. Bu her | halde bir İ #lmde bir rol icabı olacak! estle Şirketi ikramiye dağıtma yazıhamesi NAKLETTİ Nestle — Şirketinin Galata'da Mamhane caddesinde 96/98 nu imaralı binada bulunan ikrami- ye dağıtma memurluğunun Ga- ista'da Topçular onddesinde 68 Numaralı yere (Bebek tramvay ları durak yeri) taşınmış oldu- ğu muhterem halka ilân olunur. ini TOTO ATANASYADİS rini 8 e Cumartesiden i- tibaren teşhire başlayacağını muhte. rem müşterilerine arz eyler. vuz mermeri gibi, yarı kopmuş pancur gibi ot bürümüş bahçe yolu gibi, ruhlanır. Eğer ihtiyar karısı ile ko- nuşsaydım: ri — Aho hayz Diye söze başlaya: ER şu fındık tüccarı bu köşkü alsa, kızmı bir Alman kadınının terbiyesine verse ve bir gün ölâe, kızı Hüseyin pa- şa kızı gibi solgunlaşıp satılık köşkünün bahçesinde dolaşsa, ayni bahçeyi yanımdaki tellâ- dm çocuğu dolaşan oğlum | Şamı ğe çarptı. İrkilip baktım. Yeni boyanmış kara bir plâka ve üs- tünde şu yazı: Mon Plezir villasına gider. Ve altında fransızcası: Villa mon plaisir. “Bir sırtın arkasında idik. sor: | 3 üncü kolordu ilânları Üsküdar ciheti kara nakliya- ti müteahhit nam ve hesabına | pazarlıkla münakasaya konmuş tur. 8-10-932 cumartesi günü saat 15,30 da ihalesi yapılacak | tır. Şartnamesini almak isteyen lerin her gün, ihaleye iştirak e- deceklerin muayyen vaktinden evvel komisyona müracaatları. (859) (5282) ... K. O, ve 1. inci fırka kıt'ala- mates salçası pazarlıkla müna- kasaya konmuştur, 8-10-932 cu martesi günü saat 16.30 da iha lesi yapılacaktır. Şartnamesini görmek isteyenlerin her gün, i- haleye iştirak in vakti muayyeninden evvel komisyo- na müracaatları. (848) (5190) ».. Tıbbiye mektebindeki 41 ka- lem köhne eşya satılacaktır. İ- halesi 12/10/932 çarşamba gü- Dü saat 15.30 dadır. Şerait ev- velkinin aynidir. İhaleye işti- rak edeceklerin muayyen vak- tnden evvel komisyona müra- caatları, (864) (5311) ... K. O. ve 1 inci fırka kıtaatı için 22050 kilo mangal kömü- rü pazarlıkla münakasaya kon- muştur. 8-10-932 cumartesi gü mü saat 16 da ihalesi yapıla caktır. Şartnamesini almak iste yenlerin her gün ve ihaleye iş- tirak edeceklerin de vakti mu- ayyeninden evvel komisyonu- muza müra atları, (855) (5212) s5 » K . 0. kıtaatı hayvanatı için kapalı zarf usulile 300000 kilo yulaf münakasaya konmuştur. 22-10-932 cumartesi günü saat 11 de ihalesi lacaktır. Şart nameyi almak isteyenlerin her gün. ihaleye iştirek edeceklerin vaktinden evvel komisyonumu za müracaatları. (841) (5130) Çatalca müsi İhtiyacı için 4200 kilo şeker a- leni münakasaya konmuştur. İhalesi 15-10-932 cumartesi günü saat 10,30 dadır. Şartna me almak isteyenlerin her gün. münakasaya iştirak edeceklerin vakti muayyeninde komisyona müracaatları, (814) (5006) EE Burdurdaki kıtaat hayvanat için 183,875 kilo ot kapalı zarf la münakasaya konmuştur. İha İlesi 16-10-932 pazar günl saat 16 dadır. Şartnamesini görmek isteyenlerin her gün ihaleye iş tirak edeceklerin vakti muayye ninde Burdurda Topçu Alayı | satmalma komisyonuna müra - | enatları, (813) (4986) A Çatalca Mast. Mv. kıt'aları- nm ihtiyacı olan 7.500 kilo pı- rasa 6.900 kilo lâhana ve 4,500 kilo ıspanak. 9,900 kilo pa tates aleni Oo münakasaya lesi cumartesi günü sasi 10 dadır. Şartnamesini almali isteyenle- | rin her gün ihaleye iştirak ede ceklerin de vakti muayyeninde komisyonumuza müracaatları. (852) (5210) iki çınar, ortasında büyükçe bir var. Tellâl (Kulağıma eğilerek| — Rusyada iş yapan bir tüc- carın yeri... Hem arka köşkü, hem yanındaki Ahmet Paşa ar- salarını aldı. Burası da onun- dur, Ucu denizin sonuna ka- dar görür, Çınarın altında, denize baka- rak biraz nefes almak, kafamı ve dizimi dinlendirmek iste- dim, Yürürken sert bir şey pa- çamı yırttı; çepçevre bir dikenli tel... Ve demire asılı ikinci bir plâka: Giri Altında gene fransızcası.... İki dil konuşan mal, sivri dikenleri ile suratıma ba: Or. Kızgın kızgın — Bu herif Fransız mıdır? — Nerede efendim?- Şalva- rını daha geçen sene çıkardı. | ti Belki yeni harf te bilmez. Set, köşk, arsa, toprak hepsi iyi, li pi adam Di çebi Lei rmın ihtiyacı olan 2000 kilo do | 22-10:932 bütün | şükü: Poliste; p ! aralar Nereye gitti? | Kayyumun vasiyeti yerine getirilemedi Sultanahmet camiinin kayyum larmdan Şükrü Efendi bir kaç gün evvel Cerrahpaşa hastanesin- 'akat vefatından oğlu Hilmi Beyi yanma çağıra- rak: — Bende kayyum başı Abdul- lah Efendinin üç aylık maaşlarım- dan birikmiş 130 lira kadar pa sı vardır. Bu parayı camidi labımda bir teneke kutu içi saklıyordum. Parayı oradan alı” nız ve Abdullah Efcndiye veriniz demiştir. Babalarının ölümünden sonra iki kardeş camie gelmişler ve ta- rif edilen yerde parayı aramışlar, fakat boş bir kutudan başka bir #ey bulamamışlardır. Bunun üzerine iki kardeş po- Bise müracaat etmişlerdir. tahkikat yapmaktadır. Bir Rüsumat san- dalcısı öldürüldü Polis yaralardan müteessiren ölmüş- Şevketle Bahaettin & yakalan- muşlardır. Bu vak'a üç gün evvel olmuştur. Kavga edenleri ayırmakta hatal miştir. Ahçı Rıza bundan hiddetlen- | miş ve kendi kavga ettiği adamı bırakıp Hızırın Üzerine | atılmış, bıçakla Hrzmı sol kasığından teh likeli surette yaralamıştır. Yarası ağır olan Hızır hastane ye kaldırlmış, Rıza yakalanmış tar. Tabancayı dol- dururken Mus vazifeye çıkacağı sırada tabanca- sna şarjör koymak istemiş, girerek karnını sol cihetinden s- yırtmıştır. Mustafa Cerrahpaşa hastanesine yatırılmıştır. Kamyon altında Maçkada Vahran apartımanın da oturan Abdülkerim, şoför Ali- nin idaresindeki 3715 numaralı kamyonun altnda kalarak başın dan tehlikeli surette yaralanmış- tır. Abdülkerim, Beyoğlu zükür hastanesine yatırılmıştır. Karşı kaldırıma geçerken Beşiktaşta tramvay enddesin- | TURK SİGOR Harik ve hayat re inerek ufku — öte hiç olmazsa 20 mil su ufku, şehir sığabilecek karalı denizli bir engini sekiz on metredi. kenli telle ye e 1! diyor, ei çeşmesinin suyu gibi, Ahmedin tepesindeki ha- | vuz gibi: onun ufku ve engi- ni! Mümkün olsa toprağın dört metre üstüne bir keten se- rip bulutu ve havayı da kapa- yacak.. — Caddebostanı mı, yalnız be nim balkondan görünür. Ada- — mu bizim havuzlu sete çık- nca göremezsiniz. Eğer ben de oturduğum yer- den görüversem, harcadığı ta- pu parası neye yarar? Ayı, gü- meşi, bulutu © tapulamadığına geçiyor. İhtimal semiz ve ro- mantizmalı olan bu adam. su- ya ayağını bile değdirmemiş- — Telden atlaya bilir mi- İTTİHADI MİLLİ rine sigorta muameles' eyleriz. Sigortaları halk için müsait şeraiti havidir. Merkezi idaresi: Galatada Ünyon Hanında Acentası bulunmayan şehirlerde acenta aranmaktadır. Tel: Beyoğlu : 4887 beş İköpeği. soluklarını vurup kesik ıslıklar çıkararak: larak yı En büyük Fransız getisti: CHARLES. BÖYER ve meşhur AMAND BERNARD — FLORELLE Muazzam UFA şaheserinde: İhtiras Fırtınaları Pek yakında MEL'E K sinemasında Pek yakında Fransız operetlerinin en cazibi İstanbul Belediyesi Darülbedayi Şehir. Tiyatrosu Temsilleri #üvare saat 21,30 da YEDİ KÖYÜN ZEYNEBİ Yücak” “Haniğisliğini Nakl eden Semi- ha Bedri Hanım Halk Gecesi Bugünkü Proğram İSTANBUL (1200 mi) 8'er 19,5 Tanburi Ref ile arkadaşları, 20,5 Nihal ve le Ha- mumlar, 21 orkestra BÜKREŞ (394 m.) — 21 iki kişi- | lik komedi. BELGRAT (430 m.) — 20 kon- i. | ser, Paristen naklen Fatst operası ROMA (441 m.) — 21 gramofon, 121,45 Lombhardo'nun Madam dö - | Thers ismindeki opereti, PRAĞ (488 m.) — 20 şen musi- ki, 21 kabare, 22 Paristen naklen Faust operası. VİYANA (517 m.) — 21 Havay çiçeği is operet PEŞTE (550 m.) — 21 şen hava- lar, 23 Çiyan orkestrası, 24 cazbant. VARŞOVA (411 m.) — 21 ha fi musiki, 22,05 konser, mahali şar kılar,23,08 Şopenden parçalar, 2340 ikago İsmindeki tefrika, 24 dans. BERLİN (1635 m.) — 20 Fran- sızca ders, 2110 Lâypçiğdan mak len (Şen Dul) ismindeki operet. de karşıdan karşıy ageçen Temel ismindeki çocuğa 3390 numaralı kamyonet çarparak başından ya- ralamıştır. Tramvay durmadan Beşiktaşta oturan İffet Har nım tramvay durmadan inmek is temiş, yere düşerek muhtelif yer- lerinden yaralanmıştır. Bisikletle denize | düştü Emirgânda Koru caddesinde 78 sumaralı evde oturan Abdullah efen ha 10 yaşrmdaki oğlu Hilmi dün gezerken Emirgân İskele- İce denize düşmüş, fakat derhal etraftan yetişilerek kurtarılmıştır. TA ŞİRKETİ yelunaği mülaliğr “ekb doğru koşmağa başladı: aşağı lar. Güç hal etimi kurtara bil dim. e Dönüşte Ahmet Haşime uğradım Zevk nedir. canlı olarak gör” medinizse, Ahmet Haşimle Ya- öyünde yattıklarını söylediler. Haşim. yalnız herkesle de- Gil, ara sıra kendisi ile de bozu- şur bir adamdır. Fakat yalnız zevksizlerle barışmaz. Dönüşte onun evine o dım. Yüzünün öyle donuk bir sarılığı vardı ki ancak. esrarlı, karanlık ve derin bir rüyadan Henüz uyanmış olanlarda görü lebilir. Bu rüyanm ölüm old” ğunu, gazetelerimiz havadis © azdılar, 4